![]() |
T Ü R K Ü
Ben TÜrkÜ Bİlmem, TÜrkÜyÜ Senİn Kadinlarin Bİlİr. Bar Taburelerİnde, Bİr KaÇ Kadeh Şaraptan Sonra ÜÇ BeŞ Dİze Şİİr. Dİlde Terane. Mezarlari Bİle Olmayan YİĞİtlerİn TÜrkÜsÜ… DÜŞÜncede, Hangİ Kucakta GÜneŞİn DoĞacaĞi, Hesabi. Ucuz Sevgİ SÖzcÜklerİyle… Ben TÜrkÜ Bİlmem, TÜrkÜyÜ Asİye, Emİne, Zeynep Bİlİr. Hİcran YaŞar, Hasan SÖyler. KarŞisinda Mahmut AĞa, Arkasinda Koca Bİr KÖy, YÜreĞİnde Çaresİzlİk Umutlara… Tek Bİr KurŞun, Ya Onura, Ya Hayata. Çakir GÖze, Bal DudaĞa, BelİĞe, Merde, AŞka Yarinlara… Oralarda Sen SÖylemezsİn, YaŞam SÖyletİr. TÜrkÜ Hayatidir Alİ Lerİn. DoĞumudur, YaŞamidir, ÖlÜmÜdÜr Dİlanlarin… Ben TÜrkÜ Bİlmem… Kadinin TÜrkÜsÜnÜ, YaĞizin TÜrkÜsÜnÜ, Acinin TÜrkÜsÜnÜ… Ben TÜrkÜyÜ YaŞarim!... |
Sana Dair
sessiz olan bir şey var hep umutsuzuğun sonlarında yaşarken tek taraflı anlamsız duygularda hayat bazen çekilmeyecek kadar zor bazende yaşanacak kadar toy kaale alınmaz duygular sabretmez bu aralar kendimde olmasamda şu sıralar bilirim şiirimi okuyan anlar biterken sessizce herşey kuşkularım artar bilemez kimseler |
Son Mavİ Yolculuk
Mavİ Bİr GÜnde Ölmelİyİm, GÖkyÜzÜ Masmavİ Gİyİnmelİ. Mavİ Denİzİn Dalgalari ÖlÜm MarŞini Çalmali Kiyilarda. Mavİ Kefenİ Gİydİrİp, Mavİ Tabuta Koyduklarinda; Mavİ GİymİŞ, Mavİ Eller TaŞimali Son YolculuĞumda… GİyemedİĞİm GelİnlİĞİm Ve DoyamadiĞim Mavİ İle SÜslenmelİyİm Son Defa. KÜrek, KÜrek Mavİ Atilmali Üzerİme. Mavİ Mİneler Kaplamali Mezar TaŞimi… Sen ! Mavİ Kadar SevdİĞİm Adam, Sen De BaŞ Ucumda Mavİden GÖzyaŞlari Akitmayi Unutma. Ve Unutma ! Mavİye Ve Bana Doyamadan ÖldÜ Dİye Yazdirmayi Son Defa… |
Sana Son Mektubumdur
Beni rüzgara verme Öfkeli bir deniz gibi Üstünden atma beni Yazdığın gibi silme Yumlama parçalama Ne yapsam kırılmaz diye İtme koca dağlardan Gidip gelip ağlatma Bu bensiz yapamaz de İçimin derinlerine sakla Gösterme kimseye beni Gönlünde tut bırakma Kuşlara parçalatma Çöllere koyup dönme Gözden çıkarma beni Tam her şeyimi aydınlatırken Yeter bu kadar deyip sönme Bir gidip bir gelip Çocuk gibi oyalama Korkutma yıldırma beni Beni sakın bırakma |
Desem Kİ
Aklimin Fİrarda OlduĞu Bİr GÜnde, Sİlkİnİp Kendİne Gelse GÖnlÜm Ve Desem Kİ Sana; ..... ŞaŞirip Bakarmisin ? GÖnlÜmden Çikan Fermana Mahkum Olsa Dudaklarim Ve Desem Kİ Sana; ..... İncİnİp Yaralanirmisin? Dİle Gelse Duygular, Bİr TÜrkÜ Tuttursam Ve Desem Kİ Sana; ..... KaÇip Gİdermİsİn? TÜm VarliĞimi Katip SÖzlere, Senİ Koysam İÇİne Ve Desem Kİ Sana; Senİ Sevİyorum Sen ...??? |
bana inan ki sevgili
güneş ellerimde olacak bir gün.. sımsıkı tutacagım ellerimde sıcaklıgı içimde hapsolacak tıpkı senin gibi sevgili... ve bana inan ki sevgili seni unutmayacagım hiç bir gün.. döndüğün gün dogum günüm olacak ve hiç bir zaman ölmeyecegim sevgili.. bir daha canımı sıkamayacak kimse ve bir daha sigaramı derin çekip, mum alevine bakmayacagım titreyerek.. ve kalem aldıgımda elime, ayrılık şiirleri yazmayacagım inanki.. .. ve şimdi gidiyorsun kendine iyi bak sevgili özlemlerin tükenmesi dilegiyle, güle güle git sevgili... seni yazacagım bütün şiirlerime, ve seni yaşayacagım her gün seni içecegim kadeh kadeh, duman duman ve seni unutmayacagıma inan ,inan , inan .. HOŞÇAKAL SEVGİLİ... |
KOCALMAĞA ALIŞIYORUM
Kocalmağa alışıyorum dünyanın en zor zanaatına, kapıları çalmağa son kere, durup durmadan ayrılığa. Saatlar, akarsınız, akarsınız, akarsınız... Anlamağa çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına. Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim. Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı. Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı. Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller, öylesine başlarından aşkın işleri. 12 Ocak 1963 |
CENAZE MERASİMİM
Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, merdivenlerse daracık. Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak, belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu, belki ıslak asfaltıyla yağmur. Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi. Kamyona, yerli gelenekle, yüzüm açık yükleneceksem, bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden : uğurdur. Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma, meraklıdır ölülere çocuklar. Bakacak arkamdan mutfak penceremiz. Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla. Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar. Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize... |
ASYA-AFRİKA YAZARLARINA
Kardeşlerim bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Afrikalıyım ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda sizin ordakiler gibi tıpkı benim orda arslanın ağzındadır ekmek ejderler yatar başında çeşmelerin ve ölünür benim orda ellisine basılmadan sizin ordaki gibi tıpkı bakmayın sarı saçlı olduğuma ben Asyalıyım bakmayın mavi gözlü olduğuma ben Afrikalıyım okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek şiirler bayraklaşabilir benim orda sizin ordaki gibi kardeşlerim sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz toprağı sürebilmeli pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli dizlerine kadar bütün soruları sorabilmeli bütün ışıkları derebilmeli yol başlarında durabilmeli kilometre taşları gibi şiirlerimiz yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli cengelde tamtamlara vurabilmeli ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli büyük hürriyete şiirlerimiz |
BAYRAMOĞLU
Mahpusanedeyim. Mahpusanede kalbimin kanayan çıplak ayakları ne zaman çok uzun bulsa yolunu, hatırlarım bilmem neden Azeri yoldaşım Bayram Oğlunu: Baki. Gece saat iki sularında .. Karaşehrin kara damlarında yatanlar görüyor kanlı renklerin nescini uykularında .. Yıldızların altında kara neft burguları hışırdıyor servilikler gibi derinden yüreğinden. Bakıyor uykulu sarı gözler kara topraktaki yağlı neft birikintilerinden. Gök kara, yıldızlar sarı. Tek katlı, düz damlı dört köşe tas dükkanların kapalı kara kapıları. Karaşehrin kara damlarında yatanlar görüyor kanlı renklerin nescini uykularında. Baki. Gece saat iki sularında Taşlarda yuvarlanan nal ve tekerlek sesleri. Seslerde seslenen sesler .. İşte bir fayton geçiyor geçmede geçti: son evlerin yakınından uzağından ırağından.. Kara bir lanettir ki bu, kopmuş geliyor gecenin dudağından... Bu faytonun fenerinde dehşeti var: hançerle oyulmuş kor ve derin gözlerin.. Taşlarda yuvarlanan nal ve tekerlek sesleri Gittikçe uzaklaşan, gittikçe alçalan sesler... Ortada demiryolu, sağ yanda Karaşehir; solda fabrikaların duvarları yükselir. Karşıdan fayton gelir. içinde Bayram Oğlu. Bağlanmış kolu Bayram Oğlunun.. Karşıdan fayton gelir içinde Bayram Oğlu. Jandarma sağı, Jandarma solu Bayram Oğlunun... Kolunu bağlamışlar kanadı kırık değil .. Gözünde toplanan hıçkırık değil... Gözleri ışık dolu Bayram Oğlunun. Karşıdan fayton gelir, içinde Bayram Oğlu. Ölümdür yolu Bayram Oğlunun Bayram Oğlunun..." KALBİMİ BUNALTAN BU DÖRT DUVAR MI? ÖLÜMDEN ÖTEYE KÖY VAR MI??? (1927) |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:45 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.