Koş Gel Bu Gece

Şiirlerde aşk olsun, karamsar yazma,
Bırak dünya yıkılsın, keyfini bozma,
Teninde gül kokusu, burnunda hızma,
Dertleri mazide koy, koş gel bu gece...

Ferhat’a inat deyip, dağlar delerek,
En güzel sevdaları, aşktan bilerek,
Saçında papatyalar, yüzün gülerek,
Hüzünleri evde koy, koş gel bu gece...

Bu gönlüm aşkın ile, ummana dalsın,
Ela gözlerin bakışla, sevdaya salsın,
Kırıp dök dört tarafı, dağınık kalsın,
Her şeyi yerinde koy, koş gel bu gece...

Çiçek açsın dünyalar, neşeyi çoğalt,
Çok yakında olalım, çemberi daralt,
Sök at tüm duyguları, kalbini boşalt,
Aşkı yüreğinde koy, koş gel bu gece...

Koşar Gelirdin

Boşunaymış sana, verdiğim değer,
Bütün gülüşlerin, sahteymiş meğer,
Zerre kadar sevgin, olsaydı eğer,
Yıldızlarda olsam, koşar gelirdin…

Benim değerimi, bilmedin gitti,
Çektirdiğin dertler, canıma yetti,
Boşuna bekledim, bak yıllar geçti,
Birazcık sevseydin, koşar gelirdin…

Bilmedin sevdiğim, sana aşkımı,
Harap ettin benim, gönül tahtımı,
Yeniden yazsaydım, kara bahtımı,
Gözlerini siler, koşar gelirdin…

Gözlerim yollarda, arıyor seni,
Cehennem ateşin, yakar bu teni,
Ömründe bir defa, düşünsen beni,
Kollarını açıp, koşar gelirdin…

Kurşuna Dizdiğin

Yaşama bağladın önce, beni nefesinle,
Dünyaları sevdirdin, tatlı güzel sesinle,
Bir şafak vaktinde ise, ezan sesleriyle,
Kurşuna dizdiğin, sevdamdı benim…

Senin ile açıyordu, en güzel çiçekler,
Seninle güzeldi, yaşanan tüm günler,
Nerelerde kaldı o yeminler, o sözler,
Kurşuna dizdiğin, aşkımdı benim…

Göz göze geldiğimde, dertler dinerdi,
Aşkımızın şarkısını, tüm alem dinlerdi,
Güldürdün sen bana, kalleşi namerdi,
Kurşuna dizdiğin, rüyamdı benim…

Aşklar da yalan, bir kez daha anladım,
Senin yüzünden, asla mutlu olamadım,
Ölüme götürdün beni, hep adım adım,
Kurşuna dizdiğin, dünyamdı benim…

Kurtuldum Senden

Yalanlarla ördün sen, kötü sonunu,
İşte kaybettin şimdi, doğru yolunu,
Böyle yazılmış inan, sevda kanunu,
Anılara gömerek, kurtuldum senden...

Ne ellerimi tuttun, ne de gönlümü,
Yüz yıl boyu ağlattın, iki gözümü,
Onca çaba sarfettim, yoktu çözümü,
Anılara gömerek, kurtuldum senden...

Hislere gem vurmaya, yetmedi kudret,
Delice seven kalbim, gülmeye hasret,
Kavgalar yüze geldi, başladı nefret,
Anılara gömerek, kurtuldum senden...

Eller bayram ederken, yaslar tutarım,
Binlerce derdime ben, bin bir katarım,
Yalnızlık dostum zaten, böyle yaşarım,
Anılara gömerek, kurtuldum senden...

Kutlarım Seni

Hayalim vardı oysa, yaşayacaktım,
Dizlerinde yatacak, ağlayacaktım,
Şimdi şu halime bak, eriyip aktım,
Bir muma çevirdin ya, kutlarım seni...

Olamazdı bu aşkın, mutlu bir sonu,
Bile bile kandımda, hak ettim bunu,
Kandırdın, uyuttun beni eni konu,
Güzelce avuttun ya, kutlarım seni...

Doyamadım daha, sevdanın tadına,
Eremedim ben, mutluluğun katına,
Kader mi desem, aptallık mı adına,
Cezamı çektirdin ya, kutlarım seni...

Yıllarca sevdim diye, beni sömürdün,
Ne vefa gösterdin bana, ne güldürdün,
En sonunda da, gözüm açık öldürdün,
Bunu da başardın ya, kutlarım seni...

Leylâ mısın Sen

Gözüm seni görmese, zaman duruyor,
Bu güzel gül bile, bak sensiz soluyor,
Gönlüm alev aldı, cayır cayır yanıyor,
Leylâ mısın sen, Şirin misin Aslı mı? ..

Yaşamdaki amacım, bir tek gayemsin,
Gönlüme verilen, en büyük payemsin,
Yeryüzünde hayat, gökteki halemsin,
Leylâ mısın sen, Şirin misin Aslı mı? ..

O gözlerin, çöllerde gördüğüm serap,
O sözlerin, dağlarda içtiğim sek şarap,
Aşık gönlüm sensizken, virane harap,
Leylâ mısın sen, Şirin misin Aslı mı? ..

Bazen Mecnun gibi, çölde geziyorum,
Bazen Ferhat gibi, dağları deliyorum,
Bazen Kerem gibi, inadına seviyorum,
Leylâ mısın sen, Şirin misin Aslı mı? ..

Mahkûm Edildim

Mahkemeye çıktım, bağlıydı iki elim,
Gururum savcıydı, sevdam da hakim,
Gözlerinin içine bakan, yaşlı gözlerim,
Davacı oldu benden, mahkûm edildim...

Yasak bir aşkmış bu, kime ne dedim,
Sözlerimi hiç kimseye, dinletemedim,
O saçların vardı ya, çok beğendiğim,
Davacı oldu benden, mahkûm edildim...

Ne avukat savundu, ne ben inkâr ettim,
Yasak olsa da, bu aşkı ben de istedim,
Bir gümüş kolye vardı ya, sana verdiğim,
Davacı oldu benden, mahkûm edildim...

Uğruna akıttığım, kanlı göz yaşlarım,
Boşa geçip giden, toz pembe yıllarım,
Yeşermeden kuruyan, tüm umutlarım,
Davacı oldu benden, mahkûm edildim...

Mahşer Gününde

Sırat köprüsü kurulacak,
Günahkarlar hep yanacak,
Feryatlar da arşa çıkacak,
Yarın, mahşer gününde...

Hiç ölmeyeceksin sanma,
Yalan dünyaya aldanma,
Yapılacaktır hesaplaşma,
Yarın, mahşer gününde...

Bu hayat inan geçicidir,
Yalan dünya da, fanidir,
Dirileceğiz yine bir bir,
Yarın, mahşer gününde...

Ne yapmış isek ezelden,
Hesap sorulacak bizden,
Geçeceğiz kendimizden,
Yarın, mahşer gününde...

Mazide Kalacağım

Gideceksin sen de bir gün,
Kalbime dolacak hüzün,
Yaz olurken senin güzün,
Ben, mazide kalacağım...

Kaderim böyle yazılmış,
İnan, bahtım karaymış,
Bana da, bu revaymış,
Hep, mazide kalacağım...

Beni, sen de unutacaksın,
Bir daha hatırlamayacaksın,
Sen, yarınlara uçacaksın,
Ben, mazide kalacağım...

Yaşayan bir ölü gibi,
Hüzünlü hatıralar gibi,
Unutulan şarkılar gibi,
Hep, mazide kalacağım...

Maziye Özlem

Masamda bir albüm,
İçinde eski resimler,
Alıp tek tek bakarım...
Anıları bir gecede,
Yeni baştan yaşarım...
O günlerin hayâlleri,
Sigaramın dumanıyla birlikte,
Yavaşça kaybolurken,
Ben;
Yine bir başıma,
Yine çaresiz,
Hıçkırıklarla,
Ağlar,
Ağlar,
Ağlarım...