![]() |
Ne Fayda
Gün gelirki uçar ruhun. Yiyip,içip beslediğin. Aman deyip titrediğin: Vucudunudan gelmez fayda.. Eşin, dostun toplanırlar, Seni tabuta koyarlar. Kara toprağa katarlar. Güçlü olsanda ne fayda. Göçeceksin bu dünyadan, Ferman çıktımı Mevladan. Cebin yoktur, açık yakan. Hazınelerden ne fayda. Son olarak yolun uğrar: Sessiz şehir mezarlığa. Azıklardan al yanına: Atlas yorğandan ne fayda. Gelecketir münkir, nekir, Soracaklar “Rabbin kimdir? ” Konuşmaz ise bu dil: Bir kaç dil bilsen ne fayda. Mahşer denen o meydanda: İnsanlar kalınca darda. Rahmeti, rahman olmazsa: Villa, köşklerden ne fayda. Ali Sandıkçıoğlu |
Ne Güzel Alışveriş
Günlerden bir gün idi: Evine geldi Ali. (1) Eve gelen Aliyi: Fatıma(2) karşıladı. Ali sordu eşine: Ey Fatımatuzzehra: İkram için birşeyler: Hazır varmı yanında? Fatıma der ya Ali: Hiç bir şeyim yok benim. Selman (3) için büktüğüm: Yün parası var benim. Selmandan almış idim: Yün için altı dirhem. Var git beyim çarşıya: Yiyecekler al heman. İşte aldığım para: Al elimden ya Ali. Birşeyler alda getir: Sevindir çocukları.(4) Parayı alan Ali: Hemen gitti çarşıya. Aılış veriş yapmıştı. Dönüyordu geriye... İmtihan eder Allah: İnsanları an, be an. Böyle dar zamanlarda: Lazım uyanık olman.. Bir delikanlı yolda: Seslenmişti Aliya. Yokmudur Allah için: Yardımcı olan bana? Günlerden beri açım. Hiç bir şeyler yemedim. Allah rızası için: Yiyecekler isterim. Hemen Hazreti Ali: Verdi eldekileri. Eli boş kalan Ali: Yöneldi eve doğru. Eve gelince Ali: Elinde bir şey yoktu. Durumu gören Fatma: Azda olsa üzüldü. Nasıl üzülmesin ki? O da bir ana idi. Çoktandır çocukları: Hasan, Hüseyin açtı. Ali derki eşine: Üzülme ya Fatıma. Aldığım eşyaları: Sattım büyük zengine.(Alemlerin Rabbi HZ: Allah c.c.) Evinden çıktı Ali: Gitmek için Mescide. Biraz gidince Ali: biri çıktı önüne... Selam verdi Aliya: Dedi ya Ebelhasan. Elimdeki deveyi: Satmak isterim heman. Ali der satıcıya: Alamam ben deveni. Param yoktur şu anda: Sıkıştırmasan beni.. Yuz dirhemdir değeri. İstemem peşin şimdi. Veresiye satarım: Al elimden deveyi.. Devenin yularını: Hemen verdi Aliya. Aldi Ali deveyi: Koyuldu yine yola.. Biraz sonra birisi: Selam verdi Aliya. Dedi ya ebel Hasan: O deveyi sat bana.. Az önce bu deveyi: Veresiye ben aldım. Devenin sahıbine: Daha para vermedim. Üçyüz dirhem veririm: Elindeki deveye.. Ben parayı sayayım: Deveyi ver beriye. Parayı aldı Ali. Verdi hemen deveyi. Bir kısım para ile; Aldı yiyecekleri.. Aldığı kumanyayı: Götürdü eve Ali. Hiç zaman kayb etmeden: Döndü mescide geri. Ali gitti mescide: Hemen girdi içeri. Onu görünce Resul[IMG]http://www.************/images/smilies/58.gif[/IMG]5) O anda gülümsedi.. Dedi yüce peyğamber: “Ne güzel alış veriş.” Bilirmisin ey Ali: Satan, alan ki imiş? Bilme ya resulellah: Satan ile alanı. Bilirim Hak taala: Dener bazen insanı.. Deveyi satan Cibril; Alansa İsrafildi. Altı dirhemin için: Allah üçyüz gönderdi. İşte aziz kardeşim: Çok önemli bir kıssa. Hepimiz bu kıssadan: Almalız çok hisse.. Ali Sandıkçıoğlu |
NECKARSULM (Almanyada) İnşaatı devam eden MERKEZ CAMİİ ve Külliyesi
Yüce Rabbim sen Rahimsin. Rahm eyle bize ALLahım. Güzel mabedin bitişin, Göster bizlere ALLAHIM... Şu Almanya diyarında, NECKARSULUM şehirinde. Müminlerin ğayretiyle; Erdir tamama ALLAHIM.. Hazinenden daha çok ver: Elimizden tutanlara.. Hizmet eylesin bu mabed: Uzun yıllarda ALLAHIM... BEYTULLAHIN şübesidir, NECKARSULM de bu cami. Hiç bir zaman dara koyma: Yardım edeni ALLAHIM... Minaresi,kubbesiyle, Hemde talebe yurduyla, Hizmet verecek burada; İmkan ver bize ALLAHIM... Hep Müslümanlar birleşti; Yapmak için bu mabedi. Hizmetler daimi olsun: Merkez camide ALLAHIM.. Boşa çıkartma Allahım: Müminlerin ğayretini. Görsün bütün ihvanımız: Bitmiş Halini ALLAHIM... Çok zorlandı müslümanlar: Bu camiyi yapmak için. Sen Kerimsin vede Rahim. Gönder ihsanın ALLAHIM... Sıfatların, zatın için, Arşu ala kürsün için, Muhammedül Emin için; Gönder Nusretin ALLAHIM... Ali Sandıkçıoğlu |
Neden Sesin Çıkartmazlar
Ey dünyanın liderleri! Nerdesiniz,nerdesiniz? Filistinde kan akıyor! Neden bunu görmezsiniz? .. Nerde birleşmiş milletler, Nerde insan hakları? .. Vıcdanınız sızlamazmı: Tanklar yıkarken evleri.. Küçük,küçük çocukların, Günahları nedir sizce? Vuruluyor çocuk, kadın: Dünya önünde kahpece... Nutuklarda söylersiniz: “Kadın hurmete layıktır.” Filistinli kadınlar ise: İnsafsızca kurşunlanır.. Nerde potrol şeyhleri, Hani arap başkanlar? Neden duymaz bu beyler, Mazlumdan yükselen sesi? Villalarda keyif çatan, Su gibi para harcayan, İsraf batağında yüzün: Arap liderler nerdedir? .. İnsan hakkı diye, diye: Durmadan nutuk atanlar. Bunca siviller ölürken: Neden sesin çıkarmazlar? Musluklarını altından, Tuvaletlerini gümüşten, Yiyipte göbek şişirten: Zalim krallar nerdedir? İsrailli kan kusuyur. Filistinli can veriyor. Müslümanlar uyanmıyor. Ey müminler nerdesiniz? .. Birgün çökecek tahtınız. Böyle gitmez kervanınız. Mazlumlar ahı aldınız. Zengin beyler nerdesiniz? Filistinde soy kırım var! Ölüyor ana, babalar. Yaşlı, gence bakmıyorlar: Vuruyor ha! Vuruyorlar.. Tarih okuyanlar bilir: Yahudiye yapılanı... Dünya onları kovarken: Türk açmıştı kapılar... Akan kanı durduralım. Gözlerden yaşı silelim. Şu yaşlanmış dünyamızda: Hep birlikte yaşayalım.... Ali Sandıkçıoğlu |
Nedir Sendeki Bu Hava
Kendini çok beğenirsin, Aslın nedir bilmezmisin? Mana olmayınca beyim: Maddenin olmaz kıymetin. Nedir sendeki bu hava, Bakmazmısın sağa, sola? Girince kara toprağa: Malın, mülkün geçmez daha. Niçin eylersin sen ğurur? Göklere uzanmaz boyun. Kim veriyor içme suyun? Biraz olsun düşün beyim. Ne mağrurlar geldi, geçti Adları hep unutuldu. Mezar taşları yıkıldı. Hiç tarihe bakmazmısın? Çok mağrurlar gördü dünya: Sağ gösterip,sol vurdular. Hep milleti aldattılar: Birer,birer göç ettiler. Kimi şeddat gibi zülum eyledi. Kimi karun gibi hazıne yığdı. Kimileri hep islama saldırdı. Sonunda hepisi silinip gitti.. Ali Sandıkçıoğlu |
Nerde Güzel Adetler
İzzet ikram olurdu: Cuma kılanlara. Ne yazık ki, bügün hiç, Benzemiyor dünlere. Bayramlarda şenlenir, Köylerdeki mezarlar. Sayğı ile çocuklar, Büyük elleri öper... Önce bayram namazı, Sonrnada bayramlaşma. Gitti güzel adetler, Yara üstüne yara... Saflar hep boş kalıyor, Köydeki camilerde. Melezleşti insanlar, Karışıp şehirlerde.. Kış gelince ğurbetçi, Döner idi köyüne. Komşular çok sıcaktı. O zaman birbirine. Nerde eski insanlar, Nerde güzel adetler? Şimdi köylü şehirli, Hep çıkarını gözler. Ali Sandıkçıoğlu |
Nerde Kaldı Eski Dostlar
Genç yaşta düştüm yatağa, Kalkamaz oldum ayağa. Hazırlandım yolculuğü. Helal edin hakkın dostlar. Sürmedim dünyada sefa. Yüküm oldu daim cefa. Çok aradım ahde vefa. Bulamadım bilin dostlar. İyi günde dostların çok. Düştüğünde hiç kimsen yok. El uzatsan tutacak yok. Bir dost eli bulamadım. Nerde kaldı eski dostlar? Hiç birinden haberim yok. Hastalandım yatıyorum: Sen nasılsın diyenler yok. Daha dündü koşuyordu: Hep insanlar etrafımda. Azıcık düşünce yoldan: Kimse kalmadı yanımda. 02.02.2006 Ali Sandıkçıoğlu |
Nereye Yürüyorsun
Niçin ğurur edersin, Mazını bilmezmisin? Nerden geldin dünyaya, Nereye gidiyorsun? ... Aldanma kör şeytana. Kulluk eyle Rahmana. Bak karanlık çöküyor: Nereye yürüyorsun? Kimdir seni dünyada: Nimetlerle besleyen? Bunca nimete karşı: Şükrü unutuyorsun. Boşa vakit geçirme. Gençliğini mahv etme. Uçar gider gençliğin: Bir daha tutamazsın. Nerde güçlü krallar, Nerde altun yığanlar, Hani anan, babanlar? Arkadan gidiyorsun. Nerde Ebu cehiller, Nerde fravun,Nemrut? Kötü yolları unut. Hergün yaşlanıyorsun.. Ali Sandıkçıoğlu |
Niçin Geldim Bu Aleme?
Niçin geldim bu aleme, Bilemedim, bilemedim. Daldım ğaflet denizine, Hak yoluna giremedim. Günahlarım çoktur benim. Amellerim ise çok az. Bilemedim ezan,namaz, Ömrümü heba eyledim. Düşünmedim Hak rızasın, Koştum dünyanın peşinden. Gençlik uçtu, gitti elden; Ömrümü boşa harcadım. Ğaflet uykusuna yattım. Seherlerde hiç kalkmadım. Sünnet, farzı terk eyledim. Ben ömrümü israf ettim. Gözlerimden yaşlar aksın. Hakka el açıp yalvarım. Belki böyle kurtulurum. Boşuna geçirdim ömrüm. Nafile geçirdim ömrüm. Belli deil sağım. Solum. Helal,haram demez yerim. Isyanla geçirdim ömrüm. Tefekkür eyle Ali: Dönüş yoktur asla geri. Nerde acep mezar yeri. Birgün toprak yutar seni. Ali Sandıkçıoğlu |
O'nun Hürmetine
Bir zaman Medinede: Büyük bir kıtlık oldu. Bir Cuma günüydü; Peyğamber hutbedeydi. Bir sahabı orada: Hemen kalktı ayağa. Dedi ey yüce resul: Biz muhtacız duana. Hayvanlar telef oldu. Bağ,bahçeler kurudu. Yağmur görmeyen yerler: Susuzluktan çatladı. Resulullah o anda: Elin açtı Allaha. Dedi: ey yüce Rabbim: Ver yağmur Medineye. Gök yüzü bulutsuzdu. Cam gibide parlaktı. O an bir rüzgar çıktı: Ardından yağmur geldi. Yağan yağmur suyuyla: Canlılar suya kandı. Öyle bir yağmurdu ki; Bir hafta devam etti. Bu sefer sahabiler: Yine geldi huzura. Dediler Ey Muhammed! Her taraf doydu suya. Yağan yağmur yüzünden: Evlerimiz yıkıldı. Yollarınımız bozuldu. Hayvanlar telef oldu. Dua et ya Muhammed. Yağmur yağmasın dursun. Hayatımız yeniden; Eski haline dönsün.... Gülümsedi Muhammed. Bu istek üzerine. Elin açtı Mevlaya: Yağmurlar dinsin diye. Alemlerin resulu: El açmıştı Allaha. Mübarek lisanıyle: Başlamıştı duaya.. Dua edince resul: Kalkıp gitti bulutlar. Medineye yağmadan: Etrafa aktı sulur. Mucizeleri pek çok: Sevgili peyğamberin. Onadan şefaat bekler: On sekiz birn alemin. Onun hurmetinedir: Hayatı insu, cinnin. Nasıp et şefaatın; Ya erhamurrahımın.. Ali Sandıkçıoğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:20 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.