![]() |
yanan bir mum gibi sevgim
sevdikçe yanıyorum yandıkça eriyorum eridikçe bitiyorum sen üflesende,üflemesende günün birinde, sönüyorum... HASAN YAKUT |
gideceğim buralardan
ne ismin kalıcak bu şehirde, ne de yüzünün resmini anlatan bir yazı... sesini anlatan tüm şarkılar silinecek, çıkmayacak yağmur sonraları gülüşün gökyüzünde, olmayacak seni tanıyan bu şehirde ben gidince... HASAN YAKUT |
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra.. Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı... Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı... Yum |
ne kadar uğraşsam da çelikten zırhını giyemiyecek kalbim
uçsuz bucaksız bir gökyüzü sana verebildiğim yalnızlığımı tutabilir misin ellerinle... ben düşen bir yaprak,sen bana tutunmaya çalışan yağmur damlası yoksulluğun resminde ruhlarımız birer aşk acısı... şafakta aydınlanır umutlarımız ama ölüm beklenen bir son,gece yarısı HASAN YAKUT |
Beşikler vermişim Nuh'a
Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun ? Utanırım, Utanırım fukaralıktan, Ele, güne karşı çıplak... Üşür fidelerim, Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın, Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun ? Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldır |
Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi, Körsem/Senden gayrısına yoksam Bozuksam/Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç/Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille/Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyans |
seni sevmek
nazlı nazlı salınan bir aleve yaklaşmak gibi uzaktan korkutucu geliyor önceleri yaklaştıkça ısınıyor insanın içi yaklaştıkça sarıyor sıcaklığın bedenimi... seni sevmek bir uçurumun dibinde nefes almak gibi aşağısı puslu görünüyor önceleri baktıça açılıyor o derin sis perdesi baktıça görüyorsun dipteki mavilikleri... seni sevmek gece karanlığında yıldızları izlemek gibi çok çok uzak geliyorlar önceleri izledikçe unutuyorsun mesafeleri izledikçe yaklaşıyor eşsiz güzel |
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir k |
bir yağmur tanesi gibiyim
kendimi bildim bileli düşüyorum tam toprağa ulaştım derken kirli bir bataklığa damlıyorum ben bir yağmur tanesiyim gökkuşağım benden uzak zamansız yağmışım meğer senin toprağın bana tuzak bir damlacık suyum ben cezamı çekiyorum gülerek suçum yağmur tanesi olmak yerine senin bir gülüşün olmayı dilemek HASAN YAKUT |
bugün silinip gidiyorum hayatından,
buruşturulup atılmış bi kağıt parçası gibi, dönüyorum ikimizin yol ayrımından, mahşeri karanlıkta yolumu kaybetmiş gibi... bi parça kopuyor her resmine baktığımda sürükleniyor terkedilmiş gemiler gibi, bi ağıt yankılanıyor isminle kulağımda, acısı henüz taze,kabuk bağlamamış gibi... işte yok oluyorum sensizliğin diyarında, sessiz sedasız eriyen buzlar gibi, gün gün çürüyorum yazın kurağında, gidiyorum perim bu masal bitiyor gibi... HASAN YAKUT |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:45 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.