![]() |
Defteri Kebir
Oyunun rengi kırmızıydı Oyunun başrolünde Geleceğim İkimizin aşkını anlat Bin kere sahnede İkimizin şaşkınlığı Geçsin seyircilere Üstümüzde ki sevgi Şimdi bir promosyon gibi Duruyor ölümlerde Sakın alkışlamayın Ağlamayın Ve gülümsemeyin Bir çocuk gibi sorun kendinize Hiç topaç çevirdin mi Uçurtma uçurdun mu Sevdayı resimledin mi hiç Sıkıntım odur ki Yazılsın isyanım Defteri kebire |
Dehşet Ormanları
Nefesimde kurtlar var Pişmanlığımda sihir Hikayemin şaşkınlığında Dertlerime soracağım... Şarkılarıma... İmkansız nedir diye Yalvaracağım... Martı olup uçacağım Yorulunca... Tilki olup kaçacağım Dehşet ormanlarına... Her rengi süreceğim Her bir yerime... Bir oturup bir sıçrayacağım Yalan değil... Bu benim çelişkim Yalan varsa gerçek yanlız benimdir... Dudaklarında dua Öpücüğümde yalan.. Bu benim hiç korkmadığım... Eğer sen benimsen Ben seninim... Bu hikayemiz anlatılmaz varoştur Nerde olursam... Ve nasıl olursam olayım Dert değil ağlıyorum Şekle dönüşüm parangasız Bir dua kentinde mümkün mü Cevap ne olursa.. Kabulüm... Yeter ki beni anlatsın sana... |
Delikanlı Yeminler
Sarılacaksın biliyorum Gel bir avuç mutlulukla Kehribar tesbihini bırakta gel Paşakapısı cezaevinden Voltanı alda gel Hasret türküleriyle İçimdeki aşk Sanada yeter En kızılından Banada yeter Gülü öptüğünde Ve kalbimi avuçladığında Yorgun ellerin Terkedilişin En hazin uykusunda... Ela gözlerinde Gölgesi var Delikanlı yeminlerin Görüyorum Bu çağlayan serinliği Benim huzurumdur Volkanda Bil... Aşk şimdi Bir avuç sitem Darılacaksın biliyorum Gel bir avuç kıskançlıkla Bekliyorum.... |
Deniz Gün Ve Adam
Güneş geçiyor denizden Bulutlar geçiyor mavnalarla Bir nehir akıyor sessizce Bir dağın resmi düşüyor denizce Durgun Bir kuş uçuyor ovadan Ekinler bal veriyor rüzgarlarla Genç kızlar türkü söylüyor Akşam iniyor ovaya Yorgun Bir hal oluyor adama Şapkasında mevsimler demleniyor Yüzünde çizgiler oynaşıyor korkularla Ağa selam veriyor adama Kırgın |
Denizin Aynası
Denizin aynası olsaydım Seni görürdüm önce Balıklara sormadan Hangi çarşıdan geliyorsun? Hangi karşıdan... Ama aştığın deniz Artık benim ebedi vatanım Ayaklarım yosun tuttu yürümekten Cam kırıklarına benziyor Su yansımalarından beter göz bebeklerin Güneş batarken gülüyorsun Bu benim denizim Aynası içimde Dikize durmuş Susmaktan öte bir şey ellerini tutmak Ve dizlerinde uyumak Galata kulesinde yağmur yağarken Denizin aynasında gördüm Zaman şaiyasının rengini Kuşkudan küçüldü bedenim Beynim meraktan Dikine dikine bakma Uysal uysal kabullen Yeis,vehim, kuruntu.. Vesvese,tasa,endişe,kaygı.. Adına ne dersen de Kısacası kıskançlık Denizin aynasında gördüğüm Gerisi kördüğüm.... |
Denizler
Denizleri anlatırdın Denizleri görmeden Balık ağları ve balıkları Gözlerini öpmeden Kokularını duyardın Tenin bir deniz yosununa Benzesin isterdin Ellerin ellerimde kayarken Sonsuz ayrılıklara Benim gönlümde Aşılmamış denizler kaldı Ve yelkenliler kraldı Umut yelkenleri ile şişmiş Forsaları yalandan Denizleri anlatırdın Denize benzeyen Gözlerinin mavisinde Hiç konuşmadan Kaybolurdum içinde Yelkensiz pusulasız ve küreksiz Yanlızlığa uzanan |
Derin Kuyular
Bir türküyle böldün Derin düşüncelerimi Böldün ama Yeni ve daha derin Kuyular açılıyor önümde Kaçılması Kurtulması imkansız Derin kuyular.... |
Dert Dört Denklemdir
Yürüyeceksin... Ayakların istemese de Kaldırımlar şeffaftır Gündüz rüyalarında Saklanan Kör ebenin gözleri Zifaftır Ellerin yürütmüyorsa Durması gereken Duyguları İndireceksin perdeleri Ellerin tutmasada Parmaklarının isyanını Durduracaksın Bir kumaş gibi uzanan Uyumlu kabulleri Yanılgılarda Ayakların ve ellerin konuşacaktır Sen bin asır susunca Bir taş gibi ufalanmadan Ayaklarını gittiği yerde sen varsın Ellerinin indirdiği perdeler Senin utancın ve yanılgıların Dert dört denklemdir seni bulunca Ayaklarınla kavuş Ve ellerinle çöz Şüphenin cinlerini |
Dil
Ölümden korkmuyorum Dilimden korktuğum kadar Çünkü hiç tatmadım ölümün acısını Dilimden tattığım kadar Ölümü bir kez yaşayacağım zira Dilim hergün öldürüyor Hiç acımadan Işıkların oynaştığı mavi gözleri Martıların öpüştüğü Cıvıl cıvıl sahilleri Bülbülleri seviştiği renk renk gülleri Görmeden gidiyorum Görmeden gidiyorum Selvi boyluyu Görmeden gidiyorum Tatlı huyluyu Şimdi herşey dilimde Eski bir şarkı |
Dilimdeki Sessizliği Söyle
Artık suya ihtiyaç yok Bedenimde... Bedenim beynimde yok Bir natürmort tablo gibi aynada Güneş ışınlarıyla oynayabilir gözlerim Sen sviyi çizen kadın Bir çeşme başında Bedenimden suyun geçişini güneşe Anlatabilirmisin çocuklarıma Siyah ve beyazla yetinerek her öğlen vakti Gel öyleyse Dinle tenimin masalını Ve dilimde ki sessizliği söyle Söyle çocuklarıma Damarlarımda ki vadilere Biriken kumların benim olmadığını Çünkü ben Suçlu değilim Yargıç güneşse Eğer suçluysam Suç ortağım güneştir Kansız bedenlerde vampir değilim Alı sevdim diye maviden çok Hep kırmızı aktı şimdiye kadar Ve güneş kıskanmadı beni Sevdi hep bedenimi Sen sevgiyi çizen kadın Sevgiyi yazmak Ve çocuklarıma güneşle anlatmak Bilsen ne zor Seviyle her gün yaşamak Ve en kötüsü imkansız Her şey bittiğinde Onu bir tablo gibi kenara koymak |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:23 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.