www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Gürbüz Öztürk (https://www.cakal.net/showthread.php?t=136482)

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:49 AM

Efe yüreğimin incileri



hem ağlarım,hem giderim
derler ya eskiler
hem ağlarım,hem kanatlarımı
açarım
göçmen kuşlar
gibi
ya da
kuvayı milliyenin efeleri gibi
birkaç damla gözyaşı
efe yüreğimin incileri
iyi bakın
çeker giderim başka diyara
göçmen kuşlar gibi
iyi bakın
şehit olur giderim başka diyara
o efeler gibi
geride kalır ceketim
anam için evlat kokulu

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:49 AM

Eksen



yüreğimin acıları sevketme
yeteneği olmasaydı
kuşların kanatlarına
ve o kuşlar hiç tereddütsüz
ve ücretsiz
taşımayı kabul etmeseydiler
gönüllü taşeronluk yapmasaydılar
ben nasıl yaşardım adı 'sevda' olan
kendi tekil
içeriği çoğul
ve içeriği bilumum
acılarla dolu
olan bu kelimeyle
kendini eksen yapmış
bu haliyle

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:49 AM

Elmas güneşi hipoteği



sen bilmiyorsun
ben senin gözlerine bakamam
yine söylüyorum
sen bilmiyorsun ama
senin gözlerin
elmas güneşi
ışıl ışıl
aklına birşey gelmesin
sen konuş
ben dinlerim seni
bakamasamda yüzüne
anlayabilirim belki
anlattıklarını
aklıma koyduğun
elmas güneşi hipoteğini
kaldırabilirsem
dokunabilirim belki saçlarına
unutabilirsem
iki kelimeyi de bir araya
getirebilirim
ve belki uzak bir ihtimalde
olsa
seni sevmeyede cesaret
edebilirim
işte büyü dedikleri olay
bu olmalı
elmas güneşi ışıltılarının
duygu ve düşünçe sistemine
ambargo koyması
mantığın,aritmetiğin
analitik düşünçenin
hesab ve kitabın
rafa kaldırılması
..............
yok yok
imkansız
ben sevemem seni

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Evrenden büyük insan



ne kadar gizemlidir bir insan
kim bilebilir
sabahın bir vaktinde
adı metropol olan bir şehrin
milyonlarca patikasından
birinde yürürken
neler düşündüğünü
kim anlayabilir
hüngür hüngür ağlayan
bir ağacın
sarı renkli hüzün sağanağından
geçerken
.............
ve kim anlayabilir
onun bu haliyle
evrende öyle sanıldığı
kadar da küçük bir nokta
olmadığını
ve hatta evrenden de
daha büyük olduğunu
..................

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Evrene dağılmak



Rüzgarı bekliyorum
................................
İnan bana
avucumda tuttuğum
şu küller
yanabilecek olan hiçbirşeyin
külü değildir
onlar ateş topuna dönmüş
sevdamızdan artakalan
kahrolası mikrobik atıklardır
..............................................
Rüzgarı bekliyorum

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Evrensel Empoze Sağanağı



yoruldum
dolayısıyla sustum
kendi kabuğuma çekildim
ve üstüne üstlük küstüm
kolumu-kanadımı
kafamı-yüreğimi
kırdım
ikinci el-insan yedek parçası-
alım-satımıyla uğraşan bir dükkana
yok pahasına sattım
çekildim
dolayısıyla azaldım
yüksek şiddette bir deprem
gerginliğinden sonra
kırılan ayaklarımın üzerinde
durmaya çalıştım
ayaklarımın dibinde bir sürü
cansız
artık ölmüş deniz halimle
kırılıp-dökülen bir limanın dibinde
uysal bir denizim
güzelim kıyıları artık eskisi
gibi sevemiyorum
çakıltaşları da öldü
ben durgun,onlar durgun
martılarında ekmek teknesi
olmaktan çıktım
düşünçelerim,fikirlerim ve ideallerim
bir dizi sopalama operasyonundan
sonra
ölü balıklar gibi
antiparantez içerisinde'dinozor'
yakıştırmasıyla
bir kenara atıldılar
boynumdaki urganlara öylesine
alıştırıldım ki
yüzyıllar öncesinden varolan
sonra inanılmaz bir şekilde
mumyalanarak
derin bir uykuya yatırılan
genetik yapımda mevcut
atalarımın karakteristik özelliklerinden
inanışlarından hareketle
öldüğümde
'kıymetli eşyadır
başucuma konsun' diye
vasiyette bulundum
........
evrensel empoze sağanağı altında
bir salyongaza döndüm
elimde olmayan
savunma içgüdüsüyle

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Falakaya yatırılan kalem



Güneş vuruyor kalemime.
Kalemimin gölgesi;
anlaşılmazı zor bir pandomim
sanatını icra ediyor.
Ben biliyorum
ve anlıyorum,
her gölge hareketinin manasını;
yalnızlığımı siliyor bu kalem
ve korkularımı bertaraf ediyor.
Anladığım ve hissettiğim herşeyin
aks-i sedası değil sanki bu.
Sanki güneş tokatlıyor kalemimi
sarhoşluğuna kızıp
derbeder oluşuna sitem ediyor,
kendime getiriyor beni.
Anlıyorum;
güneş falakaya yatırmış kalemimi,
bilemediğim herşeyin
ABC'sini
yazdırıyor bana,
elimden tutmuş ışıklı günlerin
hikayesini değil,
aslını yazdırıyor bana.
...................
Ağlayarak okula gittiğim
ilk günlerim geliyor aklıma.
Tabiattan sarı toprak
almaya giden,
bir yaşlı kadının ellerinde.
...............
Anlıyorum durum vahim
çocukluk zamanlarımdan kalma
duygularımı da yemişim.
................
Gözü yaşlı kalemime yazık
ellerim kırılsındı! ! ! !

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Geceyi okurdum



çocukluğumun kocakarılarıyla
sonbahar mevsiminin
serin *******inde
beslerdim,
pekmez kazanlarının altında
yanan ateşi;
babamla dağlardan arakladığımız
ömrü geçkin odunlarla.
ateş hararetinden
ve parlaklığından birşey kaybetmez,
oynak dallarının gölgesi
bir dansöz kıvraklığında
ker***ten teşekkül
evimizin duvarlarına düşerdi.
ve gece saklayamazdı kendini
geceyi okurdum,
ker*** duvarın bedeninden.
ateşin oynak dalları
bazan öylesine alfabetik
ve geometrik olurdu ki
herbirini anlamlandırma da
hiç zorlanmaz,
en baba kahve falı bakıcılarından
daha baba yorumlar yapardım.
velhasıl ihanete meyilli
geceyi kahrederdim,
ihanet olasılıklarından
yola çıkarak
ürettiğim tedbir senaryolarıyla.
.............
bir küçük dedektif olurdum ki
sormayın gitsin.

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Geç kalınmış aşklara



çocuk gibi gülümseyişinde olmasa
alıp götürecek beni
kömür karası gözlerin.
adını koyamadığım
önceleri hiç gitmediğim yerlere.
eziyor beni
siyahın asil ve hükmeden yanı;
siyah senin siyahın;
ancak tutunabilirim karşında.
elim titriyor
ayakbağlarım çözülüyor
titreyen elimden düşecek
bu şarap kadehi.
sana birşeyleri anlatamadan
aklıma gelenleri söyleyemeden
yığılıvereceğim gözlerinin önünde,
dilim tutulacak,sesim kırılacak sanki
sendeki bu zeytin karası gözlerin
benim hükmüm
sona gidişim
biletimi ele alışım olacak
ve ben mecburen
geç kalınmış birşeylerin
acısını yüreğime saklayıp
sisli bir istanbul gecesinde
gerçekleştiremediğim bir çok şeye
yanmadan gideceğim derken
bu seferde senden bana kalan
yürek yangınıyla beraber
ayak seslerimi sana duyurmadan
gideceğim bu şehirden.

GooD aNd EvıL 11-07-2008 11:50 AM

Geldi geçti



Siz denizden aldınız onu
denizden.
Balık sırtı gibi birşeydi
gördüğünüz.
kâh kaybolan,
kâh görünen.
Yunus balığı gibi de gülümseyen
bir cici bebekti,
payınıza düşen.
bağrınıza bastığınız,
olabildiğince değil,
alabildiğince sevdiğiniz.
....................
Geldi geçti işte bak,
geldi geçti.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:06 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.