![]() |
Ağlama Sesleri
Gergin dilinle Hecelerdin bakire tanrıçaları Dudakların aşk’a utangaçtı Acemiydi tenin etine İliklerinde şehrin ağlak Ve geçimsiz sevişmeleri saklıydı Nehre koşan at gibiydin Cesaretle sıçrardın geceye Üşüyen etler keserdi buzunu P a r ç a l a n ı r Yutardın karanlığı Göçebe gözlerinle Paylaşırdın uykuları Düş(ü) ne biliyordun Bildikçe uzaklaşıyordun Beslediğin o verici ruhundan Zamanın aynasında nefesini soğutarak Sırtından vurulan sonlar düşlerdin de Omurganda sancılanırdı ihanet Ve birgün İçine doldurduğun Boşluklarla genişledin Çatlayan damarlarından Sızdın kendine Sözlerin gürültüsü Evrildi ağlama seslerine Yüzüne baktım P a r ç a l a n m ı ş t ı Yüzünün seyir defteri Omuriliğinden öptüğün hayat Değmedi ölüme |
Ağlamalı! ...
Günebakanların gölgesinde Güneşe ağlamalı Denizkestanelerinin yaralarını Sarmalı yosunlar Kutsamalı hüznü Shakespeare soneleriyle Uzaklardan aşk geçiyor Uzaklardan! Lodosa teslim Ağlıyor denizfeneri Çehre hüzün, çehre yalnızlık Yas tutmalı ay karanlık! Bir adam, bir kadın Gökkuşağında ağlamaklı İskele alabanda! Kıyılarıma yanaş kıyılarıma Kadehler arası yolculuklarla Hicrana seslenmeli Gün geceye kavuşurken Karışıyor dünya... Ekinoks hücresinde Vuruluyor güvercinler vuruluyor! Öldü aşk, öldü insan Öldü barış! Günebakanların gölgesinde İnsansızlığımıza ağlamalı! |
Ağlayamıyorum! ...
Suskun kahpe sokaklarında İstanbul'un Konyak yudumuyla boğuluyorum Sıcak, sıcak ve yavaş... Su birikintisinde ki serçe misali, ürküyorum Ne yaşamın ardından kahrediyorum Ne yaşanmamışlığımın Serçe bile değilim oysa! .../Ağlayamıyorum! Ruhsatsız silah gibiyim faili meçhul cinayetler de Tam ortasına hayallerimin siyah çelenkler bırakılmış Kahredilmiş adıma yazılan ne varsa kadere dair Gölgelerin uğrak limanı gibiyim, martı çığlıklarında Ne kendimi bilirim kendimden öte Ne benden giderim korkularıma yenik Martı'da değilim üstelik! .../Ağlayamıyorum! Çekmiş baliyi ciğerlerine tecavüze uğramış İsyanların da gecenin soluksuz çocuk gibiyim Sigarasını inceden saran gay'in ayak seslerinde ezik Uzaklardan gelen çığlık misaliyim Ne benden bilirim yarının hesabını Ne bendim zaten verecek hesabı İnsan bile değildim! .../Ağlayamıyorum! Darbeli ruhum sokak ortasın da kahpe İstanbul'un Vurucu tim olmuş alacakaranlığın yalnızlığı Kahretmişler ardımdan kayda geçmeyen yıllar Dört mevsim geçmiş bu koca şehrin üstünden de Bir ben bilememişim adımın Nisan olduğunu! Ne özümden almışım yazgıyı Ne bugünden umutluyum! Oysa Serap'da değilim ya! .../Ağlayamıyorum! |
Ağlıyor İstanbul
Kirpiğimde asılı kaldı Bir damla yaş... Ağlıyor bu sabah İstanbul! Ve ben... Sessizce karışıyorum Gözyaşı kalabalıklarına! ... |
Ah! İstanbul Ah! ...
Zil çalıyor zerafetin etekleri Zıtlıklara “aman sende” diyerek geçtik Ruhum serseri, esrimiş gönlüm... Ruhların zarafetine uygun kabirler seçtik Cilveleşip imgelerle, dirhem dirhem Cılız sesleri, şüpheyle ıskartaya çıkardık ya biz Satacağım bu gece seni! Sevgiliye kalp gözüyle bakanlardan değiliz! .. Hüznü belinden kırıp, eylemlerimle yıkacağım Ve ben sana göz yaşlarımla bakacağım Aşk kanunlarını! .. Bir yanar dağın boğazına bırakıp… Oysa, zemheri gecenin sonrasında Tekamülde tek sabrın dolmasında Saydam bir gün düşlüyordum Derken, düşlerimde ayaz ve ben üşüyorum! Kadehleri, dalgakıranlarla parlatıp Darından muzdarip olmuş, şu ırgat Zerdali gölgesinde demleyecektim gündüzü Koynunda geçirmeyi düşlediğim gibi geçen güz’ü., Aşiyan ki anılar seli Aşiyan ki, sırtım kambur yollar engebeli İnce sızım, eski göz ağrısı kumrular ağlıyor! Ağlayan göz ve özden kopan damlalar! Vallahi, yüreğimi dağlıyor… Uykusu kaçmış, çocuklar gibi huysuzum Hani bana diyecekti; Neyin var kuzum? Arzu şahikalarından sesleniyorum; Ve sevgi damarlarından besleniyorum., “İmanı gevredi de şu Vefa’nın İpiyle kuyusuna inildiğinde cefanın Semt olmaktan ileri gidemedi” Ey! Şehir... Üzerime selini yürüttü de yürüttü, isyankar nehir., Dudaklarımda yalan gerçekliğim Dünya dolusu işve., Ah! O dudaklardan çektiğim Hayat olduğum yer... “Vatan doyduğum yer! ” Der gibi diyebilir miyim! Gömüldüm sana! Sitem karım, mayısı sürur eden asil fidana Hayatın neresindesin sevda şehri? Sen bana, ben sana postalarım cehri Uzakların avutur Umurun, beyin jimnastiğimde ur, Serseriyim, esrimişim. Sen bilirsin demişim..,. Sattım bu gece seni Bulamayınca yordamında beni Ah! İstanbul ah! Geçmişime olsun eyvah! .. |
Ak Kağıt Neden! ? ...
Işığın söndüğünü hissettiğimizde, hayallerimize bir mum yakmalı. Mum dibi ne kadar karanlık olursa olsun... Ak kağıt neden! ...Diye sormadan, belleğimizde kendimizden dahi sakladığımız Yüzleşmekten korktuğumuz o duyguları Şimdi evet şimdi! ...Desem de; Biliyorum, kurşun ağır, yarası derin ve en çok da *******i kanar! Ve kal demez mavi hüzünler... Koşar adım zamanın içinden sıyrılıp, gitmek düşer İmgelerin gücüne teslim olur sonunda bir kurşun kalem! ... Merhabanın eksikliğiyle başlayıp, kalbine dokunmak isteriz şiirin O anı veya dünden kalanları olduğu gibi olduğunca Zor gelir dizelere sermek... Üç nokta ne çok şey anlatır aslında...Fakat anlatabilmek kaybettirir anlamı İşte bu yüzden şiir gibidir hayat! ... Çünkü anlamak yasak! ... Ak kağıt ve bir kurşun kalem varolmanın koşulu ne varsa Yatağını inkar eden nehir gibi asi Zaman sarkacında asılı küflü anılar gibi yenik Belki de işlevini yitirmiş bir pusula gibi Kadehlere devrilip batarken düşler Kim bilir kaç imge sıyrılıp gider tenden! ... Hiç görmediğimiz, hiç duymadığımız, hiç yaşamadığımız Şehirlere, şarkılara, şiirlere, resimlere Bir tatlı söze, sıcacık bir buseye, dostça bir dokunuşa giden Yollar biter ve biz geride kalırız! ... Ağız dolusu küfürler birikse de pişmanlıklar içinde Gözlerden akan suyun tuzuyla alev alev yanar Bir kurşun kalemin yarası! ... Ak kağıt neden? Büyü, büyüyoruz... Ve her şeyi biliyor şiir Çünkü, hayat bizi değil, biz hayatı dolduruyoruz! |
Akın
Uzun yol gideceğiz, kestane ağaçlarının önünden geçeceğiz… Kırlangıçlara aldanıp, şımarık bulutları aldatacağız. Gün aksasa da gölgemizin bacaklarında, geçmişten kalan, eski Türkçe’yle yazılmış bir mektup gibi, görkemli ve özlem dolu, daha uzun yol gideceğiz… İçimizde büyüttüğümüz dağın tepesinden, şehre ineceğiz. Kalabalıklara, telefon kulübelerinden sesleneceğiz. Kalabalıklaşacak seslerimiz, biz yalnızlaşacağız… Sokaklara bölüneceğiz, yüzümüze açılan kapılardan gireceğiz, sofada yaşanmışlığın lekesiyle karşılaşıp, kemençe izlerini takip edeceğiz. Ağır hüznün çöktüğü avluya çıkacağız, kapanacak arkamızdan dönüşlerin olmadığı bahçe kapısı… Ellerimizde gece Gözlerimizde yıldızlarla sırılsıklam… Sırılsıklam Daha uzun yol gideceğiz… İklimleri uğurlayan leyleklerin gagalarında elleri kınalı bebeklerle, denizlere yürüyeceğiz. Selam vereceğiz denizşakayıklarına, çoğaltacak o asi dalgalar umutsevici, sevinçlerimizi… “Yaşamak! ” diye haykıracağız, saçlarımızla oynaşırken yakamozlar… Sonrasızlık ürkütmeyecek bizi! Zorlukları kucaklayan göğsümüzde, yasemin kolyemizle yılmadan, lir çalan melekler eşliğinde uzun yol gideceğiz… Hayata karşı sağaltırken zamanı, ruhumuzda dönen semazendelerle huzura yöneleceğiz. Daha dündü demeden, yarının elbisesini giymeden, kalbimizin aynısından an’larımıza yansıyan aşk’la dokunacağız birbirimize… Ateşi dudaklarından çalınmış gül gibi mahzun ama, gururla yürüyeceğiz… Yabancı coğrafyalardan geçeceğiz, sözler büyüyecek. Anlamın büyüsüyle, gözlerimizle buluşacak anlaşılmak! Patikalarda seken ceylanların düşlerinene düşeceğiz,ormanlardan geçeceğiz. Kamaşacak rüyalarımız… Geceyi uyuturken koynumuzda, hayata sarılır gibi, sıkı sıkı sarılacağız birbirimize… “Dön! ” diyecek iç sesimiz. Gürleyecek gök, gülecek toprak yüzümüze Denizler okyanuslara kavuşacak; İçimizde büyüyen dağ’a El ele yürüyeceğiz… |
Aklımın Evi
Güneşin sırtında salkım saçak karanlıklarla Bu kadar gerçek olmamalı Bu şehir.. Sisler olmalı Boğazında düğüm düğüm Tanrılarla, yarasaları anlatmalı Suçlu Ayağa kalk Aldatılmışlığım Şarkı söyleyen çiçek! Mayın döşeli esatirlerde Yürüyen gölgelerin yeminlerini Islıklayan rüzgar Dağıtma sisleri... Bu kadar gerçek olmamalı Bu şehir... Derisi yüzülmüş tarihlere Bağışladım köklerimi Uzun eller sürüngenlerinin Sırtımda dinledim okşayışlarını Sessine yasladığım rüyalarımı Satan dudaklar Ne kadar mutluydular Suçlu ayağa kalk Başkalaştığım Konuşan ağaç! Akşamlar birikiyor Mil çekilmiş gözlerimde Yol yorgunu İnsan kokulu Sayfaları çeviriyorum Kitap böcekleri üzgün Kendime yabancı gibi İçimi seyrediyorum Sisler olmalı sisler Bulutları çalınan gökyüzü Aklımın evi yanıyor Bu kadar gerçek olmamalı Bu şehir! .. |
Akrebin Kuyruğunda Nisan
Yokluğunun kış akşamı şimdiki zaman Geçmişten hiç farkı olmayan.. Ve her yağmur yağdığında Akrebin kuyruğunda nisan II Sırları dökülen aynada saklanan güneşin Günaydın öpücüklerine küsen zamanda Mekansız rüyalarda saklı bir göçle Sevgiden hasrete büyüyen yalanım III Gözümün aşka takıldığı Örümcek örtülerinde saklı Dudaklarında makamını arayan Bildik bir hüzünle.. Harlı bir ateş gibi yanan tenin Kül olup dağıldı evrenime IV Haklarını hayatın parmakuçlarında Bin yılık acılarla arayan Diğerlerinin yalnızlıklarıyla Dünya ne kadar küçük değil mi Ve biz değil miydik Bin yıllık acıyla aşkı kucaklayan Yalanıyla küçülen dünyada Nefes nefese yaşamla savaşan V Martısız denizlere kavuşma telaşıyla Yağmur sesimden öpseydin beni Keşfedilmemiş nisan hüznüyle Ayrılık vaktinden önce gelmezdi şiire Belleğimde saklı geçmişini arayan Eski bir fotoğrafsın şimdi.. |
Al Beni! ..
_________________/15 ocakla Kutlu ol Nazım Usta.. Pimini çektiğim Hayallerimle çiğnedim Yasalarını hayatın Utancım Geç(miş) gibiydi İçimdeki öksüz gemilerle Yaralı takvimlerin Yasaklı günlerine Yasladım başımı Sen de Yarama gömül Nazım usta! .. Düşmez buralara Tezek kokulu Arsız kışlar Ateşi söner Kar ormanlarında Bahar tenli çocukların Küçük hayatların Büyük özgürlükleri kanar Memleketimin duvarlarında Kimse görmez Ruhlarını yitiren Merhamet duygularını Sözcükler çöplüğünün Fısıltılarını duymaz Sağır kulaklar Tel örgüler sarıyor Çarenin sessizliğiyle Sızlayan şiirleri Uzaklaştıkça senden Sana geliyorum Yağmurun kalbiyle Sıyrılıp Korkularımdan Zehirliyorum hayatımı Gecikmiş Bir intihar bu Al beni Nazım usta! |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:42 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.