![]() |
Burak
BURAK Dünyadakiler koca bir yük müyüm Evrene ve içindekilere küs müyüm Zaman karşısında oldun iki büklüm Kime dolandım ki böyle kördüğüm Hz.Osman’ın zekâsına hayran kul İman ve hayânın tacıyla sen kurtul Bin deve yükü mal dök Tebük için Mücahidi silahlandırılır Allah için Sefihler yiyip içiyor doymak gayesi Tok ne bilsin açlıktan kokan nefesi Affetmeyen duymaz Kevser’in sesi Ayağına toprağım nebilerin Nebisi Rızık ve ecel bizi buraya bağlayan İbadetleri hep şükürle tamamlayan Günahlarına gece-gündüze ağlayan Rahat yeri değil bura dar-ı imtihan Zühd ve iman-ı yakinle rahata erilir Tul-ü amelin de iyiliklerini kemirir Seherde kuşlar bile zikirle dile gelir En aciz mahlûk en rahat mı beslenir Bu vakit İslâm âlemini kim uyutmuş Zengin olan fakirin hakkıyla doymuş Uhuvvet kalmamış, zekât unutulmuş Adaletin, kardeşi kardeşe vurdurmuş Kötülük iyiliği geçer rahmet gelmez Musibet günahtan ayrı düşünülemez Kader adalet eder de asla zulmetmez A geminin dümeni kaptansız dönmez Hayat yolum emel uğrunda tüketilmez Dünyayı seven Cennette bile gülemez O cüz’i akılla marifetin sınırı çizilmez Ruhu kanatlanmayan öteleri göremez SAİD TOPRAK |
Can ve Beden
ESARET Üzerindeki nimetlerini çok hatırla Saymakla bitmez şimdi bu aslında Sözüm sana ey çift bakıp tek gören Vahdeti bulmuştur buna şükreden Yola çık sorma bana da artık neden Zahmetsiz rahmet de olmaz hemen Bu diyarda yedi deveyi güdemeyen Şaşı görür de olur leziz Selsebil’den İşte arz bir imtihanın sırrı meydanı Can işit binlerce Hay Hû’lar kâinatı Merhamet uyandır ihtiraslı gafilanı Selbet içindeki şeytana uyan yanını Yoldaş et kendine ilahi emre uyanı Sor bakalım ne diyor şu nefsine de Heva ve his atın yolcu kimin elinde İşte gör dünya nimetleriyle aldananı Aynana bir bak, halini gör de söyle Nereye kadar ki bu geliş gidiş böyle Çok meşgulsün sen de a demek öyle Nasıl esir olursun can bedene kül ye SAİD TOPRAK |
Canınız Sağolsun
CANINIZ SAĞOLSUN Canınız sağ olsun beni bana bırakanlar Harabe fakirin evini insafsızca yıkanlar Nefsimin isteklerini bana hatırlatanlar Yaldızlı dünyanın aldatacağını sananlar Ben evet yalnız başıma tek bir kişiyim Gönlüne kainatı sığdıran o son dişiyim Osmanlının torunu Fatihan’ın nesliyim Babamın en hararetli olan ilk nefesiyim Doğduğum da başıma açılmış bu dava Edilir mi dünyada ekmek için hiç kavga Okyanusta kıyıları döven meçhul dalga Başına geleni istemelisin bunu iyi anla Damla damla oluşur kutlu hikmet denizi Acaba birbirimizi karşılıksız mı severiz Menfaat uğruna niçin başkalarını yereriz Söyle böyle nasıl Cennet’i hak edebiliriz Tutulmamış olsa da senin ince ellerinden Sen tut yardıma muhtaçların sinelerinden Rabbim görüyor her şeyi penceresinden Hayat fiili duaysa yaşamın neticesinden Ölüm gelip çatacak endişesi de uyutmaz Dili olmayan kulların ağzı da hiç kurumaz Yalnız güzel gören o güzellikleri düşünür Ömür sahipleri bir gün beyazlara bürünür Ganimeti içinde bulunduğun o an bilirsen Hatırla Rabbi’nin üzerindeki nimetlerini İlahi bir aşk şu Adem’in yaratılış hikmeti Takva doğruları sevgili tercihinin sebebi Gönüllere su serpen Cebrail(a.s) ’ın ilkası Bir araya gelemez ki ümmetin iki yakası Gerçekten din kardeşlerinizi sevseydiniz O lokma ekmeği hiç bölüşemez miydiniz SAİD TOPRAK |
Cengiz'e
CENGİZ’E Bir dostum vardı adı Cengiz Gerçekten de çok esrarengiz Az uğraştırmadı beni densiz Düğün olur mu hiç Kanbersiz Sonunda O da bir balta buldu Ekmek gördü sofraya kuruldu Kendisine çok imkân sunuldu Gözlerini açmadan o yumuldu Yamandı ama O bizim çocuktu Delikanlılığı yüreğinde uçuktu Sormalı hayata neden buruktu Bu şairlik aşkı iliğimi kuruttu Ne alakası var be canım deme Dinle kalbin atıyor bak seninde Sabah akşam Onun aşkıyla inle Kısmetse bulur hemşire yenge SAİD TOPRAK Said Toprak |
Cihad Eden
MÜCAHİTLER Tekamül etmek ayatı tekviniye emrinden Aslına uyarak yücelmek insanı kamilden Davud’un elinde nasıl yumuşar demirler Allah’tan korkmalı değil mi a mücahitler Nasuh tövbe ettiğini söylerdin yüz kere Sözünde duramadı o nefsin kaç bin kere Ahde vefalılar görmek istemezdi yüzünü Göremez ki herkes kan ağlayan yüreğini Çocukken bile ikame ettin dinin direğini Hay babana rahmet öpsene o kutlu elleri Görenler zannediyor ya bu fakiri bir deli Seher yeli aklını nere savurmuş daha yeni İstemeden bile Rabbine güveni tam olan İbrahim’lerdir karşılıksız O’na ram olan Şu hayat masal gerçekten bir yalan dolan Sen misin o gül bahçesinde en son solan Mukaddes yükün emanetçisi a genç uyan Sınırsız arzu ve isteklerindir yolda koyan Allah için sık dişlerini hele az daha dayan Kaldır başını bak sema ehline sana hayran Aman ya Rabbi zemin ne kadar da kaygan Keşke etmemiş olsak Rabbimize hiç isyan Yeryüzünde akıllara sor ne demek nisyan Bu dünya mümine olmuş sanki bir zindan |
Çanakkale Ruhu
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! Akif’in her sözü İstiklâl Harbi’nin özü Gördük medeniyetin en çirkin yüzünü İki yüz elli üç bini şehit çeker yükünü Milletin sinesine inmiş imanın o kökü Yedi düvelce saldırıyor dört cepheden Kâfir rahat edemez nuru söndürmeden Ne uğruna savaştığını dahi o bilmeden Gemiler batar Allah’ü Ekber sesinden Her eve bir ateş düşürdü mahşeri gün Tekbirler uçuşuyor sanki haşir bugün Çağlar Rahmet hazinesi Lebbeyk der Süngü ucunda düşmanı denize döker Ruhunu besliyor mücahit o nefesiyle Hatunlar mermi ısıtır gönül kafesiyle Tatmin olur yürek yalnız Hû zikriyle Ameli hazineni saklı tut âli niyetiyle Kalbine ilahi sevgiyi sığdıran bilekler Ölüm korkutamaz o yiğit oğlu yiğitler Şehit olmak aşkıyla yaşar hep niceleri Ebediyeti burada kazanır gönül erleri Kur’an’ı dinle okuyor kâinata ayetleri Söyler Muhammed en hakikatli sözleri Evliyaların nazı erişir yedi kat semaya Ne yapmaya geldin koskoca dünyaya Acziyetini bil kalmayasın ötede yayan Razı olarak rızkına, kaderine taş atma! Hırsa kapılma hayatın küreklerine asıl İstemeden yaşamak mümkün mü nasıl Yılana yolunu gösterebilir şu tatlı dilli Hapsedilmeye en layık olan uzun dilli İçindeki gizli benliği ebediyete dek sil Başkasının yaptığı kötülüğü iyilik bil Denge ne güzel haslet savaşlar da bile Düşmanı bile dost ederek getirir dize Zaten savaşın kendisi değil mi ki hile Övülmüş Türk’e dokunmaz Allah işte Bu şan çok yakışır Fatihan’ın nesline Çanakkale geçilmez! Allah’ın izniyle O nesil toprak oldu kanlarıyla şu atiye Selam olsun zaferle dolu şanlı maziye SAİD TOPRAK |
Dava mı Vefa mı?
ATLÂL(*) ’A DAVA Bırakmaz hiç gam suyuna bulanmış atlâl beni İçinden çıkamıyorum ağına düştüğümden beri İmdi söylemek istiyorum uyandırma sevenleri Yokluk aleviyle yanarken yok edemedim seni Kadıya giderek davacı olmak istedim senden Aziz Mahmut Hz dedi aşkın kendisi dava zaten Hüdâyî Hz.’leri tanığın var mı manâ âleminden Uyuyamıyorsun çektiğin cefa ayrılık yüzünden Gerçekten derinden yaralamışsın beni meğerse Dost düşman derdim bilmez ya halime güler de Ab-ı Hayat suyunun o kaynağını bulursam eğer Hidayete vesile olmuşsan çekilen her şey değer Bilme çektiklerimi ki sen de üzülmeyesin diye Her gün birkaç saat hasbi-hal ediyoruz seninle Uzaklardayım ama şunu bil kalbim o ellerinde Belki ölümü daha çok seviyorum seher yeliyle Gönülden gönüle giden yol var derler ya eskiler Ayrılık ateşinde yanmayanlar visâli ne bilsinler Hep dediğim gibi nasipse kavuşur can o canana Dakikalar geçmese de kader hükmeder zamana Köyün delisi olmak kolay değil ki ne dese yeri A sen gönlünü ferah tut olmasa da henüz seferi Ciğerini yakar kavurur gelmeyen hicret günleri Sabrın sonu selamettir göklere ağan o gönül eri Ne dersin abartıyor muyum güzelim gene biraz Galiba gelmedi dünyaya senden sonra tatlı kiraz Nefis ve hevâ yüzüne birlikte toprak atsak az az Aşk seli sürükler sözü buraya çağlamadan olmaz İsterim ki mezatımın üstüne iki kişiliktir sen yaz (*: Sevgiliden arta kalan hatıralar, birlikte gezilen yerlerdeki çer-çöp) SAİD TOPRAK |
Çember İçindeki Ruh
ÇEMBER Evimde ehli kitaba rastladığım gün Sözleri gelmeyen beş senelik düğün Sevinebilsem kurtuluşu olduğu gün Şehadetin olsun gördüğüm son gün Ne çok konuşuyor bu demiştin bana Maneviyat hazinen kalpteki amenna Senin için verdiğim en büyük kavga Hidayetin nasip etsin sana da Mevla Dünya dönüyor hep ölümler olsa da İnat geçmiyor her şey apaçık olsa da Yürümek mi istiyorsun taşlı yollarda Rahat yaşıyorsun sana verilen akılla İbrahim’e de verilmişti bu akıl nimeti Terk etmemişti hiç büyüklere hürmeti Arayarak bulmuştu O Rabbini nasılsa Cömert bir dua yaptı o Hakk uğrunda İsa da diriltmişti ölüleri kutsi nefesle Geceyi huzurda geçiriyordu peki niye İstiyorum dualarım da kalbin dirilsin Rüyalarında kutlu müjdeleri bildirsin Yaratılanı sev bu yaratanın bir kudreti İstersen yürüme hep o karlı yollardan Yüreğindeki buzları eriyorsa inançtan Kırdın demektir çevrendeki o çemberi SAİD TOPRAK |
Davam
DAVAM Söylenecek sözü zamanı gelince o toprağa atan Kanlı gözlerim sebepsiz yere mi yaşla bulayan Furkan’ı hangi vadide Hakla batılı o karıştıran Bilmem ki ne bulur uyanınca gafletli uykudan Artık susmalıyım ki o hal dilim biraz konuşsun Bırak cahili gıybet ederek arkamdan atıp tutsun Yıllarca ırmaktan kanlar akmışta ben durmuşum Gözlerimi açarak nasıl da o ellerimi yummuşum Bilmem ki ne desem dinmiyor; akar hep içimde Tek başına kaldı ya ağlayıp coşmak istiyor gene Nasıl olabilirsin böyle; bu kadar olmasan a aciz Anlaşılan o yolda O’nun için birer yalancı hiçiz Gafil olanın duası kabul olmaz derse Efendimiz Kendisine paye biçer doymaz o nankör nefsimiz Kulağından çekerek doğru yola getiremedim ki Başkasının derdi için de kâmil olan gülemez ki Üstadım yürüdüğün yola da layık olamam ama Mümin kullara ye’isi de yakıştırabilirim sanma Ne güzel eskiden çocuktun günahsız, tertemiz Ötelere göçünce var mı oturacak iyi bir yerimiz Dava olmadan nefes almanın bir anlamı da yok Ne istiyorsa hiç durma haydi peşinden ona koş Elindekini az çok demeyip sahibine ver ne hoş Onun verdiği cüz’i akılla şirk koşanlar bomboş O darda kalmışlara çetinleş açılırsın demişti ya Şimdi görse beni O aynı sözü yine söyler miydi Yoksa yüzüme bile bakmadan geçip gider miydi Kalp fenerim yok ama ya sevgisi bende olmasa Ben razıyım O’nun sevgisi tek servetim de olsa SAİD TOPRAK |
Deniz Feneri
DENİZ FENERİ Eğer şeytanı dinleyip inkarı seçersen Boşuna uğraşma güneşi söndüremezsin Öbür tarafta sakın postu deldirmeyesin Ocağına da incir ağacı diktirmeyesin Önünde varsa şayet sana eşsiz bir örnek Doğrusu ona uy bulursun iki kat saadet Sevdiğin kadar en az aileni ve kendini Bundan daha fazla sevmelisin efendini Üzerinde senden fazla hakkı olan birini Uygulamalısın verdiği o âli emirleri Kes ruhunu sınırlayan şu demirleri İstikbali tenevvür ettirense deniz feneri SAİD TOPRAK Said Toprak |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:05 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.