![]() |
Bugün Ve Sen
Bir gece kondu kuracağım Evinin tam önüne Sana komşu olmak için Ve yoluna asfalt dökeceğim Yeni ve taptaze, dümdüz Senin ayaklarına yaraşır Çiçek çiçek açacak Etrafındaki çiçekler Bir tek senin için Binlerce çiçek ekeceğim Ve sen canım yeni bir sevgiyle Hiç bilmediğin kadar büyük Tahminsiz bir nicelikle sevileceksin Çünkü bugün seni gördüm Ve bugün ilk kez karşılaştığımız gün Peki ya yarın, yarın yetecek mi Senin için yapacaklarıma. Ahmet Aksoy |
Bugün Yarın
yarın olur dünden belli yarın dün olur dünden belli gelecek sudur içilir kan olur sonra akar acı olur hatırlar insan izini izdir kalır gitmez geri bu gün yürek ettir yarın olur yersiz kalır Ahmet Aksoy |
Buhran
Sıkışık yüreğim Bir buhrandan başka bir Buhrana geçiyorum Arada bir nefes alıp Tekrar koştuğum bir maratondayım Bitmiyor yarış, bitmiyor Ne son görünüyor ne de yol Ne durmaya gücüm var ne de koşmaya İkisinin arasında sıkışmışım Bir ayağım koşarken Diğeri ayak sürüyor Bir birini ikna etsem Bir diğeri direniyor Sıkışık yüreğim Bir buhrandan başka bir Buhrana geçiyorum İsteksizce istiyorum istediğimi Fakat olmasa ölecekmişçesine Ne isteklerim bitiyor ne de istemediklerim Bir karanlıktır çöküyor gönlüme Adını koyamadığım, kasvetli Çaresi olmayan hastalık nöbetlerindeyim sanki An an araları bu nöbetlerin Saniye vuruşları tekdüzeliğiyle vuruyor Buram buram yanık kokuyor yüreğim Bazen hoş diyorum bazen nahoş buhranın etkisindeyim Sıkışık yüreğim Bir buhrandan başka bir Buhrana geçiyorum Nefretle seviyorum sevdiğimi. Hasretle istiyorum gitmesini En çok özlediğimin Git diyorum seni sevdiğimi bilerek Terk etmek istemeyene. İyiye inat kötüyle haşir neşir yüreğim Ruhum karanlıkta aydınlığa Aydınlıkta karanlığa hasret Bir buhrandan başka bir buhrana Geçiyorum, tekdüze vuruşlarla Sıkışık yüreğim Bir buhrandan başka bir Buhrana geçiyorum Nöbet nöbet bekliyorum Gelmesi imkansız olanı Birazdan gelecek diye sabırla Graniti bile çatlatır bu sabır Ve an an geçiyor zaman Hüsranım sabrıma denk Gelişi gelmemişlik olanı bekliyorum Fırtınalı bir denizde elimde koca bir kürek, Ceviz kabuğundayım, bir buhrandan Başka bir buhrana geçiyorum tekdüze vuruşlarla Ahmet Aksoy |
Bukalemunlar
İkimizi ne zaman düşünsem Bukalemunlar geliyor aklıma Ben bir bukalemundum. Sana kadar Sıkıştığında uygun rengi arayan Kendini her renge es renk Bularak koruyan Bir bukalemundum. Tek bulamadığım renk Senin rengin oldu, çünkü, Ben ne zaman değişsem Sende değiştin. Ahmet Aksoy |
Bulamadın
Hep bir şeyler aradın Dört yana gittin Ne aradığını buldun Ne de aramadığını Buldun sandın ara sıra Karşına çıkan hiçleri Aradığın sandın Boş sürahiler boşalttın Yanan ateşine Bir nefes aradın Boş ciğerlerine Bir karanlıktan Başka bir karanlığa koştun Bir yılları kovaladın Bir yıllar seni, Boş yere aradın kaybettiğini Kayıp ruhunu bulamadın. Ahmet Aksoy |
Bulgun
……………………………..”yaradılış” gözleri dalıyor bulutların için nehrin kıyısına terk edilmiş nedir “talihsizlik” dediğimiz o ilk bakış ilk görüş yanılgının tensel b ü y…………kıyor kaldırımlar yol ü………l……………………lar sü…..a……………………….dan ….k ay-rı asi! bir o kadar yorulgan farklılık hayata başlarken sonsuzluk doğrusu “dünya! aslında cehennem gün geçtikçe içinden cennet” bir.’ydı her şey ucunda kalem ………….ve hala bir.’dır Ahmet Aksoy |
Bulut Bulut Aramak
İki bulut düşün koca gökyüzünde Bunca bulut arasında kaybolmuş Gidecekleri yer kendine değil Rüzgarlara bağlı iki bulut Ve bir insaf düşün rüzgarlara kalmış Ve beni düşün yalnız bir bulut Sevdiği bulutu arayan Seni arayan bulut bulut. Ahmet Aksoy |
Bulutlar İçindir Buhar
Yalnız asmalar gömen çatlak duvar, Seyrelmiş otlara umut kara toprak Hepsi hepsi kırmızı buhar, terden Yorgunluktan dolmuş süzgün bulutlar Şafağın ağarmasıyla koşturmaca başlar Belki çöküşüyle karanlığın, belki de Bir dahaki tan vaktine kadar, Açışı olmayan çiçek bir daha solar Menekşe denir, gül denir, lale denir Oysa hepsi hepsi bir tutam dikendir Asık yüzler, kırık yürekler, terden Yorgunluktan süzülmüş ince bulutlar. Ahmet Aksoy |
Bumerang II
soyunan nehir eflatun zamanlarda hüküm giymiş bir gelindir öylesine uzar ki dilim dilim diyorum ay yanlış anlar geceyi kaç katre taşır içim sudan sebeplerde elem verir anlam zincir ellerimde anlatamam kastettiğim nedir Ahmet Aksoy |
Bunca Neşe Ne Diye
Açık geniş bir sofra Üzerinde beyaz bir örtü Temiz pak yeni ütülenmiş Etrafında sekiz sandalye Ve yedi düşüncesiz kişi Konuşuyorlar hararetli Ara sıra kısık kahkahalarla Donanmış masa ama kuş sütü yok Zengin bir adamın zengin evinin Zengin sofrasında Ev; geniş yemek odalı Geniş misafir salonlu Ve bir çok yatak odalı Duvarları temiz yeni boyanmış Ama bir yatak boş Çarşafları dağınık Diğer yataklar gibi değil toplanmamış Belli ki sahibi yeni çıkmış Fakat kimse bilmiyor nereye gittiğini Giderken açık bir adres bırakmamış Açık geniş bir sofra Üzerinde beyaz bir örtü Temiz pak yeni ütülenmiş Etrafında sekiz sandalye Ve yedi riyakar kişi Konuşuyorlar hararetli Ara sıra kısık kahkahalarla Belli ki bilmiyorlar Ev sahibinin nereye gittiğini Yoksa bunca neşe ne diye. Ahmet Aksoy |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:01 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.