![]() |
` Gül Destesi ' ile ' Aşk Bestesi'
Gönderildikleri kapıdan kovulmuşlar; Adrese bir daha bakmışlar, Şöyle yazıyormuş: .......da oturan ' Ormanın Kerestesi'. (Şubat 2004) |
Arıyla savaşma zehirlemesin,
Sonucu öfke belirlemesin. Gel aklını kullan, beklemede kal, O zaman ödülün petek petek bal. (Kapılar kitabından) |
Osman, o gün en şık elbisesini giydi.
Genel müdür Ahmet Bey’in yanına girmekte Epey zorlandı. Sekreter engeli kale gibiydi Ama işte o an, tarihî bir andı. Ahmet şöyle bir kaldırdı kaşını, Tanıyamamıştı eski okul arkadaşını. Onun anılarıyla doluydu Osman’ın günceleri Az mı ders çalışmışlardı birlikte *******i! Beyefendi'yi bir kez boğulmaktan kurtarmıştı, Bir kez dayaktan. Az daha oluyordu elden ayaktan. Anlatinca şu okul, şu yıl, şu sınıf, “Ha! Evet “ dedi soğukça, “ Hatırlar gibiyim; Ben de dört yıldır bu şirketin sahibiyim. Bu günlerde yeni bir sistem kurduk, Personel alımını durdurduk. Kusura bakmayin yukarıda Beş dakika sonra toplantım var da...” Hiç kendisini yormamıştı Ziyaretin sebebini bile sormamıştı Osman, lisenin mezunlar derneğinin yönetim kurulundaydı Onu toplantıya çağırmaktı amacı Dışarıya attı kendini; gözü kararmiş, ağzı acı. Bu hal onu çok kızdırdı... Gitti derneğe, onun adını, Vefat edenlerin arasına yazdırdı. (Kapılar kitabından) |
Ya kovalamalı,
Ya kaçmalı, Ya yere dökmeli, Ya bir dikişte tereddütsüz içmeli. Ya adamakıllı sevmeli, Ya vazgeçmeli. Bu sınav, çoktan seçmeli. İşaretlenirse tüm şıklar, Hüsrana uğrar âşıklar. Aşk meleği her şeyi, Her şeyi görür. Yanlışlar, Doğruları götürür. Yaşayabilmek için o, Kocaman kanatlarını Sonsuzluğa doğru açmalı, Özgürce ve mutlu uçmalı. Ya adamakıllı sevmeli, Ya vazgeçmeli. Bu sınav, çoktan seçmeli. (4. Haziran.2004) |
Aşk çağırırken git
Heyecan dinmeden, Daha fazla geçmeden vakit. Rüzgara ver göğsünü, Yürü gözü kara, yalınayak. Çiğler altında ıslanırken yak Sevdanın türküsünü. Ne geçtir, ne erken; Tam vaktidir. Koş aşka Hazır çağırıyorken. (31.07.2001) |
Aşk meleğim, sevda kuşum;
Ne güzel olduğunu unutmuşum. Hevesin hep sürsün Kanadın alıp beni, Yükseklere götürsün. |
Bazen uçar gökyüzünde,
Bazen sürünür yerde. Bazen dert sebebidir, Bazen devadır derde. Okunur titreyen seste, gözdeki ferde, Her güzel eserde. Ferahlık da verir insana, keder de. Peki şimdi nerde? Ayaklarında prangadır gün olur, Gözünde perde; Bazen kavuşulur düğün olur, Yenilir pilav zerde. Bazen gel geç gönüllüdedir, Bazen emin ellerde. Bir kaf dağının ardındadır, Bir serde. Sahi bu aşk nerde? Rastlarsın ona bir gün, bir yerde Senin elindedir kaderi. Başına taç da edebilirsin, Heder de. (5. Şubat. 2002) |
Aşk aç bir atmaca
Kalbini kapıp kaçan, Dertsiz başına dertler açan, Koskoca bir aldatmaca. İyi düşün! O kişi mi asıl istediğin? Adıyla başladığın her söze, Uğruna her şeyi aldığın göze. Yoksa sevilme arzusu mu sevda dediğin? O insan çoktandır aradığın eksik parça değil, Sana kendini eksik hissettiren sebebe eğil. Canım, bir tanem! Boş yere huzursuzsun, Aslında herşey tamam, sen kusursuzsun. Öbür yarıyı aramaya koyulmuşsun kaç senedir, Yarım elma olduğunu sana düşündüren nedir? Eksik mi yarattı sence bu canı veren? Önce bütün olduğunu öğren. Ondan sonra yap gereğini, Korkmadan sevgiye aç yüreğini. Kalıcı bir dostluk kur, değil kısacık, Bir başka bütünle el ele, sıcacık. (Kapılar kitabından) |
Artık
Şüphem Kalmadı Aklımın Şımarık Köşesi Ağıtla Şarkıyı Karıştırıyorsa Aşk Şurada Karşıdadır Alabildiğine Şimdi Korkmadan Ağlamalı Şebnemle, Kırağıyla Asılmalı Şiirin Küreklerine. (13. 4. 2004) |
Günaydın güneş! Bugün çok güzelsin!
Bırak altın saçların yüzüme gelsin. Selam olsun çiçeğe, kuşa, Suya, toprağa, yokuşa. Merhaba ay! Merhaba yıldız! Bu gece ihtişamınız bir başka. Merhaba geceye, gündüze, Merhaba dostluğa, merhaba aşka. (8.3.2001) |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:04 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.