![]() |
Istanbulun gobeginde feci bir yangin; gazeteciler fotograflarini cekmek
uzere meraklilarla birlikte 200-300'e yakin insan olusturmuslar. Itfaiyeciler cayir cayir yanan apartmandan tum kazazedeleri kurtardik sanirlarken, bir de ne gorsunler: Bir kadin yanindaki bebegi ile 4. kattan Imdat,imdat diye avazi ciktigi kadar bagiriyor. Itfaiyecilerin yapacaklari hicbir sey yok, zira ates binayi oylesine sarmis ki, birak 4. kata cikmayi, artik binaya bile yaklasilmiyor. O esnada insan toplulugunun arasindan bizim Temel siyrilir ve yukardaki kadina cocugunu asagiya attigi takdirde tutarak hayatini kurtaracagini soyler. Hic 4. kattan cocuk asagiya atilir mi, diye dusunen kadin cocugunu atmamakta israr eder.Bunun uzerine Temel: Ablacugum, ha cen ataysun cocugu asaguya,pen oni iyi tutayrum, zira pen Rizespor'un kalecisuyum der. Kadin artik ne yapsin, hic olmazsa cocugum kurtulsun maksatiyla sallar bebegi asagiya. Asagida cit yok; cocuk asagiya agir cekimde duserken fotografcilar gunun ve hatta yilin olayini goruntulemek uzere yerlerini almislar. Temel yine agir cekimde daha halen havada olan bebege dogru kosar, bir sicrayisda bebegi tam 90'da avuclarinin icine alir, ve yumusak bir inisle gazetecilerin flaslari arasinda yere yuvarlanir. Artik seyircileri yerinde tutmak imkansiz;alkislar, tezahuratlar ardi ardina kesilmezken, Temel millete doner, elini kaldirarak onlari selamlar ve bebegi 2 kere yere vurduktan sonra DEGAJINI yapar... |
Adamin biri buyuk bir super markete girer. reonlar arasinda gezerken esinide
unutmus gitmis. sonrsa sagina soluna bi bakmis hatun yok. telaslanmis o reyondan o reyona faldir faldir gezmeye baslamis dolasirken bir adamla olmuz omuz gelmisler.adamda telasli - pardon ozur dilerim karimi kaybettimde telasim ondan - ne tesadüf bende kaybettim - belki görmüşümdür yardimci olayim tarif edin karinizi - Sarisin, uzun boylu, yesil gozlu, uzun dalgali saclari var - Tamam hadi acele edelim - Ya sizin kariniz - Yaa siktiret benimkini |
kekemenin biri kaybolmuş eve nasıl gideceğini bilmiyormuş.
sonunda bi yerden eve telefon açmış. -be...be...ben...kay...kay...kay...bol...bol...kayy bolbol...dum -kayboldun mu -ev...ev...ev...evet -peki nerdesin (topkapı demeye çalışırken) -top...top...top -tophane mi? -top...top...top -... (çat kapatmış telefonu) (beş dakika sonra yine açmış adam yine aynı konuşma geçmiş ve yine karşı taraf kapatmış telefonu) (bir süre daha geçtikten sonra yine telefon açmış) -be...be...ben...benim -yine mi sen? nerdesin? -top...top...top -tophane mi? -şim...şim...şim...di...or...or...or...da...da...yı m >Kekeme ile bir arkadasi yolda gidiyorlarmis. Kekeme, birden atilmis : >- Gö...Gö...Gördün mü? >Arkadasi sormus : >- Neyi gördün mü? >- Ha...Ha...Harika bir ka...ka...kadin...Bir de mi...mi...mini bir etek >giymis... >- Hani? Nerede? >- Se...Se...Sen ba...ba...bakana ka..ka..kadar ma...ma...magazaya girdi! >Biraz daha yürümüsler. Kekeme yine atilmis : >- Gö...Gö...Gördün mü? >- Neyi gördün mü? >- Sa...Sa...Sahane bir ara...ara...araba! >- Hani nerede? >- Sen ba...ba...bakana ka...ka...kadar geçti git...git...gitti! >Daha yürümüsler. Kekeme yine atilmis : >- Gö...Gö...Gördün mü? >Ama arkadasi bu sefer sinirlenmis: >- Gördüm lan! demis. Gördüm iste! >Kekeme de öfkeyle çikismis : >- Ma... Madem gördün de, ne diye bo...bo...boka bastin! |
Kekemenin biri birgun Beşıktaş'ta kekeme okulunu ararken okulun yerini
bulamamış, en yakınındakı bir bakkala girip: - Kakakakarrdeşşşşş, bubububurraaalarrrrdaddadadadbı kekekemememe okukukukuluuu varmış, nenenenerededede bibibiliyomusususun ? diye sormuş. Bakkalda: - Okulun yerini bilmiyorum ama ağbiy, senin okula hiç ihtiyacınyok bence gayet iyi kekeliyorsun... |
Bir kızılderili kasabaya inmiş alışveriş yapıyormuş. Yeni bir dükkan görmüş,
içeri girmiş. Çevresine bakmış, bir sürü garip ev eşyası varmış. Kocaman bir demir eşya ilgisini çekmiş, - Bu nedir ? - Ütü - Ne işe yarar ? - Elbiselerini düzeltirsin, - Hımm, peki kaç para ? - 15 dolar ? - Ne ? 15 dolar mı, şeyimi taksam kaldırırım bunu be! bu kadarcık şey 15 dolar olurmu ? - Ulan o ütü en az 5 kilo gelir.sen bunu şeyinle kaldır para mara istemem. Kızılderili bu, şak kaldırıyor tabi. Ütüyü alıp eve dönüyor. Karısına olayı anlatıyor, hediyeyi veriyor. Karısı çok seviniyor bu işe. Hemen aynı akşam sokuluyor adamın yanına. Adamda tık yok. Kadın "neyse" diyor, aradan 1 hafta geçiyor tık yok, 1 ay geçiyor tık yok, 3 ay geçiyor kadın artık dayanamıyor, geçiyor adamın karşısına, - Bey, kasabaya gittiğinden beri sana bir haller oldu - Sen sus anlamazsın bu işlerden - Yoksa şeyine birşeymi oldu? - Hayır hiç birşey olmadı, o dükkanda buzdolabı diye bir alet daha var, şimdi ona hazırlanıyorum. |
Almanya'da karı koca kiralık bir ev bakıyorlardı. Gezdikleri katı beğendiler. Ev sahibine:
Burayı tutalım dediler. Ev sahibi: Bir dakika dedi, adınız ne bakayım sizin? Adım Levi dedi adam Yok beyefendi, size kiralayacak katım yok benim. Nedenmiş o? Ben Yahudi'ye ev vermem. Ama ben Yahudi değilim ki, Katoliğim. Katolik misin? Peki St. Pierre Kilisesi'nin dibinde ne var? Çarmıha gerilmiş İsa heykeli Aferin be. Peki İsa nerede doğdu? Bir ağılda. Hımm, neden bir ağılda doğdu bakalım? Çok basit, çünkü o zamanlarda da Yahudi'ye ev vermeyen bir sürü budala vardı. |
Temel savasta büyük çatismanin hemen ardindan
gecenin sessizliginde bir sigara yakar. Arkadasi bagirir: -Ne yapiyorsun bu çok tehlikeli !.. Temel sakin: -Merak etme içime çekmeyrum. * Temel lüks bir lokantaya gitmis ve en pahalisindan bir sarap ismarlamis... Garson, -Hangi yil tercih edersiniz? diye sorunca Temel: -Bi mahsuru yoksa hemen isteyrum!.. * Bir araba yasli Temel'e çarpar. Arabanin soförü bagirir: -Suç sende ben 20 yillik soförüm!.. Temel karsilik verir: -Pen de 40 yildir yüreyrum! * Temel kütüphaneye gitmis. Shakespeare'in bir kitabini istemis... Kütüphane memuru sormus: -Hangisini?.. Bir süre sessizlik olduktan sonra: Temel: -Wilyum! * Temel barda arkadasiyla içiyormus. Temel dertli dertli: -Karim nihayet peni anladu... Arkadasi: -Be adam bunun için içilir mi? -Ama anlar anlamaz peni terç etti! * Garsonluk yapmaya baslayan Temel'e Sefi: -Dolu tabaklari sagdan verip, bos tabaklari soldan alacaksin! der. Temel: -Neden, bagtul itikatunuz mu vardur? * Temel'in kizi evlilik hazirligi içindedir. Babasindan evlilik hakkinda görüs alir. Temel: -Cit kizum anana sor, o penten daha iyi pir evlilik yaptu! * Temel papagan aldiktan bir hafta sonra dükkan sahibine bir mektup yazmis: "Kusursuz diyerek sattiginiz papagan kusurlu çikti!" Dükkan sahibi mektubu okuyunca meraklanip Telefonla Temel'i aramis: -Papaganin ne kusuru var? Temel: -Pa pa pa papaganinuz,ke ke ke kekeleyur! |
Çok zengin bir dönme tokmakçisina bir teklifte bulunur :
-Beni benim istedigim zamanda ve benim istedigim yerde yapacaksin,eger kabul edersen sana parada sinirtanimiyorum, der. Paragöz olan tokmakçi hemen kabul eder, nerede ve ne zaman istedigini sorar. Dönme : -Bir uçak yolculugunda ben sana söyledigim zaman, der. Tokmakçi tamam olayi okeyler. Uçak biletleri alinir ve yolculuga çikilir. Gecenin bir yarisi dönme : -Hadi, der. Tokmakçi tedirgin olur ve : -Herkez uyumamis olabilir yakalanip rezil olmayalim, der. Bunun üzerine dönme : -Deneriz, der ve seslenir : -Hostes hanim bir kola alabilirmiyim. Hiç bir yerden ses gelmez dönme : -Hadi bak herkes uyumus. Tokmakçi tedirginde olsa alacagi parayi düsünür ve dönmenin istedigini yerine getirir. Sabah oldugunda hostes servis için gezerken tam bizimkilerin önüne geldiginde önlerindeki kotukta oturan adamin kan ter içinde ve rengi atmis bir sekilde görür. Hemen : -Beyefendi bu ne hal neyiniz var, der. Adam : -Aksamdan beri ilacimi içecegim bir bardak su isteyemedim, der. Hostes : -Beyefendi bize seslenebilirdiniz, der. Adam bunun üstüne : -Nasil sesleneyim hostes hanim, adamin biri gece bir cola istedi adami sabaha kadar seyttiler. |
Kaptan Bravo
Günün birinde açık denizlerde yol alırken, gözcü seslenmiş direğin tepesinden, "heyyoooo, uzakta bir korsan gemisi göründüüüüüü...." Bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. Kaptan Bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş, "Bana kırmızı gömleğimi getirin." Yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş... Bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş... Daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş uzaklarda... Kaptan Bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş. O akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş: "Kaptanım, niye savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz, çok merak ettik de, bağışlayın sormakla bir kusur ediyorsam..." Bravo soruyu cevaplamış: "Şundan istiyorum evladım... Eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz." Ortalığı bir sessizlik kaplamış, sadece denizin şıpırtısı ve rüzgarın yelkenlere dokunuşu duyuluyormus... Adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm be de güm atıyormuş... Şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam ON korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. Mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar. Kaptan Bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış: "Kahverengi pantolonumu getirin bana" |
Vahsi Bati'da bir gun bardan iceriye izbandut gibi bir kovboy girer.
Yorgundur ve burnundan solumaktadir. Belinde iki cift tabanca vardir. Vahsi ve saldirgan bir ifadeyle iceridekileri suzmeye baslar. Gozlerinde nefret ve kin kivilcimlari vardir. Genellikle mulayim insanlardan olusan bar ahalisi muthis tedirgin olurlar. Barda sevimsiz bir ortam dogar: Garsonlar heyecandan ellerindeki ickileri musterilerin uzerine dokerler; piyanist zenci yanlis notalara basmaya baslar; kankanci kizlarin dizleri titrer; poker oynayanlar yanlis kagit isterler; vs.... Vahsi kovboy bir bardak viskiyi su gibi diktikten sonra barin uzerine cikar, ani bir hareketle iki tabancasini birden cikarir ve havaya ates eder. Daha sonra kendisini korku ve dehsetle izleyen musterilere doner ve bagirir: -"Heeeyt. Ulan, dag baslarinda davarlariniza, atlariniza sahip cikmaktan ebem s.....di ulan. Kizilderiliyse, at hirsiziyla ugrasmaktan iflahim kesildi ulaaan.....Siz de burada g.....zu yaymis, egleniyorsunuz. Serefsizleeer.... Cibilliyetsizleeer...Hepiniz o... cocugusunuz ulan, hepiniz pezevenksiniz... Heeytt.. Sagimda oturanlar o..... cocugu, solumda oturanlar da ********..... Heeyttt. Var mi lan bir itirazi olan? Haaa. Var mi itirazi olan?" Bunun uzerine onlerde oturan bir adam ayaga kalkar. Kovboy iki tabancasini birden adama dogrultur ve adeta hirlayarak sorar: > -"Ne o lan, zibidi? Senin bir itirazin var herhalde..."" > Adam titreyerek cevap verir: > -"Yok abi. Ne itirazi. Yanlis tarafa oturmusum da; onun icin kalkmistim." |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:49 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.