![]() |
Şaşkın Yolcu
Tren bir istasyonda durmuştu. Yolcunun biri fırsattan istifade bir şeyler satın almak için vagondan indi. Bu arada vagonu şaşırmamak için vagonun numarası olan 1492'yi ezberledi ve "Amerika'nın keşfi de bu tarihteydi"dedi kendi kendine. Yarım saat sonra tren görevlileri o yana bu yana koşuşturan bir bey gördüler. Önüne gelene "Afedersiniz, Amerika'nın hangi yıl keşfedildiğini biliyor musunuz?" diye soruyordu. |
Erken Kalk
İran hükümdarı Enûşirvan'ın veziri Bozorcmihr her sabah erkenden sultanın huzuruna gider ve ona erken kalkanın mutlu olacağını söyler, sultan da bunu bir sitem olarak değerlendirirdi. Bir gün Enûşirvan hizmetkarları çağırarak ertesi sabah erkenden kılık değiştirdikten sonra Bozorcmihr'e saldırmalarını, ona zarar vermeden elbiselerini üstünden almalarını emretti. Hizmetkarlar ertesi sabah sultanın emrini yerine getirdiler. Üstünde giyecek bir şey kalmayan Bozorcmihr giyinmek için evine gitti.Bu yüzden de huzura geç çıktı. Sultan gecikmesinin sebebini sorunca Bozorcmihr "Hırsızlar yolumu kesip giysilerimi çaldılar. Eve gidip giyindiğim için geç kaldım" cevabını verdi. Enûşirvan "Bana hep erken kalk diye nasihat eder misin? Bu bela da erken kalkmak yüzünden geldi başına!" deyince Bozorcmihr lafını esirgemedi: - Bu kez erken kalkan hırsızlardı. Mutluluk onların da hakkı! |
Çok Fark Var
Harun Reşit rüyasında bütün dişlerinin döküldüğünü gördü. Sabahleyin bir rüya tabircisi çağırdı. Tabirci "Emirülmüninin'in ömrü uzun olsun. Tüm akrabalarınız sizden önce ölecekler" diye yorumladı rüyayı. Harun Reşit "Huzurumda böyle üzücü sözler ettiği için yüz değnek vurun şu adama" dedi ve başka bir rüya tabircisi çağırdı. Rüyasını ona anlattıktan sonra rüya tabircisi "Emirülmüminin bütün akrabalarından çok yaşayacak" dedi. Harun Reşit "Bu tabir de ondan pek farklı değil ama söylemeden söylemeye fark var." dedi ve rüya tabircisine yüz dinar verdi. |
Han
Bir gün Sultan İbrahim Edhem sarayında oturmuş, görevlileri de huzurunda saf kurmuşlardı. Derken elinde keşkül ve asâsıyla bir derviş çıkageldi. Saraya girmek istiyordu. Görevliler sordular: -İhtiyar, nereye gidiyorsun? -Bu hana gitmek istiyorum. - Burası han değil, Belh sultanının sarayı. - Hayır, handır. Sultan konuşmaları duyunca dervişi yanına çağırdı. - Ey derviş! Burası benim sarayım. Neden han diyorsun buraya? - Ey İbrahim! İzin verirsen sana birkaç soru soracağım. Bu saray ilk önce kimindi? - Dedemin. - Deden ölünce kime kaldı? - Babama. - Baban ölünce kime kaldı? -Bana. - Sen ölünce kime kalacak? - Oğluma. - Ey İbrahim! Birinin girip birinin çıktığı yer han değil de nedir? |
Arslanın Ayak İzi
Bir avcı ormanda bir oduncuya rastlayıp sordu: - Arslanın ayak izini gösterebilir misin bana? Avlayacağım da. - Buralarda bir arslan gördüm. Çabuk ol, yetişirsin ona. Zavallı avcının rengi uçtu yüzünden; titremeye başladı: - Ben arslanın ayak izini sordum ; arslanı değil! |
Balık İle Balıkçı
Balıkçı oltasını atıp küçük bir balık yakaladı. Tam sepete atacakken balık: -Sevgili balıkçı; ben henüz çok küçüğüm. Ancak bir lokma olurum sana. Beni bırak da büyüyeyim. Ertesi yıl gel, al beni. Bütün ailen doyacaktır benimle, dedi. Balıkçı : - Sevgili balık; doğru diyorsun da, kabul edemem bunu. Çünkü "peşin tokat veresiye helvadan iyidir" demişler |
Tarih Tekrarlandı
Onaltı yaşındaki oğlan babasının yanına geldi : - Babacığım , hatırlıyor musun? Hani vaktiyle sen babanın arabasını ilk aldığında kaza yaptığını ve arabanın hurdahaş olduğunu söylemiştin? - Evet oğlum. - Yine hatırlıyor musun? Hani "Tarih tekrardan ibarettir" demiştin? - Evet oğlum. - Bugün tarih tekrarlandı da babacığım! |
Yüz Yaşında Olanı Yok mu?
Tahsilli bir genç zengin bir adamın kızını istemeye gitmişti. Adam delikanlıyı görür görmez pek beğendi ve onu kendine damat yapmak için şöyle dedi: - Benim üç kızım var. Hiçbiri de evlenmedi. Rahat bir evlilik yapmalarını istiyorum. Bu yüzden her birine düğün zamanı yaşına göre para vermek istiyorum ki koca evine eli boş gitmesinler. Mesela onsekiz yaşında olana onsekiz milyon tümen, yirmibeş yaşında olana yirmibeş milyon tümen, otuziki yaşında olana da otuz iki milyon tümen vermek niyetindeyim. Hangisini isterseniz, benim için farketmez. Delikanlı biraz düşündükten sonra sordu: - Afedersiniz, sizin yüz yaşında kızınız var mı? |
Müjde
Derler ki; Şair Hâce Mecd-i Hemger'in karısı bir hayli yaşlıydı. Hâce Yezd'den Isfahan'a geldikten bir süre sonra karısı da Isfahan'a geldi. Hâce'ye müjde verdiler: - Müjde! Hanımın eve indi! - Ev hanımın başına inseydi, müjde ona derdim ben! |
Derviş Evi
Nüktedan biri dervişlerden birinin evine konuk oldu. Derviş evin tavanını zayıf ve ince tahtalarla kapatmıştı. Ağır yük altında tahtalardan çıtır çıtır sesler geliyordu. Konuk " Derviş ! Beni bu evden başka bir yere ***ür. Korkarım bu tavan çökecek!"dedi. Derviş: Korkma, korkma. Tahtaların zikir ve tespih sesidir bu. Konuk: Zikir çeke çeke tahtalar vecde gelir ve hep birden raks ve semaya başlayıp bir de secde ederlerse, işte ondan korkarım! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:27 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.