www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Ümit Kilislioğlu Özger (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143154)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Yanaklarda bir alev,
Saçlarda ılık rüzgâr
Şarkılarda geçmiş yılların tadı,
Özenle gizlenerek adı,
Alıyor nasibini ah! larla vefâsız yar.
Sitemlerde garip bir haz,
Suçlamalarda teselli var.
Uzaklarda mırıldanıyor akşam
Giderek azalıyor sızlanmalar,
Bitiyor naz.
Kendi ezgisini
Hem de doyasıya,
Söylüyor yaz.

(10.Mayıs.2004)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Yazamadığın şiir
Bir gece vakti, ansızın
Aklına gelir.
Unutulmuş bir şarkının sözleri miydi bunlar,
Bir yerde mi okumuştum acaba dersin
Böyle olunca da çoğu kez
Yürür gidersin.
O ise bağımsız zaman ve mekândan,
Giderek zayıflayan sesiyle
Son bir ümitle
Seslenir arkandan.
‘Yaz bunları, yaz! ’ der, ‘unutursun’
‘İç sesini küstürme’
‘Yaz, bir kenarda dursun’.
O sesi dinle!
Buruşuk, yırtık, renkli, beyaz,
Bulduğun ilk kağıt parçasına yaz!
Konuş kendinle!

(22.Ekim.2002)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Söner mi sanıyorsun salıncakta sallanma arzusu
Altmış dördünde?
En son ne zaman sevindin
Eğlenen bir yaşlı gördün de?

Kolay mı aşk mektubu yazarken duyulan
Kalp çarpıntısından vaz geçmek!
Hoş vakit geçirmek dururken,
Senaryoda yazılı olan ağırbaşlı ve kederli rolü seçmek!
Oysa bunun için vakit daha çok erken.

Gençleri ilgilendiren sadece kazaklardır,
Pencere önlerinde kendileri için örülen;
Onlar için en doğal haklardır,
Ne varsa yaşlılara çok görülen..

Herkesin yanında ağır, ağır konuşan yaşlılar “siz”li “biz”li,
Belki de yalnız kalınca oyun oynuyorlardır gizli gizli.
Diyorlardır ki:
“Öldük mü sanki!
Kırmızılar giymeye doyulur mu?
Daha yeni gelmişken insan yola koyulur mu?
Sizin olsun griler, siyahlar;
Uzak dursun bizden “ah”lar, “vah”lar”

Sonbaharın sıcak günleri olur ya, yazdan kalma,
Hani insan açık havanın evden daha iyi olduğu kararına varır.
Adeta duadadır gönüller; yalvarır:
“ Allahım ne olur, biraz daha, henüz alma! “

(Kapılar kitabından)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Yazı gördüm, güze geldim
Yazı gördüm, düze geldim,
Yazı gördüm, dize geldim

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Yalnız yaşıyordu.
Bekârlığın sultanlık olduğunu savunur dururdu
Ama işte Otuz Bir Aralık 1999 sabahı
Fayda etmedi dinlemek Bach’ı
Çıkarken kapıyı hızla vurdu.

Pek şakalaşamadı çoluk çocukla
Yürüdü kalbinde koca bir okla.

Herkes sokaktaydı...
Bursa’lısı, Konya’lısı Van’lısı.
Gözünün önüne geldi eski nişanlısı
Bir sızı vardı içinde durmayan.
Öyle de bir sebepten ayrılmışlardı ki,
İncir çekirdeğini doldurmayan.

Bütün erkekler canavar göründü ona, kadınlar cadı
Alışveriş yaptı, bir sürü para harcadı.
İki armağan aldı:
“Biri benden bana, biri kendime” dedi
Başkasına almak içinden gelmedi.

O gece ne bir yere gitti,
Ne telefon etti bir arkadaşına.
Yorganı çekti başına,
Koca bir bin yıl öylece bitti.

(Ocak 2000)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Güneşi gördüm bu sabah penceremde
Aralık ayında hem de.
Girip duruyordu günlerdir düşüme
Diyordu: “Senin için geleceğim”, üşüme.

Ankara en uzun gecenin ertesi günü
güneşle yıkamıştı yüzünü.
Serçeler telaşlı, toprak ıslaktı,
İçimdeki kasvet yerini birden
umuda bıraktı.

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:30 PM

Açtı, susuzdu...
Sofraya baktı,
Tabakta yalnızlık, bardakta efkâr,
Yanında,
Günden güne uzaklaşan yar...
Yenir, yutulur gibi değildi.

Kırlara çıktı
Yanına bir kuş geldi,
Rengârenkti, çok güzeldi
İki kanat çırptı,
Bir çığlık attı, hızla yükseldi...
Tutulur gibi değildi.

Anılarına gitti,
O günlere:
İlk öptüştükleri,
El ele buzda kayıp düştükleri,
Sonra uzun uzun gülüştükleri...
Unutulur gibi değildi.

Yitirilen geri gelir miydi?
Yanlış kimin yanlışıydı?
Doğrusu neydi?
Başını eğdi,
Dertlendi...
Kurtulur gibi değildi.

(26.3.2004)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:31 PM

Ölünceye kadar ayrılmayacaktık hani...
Ne oldu şimdi?
Yanılmışız...
Hem de ne çok...

Yoksa biz
Ayrıldığımız gün öldük de,
Haberimiz mi yok?

(28.3.2004)

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:31 PM

Güzel güzel yaşayıp dururken
Birgün hüznü farketti,
Arkasından vesveseyi
Ve gereksiz herşeyi,
Unuttu neşeyi.

Keşifler birbirini kovaladı
İhaneti sezdi
Demek ki insanlara güvenilmezdi.
Önce biraz direndi
Ama sonunda
Kin tutmayı da öğrendi.
Yeni dostlar edindi
İntikam, kıskançlık, bencillik
Böylece ruhunun o güzelim müziği dindi.
Bu yolda biraz daha yürüdü
Gözünü adamakıllı hırs bürüdü.

Şimdi o amansız tuzaklarda
Huzurlu günleri artık
Çok uzaklarda.

GooD aNd EvıL 03-28-2009 01:31 PM

Gözünü biraz olsun hedeften ayır,
Etrafa bakın...
Dere, tepe, ova, bayır
Kimi uzaklardan selamlıyor seni, kimi ise çok yakın

Çoğu kez yolculuk varılacak yerden daha güzeldir
Yaşayacağın her şey, sana özeldir.

Başını kaldır, seyret bulutları...
Kekik kokusunu içine çek,
Tat dallardaki erikleri, dutları,
Bak, sana gülümsüyor ağaç,yaprak,ot, çiçek.

Süreç çoğu zaman daha değerlidir sonuçtan
Gözünü kapatıp koşarsan bir uca bir uçtan,
Dikenlere takılırsın,
Bazen yere yıkılırsın.

Ulaşırsın belki bir yere.
Her yanın yara, bere
Elde ettiğin her neyse,
Bari değse!

Biri sana der ki:
”Hemen gösterdiğim yeni hedefe doğru koşmaya başla!
Vakit yok; hiç zevk alma, ömrün hep geçsin savaşla”.
Sen beni dinle: ne olur, biraz yavaşla!

Dokun pınardaki buz gibi suya, gülümse pembe güle,
Sen insansın, layıksın bu ödüle.

Ne diyor arı, kelebek, çiçekteki öz?
Çözebilirsen eğer, bu sırrı çöz.
O zaman bir de bakarsın ki
Dağları yorulmadan aşmışsın,
Hedef dediğin yere çoktan ulaşmışsın.

Ne varsa bu yolculukta öğrendiğin,
Ve güçlükler yendiğin,
Kapılarını açar başka hedeflerin,
Çok daha anlamlı, çok daha derin.

(Kapılar kitabından)


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:59 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.