![]() |
Ayıp düşler kuruyorum
Ayıp düşler kuruyorum karanlıklara inat düşüyorum koltuğun sırtlanmış yüksekliğine kasıklarıma düşüyor bin türlü sancı cevizin dudaklara verdiği renge dönüşüyor düşlerim secdeye varamadığım ibadetlerimin rükuya durmuş halleriyle çöküyorum dizlerime kancık bir uzaklığın acısı saplanıyor böğrüme güllerin kanattığı yerdeyim okunan tüm duaların varamadığı iyiliklerdeyim. Kaprisli bir saatin akıp gitmez yelkovanındayım, An be an beyazlayan saç tellerimle. Ve bir enstrümana takılıveriyorum Çığlığımla. Okunan dualar varıyor kimliğime Kimliğim iki heceli bir kelime Adımı zikrediyor dünyaya Kaybolmuşluğumu hatırlatmak adına Dudağımı ısırıyorum kanayan yanımla İçten içe akışımı seyrediyorum Garip bir haz duyuyor göğüs kafesim Oysa kan kokuyor nefesim İşgal edilmiş sokaklar, şehirler, ülkeler gibi Tutuklanıyorum kendime Kabuk bağlıyor sevdam Memleket türkülerine kapılarak Son rükuya vararak emaneti teslim ediyorum Duvarlara Duvarlar Tırnaklarımla haritalaştırdığım hasretlerimin Kitapları Tırnaklarım Harç harç birikmişliğim Oysa yeşil vadilerde ağaç kovuklarındaydı varışlarım Varışlarım tümcesiz ve zamirsiz bir cümle Öykünmesiz gitmelerin adresleri Duaların melodilere yüklenmiş seslerinde Zikir eyliyor Kızıl kızıl düşlerim Murat Tali |
Aylardan Ekim
HazAN sarmış yüreği mevsim sonbahar, bilindik günlerden bir gün değil bu, öykülerin satır aralarına dizildiği kalabalık ve iğne delikleriyle kanamış kanatılmış bir gün... Aylardan Ekim olmuş ne yazar gün kanadıktan yaprak döküldükten sonra. İlmek ilmek işlenen gökyüzüyse, yıldızları şeffaf iptenmi yaptın gecede yıldız yok, yıldızların sesi geliyor bu şiirde yıldızlar seninle mi çıktı yola? bırak gecenin soluğunu ölmesin artık yalnızlıkları... Yıldızların Murat Tali |
Ayrıkotu düşünceler
elekten sardunyalar eledim tel tel çiğdem çiçekleri döküldü leğende kardelenler yıkadım sıktığımda menekşeler damladı bardağıma kenger doldurdum içtiğimde ısırganotu oldu tabağımda papatyalar çatalımda ayrıkotları kaşığımda baldıran otu bıçağımda dermansız dertleriyle böğürtlenler ve tereciye tere satmak için bohçamda deste deste tere derdimi döktüm ortalığa binlerce çiçek açtı ya sevinçlerimi dökseydim ne olurdu acep Murat Tali |
Banadır dönüşleri yalnızlıkların
bir gün düşerse yalnızlığa iklimler kutuplardan düşen bir buz saplanır okyanus derinliğine balinaların püskürttüğü su donar havada üşür eskimo gülüşleri üşür kutup ayıları üşür foklar ve penguenler tutunurum ellerine sıcaklığınla dönerim ekvator kızgınlığına ve çöl yalnızlığıma Murat Tali |
Başak
Zaman bir değirmen Bense buğday başağı Öğütülüp öğütülüp Savruluyorum Avuçlarından gökyüzüne Rüzgarla dağılıyorum Karışıyorum saçlarına Murat Tali |
Başlıksız. (adını koyamadığım düşlerime...)
Sessizliğinle sarsılır bu kent hıçkırıklara bürünerek, oysa zamansızlığıyla ne özlemler birktirmiştir içinde şimdiye kadar. sokak lambalarının ışıklarından kaçarak gizlenirdi köşelerine dar sokakların özlemleri devrilen çöp kovalarından kaçan kedinin ürpermesini hissederdi tüm teninde teni dönüverirdi titrek ışıklarına sokak lambasının sonrasında açıverirdi bir balkon kenarına konulmuş vazoda menekşe olarak ilk güneşte parlardı ve gülümserdi yüzü yüzünü verirdi güneşe güneşte kendini menekşeye su yürürdü köklerine kökleri sarardı toprağı sarardı ıslaklığıyla toprak, vazoyu vazo çiçek açardı ben bakardım vazoya Murat Tali |
Beklemek
Bir sevgiliyi beklemek hemde bilinmeyen bir sevgiliyi beklemek beklerken nasıl düşler kurar insan, hele gece düşlere dalmışken, uzanır bir el inceden inceye, sessizliği bozan, pencerenin kenarına düşen bir gül olur. yada, bir kuş kanatlanır gece karanlığı içinde beyaz aydınlığıyla. geleni beklemek *******e mahsustur. gecede, gelmeyenleri saklar koynunda bu yüzden gece yalnızlıktır. beklerken sevgiliyi ince belli bir bardaktan çay yudumlar, ve pencereden dışarı bakakalır gözler.. Gözler; sevgili hasretinde sislere batmış, ay doğuşu özlemlerle yüklü gemiler gibi.. Nuh'ûn gemisine yüklenerek gelecekse sevgi yağmuru şiddetlendirki kasırgalara dönsün zaman... gelecekse o vakit gelsin sevgili Murat Tali |
Bekliyorum
hüznün nerede yitmiş sevgili, hangi yıldız takılı kalmış gözlerinin ışıltısına, bu kaçıncı sensizliktir güneş tutulması günde, nedensiz mi çarpar pencerene yağmur damlaları, silmek istersen yanaklarımdan özlemini bir mendil ile gel bekliyorum penceremde seni Murat Tali |
Ben Geldim
içimde deniz yüklü fırtınalarla ben geldim hani an olur tarifsiz kalırsın ya idam edilmiş düşlerin kıyısında koşarsın koşarsın ne sen yetişirsin ne kovalayan yakalar seni kan revandır tenin kalbin dinamitlenir en büyük kayaları koparırcasına bir kuş kanat çırpar kuşlar kanat çırpar ürperir yalnızlık işte böyle bir yitiştir sensizlik ve ben gelirim deniz yüklü yalnızlıklarla Murat Tali |
Ben seni Bir Mayıs gibi sevdim
ben seni bir mayıs gibi sevdim sokaklara dökülüp haykırırcasına kalabalıklaşarak ve coşarak ben seni bir mayıs gibi sevdim sokaklara dolarcasına pankart pankart, afiş afiş, slogan slogan büyüyerek ben seni bir mayıs gibi sevdim birlikte kuvvet doğururcasına işçilerin kardeşliğini türküleştirircesine ben seni bir mayıs gibi sevdim sesim kısılırcasına ayaklarım yorulurcasına ben seni bir mayıs gibi sevdim yüzbinler olup seni haykırırcasına türküler söyleyip halaya katılırcasına ben seni bir mayıs gibi sevdim Murat Tali |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:20 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.