Çelik Ökse
Çelik ökse, demir kavkı
Giderken bıraktığı ayakkabı
Öyle bir yapıştırdı ki beni olduğum yere
Sükut ve kıpırdamak yok hiçbir yere
Yüreğim ayrıldı ayrılacak neredeyse
Ama ben zincirliyim durduğum yere
Hicran mı gam mı bilmem ama
Hiç bir yağmurluk, gözyaşlarından
……..koruyamaz onu
Ahmet Aksoy

Çelik ve Tel
bakıyorum bakıyorum da yoksun
..bunca hurda bunca kan
terk edilmiş viraneler gibi
....çelik ve tel
kaybolmak gibi bir şey olmalı
......var olmak
benim varlığım senin yokluğun
bakıyorum boşluğa eksikliğin uzay
....neden bir ip değil de
........neden çelik
sallanır ahşap tavanda
umudun tel
Ahmet Aksoy

Çeyiz
Bir ölünün çeyizi gibiydin
Senden sonra kimin olsam
Her zaman yanımda götürdüğüm.
Ahmet Aksoy

Çığır
yalnızlığın esrarında gizlenen mana
aşk para ve siyaset
herkes aşık olur
...ve yaşar çoğunluk paraya hasret

her şeyin ve seksinde siyaseti olur
yalnızlık akar içinde varlığın
kimse kimseyi çoğaltamaz kimsesizliğinde
ve yaşar insan çığırında menfaat.
Ahmet Aksoy

Çığır II
yalnızlığımın iç cebinde
...........süren fotoğraf
oyun bitince kim kalır kulisde
.....ne kalır aşk
bir ömür sensiz yitince.
Ahmet Aksoy

Çıkarca
...........'İnsan canavardır patron'
............................Alexi Zorba

insan, şu garip yaratık
kimi elleri küçük ince narin
kimi kocaman çirkin acımasız
geldim gidiyorum
düşünüyor,görüyor ve ağlıyorum
insan şu garip yaratık
içinde menfaat, ihtiras, kin, nefret
para hırsı toprak hırsı can hrsı
kavga onda zulüm onda savaş onda
tekme onda tokat onda yumruk onda
kılıç sopa top tüfek bomba onda
hepsi bir karışlık ömür için
...uzun tırnaklar sivri dişler onda
kimi kulak biriktirir kimi parmak
................savaşda
kimi hırsız düzenbaz hokkabaz
..............aydınlıkda
geldim gidiyorum
..insan ki şu garip yaratık
kötülük onda
..belki bazen de iyilik
...............ara sıra
......çıkar uğruna
Ahmet Aksoy

Çıkarsam Diyorum Çıkarsam Yüreğimi
Usul ve sessiz
Aynaya bakıyorum
Kırık, yer yer çatlak
Lakin hep aynı yüz
Aynadan yansıyan

Ayna gösterir derler
Karşısına çıkanı
Ama hep kesik oluğudur
Görüntünün, bilmedikleri

Gözüm bir yanılsamada
Aklım dolanırken
Bin bir koridorda
Aynaya bakıyorum
Sessiz ve usulca

Ve her seferinde
Değişimi fark ediyorum
Sağa konan
Hep sağda değil
Sola konan
Hep solda değil
Çıkarsam diyorum,
Çıkarsam yüreğimi,
Görebilir miyim,
Hiç değilse
Şimdiki değerini.
Ahmet Aksoy

Çıkmaz
'Birini yıkan, neden
yıkmasın bir diğerini'

bir tabuyu yıkmak
....elimden gelmiyor
.................çoğu zaman.

eski sevdiğim
............tabut gibi
....çöküyor omuzlarıma.

ki ben hala
........sana inat
.......seviyorum aşk.

bu tabuyu
....yıkmak gelmiyor
....................elimden,

'Seven, tabut gibi
..........taşır
kaybettiği sevdiğini
.........omuzlarında'
Ahmet Aksoy

Çın
Sobaasız bir ev gibi sensizliğim
'Soğuk'
Ki bir çiğ gibi damlarken
Çıplak bedenime umut
'Sensizim'

Ve gidenim
Sen giderken boşalttın içimi
Terk edilmiş bir ev gibi
Ki sanki
Nokta düşse çın-la-ya-cak.
Ahmet Aksoy

Çilekeş Dünya Yolculuk Ayazında
Çilekeş dünya, yolculuk ayazında
Birkaç ıslak mendil ardı sıra
Ayvaz bir çocuk gibi yol boyu ağaçlar
Anadan alınma bir çıkın, hepsi hepsi
İki lokma ekmek birkaç zeytin
Ve sivrilmiş bir hüzün
Ayrılık, iki ucu kırık bir ok
Bir parçası anada kalmış
Diğer parçası yolcuda
Ki çıkmıyor yürekten, yaşamak için
Çilekeş dünya, yolculuk ayazında
Birkaç ıslak mendil ardı sıra
Ayvaz bir çocuk gibi yol boyu ağaçlar
Yolcunun aklı ne gittiği yerde ne de yolda
Bom boş kalmış içindeki neşenin yeri
Tez elden anasına haber iletmek
Tek aklındaki gittiği yere ulaştığında
Ki o zamanlar mektup daha bir anlamlı
Zarflar daha bir kokulu
Hüzün kokusuna göz yaşı kokusuna
Boyanmış satır satır işleyen sözcükler
Postacı denilen kişi en çok beklenen
Bir ocakdan asker ocağına yolcu olduğunda.
Ahmet Aksoy