![]() |
Uyutmaya Çalışıyorum
Uyutmaya çalışıyorum Ninni yaptığım Hasret türküleri dinlerken Hüznümün gölgesinde serinleyen yüreğimi |
Bakmak Zorundayım
Dinlenir Cefadan yılmış cismim Manalar hecelerken Füsunlu gözlerinde Mecbur kalınca inmeye derinliklerime En zor cilvesi kaderin Bakmak zorundayım Hissettiklerime. |
Senden Sonra
Senden sonra farkına vardım ezanların Içimi titreten O ulvi sadaların. Dualara hasretimi Secdelere şehvetle kapanmanın tadını Senden sonra anladım Senden sonra güzelim Doyasıya ağladım. Dolu dolu olurdu gözlerim Islatamazdım yanaklarımı senden önce Senden önce güzelim Düğüm düğüm olmazdı boğazım böyle. Farkına senden sonra vardım çiçeklerin Senden sonra yedim vurgunlarını türkülerin Şairliğim senden sonra başladı Senden sonra gültanem Yüreğim gözlerimle ağladı. Yemin ederim ki o güzelim adına Ah be güzelim Biliyor musun Senden sonra vardım sigaranın tadına Senden sonra uyandım sevinerek Senden sonra gömüldüm her gece Umutsuz hayallerime. Sevda şiirleri yazdım kırık dökük Şarkılar dinledim yalnız seni anlatan Kırları bayırları dolaştım bir başıma Hıçkırarak soludum hasret türkülerini. Senden sonra güzelim Yeni yeni elbiseler giyindim Daha çok baktım aynalara Defalarca taradım özenerek saçlarımı. Senden sonra Yeni baştan başladım Senden sonra bir tanem Sevda neymiş anladım. |
Hiç Olmadınki
Demini alınca ******* ışığım oluyorsun Yazmaya başlayınca şiirler Ilhamım oluyorsun Içerken yudum yudum yalnızlıklarımı Bir dost oluyorsun Ve... Aydınlanınca ortalıklar Kayboluyorsun Günler gece mi olmalı hepten Benimle olman için Hep yazarken mi şiirler Hep içerken mi yalnızlıklarımı dostum oluyorsun Hayır...hayır Hiç olmadınki Sen Zaten yoksun |
Körpecik Umutlarım
Körpeydu umutlarım Büyüyecekti daha Gelişecekti Hayallerle süslenecek Düşlerle bezenecekti Mest olacaktı şarkılarda Türkülerde sarhoş Kırdı dalgaların Dağıttı poyrazların Sen tutuksuz katilisin Körpecek umutların |
Umutlar
Güvercinler uçurduk Umut yükleyerek kanatlarına Geçti seneler Dönmediler yuvalarına Uçurtmalar uçurttuk Renk renk Sevgi yükledik kanatlarına Şahit oldu gözlerimiz Kaybolduklarına Balonlar kaldı Göndermek için umutlarımızı Kucak kucak Süzüldükçe gökyüzünde Yoksa Onlarda mı Kaybolacak |
Hoş geldin
hoş geldin Sibel, dur sarılayım önce çok engeller aştın yorgunsundur her gelişin ilk gelişin gibi nasıl çarpıyor yüreğim biliyor musun duvarlar devriliyor içimde seni görünce ne güzel şey beklemek yollarını geleceğini bilmek, gelirken görmek sevgi, sevinç, umut, coşku, mutluluk neler neler veriyorsun sıcak gülüşünle hoş geldin Sibel, geç otur gönlüme hoş geldin Sibel, hoş geldin yalnızlığıma güneşlerle geldin, evreni getirdin yıldızlar serpiştirdin karanlığıma dudakların ne güzel öyle konuşsan da konuşmasan da sen aydınlatmasan renkleri seçemiyorum gözlerin olmasa aşk nedir bilemiyorum sana sarılınca anlıyorum ırmak olduğumu akıyorum hep uzak denizlere doğru hoş geldin Sibel, seni kendime ekliyorum |
Habersiz
Kervan geçmez dağlarda Kuşlar uçmaz demişler Alıp gönlümü benden Burada eylemişler Yapayalnız bir çiçek Ne diye açmış burda Güllerin şahı olsa Kimlerin umurunda Arı bile bal için Bu mekandan habersiz Bir haber yollayamam Rüzzgar da suskun sessiz Yağmurlar bekliyorum Akıp gitmek sularla Sürgüne giden gönül Yaşamaz umutlarla |
Bir Daha
Gideceksen bir gün habersiz benden Dönmemek üzere asla bir daha Şu olsun can kuşum dileğim senden Başını göğsüme yasla bir daha Izini kaybettir öldü bileyim Kader bu elimden aldı diyeyim Vuslatım mahşere kaldı diyeyim Ne olur arkana bakma bir daha Hatıralar kalsın yerli yerinde Baktıkça ağlarız her seferinde Unutmak mümkün mü hepsi derinde Gönlüme acını katma bir daha Sıkıca tutuver son kez elimden Bir tek sen anlardın zaten halimden Istersen kendini al hayalimden Düşlerime gelip girme bir daha |
Vakitler
Vakit oldu Hasret kaldık aydınlıklara Sindi derinliklerimize Matem karası Bakamadık aynalara Vakit oldu Bir şeylere üzüldük Harap oldu sinirlerimiz Soğuklar aktı ayaklarımızdan Titredi ellerimiz Vakit oldu Tertemiz uyandık sabahlarla Geçti nice saatler Buluşmadık günahlarla Vakit oldu Kahrettik Sattık anasını dünyanın Kalmadı tesellimiz Ya Vakitler böyleydi Ya da Biz |
Yağmurlar Kadarım
Kara bulutlar bekliyorum Gökyüzünde yoğunlaşacak Ardından Alabildiğine yağmur ıslanayım sırılsıklam Belli olmasın ağlamalarım Gökler gürüldesin Şimşekler çaksın Kararsın ortalıklar Duyulmasın çığlıklarım Açınca güneş Bitsin göz yaşlarım Kesilsin bağırmalarım Çünkü Ben Yağmurlar kadarım |
Şu Gönlüm
Hepten çile olsan dert olsan bile Diliyor şu gönlüm diliyor seni Kayadan demirden sert olsan bile Istiyor şu gönlüm istiyor seni Her günüm bir azap hicran da olsa Yüreğim yıkılsa viran da olsa Bu aşkın sonunda hüsran da olsa Arıyor şu gönlüm arıyon seni Bırakıp elimden çekip gitsen de Bir başka gönüle gidip girsen de Bendeki acıyı fark etmezsen de Seviyor şu gönlüm seviyor seni Dönüpte yüzüme bakmazsan bile Ben gibi yüreğin yakmazsan bile Bir gün hatırımı sormazsan bile Soruyor şu gönlüm soruyor seni Soluyor şu gönlüm soluyor seni |
Alfabeyi Değil Okumayı Öğrettim
Yüzlerce öğrencim olmuştu Dolaşmıştım Muhtelif köylerini anadolumun Boru isinden boya Kireç taşından tebeşir Tezekler üzerine kırık tahtalardan Sıralar yapmıştım Diz boyu karlarında eksi kırkların Yollarını açmıştım okulumun Mendil olmuştu ellerim Akan burunlara Alfabeyi değil Okumayı öğretmek istiyordum Bu çocuklara Ayşeler Mehmetler Hasanlarım vardı Hepsi saf Hepsi temiz Ve Günahsızlardı Gazetelerle kaplar kitaplarını Açardım kalemlerini Kör bıçaklarla Bir yerlere varmaktı gayem Bu çocuklarla Bir tebessümle bile Mutlu olduklarını anlardım Ders girişinde Her sabah Onları birer birer kuçaklardım Hilesez bakışları Melekler gibi kalpleri vardı Çekilmez olurdu Hafta sonları Gelirler mi diye okul bahçesine Penceremden gözlerim hep onları arardı Ah yavrularım Yavrucuklarım Sizlere doyamadım Son yıllarını yaşamaktayken ömrümün Bir gün Haberini alırsanız gömüldüğümün Mezar taşıma Şunları yazmanızı isteyeceğim BİZLERE ALFABEYİ DEĞİL OKUMAYI ÖĞRETTİN ÖĞRETMENİM |
Mapushane
Duvarlar örülmüş kaba ve kalın Camlar demirlere yalvarır gibi Neresine varsan nursuz mekanın Azaplı kabire yol varır gibi Bahçe boyu hudut çukur ve hendek Uyu sonra uyan tahliyene dek Saatler yıl olur uzar giderek Karınca çöllerde yol alır gibi Bir bardak demli çay ardından tütün Gözler bir noktaya dalar büsbütün Hep aynı hikaye sürer bütün gün Umutlar umuda bağlanır gibi Çay ile birlikte demlenir hasret Birazcık teselli varsa ziyaret Uyuma zamanı gelir nihayet Hayaller düşlere saklanır gibi Hiç bir şey değişmez gün ertesinde Hicran yudumlanır gam ülkesinde Dertli bir türkünün acı sesinde Yürekler yeniden dağlanır gibi |
Hasret
Üşüyorum tatlım yaz aylarında Sıcağına hasret hasretim şimdi Insafsız gurbetin diyarlarında Kucağına hasret hasretim şimdi Üzgünüm güzelim baharda bile Bahça bahçe çiçek açsa nafile O sıcak gülüşün bakışın ile Gözlerine hasret hasretim şimdi Dalgınım sevgilim hayalinleyim Şarkıda türküde hep seninleyim Parayı neyleyim pulu neyleyim Varlığına hasret hasretim şimdi Yorgunum gül tanem gönlümde yükün Ayrılık yangını büyür günbegün O adam değilim senin bildiğin Nefesine hasret hasretim şimdi |
Mehmetin Kabri
Mezarın başına bayrak asılı Acılar üstüne toprak basılı Inlerken yapraklar acı fasılı Hicranı taşlara sinerken gördüm Ruhuna fatiha yazısı derin Neşesi yok gibi açan güllerin Dua için açılırken ellerim Tepeden tırnağa titrerken gördüm Bir ana oturmuş mezar taşına Uzattım mendili gözün yaşına Yasinler okurken yalnız başına ıslanan hasreti silerken gördüm Uhrevi alemden inen melekler Uyuyan mehmetin başını bekler Nice yiğitlerle kahraman erler Kolkola cennete girerken gördüm |
Urgandan Medet
Idam sehpasına on kala vakit Giyerken gömleği sakindi yiğit Bile bile ölüm göre göre git Yürür ayakların senden habersiz Idam sehpasına beş kala zaman Mümkün değil bir şey söylemen burdan Çatık kaşlı cellat yaman mı yaman Varırsın sehpaya beden habersiz Idam sehpasına bir kala saat Büyüyen dilinde kem küm salavat Yaklaşırken urgan hayalde avrat Takılır boynuna birden habersiz Idam sehpasında vaktin bitişi Cellatın arkadan vurup itişi Sevinenler var mı biterken işi Merhamet paslanmış kirden habersiz |
Ne Dersin
Yıldızlar yağdırsam ayaklarına Dünyayı emrine versem ne dersin Şiirler yazarken uyaklarına Gözlerini alıp koysam ne dersin Saraylar yaptırsam sultanı olsan Kul olsam kapında orda otursan Bir hançer versem de bağrımdan vursan Yolunda tükenip ölsem ne dersin Binbir çeşit çiçek eksem yoluna Renk renk güller diksem sağın soluna Cesaret göstersem girsem koluna Elimi eline versem ne dersin Şarkılar okusam türkü söylesem Yanımdayken bile seni özlesem Hep seni konuşsam seni dinlesem Kalbimin içine alsam ne dersin Solusam adını her nefesimde Sevdiğim şiirler bulsan sesimde Bir daha bir daha gün ertesinde Şöyle bir bağrıma bassam ne dersin |
Severim
Hırçın iklimlerin güzel kadını Afet olsun dedim koydum adını Çöz zincirlerini kır inadını Ben kadının hırçınını severim Çılgın rüzgarların büyülü sesi Hüzzam makamının dertli nefesi Hayat senaryomun en son perdesi Ben kadının çılgınını severim Deli dalgaların azgın gemisi Dövme karanlığın bitmez gecesi Cevapsız sorumun zor bilmecesi Ben kadının delisini severim Kızgın güneşlerin ateşli kızı Bakire dağların kenger sakızı Zifiri gecemin çoban yıldızı Ben kadının kızgınını severim Acı biberlerin tatlı sancısı Güzeller yurdunun delikanlısı Masal perisinin yedi canlısı Ben kadının acısını severim |
Serdengeçti
Bir damla su bile verme ne olur Damağım kurusun dilim kurusun Duasına çıkma yağmasın yağmur Dallarım kurusun gülüm kurusun Ne hicazdan fasıl ne de hüzzamdan Kurtulsun istemem yüreğim gamdan Mecnunlar kervanı gelsin ardımdan Hasretim kurusun sevdam kurusun Bahsetme şiirden şarkı türküden Haberin olmuşsa yandığım günden Örtüver üstümü şu kalan külden Bedenim kurusun canım kurusun Bir aşk ki menzili dğilse Hüda Değilse gönlünden yükselen nida Sermayen neydiki koydun tabuda Nefesim kurusun nefsim kurusun |
Git
Gidebildiğin kadar git Yettiğince vakit Dilerim Geçmiş olmaz Iş işten O zaman Ne sen bir şeyler anlarsın Ne de ben Bu gidişten |
Geldim
Kovanların vardı balsız gibiydin Sana petek petek ballarla geldim Hicranlı gönlünde tatsız gibiydin Sevdanla koşacak yollarla geldim Bakışı unutmuş gözlerin vardı Sevgiden habersiz sözlerin vardı Dermansız takatsız dizlerin vardı Kolundan tutacak ellerle geldim Kanatların kırık döküktü sanki Sahipsizdin boynun büküktü sanki Hayallerin yırtık söküktü sanki Sevdamla dikecek tellerle geldim Bahçeler donattım binbir çiçekli Bülbülleri vardı koca yürekli Alemde ne varsa yüzlerce renkli Sevginle açacak güllerle geldim Mecnunu keremi aldım yanıma Varlığımı sundum sen cananıma Ne desem bilmemki yetti canıma Aşkımı sunacak dillerle geldim |
Terane
Dövsün sahilleri hırçın dalgalar Dönüşsün sahiller kum tanesine Firkatin ile vur menzile kadar Ne ise günahım yaz hanesine ***ür yüreğimi kabrime indir Vuslata ereyim beni sevindir Ne olur vur artık acımı dindir Varayım gönlümün bir tanesine Belki ağır yüküm çokca günahım Gömülmüş içime duyulmaz ahım Şimdi eyvahlarda sanki eyvahım Sığınmam nefsimin bahanesine Gülleri dolaşsa gezse bahçeler Şu gönül figanla seni heceler Ayrılmaz kapından gündüz ******* Kulak ver bülbülün teranesine |
Bir Şiirim Var
Yazamadığım bir şiirim var Ya kaçıyor yüreğimden mısralar Ya kırılıyor kalemim Sırtlamışım sanki dağları Yüküm ferhatlar kadar Bitiremediğim bir şiirim var Adı yar Yazmaya koyulduğum her defasında Kafiyeler benimle ağlar Şiirce ağlamanın tadını Bilirler onlar Okuyamadığım bir şiirim var Gezdirir ardından Diyar..diyar Yıldızlarda oturur Güneşi selamlar Vardırya kahırlısı şiirlerin Böyle Işte böyledir bunlar. |
Sakın Ha
Çevirmişken yüzünü Dönüp bakma bir daha Sakın ha Sakın sakın Çözdüm sırrını zamanın Artık Yakınlar sana uzak Uzaklar bana yakın |
Işlemin Dördü
Yokluğunu çıkar Topla varlığını Hasretime böl Vuslatınla çarp Ne imiş Göreyim Adamlığını |
Yol
Kulacın yeter mi şu okyanusa Dalgası hırçındır vurgunu beter Rastlarsan açıkta sarıl yunusa Sahile varmaya sana da yeter Belki tükenirsin bitersin belki Bazen bulanıktır denizin rengi Bir başına şimdi kaldın mademki Gönlündeki sevdan ummana yetir Hep birini iste bağlan birine Meyil verme sakın bir diğerine Kulak ver de dinle bak yüreğine Işittiğin o ses cihana yeter Girmesin gönlüne başka sevdalar Alıpta ***ürür seni dalgalar Bazı vakitlerde içten dualar Insan olabilen insana yeter Umut nerde diye sorana yeter |
Güllerin Hışırtısı
Taşınmış rüzgarlarla Kuruttuğun güller Sığınmışlar sanki eşiğine kapımın Duyurmak için sitem hışırtılarını Ne varsa arda kalan Alıp gittiler benden O buz gibi donakalmış hatıralarını Karışırsa bulutlara bunlar Yağmur olup düşerlerse göz kapaklarına Belki o zaman derim Ağlamıştır hatalarına |
Erzurum
Erzurum Büyüdüğüm şehir Doğduğum memleket Palandökeni gururlu Havası sert Erzurum delikanlı Erzurum cömert Erzurum mert Barları koca yürek Tarihi zengin Hayranı olunmaz mı Böyle bir memleketin |
Resmidir
Diş denedin gönlünce Karayel gibi kuduruk Ikinci ağusunu içerken öksüzlüğümün Kan ile beraber damlarken hicran Bir tualde tasvirlenmek Resmidir Gömüldüğümün |
Bulamadım
Her mevsim her hazan yaprağım dökük Tutunup kalacak dal bulamadım Güneşe hasretim ışığım sönük Zindanda açacak gül bulamadım Kaybettim kendimi ararım şimdi Leylasız kalmaktan korkarım şimdi Var ise bilenler sorarım şimdi Bir kalbe varacak yol bulamadım Bir başıma yalnız geçti seneler Vakitler acımaz yıllar erteler Engeller aşacak yıkacak bentler Kendimi salacak sel bulamadım Bir yandan dolarken taştım bir yandan Göz yaşlarım geldi buldu arkamdan Hüzünlü olurya böyle makamdan Sazımı çalacak tel bulamadım Özlemini çektim bağrımda hasret Kimseler etmezken gönlüm ziyaret Sonunda sevdamı buldum nihayet Aşkımı sunmaya dil bulamadım |
Bir Mabet
Mahir elde parmaklar işlemiş nakış nakış Geçmiş kendinden madde manaya tutmuş alkış Toparlamış maziyi koymuş avuç içine Dağılmış kubbelere serpilen bir kaç bakış Gözlerinin ucuna alıvermiş beynini Mümkün değil anlatmak bir heybetin seyrini Sırrına ortak olmuş taşa inen çekiçin Konuşan azmi eser emek olmuş yemini Cisim bulunca emek göz yaşı kubbeleşmiş Santim santim mabedde madde ruhla birleşmiş Açılan avuçlardan fatihalar bekleyen Nice bir mimar sinan bu mekanda devleşmiş |
Eriyişim Olur Şiir
Vurgun yerim mutlaka Bir yerlerinde şiirimin Için için eriyen Mumlar gibi şamdanlarda Teslim edince vücudumu Düşlerimin ahengine Biten olurum Illeki akşamlarda Söylerken bir özleyişi mısralarım Bakmaktan korktuğum içime Gömülür dudaklarım Ilerledikçe mısralarda Rüya diyarının semalarında kayar gibi olurum Heybetli bir sükut bürürken gökyüzünü Ipek gibi kayar Kaybolurum Iki tel gibi Aynı akortlu Mızrabımda duygular nağmeleşir Girdablaşan varlığımda |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:43 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.