![]() |
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi. Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte. Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. *******i ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız. Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden. Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. *******i balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız... Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı "herşeyde". |
Hatırla ;en hoşuna giden hitap şekli hangisi?..
Sana en çok ne denmesinden hoşlanıyorsun, hangi kelime ile çağırılmaktan mennun oluyorsun ? Biliyorsun değil mi ; seni en iyi tanıyan benim! .. Şimdi bu satırların üzerini karala, aşağıdaki boşluğa “ şifreni açan” harfleri sırala ki , bu özel mektup, en güzel mektup olsun... Bugün içinde ne kaynıyor ki böyle ; gözlerinden yıldızlar akıyor? Mutlu olmanı sağlayacak bir sebep düşün ve onu bana söyle... Duymak istiyorum Bu herhangi bir şey olabilir.Okumayı öğrenmiş olamak... Bu “mektubu” elde edebilmiş olmak... Görebiliyor,duyabiliyor,anlayabiliyor olmak... Sevebiliyor olmak. Sevebildiğin için aşığım sana. Aşk nedir sence ? Bir ucu benim diğer ucu senin yüreğine zamklı gökkuşağı mı ? Harikasın... Bu mükemmel bir izahtı. Ah şu an birde aynaların göstermekten aciz olduğu;”yıldızların dansını “ görebilseydin kendi gözlerinde... İnan görebiliyorum pırıltılarını...İnan seviyorum sevme şeklini.... Ve inan ki yüreğinde zamklı gökkuşağının öbür ucu benim yüreğimde... Düşünsene; neden beni en iyi sen anlıyorsun? Bu anlamak sadece sana yazdığımı hissettiğin an başladı değil mi ? Her satırım gökkuşağının bir başka renginde... Bu renklere sımsıkı sarıl ve bil ki; sen ucunu bırakmadığın sürece havaya savrulmayacak gökkuşağımız!.. Sevgi dolu ol her zaman bugünkü gibi.... Bu doluluk sana güç verecek. ”Sevgi “ li olduğunda da problemlerle toslaşacaksın elbette... Ama önemsemeyeceksin onları.. Sevgi, yaralarının hemen onarılmasına yardım eden panzehir !.. Fakat sevginin asıl çalışma şekli, sana önüne çıkan engelleri umursatmamak değil; başka geçiş yollarının da olabileceğine inanç ve bu yolları bulabilmen için enerji veriyor olması.. Bunun için böyle sevmeğe değer... ve... sevdiğin zaman yalnız olmadığını biliyorsun.... Bir ucu sende olan gökkuşağı yumaklarını fırlatıyorsun uzaklara... Onlar gdip yapışacakları yüreklerle buluşuyorlar. İşte bu gökkuşaklarından akıyor sevgiler. Yalnızlık bitiyor,bezginlik bitiyor. Ne yap biliyor musun ? Benim yaptığımı yap; Avucuna dola bir gökkuşağını ve gücünün yettiği uzaklığa fırlat... Sevgiler; kendilerine akabilecek yeni yollar bulsun. |
Şaşırmayasın sakın bu çoook acı bir gerçek. Nihayet seni aldattım... Kimdi senin yerine koyduğum, kimdi nefesimi tenimi paylaştığım yabancı ten? Kimdi kulağıma aşk sözcükleri fısıldayıp, kokumu içine çeken nefes? İnan hiç ama hiç anımsamıyorum, hatırlasam da değişen ne olacak ki.. Bildiğim ve hatırladığım yalnızca seni aldattığımdır.
En az yokluğun kadar acı bir gerçekti. Belki de kendi kendimle olan bir hesaplaşmaydı kim bilir?Seni sensiz yaşarken ılık bir nefesin dokunuşu iyi gelir diye düşündüm. Hani hastasındır ve seni iyi edecek diye bulduğun ilk ilacı içersin ya bu da öyle bir şeydi işte.. Yüreğimdeki acı geçer sanmıştım. Hasretim bitecek,tekrar yaşama dönecektim. Sırf bu yüzden dokundum o yabancıya oysa...Belki de gözleri gözlerine benzediği yada ismi ismini çağrıştırdığından. Sesini sen sanmıştım kim bilir? Ya da içki kadehini dudaklarına götürüşünü sana benzetmiştim. Onunla oturup saatlerce neydi konuştuğum ?Acaba ona seni mi anlattım ?Yoksa içimde kapanmasından ümidi kestiğim yaranın yokluğunda hızla nasıl büyüdüğünü mü? Tek kelime ile ALDATTIM hatırlayabildiğim tek şey bu... Yooo hayır sarhoş değildim. İçki bir süredir etki etmiyor bana sensizken pek ayık gibi olduğumda söylenemez. Saatlerce içsem bile devrilen zavallı bedenim değil kadehler oluyor ve ben 0 kadar istememe rağmen sarhoş olamıyorum. Oysa kendimden geçene dek , boğulana kadar içip naralar atıp sana olan sevdamı dağa,taşa,toprağa haykırmak istiyorum. Ama olmuyor işte. Bu yüzden her şeyin farkındayım. Bütün bunları bu kadar kolayca söyleyebildiğime şaşırıyorum aslında. Yüreğime senden başka hiç kimsenin girmesine izin vermeyen ben bedenimi yabancı birine üstelik neresi olduğunu bilmediğim,bilemeyeceğim bir yerde bir daha asla göremeyeceğim bir yatak odasında, adını bilmediğim ya da bilmek istemediğim biriyle uyanıyorum. Yanımda gecenin yorgunluğu ile uyuyan sen değilsin ve bu bile yeterince acı veriyor. Şimdi yattığım yerden usulca kalkıp yine sensizliğe doğru yürüyeceğim çığlıklarım duyulmayacak ama ben sessiz çığlıklar atacağım belki duyup da hissedersin diye. Artık bende aldatan kadınlardanım. Dışarıdaki herkes kadar kirliyim ben de...Ne gariptir ki içimde bir yerlerde olması gereken suçluluk duygusunu hala hissedemiyorum. kim bilir, belki de beni sensizliğe mahkum ettiğin için bilinç altım seni suçlamakla ve ya suçlu aramaya kararlı kalbim seni suçlamak için bahaneler aramakta. Belki de kendi suçluluğumu kapatıp örtmek için bulduğum bir kaçış noktası. Dışarıya çıkınca geceye ilişkin hiç bir şeyin önemi kalmayacak. Hiç bir şey olamamış yaşanmamış gibi davranacağım biliyorum. Biraz içimde azalıp,unutsaydım seni kendimi suçlu hissedebilirdim. Aynı yerdesin biliyorum ama ben seni sensiz yaşamaya devam edeceğim. Yine de bilmeni istedim HAYALİMDE ALDATTIM SENİ.. Hepsi bu... |
Sürgün Yaşadım Bu Aşkı
Gizli yaşamadım hiçbir şeyi ben... Senide gizli yaşamam. Seviyorsam seviyorum, eğer yanımda istiyorsam, uzatırım elimi telefona hiç çekinmeden.... Sevgili ben aşkımı laf kovalamacalarının ardına saklamam. Önümdeki dağın eteklerinden değil, tepesinden bağırırım seviyorum diyerek(!) ve sen bir gün benim olursan, benim olunca değerini yitirmem. her gün mavi denizlerde tek başıma yol alırcasına keşfetmeye başlarım seni, benim olduğuna şükrederek... Kendimi ve sevdamı hep önde tutarım. Senin gibi utanmam sevgimden, sen yaşayamadın sevgini çekinmeden... Sen bana gökyüzündeki bulutlar kadar uzak olsan da, yağacak yağmur kadarda yakınsın aslında... Sevdam benim(!) Nasıl da erteledik yaşayacaklarımızı. Yaşananlar saklanır mı yarına... Diyorum ya ben saklamam asla.... Öpücüklere boğardım seni ummadığın anda.... Ağlayamazdın çünkü beceremezdin yanımda... Uzun bir yolculuğa çıkardık senle evimizde; her gün aynı olan evde fakat farlı yönlerde... Bilinmez bir yola girerdik, sinemaya giderdik, kitap okurduk ve ben bize bakan şaşkın bakışları es geçerek sana sarılırdım. Bizim orası denize bakıyor, deniz kadar sınırsız, deniz kadar coşkulu yaşanıyor aşklarda... Sen sürgüne çıkarttın bu aşkı, seni do***** yaşamak var da... Son sevgilim sana söylüyorum son kez(!) Önceden ben de erteledim herşeyi ama baktım gelmiyor geri... Sen de sakın erteleme beni... Çünkü aşığım sana, seviyorum seni.... Nurgül Gündoğdu |
Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup
kaybettiğim yerdeyim. İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım. Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa kalıp yanımda savaşmalı mı?... Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm yollarsa sana çıkıyor… Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye devam etmeliyim... Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim parçala***** değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları... Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini. Ama yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden. Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım içimde..... Ne kadar zor bir karar.. Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”, derken, bir yanım sakin, sessiz... Zaman geçiyor, acım dinmiyor. Kapanmıyor yaralarım.. Tükenirken ben, aklımda bir tek sen... Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce. Susmayı öğreniyor yüreğim.. Susuyorum... |
BoŞluklar Ve Ben
Geçecek bi tanem geçecek. Her şeyin geçtiği gibi. Kıyılarına vurup duran bir deniz var içinde. Durulacaksın." Ne anlatmalıyım sana. Yüreğim acıyor. Ellerim sıyrık içinde... Yenildim. Yine bilmem kaçıncı kez yenildim. Yeminlerim, asık yüzlü kararlarım, asla olmazlarım....... hiç biri kar etmedi. O, gelişi hep bilinen ama çaresiz teslim olunan kasırga gibi. Direnmeyeceğim. Bir idam mahkumu gibi teslim olacağım. Kimse yok, ellerimi bırakma, düşeceğim..." Gece kanıyor sessiz ve derinden. Yüreğim iki parça, ay gibi. Ellerim kanıyor, sar onları. Ellerim sana kanıyor, tut onları.......tutabilirsen. Sorularına cevap alamamayı sevmezsin ya, aslında hep cevaplarını bilmediğim sorular var hayatta. Durmadan onları soruyorsun. Oysa konuşacak ne çok şey var. Şu huzursuz insan kalbinin sukun bulduğu cennet bahçelerinden söz etmek isterdim mesela. Kalbim sakinleşirdi belki. Sonra masallardaki peri kızlarından bahsetmedik. Hani hep bir sırları vardır da ifşa ederlerse bir güvercin olup uçup giderler. Gülüyorsun içinden, "Peri kızı mı sanıyor bu kendini?", diyorsun. Biliyorum. Ama sen bilmiyorsun... Hayat; benim için boşlukları doldurabilme becerisi Geceyi kanatıyor bakışların. Sessizce iniyor üstümüze rahmet. Taa derinlerde kimsesizlik. Ben mi? Ben boşlukları dolduruyorum; boş sandalyeleri, boş saatleri, fill in the blanks'le belirtilen kelime arası boşlukları, avare boş gönülleri... Eyvallah etmiyorum ne sana, ne neon ışıklı hayatlara ya, yine de bir parçam kalıyor orada. Çekilmiyor hayat ya da çekemiyorlar bizi, bilmiyorum. Boş ver. Saçlarını okşayıp, dudağındaki tebessüm oluyorum, usulca kalbine dokunuyorum sonra. Ey aşk! Son hamleni yap şimdi. Hazırım... Yoruldum. Dipsiz bir kuyuya düşüyor gibiyim. Çırpındıkça daha hızlı, daha hızlı düşüyorum. Tutunmaya çalıştıkça parçalanıyor ellerim. Ey aşk, hadi gel! Buradayım. Yeter uykusuz *******im, yürek çarpıntılarım, kor gibi yakan hasretlerle geçen günlerim. Ne mümkün sevgili ve ne mümkün toprak. Ey aşk! Hazırım. Son hamleni yap şimdi.... |
İçimde bu yarayı taşımaktan yoruldum! Her gün yeni bir umutla uyanıp aynı karamsarlıkla kıvranmaktan, sana yabancınmışım gibi hasret kalıp, her şeye rağmen seni sevmekten ve senin ne hissettiğini kestirmeden beklemekten tükendim inan. Bir mucize yarat artık. Bir ümit doğsun karanlığıma... Seninle paylaşmak varken hayatın her güzelliğini hasretin koynunda bırakma beni ne olur! Ansızın çıkıp gel bir sabah, elinde yitirdiğim umutlarım olsun... Sensiz geçen günlerin savurduğu bu sevda çıkmazlarından sen bul beni... Ve sen ol ömrümün her anında, yüreğimin her köşesinde; sen ol bir tek... Yağmurlarda seninle ıslanayım, sokaklarda, parklarda sen tut ellerimi, seninle gülsün gözlerim, seninle ağlasın... En ulaşılmaz düşlere giden yolum ol. Yüreğimin şarkısı olsun sevdam, hep dudaklarımda kal... Sevdiğin, sahiplendiğin, benim dediğin ne varsa beni koy yerine... Bedeli ne olursa olsun seni sarayım yarama tek çarem. Ve ansızın çıkıp gel bir sabah, yarım kalan öykümüz can bulsun yeniden... Yanımda kal, benim ol, canında sakla beni ve sen ol gözbebeğim; her anımda, yüreğimde sen ol her daim!...
|
saol kanka http://www.cakal.net/images/smilies/88.gif
Hayatın hiç acıması yok bazı yaralara karşı, kapanmasına asla izin vermiyor onların... Sen ne kadar çabalarsan çabala, sana izin verdiği kadar güçlü olabiliyorsun yaşamın ve onun izin verdiği kadarı diniyor acılarının... Ayrıldık... Çok acıydı... Bir daha asla unutmayacağım ve iyileşmeyecek bir yaranın sahibi olduğumu bilmiyordum o zamanlar... Sadece ağlıyordum sana ve bana... Ve yarım kalan, yaşayabilecekken vazgeçilen günlere... Baktığım, gördüğüm, dokunduğum her şey canımı yakıyordu... Bir türlü sonu gelmeyen gözyaşlarımla birlikte bu acıdan öleceğim günü bekliyordum... Üstelik de bu günün gelmesini deli gibi istiyordum... Ayrıldık Acıydı Sonra geçti Her şey gibi. Ya da bana öyle geldi... Bir gün bir yerlerde, hem de hiç beklemediğin bir anda - ve özellikle de en güçsüz olduğun anda - hayat bir yerlerden sakladığı acını çıkarıp vurur yüzüne... Her şeyin geçip gittiğini sanırken, daha az önemsediğini ya da artık tamamen bittiğimi düşünürken sen, aniden bir duvara çarparsın... Ve her şey tuzla buz olur... Aslında hiç unutmadığını ve gerçekte hiç de o kadar güçlü olmadığını yüzüne vurduğunda hayat, sen çoktan acılarınla yeniden başbaşasındır... İşte o yara yeniden açılmıştır, yeniden kanıyordur. Üstelik o kan istemesen de hayatına bulaşmaya başlamıştır yeniden... Unutmak diye bir şey yok... İnsan hiçbir şeyi unutmuyor... Büyük bir maharetle geçmişe gömdüğünü sandığı şeyleri hayat bir anda çıkarıp önüne koyuyor... Yüzleşmek imkansız acımla, ayrılıkla ve seninle... Yüzleşmek imkansız sana olan sevgimle... Ne olur karşıma çıkma... Ne olur çıkma karşıma bir daha... Artık hayatımdan çıksan diyorum Bu ikili delilik sona erse İkimiz için de en hayırlısını diliyorum Hiç olmamış gibi davranabilmeyi Bu yok ediciliği anlayabilmeyi Bir bilsen ne kadar yürekten istiyorum Lütfen Görmeyeyim seni Bir yerlerde karşıma çıkma Konuşmayalım, bakışmayalım Ne olursun |
Bir yalandır yaşanan;
Ne sen terke edip gittin, ne ben seni kendim gibi sevdim. Yalandır hepsi ... Yaşadıklarımız, güldüklerimiz, sevdamız, öfkemiz... yalandır her şey Zamansız bir rüyaydı hepsi bu. İlk önce ben uyandım, ama kıyamadım seni uyandırmaya, öyle inanmıştın ki bu rüyaya uyandıramadım yıkarak hayallerini... Yıllarca bir gün biteceğini bildiğim ama seni tek başına bırakmak istemediğim o rüyaya inandım durdum bende. Ve sonu geldi işte Gerçekler buz gibidir yar İnsanı en derin uykulardan bile uyandırır. Tıpkı senin uyandığın gibi, tıpkı benim uyandığım gibi... Aşk yaşandıkça çoğalır, ancak biter bir yerde bir gün. Çünkü aşka sadece kendisi yetmez. Aşkı yalnız bırakmak tüketir onu. Aşk vazgeçmezlerinden caymaktır. Eğer geriye dönüp bakarsan hele ki pişman olursan, aşk anlamını yitirir, aşk gücenir yar... İşte bu rüya bu yüzden kabusa döndü. Bizim aşkımız bize değil, kendisine bile yetmedi. Biz aşkımızı değil, bizi yalnız bıraktık aslında. Ve ilk ben uyandım, sonrada sen.. Şimdi yeni rüyalar bekliyor seni, dilerim kabus olmasın o inandığın uykular. Yolun açık olsun yar.. |
BUGÜN kendimle yeni bi barış antlaşması imzaladım
evet bugün yüreğimde adeta bahar temizliği yaptım içimdeki bütün karamsar ve kötü duyguları çöpe bıraktım yani kini ve öfkeyi... sadece aşkı ve sevgiyi bıraktım inanıyorumki onlar bana hayatımın sonuna kadar lazım olacak... BUGÜN aynaya baktığımda kendimi ne kadar sevdiğimi farkettim Evet ben beni seviyorum doğrularımla yalnışlarımla hatalarımla sevaplarımla pişmanlıklarım ve mutluluklarımla hayatıma ait herşeyle kendimi dahada çok seviyorum BUGÜN hayatımdaki insanları dahada çok seviyor ve kabulleniyorum... BUGÜN galiba büyüyorum.. ve herşeyi herkesi seviyorum |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:11 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.