![]() |
O artık benim için bir ölüdür demişsin
Seni bunca sevene acı bir sitem mi bu Ayrılıklar içinde taş mı kesildi kalbin Hiç unutmam dediğin günleri unuttun mu Bir ev hatırlıyorum sonra küçük bir oda Ve hazdan yeryüzünde kaybolmuş iki kişi Ellerini sürdüğün her şey güzel olmada İnan her gün yeniden yaşıyorum geçmişi Değil sevistiğimiz o eşsiz birkaç ayı Bir elmas parçasını ustaca işler gibi Bir bir düşünüyorum geçen her dakikayı Dilerim yeniden doğ gel de güneşler gibi Mahzun dudaklarımd |
Kasımpatıların adları çıktı
Kasımın masımın patladığı yok Buralarda her gün, altı patlıyor Bazen yedi, bazen on iki, On altı bazen... Katran karası gece, Ağaçlar hortlamış ay ışığına Bir çocuk atlıyor Kırık kütükten Atlılar: Ardından, Mahşerin atlıları... Ve fakat, o küçük yürekte Ümit o kadar büyük; Yakalayamıyorlar Birer birer çatlıyor Altlarında atları!.. |
bir gün bu şehrin en yüksek tepesine
senin heykelini dikeceğim limana yanaşan gemilerden önce sen görüneceksin sen yol göstereceksin karanlıklarda pullarda senin resmin olacak vitrinlerde senin fotoğrafların bu şehre gelenlere önce seni gösterecekler bense dilediğim gibi günün her saatinde yalnız seni göreceğim ve karlı, soğuk bir kış günü senin o duygusuz ayaklarının dibinde can vereceğim. |
Kemiriyor beynimi bir düşünce:
Neler olur Ay dağları aşınca? Mâlûm koşup meçhûle kavuşunca ...Ayal evlât o gün beni el bilir ...Üstüme bir, 'hiç olmamış hal' gelir Gözlerime göz açıp baksa bebek Sarsılırım, belki derim; bu sevmek Yüreğimde can çekişen kelebek ...Can evimin cidârından yol bulur ...Ne haldeyim, bilse bilse el bilir Konuşursun, bilir misin, tûtiye Melûl koyun, mahçup bakan kediye, 'Pervâneler, koştuğunuz ne? ' diye ...Sorsam, sazlar inler, sözü tel böler ...Niye b |
Âşıklar dert söyler, sanma dil ağlar
Ayrılığa gurbet eller ağlamaz Yolların sonunda bir güzel ağlar Sel alır yolları, seller ağlamaz. Rabbi kula ağlar ağlamaz da kul, Kul olur bir pula, ağlayamaz pul Çulu birkaç pula kul eyler kulu; Kullar ağlar çula, çullar ağlamaz. Bülbüller ağlatır, güller ağlamaz, Ömrünü verirsin, yollar ağlamaz, Saçlarına aklar düşer de yârim Ağlar ve anlarsın; yıllar ağlamaz! |
Yanar benim deli gönlüm; hicaplı nâra yanar
O aldanır sana ancak: Kanarsa yâre kanar Yolun benim çilehânem; figânı saklı nehir Velâkin uğramıyorsun o nehre sen nicedir Nasıl çocuklara uğrarsan öyle, bir kere gel Yetim, öksüz beni gözyaşlı gördüğün yere gel Gel artık ey ilâcım gel, gel artık ihtiyâcım Tabîbimsin biliyorsun ki muttasıl muhtâcım Uyandı çöl bile feryâda sen de duy ne olur Bahar döner gelir ammâ olan bir ömre olur Kazâsı yok bu hayâtın ki; aşk yegâne demek, San |
Tutuldum bir garip sevdâya yine,
Kırıldım bugüne, düne, yarına Beynim öldü gönlüm durdu âyine, Yürüdüm sevdânın yarınlarına Bir ayyaş söylendi ileri geri Ruhumu okudu meczup bir peri Ben yeteri kadar aciz kendimden; Yürüdüm, başımda seher yelleri İçimden veya dışımdan, Benden veya başkasındandı Beynimde çınlayan uzun hava Veya türkü idi, veyahut değil Değil ve hatta belki ses bile Çok da, önemli değil Nasılsa her yolun bir bitimi var, Yolumda boylu boyunca ölüle |
Şirin yâr efkârsız mıdır;
Câm doluyor câm üstüne Acep yâr vefâsız mıdır; Zan eyliyor zan üstüne Çoban meye üfler yine, Mâniler hazân üstüne Yârin gönlü arsız mı ne; Han buluyor han üstüne Sevenden şek olmaz sâdır: Fer gelir ferzân üstüne Ammâ o yâr hırsız mıdır; Kalp çalıyor kalp üstüne Bir bilirim, bilmem iki Şüphesiz mizân üstüne Benim yârim kâtil mi ki; Can alıyor can üstüne |
Gelmeseydim keşke hiç
Nerden esti bu rüzgâr? Ateşböcekleri yok, Şenlik bitti Mâtem var... Saçlarımda, yüzümde, Kırbaç kırbaç bir soluk Hem soğuk, acımasız, Hem ağlamaklı, Buruk... ...Başım üstüne buyruk, ...Lâkin düştü yuvalar! ...Şu yorgun gelen kuşlar ...Nereye konacaklar? Terk etti gitti bizi Yeşil çim, kızıl güller. Ürkek, sarı yapraklar, Düşüyor titredikçe Korkudan, Çıplak dallar ...Onlarla giden benim ...Benim kadar korkaklar ...Eğer böyle üflersen, ...Neye tutun |
Bir tek dalga gelecek surları devirmeye
Cımbızla çekecekler incitmeden, kırmadan Tek kıvılcım yetecek defterleri dürmeye Köslere vuracaklar dinlenmeden, durmadan Bir alçak koşturunca saklanacak yer diye Bir kapı çalınınca: 'Emâneti ver' diye Münâdi ünleyince; 'sâhibi ister' diye Rakkaslar duracaklar son saati vurmadan Ahâli kazma kürek ne varsa ellerinde Doğmamış yürek için siper kazmışsa yere Üç aynada tek akis birleşmişse bir kere Dört unsur barıştılar hiç kimseye sormadan... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:12 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.