![]() |
Örnek
Bir maziydik, biz. Bütün zamanlardan büyük. Kollarımızdaydı, hayatın kalemi. Bir sürü defter doldurduk. Anılar sığmaz oldu, lise sıralarına. Öğretmenlere öğrettik, aşkı. Tüm okul büyülendi, bize. Kollarımdaki dövmeler adını aldı. Sonra, ayrıldım okul çağından. Büyüklüğünle hayata başladım. Zaman bize imrendi. Sonsuzluğu taşıyamamaya başladı. Bizdik, büyük olan. Bizdik, acıdan cesaretli olan. Ölümü kıskandırdık, biz. Ölüm bize kıyamaz oldu. Bir sürü yaşam bulduk. Hepsinde hayatlara örnek olduk. Kudret Alkan |
Pruva
Yoksun, limanlara tutunan düşlerimde. İçimde bir gemi gibisin. Sensizliğin küreğini çekiyorum. Pruvamda güneşten eser yok. İçimde bir kartal gibisin. Pençelerin beni yaralar. Sınırsız kanatların var. Geleceğim seninkinden yaratılmış. Ama içimde, Ne bir gelecek, ne bir geçmiş var. Kudret Alkan |
Rakamlar
Biz, küçük bir anın içindeydik. Ömür toprağımıza uzanırdı. Hayat söküğüydü, tüm yaşadıklarımız. İğneler, anıların rakamlarıydı. Bu sevgi, çemberlere düştü. Kümeler, merhametin duvarları. Bir oyuncak gibi oldum. Duvarlara vurulan dürüstlüğümden. Fısıltıların akıcı nehirleri gibiydik. İki nehir, haritanın ilhamıydı. Yanağındaki kızarıklıktaydım. Yüzünü yıkayan gerçekler gibiydim. Kesip atamadığım tırnaklar olmuştun. Tırnaklar, aşkı tırmalıyordu. Beş parmağımın beşi gibiydin. Bir halin, diğerine uymazdı. Aşkın iştahı oldum. Lokmamdaki yenik bedenlerle. Bir türlü sen olamıyordum. Çünkü sen, Kendinden de uzaktaydın. Kudret Alkan |
Ruhun Karantinası
Sessizlikler artıyor, kararan günah çemberlerinde. Her şey gözlerinden yansıyan iz düşümü gibi. Kimsesizlikle yamanan yankılı yıllar. Artan bir hastalığın son döngüsü. İçli bir sevdanın bulanık merhameti. Tedaviye düşen günahlı yarınlar. Geleceği bulamayan anı kapakçıkları. Artan bir yalnızlığın reçetesiz ölümü. Sökülmüşlükler artıyor, benden gidenlerle. Hiçbir iğne yanıt vermiyor, Kara elbiseli sevecen aldatışına. Kuşların kanatlarında üşüyor, Özgürlüğün çırpınışları. Küçük uçurtmalar dolaşıyor, çocukluğumda. Kan rengine dönüşüyor, ayrılığın bakışları. Küller ırmakları büyülüyor, bir anda. Dizler karanlıkla çöküyor. Sorgular ayağa kalkmaya çalışıyor. Fakat ne adım atacak yer var; Ne de sığınacak bir sonsuzluk! O kadar çok güvenmişim ki, sana! Artık güvenemiyorum, hiçbir insana! Çünkü uzaklaştı, içimdeki sıcak buluşmalar. Çünkü ayrıldı, sevgi denen yıldırımlı bulutlar. Artık ellerim kör bir duvarın içinde kaldı. Ve ruhum, Acıların karantinası oldu. Kudret Alkan |
Rüzgarın Günü
Issız, yorgun ve gözü yaşlı bir şehirdeyim. Gecenin kör noktasına doğru voltalarım. Hiç kimse yok karşımda. Hala gözlerimde isyan perdesi. Açılır, sonbahar gizemleri. İçlerinde çiçekler tokalaşır. Her şey yüreğimde eser. Umut, kör topal ruhuma işler. Şimdi, yetim olmuş duygularlayım. Anası babası yok aşkımın. Ellerim soğuk mezar gibi. Duası çoktan yaşama küsmüş. Belki bir ağacım, evinin altında. Ya da karanlıktaki ışığın. Belki de gizli sırlarının dostluğuyum. Ya da, eşi benzeri olmayan bir yarın. Şimdi, acımın kör denizindeyim. Dalgalar geçmişim gibi uzanıyor. Kendime bir kıyı seçiyorum. Yaşlılığım kumlarında. Bazen ansızın taş kesiliyorum. Etrafımda betondan bedenler. Aşka doğru hiçbir hareket yok. Çünkü rüzgar, Çoktan gözleri silmiş. Kudret Alkan |
Sabah Çayı
Hatırlar mısın? Seninle yalnızlığı titretirdik. Aşkın ateşine bürünürdük, ansızın. İçimizde bitmeyen düşler olurduk. Yastığımla seni düşünürdüm. Yastığım, sevinç ve hüzünle ıslanırdı. Benden, bir türlü kurtulamazdı. Gerçek doğum günümü düşünüyorum. Seni bulduğum günü. İçinde bana bakan gözlerini. Yüreğinin masumluğunu. Sonra bu aşkı duvarlara yazdık. O kadar büyüktü ki, yarınlarımız. Tüm amaçlar yolumuzdan çekilirdi. Ben sende, hayal olurdum. Kızgın yüzlerimiz vardı. Her renge bürünen ellerin. Özellikle siyahla seven yüreğin. O kadar büyüktü ki, renklerin. Gökkuşağı çaresiz kalırdı. Mutlulukla tokalaşırdı, günlerimiz. Kavgalar başlardı, düşkünlüğümüzden. Yılana sarılırdık bir anda. Sonra zehrimiz sevgi olurdu. Zaman hızla akıp giderdi. Sorgumuz, tüm hayatların özlemi. Sabah kahvesine düşen iki çay gibiydik. Öfkeyle birbirimizi içerdik. Ne güzeldi seninle olan günlerimiz. Hiçbir vitrinde bulunmazdı, bakışlarımız. Çünkü aşk; Ne kiralık bir hayat, Ne de satılık bir ölümdü. Kudret Alkan |
Sağanak Vicdanlar
Ölüme borçluyuz hepimiz. Gün gelecek, sağanak halinde akacak vicdanlar. Sökülecek, kabuksu yaraların intikamı. Kurşunu dikecek yaşam. Mermiler gözlerden akacak. Barut kokusunda aşılacak özlemler. Gün gelecek, ağlayıp savrulayacağız. Sorguların düştüğü vadilere doğru. Ektiklerimizi biçeceğiz. Çiçek kokularında büyüyen solgunluk gibi. Dünyanın yedi harikasına doğru. Rüyaların eriştiği enginlik denizine doğru. Tedavülden kalkmış, aşkın güçlü cümleleri. Herkes, bildiği yolda hükümdar. Dinen bir sancının erişmediği son yolculuk. Gezginci bir ruhun son arzuları. Çıldıran odaların mahkum etme çileleri. Yılların içinde gazap tutkuları. Mimlenmiş alev perdeleri. Kör gibi sevgiliye bakmak. Görememek hayatın içinde dönen fiyaskoyu. Bir maceranın içindeki solgunluğa bakmak. En derindeki hüsranlardan, Karanlık zirvelere doğru yol almak. İçimde hayatın ayraçları. Hiçbir şey beni kendime bağlamıyor. Kopuyorum, ardımdan gelen arzu yuvalarından. Belki de, mum gibi onlara esirim. Bilemiyorum, dostlarım. Nerdeyim ve hangi gün batımındayım? Kudret Alkan |
Sahipsiz Aşklar
Üzerindeki makyajı çıkar. Masken önüme yıkılsın. Bir duman gibi, Azaplarımın kıyısına. Süslü yarınlara bulaşmışsın. Koynunda akrep izi. Zehirlerin kuyusunda. Bir utanç içindeymişsin. Bensiz, bozkırların kurumuş. Yaman bir çelişki olmuşsun. Üzerine güller döktüm. Sessiz bir ayrılık gibi, *******ime sarıldım. İçimde çıldıran denizler var. Yoksun, yokluğun azabında. Havai fişek gibisin. Dökülüp saçılmışsın. Yorgun gözler gördüm. Üzerlerinde siyahın yanığı. Her şey, kara bulutlar gibi. Hasretin tavanlara bulaşmış. Sorgunun gözleri kapalı. Her şey, Yalnızlığın yurduna doğru. Şimdi usulca çömeliyorum. Ölümün emeğine doğru. Sahipsiz aşkların, Solmayan çiçeklerine doğru. Kudret Alkan |
Sahipsiz Kumlar
Ağlıyorum. Derin kanyonlar içinde kalmışım. Suyun akışına düşmüşüm. Ve bir erozyon gibi, Kendimi çalmışım. Gelecek gül yanaklı çocukta. Barışlar, savaşın nabzını tutuyor. Çocuk, şafağı yaşamak istiyor. Hatıraların haritasına düşmüşüm. Yollarda rastladığım ayrılık, Bütün şehirleri bomboş kılmış. Artık son yeminler de tükendi. Tükenmeyen sadece yalnızlık. Ve pencereden baktığımız, Bir oda dolusu anılar. Çekmecelerde kilitli kalan hatıralar. Servet içeren suskun bakışlar. Cebimde, sensizliğin kolları. Bir türlü tutamadığım, Aşk yağmurları. Evet, ıslanıyorum. Hayatın şemsiyesi delinmiş. Her şey, kör bir denizin içine batmış. Şimdi sensizliğe kürek çekiyorum. İçimden binler limanı terk ediyorum. Artık dalga gibiyim. Kıyamete uzanan kıyı gibiyim. Ve şarkılarını besteleyen, Sahipsiz kumlar gibiyim. Kudret Alkan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:14 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.