![]() |
Şehir ve Gece
Ateş,düştü yaktığı yere ve kelimeler kuru dudaklarda bölündü hecelere şehir uyumalı artık sabaha ne kaldı ne kaldı geriye tenler satıldı heveslere caddeler bölündü devriyelerce rüzgar süpürüyor kaldırımları uçuşuyor paltomun yırtmacı takılıyor ayaklarıma yeni solistin el ilanları uçuk pembe dudak rengi tutmamış kızıl saç boşalıyor yaldızlı kapıdan insanlar dillerde küfür yüzlerde kandırılmış guya masum tavırlar uyanmış bebek inletiyor daracık sokağı uyumamış komşu kadın sızlıyor memeleri hevesi emzirmek hiç doğmayanı gözlerinden kan damlıyor geceye susuyor bebek belli ki doydu sessizlik bıçak gibi girdi sineye gece acıya hiç doymadı kırılmasın yuvarlanan şişe peşinden koşuyor son yudum,son endişe fark ediliyorum yaklaşıyor gölge amca para söz! ! İçtiğim son şişe asılıyor eteklerinden yırtıldı paltom üşüyorum kaçıyorum senden birleşince ne kadar kahpe şehir ve gece Ali Gençay |
Şu Tokat Dedikleri
Kar yağmış şu Tokat’ın başına Kurban olayım yar hilal kaşına Üşürüm, çatır ayazdır zemherin Koyarsan beni sensiz tek başına Gelinler al yazma bağlar başına Kına yakar sürme çekilir kaşına Sanma ki kalır sende güzelliğin Kardan beyaz aklar düşer saçına Türkü söylenir vurulur mızraba Oynar delikanlılar kızlar aşkına Gönlümde büyür senin hasretin Kalkmaz kollarım düşer iki yana Şu Tokat dediğin iki dağ arasında Gül koymuşlar camdan bardağa Benim gönlümün dermanı sensin Kurban olayım yar seni yaratana Ali Gençay |
Taştan Heykelin
I- yok! ! yok oluyorum her gün doğumu yok olduğunda II- Ah! ! bilsen kıvranışlarımı dokunamazsın göz yaşlarıma tenimin buz kesmişliği ürpertemez ki seni ben taştan yontulmuş heykelim duyamazsın kilit vurulmuş mermer dudaklarım bedenim III- Hani! ! Kaderim ya hüzün dağının zirvesine dikilendim göğüslenen zemherim miydi? yoksa sensizliğim mi? bilen bendim kuru yeller esti yırttı tenimi yağmurlar yağdı tepeme de kupkuru kesildim sarsıldı yer salladım sersemliğimdi üşüdüm *******i ayaz değildi sebebi sendin IIII- kırdılar kollarımı,bacaklarımı başım kaç kıta uzakta bilmem yok! ! yok olmayacağım olsa da bedenim taştan mabedinin temelindeyim Ali Gençay |
Terk Ediyorum Seni
‘’İşte gidiyorum çeşmi siyahım Önümüze dağlar sıralansa da Sermayem derdimdir servetim ahım Karardıkça bahtım karalansa da,, Göz kapaklarıma çizdiğim mor sancı Avuçlarıma sıkıştırdığım berbat acı Düğümler attım uzun ince yollarıma Başım önümde terk ediyorum seni Siyah gözlerin ******* boyu sevda bana Sevda türküleri değdiğinde kulağıma Bulunduğun şehirde yaşamak bela bana Başım önümde terk ediyorum seni Ben ağlamamalıyım kimse bilmemeli Göz yaşlarım sel olur coşar hasretinle Hasretim yok etmeden sevdiğim şehri Başım önünde terk ediyorum seni Yok başka çarem,çığlığım eyvahım Gece olmadan kararır kara bahtım Dertlerimi sırtına vurmadan gecenin Başım önümde terk ediyorum seni Bir kezim daha yok,servetim ahım Yarınım yok,dünüm yaşanmışlığım Ekmeğime sürdüğüm türkü katığım Başım önümde terk ediyorum seni Yazılanların,söylenenlerin ardındayım Sana,içindeki ürperme kadar yakın Adımların götürdüğü kadar uzaktayım Başım önümde terk ediyorum seni Ali Gençay |
Toprak Yüreklim
I- rüzgarın seslenişi aklına yer eder kurur tenin toz,toprak savrulur yağmur beklersin çatlaklar parmak kalınlığında beklenen damlalar nergislere gebedir bir kaç damla suda nilüferler yüzer II- rüzgarım sana değer yağmur olur düşerim tenine mis kokulu nergisler açarsın yüreğinde sevda denizi olur hasretle nilüferler yüzdürürüz olta atıp aşk çekeriz yanıp sevdanın narından soyup dalarız derinliklerine III- rüzgarınım esişim yağışım sendedir toprak yüreklim Ali Gençay |
Uçtu
pembesinden söktüğüm uçuklarım dönün dönüp duranlarım kelebek kanadında umutlarım haydi şimdi yakala uçtu uçacak diye elimde tuttuklarım uçar demişti babam inanmamıştım buydu çocukluklarım neden aldım ki elime seni ne bilirdim uğurun başkasına aldandıklarım haydi şimdi uç uçtu zaten uçacaklarım Ali Gençay |
Ulu Çınar
Gölgesinde uyuduğum ulu çınar Dikilmiş avluya,kuşlar yuvalar Her dalında yıllara şahitlik var Üşüyorum sarın beni yapraklar Avlu büyük,küçük kare taşlar Ortada şadırvan su içer kuşlar Bastonlara dayanmış ihtiyarlar Namaz vakti geldi,saf tutarlar Musallada gözyaşı ölen mi var Avluna bırakılan yetim çocuklar Sana helallik için mi tabuttalar Söyle bu kaçıncı şahitlik çınar Yıldırım düşmüş yarılmış çınar İnadına yeşermiş körpe dallar Salıncak kurulmuş sallanırlar Bağlanmış çaputlar, paçavralar Çakılmış mukavvadan ilanlar Sanırsın acı çekiyor sessiz ağlar Çiviler gömülmüş pasları akar Yeşil yapraklarını rüzgar okşar Yetişti minarelerinize mimarlar Şimdi göğü şefkatiyle o kucaklar İlahi söyler hafızlarla,dudular Giden gider kalan koca ulu çınar Ali Gençay |
Umut
I- sen denize atılan umut düşler dolu şişe korkma sahile vurmaktan nedir bu endişe elbet biri bulur okur dudaklara dökülür hece,hece umutların hayallerin kimse bilmez gizemli sır efsane III- korkular neyin deliğinden çıkan ince ses geceyi yarar inlercesine gece pare,pare her paresi katran zifirce III- sen duyduğum ses aldığım nefes seni dinliyorum sessiz öylece Ali Gençay |
Unutmadım
hüznü senden sonra sevdim avunamadım yaşayan oldum yaşattın acıyı senden sonra buldum unutmadım yokluğunda çocuklar gibi pustum göz yaşlarımı gizledim yağmurlar yağarken ağladım yalnızlığı senden sonra buldum unutmadım aç avuçlarını bak! neyin kaldı? göz yaşı mı? Hüzün mü? ne kaldı sevginden sana? unuttun! unutmadım halen yoksun şimdi gününü gün eden utansın ağlarım,utanırım da hazan yağmurları yağsın seni senden sonra buldum o yüzdendir unutmadım Ali Gençay |
Utanç
ürpertecek içini dibini bilmediğin kör ******* gözlerine ışık düşürmeyecek nikotin kokan kararmış perdeler fahişeler değecek tenine üstünde yatağın satılık gülüşler altında hamamdan kaçan böcekler bitirecek sigaranı dudakları kırmızıya çalan vesikalı bedenler sahne bildik ezberinde söylenecekler telefon zili beklenen giyilir yüksek topuklar aşkım hoşça kal ne kadar çok verirsen o kadar çok gömleğinde rujdan lekeler o kadar çok aşk denen tek heceler bu mu yalnızlığın bu mu insanlığın hederin kederini yaşayansın kaç kadın değdi tenine kaç kez döküldü dudaklara kiralık aşk kırmızıyı şarapta tanıyansın at bahşişini pezevenkler havada kapsın sokma kafanı paltonun dik yakalarına oturmuş seni izleyenler köşe başına utanma gülmezler onlarda benzer senden daha çok sana… Ali Gençay |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:48 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.