![]() |
Sensizlik
açılır kapılar,açılır da ben kilitli kalırım güneşi kovalarım, sevda düşer peşime gecede tutuklu kalırım düşerim yollarında dizlerim kan içinde tut ellerimden üzerime basıp geçerler diye çok korkarım senlik! ! giydiğim kalın urba yalnızlığımda çıplak kalırım hasret eser deli,deli üşür tenim,donarım ışığını ver yıldızlara yırtılmazsa gecenin siyah perdesi yolumu kaybeder izsiz kalırım çocukluğumda vurduğum serçeler kanatlarını takıp korkuluklara çıkarlar karşıma büzüşüp yatağımın bir kenarına ağlarım! ! o an tut ellerimden,gir koynuma isyanlardayım anlıyor musun! ! sensizlik de yargılardayım köşeye kurulmuş örümcek ağı yağlı ilmek geçirip kendi ellerimle boynuma idamlarımdayım Ali Gençay |
Sensizlik Risalesi
gömleğim ince bugün yağmur iliğime işledi yoksun sen üşüyorum sensiz boğazımdan lokma geçmedi potinlerimin tabanı delik buruştu, üşüdü ayaklarım kan oturdu, acıyı hissetmedi gözlerime morlar çizdim saçlarımda ıslak üşüdü soluğum Sesim kısıldı kimse dinlemedi çok gezdim çok geçtim aynı sokaktan beni kimse fark etmedi kaşlarımın altına saklandı bakışlarım senden başkasına değmedi fesleğenler açtı bahçemde bülbüller hiç ötmedi pencereme konan kumru bu bahar hiç gelmedi aynaya bakamaz oldum sırrıma erişilmedi dün dündü bugün daha bitmedi geceye sığındım ay tepemde dikilmedi seni sordum herkese kimse tanımadı, bilmedi uyuştu parmaklarım kelimelerim dizilmedi kıpırdadı dudaklarım beni görenler yazık, delirdi dedi bu gariplik nedir kangren oldu şehir kördüğüm sokaklar martılar tepemde dolaştılar deniz delirdi hiç dinmedi ebediden esti rüzgar adamın elinden uçtu gazeteler ben ölmüşüm sanki de yüzeme kapandılar gömleğimde ince bugün yoksun sen üşüyorum sensiz ihanetim olur diye tenime güneşin teni bile değmedi Ali Gençay |
Serseri
Ufkun beyazını aldım Denizin mavisine buladım Çığlıklardan avaz topladım Suskunluğun içine kattım Hüznün gamını çaldım Neşeli şarkılarda bile ağladım En sarhoş *******e daldım Sevdalar üfürük, adamım Aşk iksir olmuş,bir yudumluk Ya hayatta gariplik var,yada Serde serserilik,anlayamadım Elimde makas geceyi keserim Topladım yıldızları İpe süphanallahlar dizerim Hu hular yükselir semaya Ben abdal olur,asa elimde Çöllerde filizlenirim Dudağıma değdiğinde ismin Yırtınır göğsüm,can çekişirim Saçlarıma değdiğinde elin Dirilir,çene bağımı çözerim Kolsuz mintanım üzerimde Metropollerde tombala çekerim Bulamadığımda papazı Bana ne,ben sevgilimi isterim Sevdalar üfürük, adamım Aşk iksir olmuş,bir yudumluk Ya hayatta gariplik var,yada Serde serserilik,anlayamadım Ali Gençay |
Sevda Bahçesi
bahçesindeyim şiirin aşk kokuyor çiçekler uçuşuyor binlerce kelimeden kelebekler uzanıp parmaklarımın ucuna kanatlarında tutuyorum rengini çaldığım karanfilleri düşürüp kağıdıma sevdayı yazıyorum bir an titriyor içim korkuyorum hepsi tükenip ölecekler sevda nesin sen okyanusta sonsuz mavi ne derinsin dalıyorum da yetmiyor nefesim yetmiyor diyeceklerim kelebek kanadını çırpıyor dökülüyor yaşam sırrı tozdan zerreciklerim kuruyor vazoda çiçeklerim akıyor suya renkler yazık siyaha dizilecekler bir günlük ömür bu nasıl sevmeyi becerecekler aşk ateşi uzak olsa ölecekler yakın olsa eriyecekler halen bahçesindeyim ıslandım çisesindeyim son kıta şiir bitiyor yine aşk kokuyor susuyorum kelebek kozayı yırtıyor tomurcuklar açıyor sevdanın demindeyim Ali Gençay |
Sevgili
bugün sevgiliyi gördüm nisan giymişti eteklerinde kiraz çiçekleri başında beyaz bembeyaz bulutlar ellerine kına yakmış gözlerinde maviden mavi umutlar bugün sevgiliyi gördüm nisan giymişti papatya sürmüş dudaklarına eğildim öpmeye,yaklaştım yanına ürkeklik düşmüş bakışlarına yağmur oldum düştüm tenine sızdım güzel yüreğine bugün sevgilimi gördüm nisan giymişti oysa ben gittiğimde güz yağmurları düşmüştü gözlerine üzerine eylül sinmişti Ali Gençay |
Sevme Kahrolurum Diye
bir ben alıştım da sensizliğe hiç kimse alışamadı bendeki sessizliğe hayat bir uzun yol adımlayan benim konuşsam çıkacak tek kelime başlar ve biter sen diye hem ben seni sevdim sana ne ki dilindeki acı söz sevme beni diye uçurum kenarında unuttum saçının tellini savrulur rüzgarın elinde uzak bir vapur geçer önümden salep kokusu denizin üstünde bir ben bir sen bir de İstanbul felek, değme keyfime seslenirim sana gitsen de uzaklara duyarsın gittiğin yerden gelme diye boşa sevmedi bu yürek boşa yanmadı ateşine içime bir kuyu kazmışım benden önce ölürsen diye şimdi gittiğin yerden sesin bile gelmez oysa ben öldüm sendeki bu sessizlik niye üşüyorum kelimelerinin imgesizliğinde kanıyorum mürekkebim bittiğinde sen, sen olalı sevilmedin ben, ben olalı sevmedim o zaman söyle bu sevgiden gitmeler ne diye üzülme, sen üzülme ben sana sitem ederim sen yinede gülümse yattığım sol yanıma yürek olursun sağ yanıma şilte penceremdeki gölgeler büyür, gelir üstüme ah sevdiğim sen bilmezsin seni tenine dokunmadan severim sen bilmezsin gitsen de yüreğim hapsederim sen bilmezsin başkalarını sevmediğim niye işte sen işte ben sevme Allah’ını seversen üzülür, kahrolurum diye Ali Gençay |
Seyr_i İstanbul
I- Aylardan eylül, Gökyüzü bakıra çalar Marmara’da çığlık çığlığa martılar İstanbul melül Havada gam, hüzün kokar Taşında, toprağında büyütülen umutlar Büyüdü misket yuvarlayan çocuklar Büyüdü İstanbul, büyüdükçe daraldı sokaklar Ne kadar kalabalık, sanki mahşer Kalabalıkta ne kadar yalnız insanlar Ne yana dönsem ter kokar II- Hani diyorum uçsam Kollarımda mukavvadan kanat Göğsüme rüzgârı doldursam Kanatlarımın altında saltanat Yalnızlığımın silueti, kız kulesi Kalmadı yüreğinde eski şatafat Yedikule zindanı göğsüm değil de neresi? Ölsem de gömülsem yedi tepeye, bana taht Bitmez bu koca şehir Bitse de hayat III- Ne çok sevildin sen, sevdiler Taşını toprağını mahrem bildiler Haliç’te bir güzelin ayağı suya değse Eteklerini kaldırsa rüzgâr Kaşlarını çattı, kıskandı şairler Bulutlar parçalanır göğsünde Ağlar şarkılar, şiirler Ey gözünü sevdiğim İstanbul Senden büyük sevda mı var? Ali Gençay |
Sıdıka
Kuşlar sana ne söyledi Sıdıka Rüzgar hangi mahrem yerlerine değdi Kaç kez ıslandı dudakların yağmurlarla Daha kaç kez terk edecek uykular seni Aşk haram meyveydi,yedin mi Kovuldun mu,terk ettin mi Yüreğindeki cenneti Bak sevgililer çiçek açmış Dışarıda çatır ayaz,zemheri Sıdıka,üşüyor musun,al ceketimi Ellerin yine yumuşacık mı Gözlerine aldığın yeşil Baksam,bahar uyanır mı Düşsem tenine çise vakti Aşk mutluluksa,söyle Söyle Sıdıka ağlanır mı Şarkılar sana ne söyledi Sıdıka Keman at kılında inim,inim inledi mi Baktığın gözlerde kim var Besteler sana beni söyledi mi Gidemiyorum,mıhlı ayaklarım Yazamıyorum titrek ellerim Sıdıka üşüyorum ver ceketimi Ali Gençay |
Sın
çoğum yok a z ı m s ı n, azımla varımsın hayatını verme r a z ı m s ı n de hadi bir kez daha de yüreğime adın k a z ı n s ı n al ruhumu bana sen l a z ı m s ı n bulutları çek üzerimden güneşim gökyüzüm a r z ı m s ı n |
Siyahı Severim Ben
siyahı severim ben geceyi kuşanır gibi yalnızlığı severim kendimi yaşar gibi saatin geçti mi vakti ellerimi sızlatan bir acı ile uyanırım ne baykuş sesidir beni ürperten nede çocukça korkulan göğü yırtan bir şimşek kıvrılıp dizlerimi çekerim göğsüme sanki nefesimi kesmek için perde sıyrıktır hep ara sıra sönen sokak lambası yada bulutlardan benim için sıyrılan dolunay gözlerimi okşar ve sen yokluğunda yaşanan sen var mısın dolunay gibi yoksa yok musun vakti kaçırılmış zaman gibi söyle şimdi bana gözlerime seni aldığımdan beri uyku neme deva olur kulağımda yokluğunun saati vururken akrep neresindedir yelkovanın yada ne kadar korkutur beni göğü ikiye bölen şimşek ama halen ürpertiyor beni gittiğin o geceki baykuş sesi a.gencay Ali Gençay |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:40 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.