Sen Olmasan

Her gün masamdaki çiçek
Sen olmasan solar idi...
Şimdi coşkuyla çağlayan
Gözlerim kan dolar idi...

Üstüne yoktur sanırım
Ben seni iyi tanırım
Ayağımdaki nasırım
Yüreğimi deler idi...

Kolum kanadım kırıktır
Besbelli bağrım yanıktır
Bir garip kuzu yazıktır,
Anasına meler idi...

Söz söylemez olur dilim
Bağlanırdı iki kolum
Sen olmasan benim halim
Aman Tanrı’m! Neler idi...

Seninle

*akrostiş şiir*

Eklenmiş, birbiri ardına günler...
Kararlı alışkanlıkla,devam ediyor yaşam.
Rüzgar,dalların arasında
Eğlenirken...
Masum güzelliğin çizer,aynaları...

Bir zamanlar o ıssız sokakların
Orta yerinde yeralan
Zakkum ağaçlarıyla süslü yolların
Kuytularında
Uzaklaşan sesleri dinlerdik, seninle...
Rast makamlı şarkıları dinlerdik,seninle...
Tenhalaşıncaya dek; ilerleyişi... gecenin.

Sevda-keş

Ne şaraba,ne meye,ne esrara...tutuldum...
Ben, sana bağımlıyım; ne umar,ne dem... buldum...
Her zerremi, yokladın...gezdin, damarlarımda
İflah olmam ben artık; çünkü,sevda-keş oldum...

Sağolsun, bir başıma... bırakmadı, hasretin
Senin gibi vefasız.... olamadı, suretin...
Gerek yok, öldürmeye...yoksa... bu mu... niyetin.
İflah olmam ben artık: Çünkü sevda-keş oldum...

Sevda Kanunları

Sevdada,ara yoktur; mola yoktur sevdada...
Sevdin mi,doludizgin,katıksız seveceksin.
Cılız bir yürek varsa,çare yok! Güçlenecek!
Bir dağın heybetiyle, hüzne direneceksin...

Gözyaşından yağmurlar yiyerek üşüyecek
Güneşle sevinecek,rüzgarla ürpereceksin.
Sırılsıklam...tutarak ellerinde sevgini
Narin bir fidan gibi nazlı büyüteceksin...

Gökyüzü, hep katmerli mavi kokan bir güldür.
Allahın sevdiği kul olur seven bir kimse...
Öyleyken; sonu hicran olur aşkın... nedense...
Sevgini emekletip sonra yürüteceksin...

Vuslatı beklemekle geçse bile bir ömür,
Elbet bu cefanın da, sefasını süreceksin...
Başkomutan olmalı, bu sevda savaşında...
Küçük aksilikleri hep hesap edeceksin...

Sevda Yara İzimdir

Sevdiğim,saydığım... tutunduğum dal...
Bıkmadan dinlediğim perili masal...
Gönül topraklarıma kök salarak,kal...

Sevda yara izimdir,yürek çeperlerimde...
Irlar, açık denizler...bir ceviz kabuğunda...
Ayak izimdir sevda...sokağınızda...

Sevda uçan kuştadır,dillenen şiirlerde...
Sevda taşınır rüzgar,yüze vurur, yağmurla...
Sevda tokatlar beni...patlar yanaklarımda.

Sevda bir hırsız gibi gönül evime girer...
Arsız bir çalı olur,dallanır salkım saçak...
Sevda; yüreğimde benim, götürdüğüm bir kaçak...

Sevda yoldur,sevda gurbet,sevda gece...
Sevda volkan,sevda çile,sevda hece
Sevda... görülmemiş çin işkencesi...

Sevda dert, sevda tasa, sevda yasa...
Sevda başlı başına, vesvese...
Dorukta kar,yürekte kor...sevda,zor...

İşte,böyle...şair yapar beni,sevda...

Sevdayı Vurmak

Sen rüzgarı hapsedebilir misin, bir şiirle…
Ya da,geceye hükmedebilir misin…karanlığa…
Ben doğruyordum günleri…hayattan…genleri…
Sen hüznü emziriyordun, karşılıksız aşklara…
Ben sevdamın yitik umutlarını buduyordum
Gelişsin diye, zayıflıklarından arındırıyordum…

Sen geceyi çağırıyordun, şölenlerine…
Dönence mevsiminde…
Döneniyordu leş kargaları…
Sen geceye yıldız asıyordun
Söküp bedenlerden,yaralı yürekleri…
Kendince…savaşını kazanıyordun…

Yıldızlardan konuğun kim.
Gezegenler arası yosma…ah…
Şimdi ölmek bile zor…
Cehennem dolu diyorlar…
Kırıldı ayağı diye…
Bütün sevdaları vuruyorlar
Yer kaplamadığı için…
Mezarlar bile dolmuyor, oysa…

Sevgide Karun Yüreğim

İçim kan ağlıyor bu gece...
Hüznüm, gitar tellerine...dolanıyor.
Bir zor bilmece soruyor gözlerin...
Gönlüm cevabını inan...bulamıyor...

Hiç eksilmesen de; gözlerimden...
Bitirmek istediğim öyküydün...
Gerçekleşmez,kavuşmalar...nasıl olsa! ...
Rüyaların gerçekleşme ihtimali sıfırsa...

Bir aşk dilencisi gibi... kalbim,
Bekler,kırıntılar...kuytusunda.
Mecnunluğum... mutlu eder, sanki...
Vuslata bir çaban yok...inan ki...

Hayallerimi harcadım, sana...
Bozuk para gibi...gençliğimi...
Şimdi sıfır ihtimallerin...
Gerçeklerle yüzleşmenin... saati...
Sevgide Karun olan; yüreğim,
Sayende... iflas etti...

Sevgisizlik Bir Özür

Gözlerimde bir hüzün...rengini bulamıyor;
Derin kederlerdeyim,çaresizim,üstelik...
Çekilmiş sulardayım,ıssız kumsallardayım
Dalgalar bizi silmiş,taşlar kesmiş üstelik...

Pus kesilmiş içimizde umut aynalarımız,
Şöminede kor olan iki gönül dalıyız...
Yaralı yüreklerle zehir zembereğiz biz,
Zamana sırt dönmüşüz,ölüyoruz üstelik...

Su katılmamış sevda...bıçaklanmış bir huzur
Kesik damarlarımdan kan kırmızı gül sızar...
Bu idam mangasında sevgisizlik; bir...özür,
Yüce çınarlar gibi; biçiliriz... üstelik...

Sır

Sır…dediğin,bedenle bir…gitmeli…
Kaçmamalı…dudakları açık bulup; ağızdan…
Üzerini kara toprak örtmeli…
Güneş yüzü görmemeli…temmuzdan…

Sır,dediğin…gönülde unutulmalı…
Köşe bucak saklanmalı…
Acayip,utangaç olmalı…
Kimseye görünmemeli…
Belki, çarşaf bile giymeli…
Öyle ya…günaha girmemeli…

Sır dediğin…bir emanet…
Emanete hıyanet etmemeli…

Sır dediğin…haraç mezat satılmamalı…
İyi günde kötü günde
Aynı terane olmalı…

Sır dediğin, çelik kasaya konup…
Hırsız bile, kolay kolay ulaşmamalı…

Sır dediğin…saklanınca
Giriş kapısı unutulmalı
‘’Açıl susam’’larla… açılmamalı…

Sır dediğin…yürekte…sır, olmalı…

Sigara İçme Vakti

Ne kadar da yorgundur gönlündeki karanfil…
Acı türküler gibi…yanmış odunlar gibi…
Ufkun nar potasında erirken çizgilerin
Tıpkı bir yaşam gibi…tıpkı bir yaşam gibi…

Ve…kuşlar da uçardı,kaygısız…gökyüzünde…
Rüzgar kirpiğinde toz, yağmur çiy taneleri
Yanağında kuru nehir yatakları,portrenin
Tıpkı bir yaşam gibi…tıpkı bir yaşam gibi…

Ve…nasıl da utandı parmağımda sigaram
Kızardıkça kızardı…bir kırmızı gül olup,
Sızdı dudaklarımdan…sızdı parmaklarımdan…
Tıpkı bir yaşam gibi…tıpkı bir yaşam gibi…

-II-

Gözlerin yıldız yanar elbette bu mevsimde,
Ve…saçlarında rüzgar…ezberlerken örgünü…
Senli düşüncelerle yakılmışsa sigaram
Sonuna dek içerim,söndüremez hiç kimse…

Ilgın şafaklardaki yüzünün goncasında
Gamzenin oyuğundan ben nasıl kurtulurum
Bilmem başka kırmızı,o kiraz dudağından
Tuvalime ilgisiz nasıl bir renk bulurum…

Masum beyazlığını kirletir mi bilemem…
Gözlerime rengarenk,düşler döküldüğünde…
Uğraşsam da silemem, kazınmış gözlerime…
Senin bin bir hayalin… bakışın değdiğinde..