www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Komik Fıkralar (https://www.cakal.net/showthread.php?t=68176)

DAREDEVİL 05-13-2007 04:23 PM

NEDEN YEMEZSİN?
Nasreddin Hoca Akşehir'e yeni geldiği sıralar parasız kalmış. Karnı da aç... Sokak­ larda dolaşırken bir fırın görmüş. Yeni çıkan ekmek­lerin kokusuna dayanamayıp fırına girmiş, tezgâhın başın­ daki adama sormuş:

— Bu ekmeklerin hepsi senin mi?

— Benim.

— Be adam, madem ki bu kadar mis gibi kokan ek­
meğin var, ne diye oturup da yemezsin!

İPTAL
İş adamı sekreterine:

Hafta sonundaki bütün randevularım iptal edildi
mi kızım? dedi.
Ettim, beyefendi. En çok da Leman Hanım üzül­
dü. Cumartesi günü onunla evlenecektiniz ya...
BOŞUNA MI?
Temel ölüm döşeğindedir. Karısı Fadime'yi yanına çağırır:



Fadime, hizmetçi kızla aldatiyordum seni, beni
affet. Hakkım helal et.
Bileyirum, boşina mi zehirledum seni sanaysun?
TEMEL VE FADİME
Temel, karısı Fadime ile dargındır. Ayrı odalarda yat­ maktadırlar. Konuşmak zorun­ da oldukları şeyleri yazılı ola­ rak birbirlerine anlatmaya çalı­şıyorlardı. Bir akşam Fadime yatağına yatacağı zaman dola­ bının yanında küçük bir pusula bulur. Pusulayı Temel yazmıştır. Şöyle demektedir:

— Sabah penu saat peşte uyandurasın...

Ertesi sabah saat sekizde uyandığı zaman Temel ya­ nındaki masanın üzerinde şu pusulayı görür:

— Temel, haydi kalk saat peşe celeyi...

NİÇİN BALIK TUTAMIYORMUŞ?

Bir Batılı Alman ile bir komünist Rus, sınırın iki ya­nında balık avlıyordu.

Alman birbiri ardınca balık tutarken, Rus'un oltasına bir tek balık bile gelmiyordu.

Nihayet Rus nehrin karşı yakasındaki Alman'a ses­ lendi:



— Sen balık tutarken aynı nehirden, ben neden hiç
bir balık tutamıyorum?

Alman biraz düşündükten sonra cevap verdi:

— Belki senin tarafında, balıklar ağızlarım açmaktan
korkuyorlardır.

ÇOK YAŞA
Diktatörün biri, nutuk vermek üzere halkı kentin stadyumu­ na çağırmıştı. Tam mikrofon başına gelmişti ki, ön sıralar­ dan birindeki dinleyici aksırdı.

— Kim hap sırdı? diye sordu.

Cevap alamayınca, muhafız kıtasına emir verdi:

— Ön sıra!

İlk sıradakiler yaylım ateşine tutuldular. Diktatör yine sordu:

— Kim hapşırdı?

Yine cevap yok. Yine yaylım ateş...

İlk on beş sıradakilerin hepsi öldü. Aynı soruyu on altıncı sıradakilere sorunca, çelimsiz bir adam yerinden kalkıp korka çekine:

— Ben hapşırdım Sayın Başkanım, dedi.
Diktatör, aradığını bulmanın rahatlığı içinde:

— Çok yaşa! dedi. Ben de "çok yaşa" demek için
sormuştum zaten.



MUAYENE..
Temel tedavi için İstanbul'a gelir ve dok­ tora gider.

Muayenehanede doktor Temel'e soyun­ masını söyler. Temel soyunur ancak uzun sü­ redir yıkanmadığı için ter kokmaktadır.

Doktor sinirlenir:

Arada bir yıkansanız fena olmaz.
Bileyrum doktor, memleçetteki doktor da öyle
söyledi, ama pen cene eyi bir doktora cöruneyum diye
celdum.
TAM İSABET!
İçtihad dergisini yayımlayan Abdullah Cevdet'in bir şiirindeki:

Ben bu vatanın öksüzüyüm
dizesi, dizgi yanlışı sonucu:
Ben bu vatanın öküzüyüm
biçiminde çıktı.
Abdullah Cevdet buna pek öfkelenmişti. Önüne ge­ lene dert yanıyordu. Babıâli yokuşundan inerken Süley-



man Nazif e rastladı. Uzun uzun yakındıktan sonra sor­ du:

Ne dersin bu işe?
Süleyman Nazif cevabı yapıştırdı:
Tam isabet, tam isabet!..
SAYI
Akıl hastanesini gezmekte olan gazeteci, bir koğuşta rastladığı hastaya sordu:

— Burada kaç kişisiniz?

Karşısındaki, elini "boş ver" anlamında salladıktan sonra:

— Asıl, dedi, siz dışarda kaç kişisiniz?

NEREDEN KARDE Şİ OLUYORMU Ş ?

Adamın biri Hükümdarın kapıcısına gelir ve ona:

— Anne-baba bir kardeşin geldi, demesini söyler.

Hükümdar, içeri girmesine izin verir. Aralarında şu konuşma geçer:

Nereden kardeşim oluyorsun sen?
Adem ile Havva'dan.
Ona bir dirhem verin.


Anne-baba bir kardeşine bir tek dirhem mi veri­
yorsun?
Adem ile Havva'dan olan her kardeşime bir dir­
hem verecek olsaydım, sana bu kadarı bile düşmezdi...
KUŞ SANMIŞ!
Saf köylü, şehre iş için gel­ miş. Bir evin penceresinde gördüğü papağanın renk renk tüylerine hayran oluyor.

— Allattım... Ne güzel ya­
ratıkların var... diyor.

Tam o sırada papağan konuşmaya başlıyor:

— Ne bakıyorsun?

Köylü, neye uğradığını şaşırıyor:

— Kusura bakma hemşerim. Seni kuş sandım da...

DAREDEVİL 05-13-2007 04:23 PM

NİÇİN ALKIŞLIYORLAR?
Bir gün Einstein'la, meşhur komedyen Charlie Chaplin otomobille Hollywood'dan geçiyorlardı. Gören herkes onları alkışlıyorlardı.

Charlie, Einstein'a dönerek:

— Bakınız, dedi, ikimizi de alkışlıyorlar.

Sizi anlamadıkları için, beni de anladıkları için alkış­ lıyorlar.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:57 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.