![]() |
Üçüncü Satırda
üçüncü satır suskunluklara gebe örselenmiş doğum sancıları gecenin içinde hırıltı gibi tüm suskunlukları yırtarcasına direnen bir avuç yürekle dolu umutlar saçmış boğulmaya efsunlu çökmüş kara cüppeli alimler ki sözüm o(na) dudakları arasından çıkmış üfürükler gibi yeşermekte olan çimenlerin üstüne kül olmuş serpilmiş dona kaçar çiğ gibi umudun üzerinde payidar olmaya sultan namzedi bilmez mi ki esinti gibi gördüğü fırtınanın habercisi |
Ünlem
ne dedim ben şimdi anlıyorum sesin düşmanısın |
Üretmek
kilometrelere vurmazsam eğer bilirim o kadar doldurmaz bekleme sürelerindeki nikotin artıkları ciğerleri duman öylesine kirletmez kılları yan tarafımda keçe uçlu kalemle kalp çizilmiş oturakta oturan bıyıklarının üstleri sararmış yaşı bir haylide geçmiş adamın beklentileri ile ölçüşmese de beyazlıklarımız aynı boyanın süzülerek lekelenmesi ona bakarsan ortak yanlarımız çok çatı aynı çatı uzay kafes sistemi her fırtınadan sonra tamir görse de umurunda değil ikimizin de çünkü fark ettirilmeden alınıp batırıla batırıla veriliyor gözümüze emekten yana yanığız sahipsiz büyük denizde boğul boğulacaksan da deseler de boğulmuyor kimse ikimizde aynı granit kaplamanın üzerine basıyoruz döküyoruz küllerimizi kim bilir kağıt üzerindeki ederini benzeştiğimiz yönümüz çok kim bilir kimi gelecek onunda onca dolambaçlı yolları aşarak kolları kimi sarmalayacak uzaklık ölçümleri bir garip oluyor oto garların kaygan oturaklarında kırk beş dakika mesela doksan kilometre hızla yol alan setralarda kaptanın evde karısıyla bir Pazar alışverişi sonrası kapışmamışlarsa yolda trafik yoksa el kaldıran olmazsa yüz on beş kilometre mesafeyi otuz dört dakikada alır almasına da ülkenin durumu malum kaptanların hali serde biraz çapkınlık biraz ön koltuk sohbeti hesap anlayacağınız karışık bekle adam gibi sende ortak yanlarınızı düşün yandaki ile bittimi kendinle düşün kollarını hazırla yap bir şeyler işte beklemek zor beklerken beklediğini düşünmemek için düşünce üretmek gibi zor be… |
Üşüdüm
aynada kırağı vurmuş baktığımda saçlarıma üşüdüm ürpertiler kol gezdi tenimde üşüdüm küllerle üzeri kapanacak kor olmaktı korkum üşüdüm daldım satırların arasına çalı çırpı topladım |
Üşüyorum
burada yağmur yağıyor damlalar yarışıyor bir birleri ile dokunmak için bir yerlere kimisi bir yaprağa kimisi bir kuşun kanadına kedim pencerenin kenarında korkuyor ıslanmaktan elimi uzatıyorum pencereden elim ıslak saçlarıma götürüyorum elim soğuk üşüyorum pencereyi kapatıyorum |
Ütopiktir Anılarda Düşler
şu oturduğum köşe alabildiğine önümde deniz oturduğum tahta sandalye kaç kişiyi misafir etti dersiniz sayılar anılar doğmuş ha doğacak bir anlık zamanı doldurma sıyrılma zamanın acılarından tuvalde resim satırlarda dize kimi zaman bir şiir kimi zaman hikaye deniz alabildiğine önünde gözlerimin bir tekne ayrılıyor yat limanından ilerde beklide ufka yakın duruyor belli belirsiz sandalları balıkçıların tekneden müziğin şehveti geliyor kulağımda bir çınlama bir kuyu gibi duruyor karşıda güneş doğuyor mu batmaya mı hazırlanıyor kafam dumanlı aşktan uzak yüreğim ya bu sarhoşluk neyin nesi güneş bir garip ısıtmıyor içimi ütopik duruşlara salmış kendini |
Üzerlik
köyüm uzaklarda kaldı üzerlik toplardı güzelim anam işlerdi boncuklarını asardı ker*** duvara yakardı dallarını ocak başında taze bir koku sarardı duman kaplardı odayı kötülüklerden uzak uzak tutmak için yuvayı ahh Anam güzel Anam umudu üzerliğe bağlayan Anam üzerlikler yok artık |
Üzgünüm Diyebilmek
üzgünüm diyebilmek kolay olacak mı o kadar geldiğinde zamanı ardına dönüp baktığında kırık birkaç umut parçası bir esinti olup geçecek mi yanılgıların bir ilmek gibi gencecik boyunlara takılırken yafta gibi o kadar kolay mı kolay mı olacak üzüldüm diyebilmek sessizlik onur törpüsü onuru kalacak mı sözün kalacak mı ayakta duruşu yarım bilgi kör pusu düşmek var elbet kalkmamak ömür yarası yaralıyım yarama kül bas kül ateşin yongası o kadar kolay değil üzüldüm diyebilmek ah şu bizdeki şu bizdeki onur belası |
Vakıf
Oooo ortalık toz duman papa nato nota fb ab uefa harfler gırla Ekümenlik Vatikan aradan sıyrılan bir yasa galiba VAKIFLAR gıcır gıcır Ortodoks bir dünya mız mı oldu mışlarla acaba İstanbulun ortasında hayırlı olsun demeye dilim varmıyor da |
Varoşların Dokusudur
varoşların dokusudur ülkemin kaderi yağma edilmiş araziler altısına girmeden emek üreten eller düşünceler uykuda kaçak su kaçak elektrik kaçak düşler nabza göredir sıcak haberler sıcak hayaller yaşamak mahirdir mahirdir eller gurbet şarkıları süsler varoşları yitik memleketlere taşınır sular yürek yürek değirmen dönmez umutlar tazelenir her çığ düşüşte umutlar yeşermez ağıtlara benzer çizdikleri kaderleri kanar yüreğim tuz basar inlerim kanar umutları afyon basar efendileri sessizliğe bürünür ******* varoşların dokusudur ülkemin kaderi gece düşlerine tacirler gelir uzak diyarlardan umut getirir sevda getirir insan hakları hayvan hakları barış avrupa birliği yasası ortadoğunun efendisi olacaktır ülkeleri yağmur taneleri yeşile bürünür hasatları yeşil rüyaları pembe olur gülümseme belirir yanaklarında uyku biter gece görünür karanlıktır rengi zifiri siyaha bürünür köle güzelliğinde bedelsiz görünür onca renkler köleleri efendiler besler ne tatlı olur düşler memleketi gelir uzaklarda yitik bir yerde ağasını düşünür şükranla varoşların dokusudur memleketimin kaderi |
Vatan
Basından Çin Başbakanı Wen Ciabao, İtalya Başbakanı Romanı Prodi ile görüştükten sonra düzenlenen ortak basın toplantısında, Lübnan'a yapılacak yardım miktarının da iki katına çıkarılacağını söyledi. Wen, ülkesinin Lübnan'daki durumdan kaygı duyduğunu, sorunun tamamen ortadan kaldırılmasını ve istikrarın sağlanmasını arzu ettiğini belirtti. Wen, bölgedeki Çinli asker sayısının 182'den 1000'e çıkarılacağını ve 5 milyon dolar değerinde insani yardım yapılacağını ifade etti. Prodi de Çin'in bu kararından memnuniyet duyduklarını söyledi ve 'Bu, Çin'in, uluslararası alanda daha büyük sorumluluk üstlendiğinin göstergesidir' dedi. Vatan sabahın ilk ışıkları kara kara bakar satır aralarından küçüğüm küçüğüm desem de bilirim küçük olmadığımı sofralar kurulmuş kurtlar oturmuş masaya kurt dediysek bir kısmı çakaldan bozma ne garip Lübnan askeri uğruna ölemediği vatanı var ne garip Lübnan uğruna ölemediği askeri var koşun koşun çakallar uğruna ölebiliyorsanız yeni vatanınız var… |
Virgül
oysa nokta koymaktı niyetleri üç yiğidin son sözleri titretti ellerini kayı verdi kalem usulca yayıldı isyan ateşi… |
Vur Yayını Tellere
direğe çarptım önümden çekilmedi bilirdim yapacağımı olmasaydı çevremdeki gülmeler dağlar düştü üstüme lök salmış ayaklarım kaçamadım vur yayını tellere çingene ince nağme yayılsın üstüme üstüme Dünya başka dünyalar açılsın aynaya bakan yüzüm ayna der soluk benzin neler yaşanıyor bilmez ki yarınlarımı vurmuşlar bir çengele asmışlar pahasını tüyden saymışlar tüyü yele bırakmışlar savrulup duruyorum çekilsin direkler önümden ne yarın benim ne de ışık bir bir pazara sunmuşlar |
Vurdular
vurdular orta yerimden üç candı vuran ikisi parçası bir kaçta yalın ayaktı üzerinden geçen beyaz bir gül damlasına düşmüş kan kırmızı pıhtı gibiydi ezilen kanamaz yaram kanamazda sızı akmaz bir avuntu ister çengele takılmış bir balık gibi umutsuz gönlüm bakışlarım maviden öte kara düştü ak balçık üstüne uykuya varmaz oldu gözlerim bir balıkçıl kuş süzülüyor maviler arası ufuktan önce balıkçı teknesi sayamaz oldu kaç kişi gözlerim orta yerinden vurdular beni düşüncelerimin üstünden çıplak ayaklar geçti |
Vurgun
vurgun yemisim yiyebildigim kadar kalkar mesafeler elbet dilim doner su aralar aksam huzunlu coker kiyisi falezlerdir denizimin cokunce bassada efkar uzanamaz elim kadehe seni animsattigi icin kadehler |
Vurma Beni
atmış elini beline dikmiş gözlerini sapana takılı taş gibi hazır fırlatılmaya içindekileri yüreğim cam vurma beni kırk harami salayım sana kırk padişahtan erkete gözlerim lal osun bir daha bakarsam kem gözle yüreğim cam vurma beni |
Yağmur
yağmurun dışardan sesi giriyordu kapalı duran pencerenin ardından kıvrım kıvrım işliyordu bilince yıkarcasına dışarıda kalan her şeyi pencereleri açtım hayal dopdolu düşler tarlasına döndü birden odam sardı her yanı taze toprak kokusu seni düşündüm yatağında uyurken bir tohum daha çiçek açtı yüreğimde kokun yağmur yemiş taze toprak kokusu |
Yağmur Yağdı
Yağmur yağdı Tam iki saat Üstüne çıktım bankın Adını bilmediğim sokakta Yabancısıyım bu kentin Seller aktı sokaklardan Elimdeki şemsiye Başımı kurtardı da Pantolonum Dizime kadar ıslandı “Ne güzel” dedi yanımdaki “Her şey temizleniyor” Şemsiyemin altında üç kişi Birisi kısa kol gömlekli Konuşan galiba biraz deli “Sokaklar temizleniyor İstanbul temizleniyor İnsanlar temizleniyor Yeniden kirlenmek için mi Kafalarda temizlenmeli” Galiba adam biraz deli |
Yağmur Yağıyor
kapandım kendi inşa etmediğim betonarme karkas yapının içerisine gel gitler her zaman denizleri çağrıştırmasın ufuk çizgisi dalganın vurması can simidi dağıtırlar adamı toplatmazlar birde Allah kimseyi yoksun bırakmasın bunlardan yataktan çıktığımdan beri çıplak kollarım üşüyor sokak kapısını henüz bir kez bile açmadım ne giren oldu içeri nede ben çıktım dışarı kollarım çıplak ve üşümeye devam ediyor dışarıda ara sıra gelen gök gürlemelerinin sesi ve aralıksız devam eden oluktan akan suyun sesi sen olsan ne yapardın ıslanır mıydın çıkıp sokaklara yoksa işsiz güçsüz oturmanın suçluluğu ile mi yaşardın kabahat yağmurun yağmur yağmasa neler yapardım kim bilir dün ki gibi ordan oraya koşar aylaklık yapardım belki ama yağmur yağıyor işte kesmeden hızını insanlar pencerelerde bakmıyor körleşmiş gönülleri |
Yağmurlarla Getiriyorsun
yağmurlarla getiriyorsun sımsıcak sarılışlarını damlanın toprağa değişi gibi tenime dokunuyor gözlerin bir buse konduruyorum ıslak tükenmeyen hayallerime su bereket denir ya hani hayallerim yeni gerçeklere gebe ne güzel ne güzel hissedebilmek perdelerim açık yağmuru izliyorum sesin doluyor içeriye |
Yaka Yaka
yaka, yaka baka, baka caka, caka sata, sata meydanlara döküldük yaka, yaka baka, baka caka, caka sata, sata ses olup döküldük yaka, yaka baka, baka caka, caka sata, sata adama benzer şeylere döndük çölleşirken ülkem serap misali şeylere döndük |
Yalaka
dalmışsın düşüncelerine düşüncelerin delik deşik durmaya çalışsan da dimdik ayakların toprakta toprak ıslak kayganlığa müsait o kadar kıvrak olmasın sensiz düşüncelerin ne olur ne olmaz ayakların uyarsa birde şişirdiğin gücüm yetmez kaldırmaya seni anlayacağın müsait değil ortalık yalakalığa prim vermeme |
Yalancı Bahar
yine bahçesinde memleketimin boy veriyor fışkınlar yalancı baharlarda ister mi gönül yalancı aşklar |
Yanımda Olmak
ne özlemler yeşerttik girdapların içerisinde ne hasretler giderdik kısa duraklarda yaşata bilmek için sevdiklerimizi sistemin çarkları arasında soldurtmadık çiçeklerimizi depolamadık hasatlarımızı aman vermedik dost meclislerinde kapalı kapılara yudumlamak kuruluğu alarak dudakların temas ederek tene düşünerek kelebeğin kanadını incitmeden serçenin yavrusunu besleyebilmek sevgiyi destura gerek duymadan yürümek yürümek büyüte bilmek için filizleri biliyorum sen anlıyorsun beni zaman zaman bedeller boğsa da seni biliyorum anlıyorsun kök salıyorsun derinliklerimde ağaç olmakta var toprak olmakta yüreğimde olup ta yanımda olmaman bu |
Yanımda Taşıyorum
hayallerin çarpıyor düşüncelerime geçit vermiyor duygularım bakışların takılıyor gözlerime kaçamak taa uzaklara dalıp gidiyorum lüzum yok ardıma dönüpte bakmalara her şeyi yüreğimde taşıyorum |
Yani
çiğ di yani pişmemiş yani ateşe tutulmamış yani özgürce uçabilen yani kanadı yolunmamış yani cana kıyan yaşamak için can alan yani çiğ çiğ dedim yani yaniler öyle batmıyor şiire dedim ya tepkidir şiir batan kendisidir |
Yanlızlık
anladım anladım ki yalnızlık bana bana ait değil sadece herkesin yüreğinde bir köşe akşam çökünce güne gireler kapıdan birer birer içeri otururlar karşınıza sohbetleri koyu olur dört mevsim dolanır gözlerinizin önünde arsız dalgalar gelip vurur düşüncelerinize |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:45 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.