www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Yılmaz Erdoğan (https://www.cakal.net/showthread.php?t=81052)

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:23 AM

SANA KALAN SAZ

sana
yaralarımdan çiçekler,
ilk yardım ******* biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum..

seni özümün gizinde saklıyorum..
bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi,

sana
cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden
(türkülerin sırtındaki muamma!)
yazık bir nakarat bırakıyorum sana

"ben sana gülüm demem
gülün ömrü az olur"

öç biter,
biter şarkı,

yaz olur...

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:23 AM

SEBEBİM DERLER YA . . .

ölümüm senden olur
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının,
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...

acemi zamanlar silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin
sen istesen aslında
bütün kafiyeleri eskitirsin

aklında kalmayacak aklım
başka kollar başka sarılmalar
ve her defasında alsancak
platonik rutubet kokacak
aklına bir fikir gelecek
bir çift iri memenin kuşkusuna
fidye vereceksin

bütün iklimlerin feri silinsin
ölümüm senden olur
bilinsin

gözlerin bir içimçaydı bizansta,
gözlerin,
ela teneşir uykularıma kapanan kırık pencere..

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:24 AM

SON DURAK

kilitlenmiş beton kanatları kuşların
oksit gibi yakışkan bir mayışmayla ağarmış gün
pas tutan kelimeler için bir iksir belki de
ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği
acıtmış ömrünü çekirgelerin
medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar
haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü
herkes kendi manşetinde satır arası
hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu

burası son durak inecekler için son fırsat
bir daha ne süper ne mega kupon verilecek
kalanlar şoförün evini göremeyecekler hiçbir zaman
onları sonsuza götürecek, afaroz edilmiş bir merak
burası son durak

hafızada kalan tek numara için
telefona uzanır elleri
ölümüne randevulu insanların
temize çekilemez not defterleri

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:24 AM

SUSUŞTU YÜZÜN

bu ufukta bitiyor yüzün
ve başka bir gökyüzü başlıyor
komşu ellerle sarmalanıyorsun
yanıyorsun....

ne kadar övülsen az
avazım çıktığı kadar susuyorum
ismindeki sesli harfleri

mayınlı bir gülümsemeyle
senin karasularında olmak,
üstünde ilkbahar bir entari,
sanki
yeniden
eski bir öyküye başlamak...

yüzündeki o billur akşam kahvaltısı
sürgülerken özümü,
ne kadarını sustuk
konuştuklarımızın?....

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:24 AM

TARİHÇE

önce hain bir uykunun sevimsiz sabahı
gibi sıradan mahmur,
aynı sabahın
ilk sıcak çayı gibi ferah
bir karşılaşma...
-Merhaba!

sonra güzel
ve en sıcak gülüşmelerin ev sahibi
bir yüz...
-Görüşürüz!

derken
sanki elin elimde
kem gözlere keder
dünya güzeli sohbetler
-Ara beni!

ardından
derimizin altına sızan
hani katiyen rakı içme mecburiyeti çağrıştıran
bir korku ki
-Eyvah!

ve şimdi
kalbimi karanlıklarda hançerleyebn
aklımı başımdan eyleyen
çok uzun yollarda
hiç uykulu otobüs saatleri gibi
acıtan
kanatan
yani korktuğumuz
yani başımıza gelen
büyüdükçe büyüleyen
aşk...
-Seni seviyorum!

şimdi sen
kalbimin közünde kıvılcım kıvamında

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:24 AM

YASAK

yasak bana gözlerini anlamak
ellerin
bana yasak

ah olaydım
gözünde yaş
fikrinde telaş
düşünce suçun
beraatin olaydım

fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin bana yasak

ah olaydım
yüzünde sürgün
yatağında mülteci
vatanın
anayurdun olaydım

fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin, uyruğum
bana yasak.............

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:24 AM

YAŞAYABİLME İHTİMALİ . . .
Sanem'e


soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama
yeme ihtimalini sevdim.

İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
(Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o
zaman) özlemeye başladım herkesi.. Ve bu hasret öyle
uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım
sonra..

Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...

Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan
kahverengi sıralarda, solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor
oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu,
pütürlü duvarlara ve Türk Dil Kurumu'na inat bir
Türkçeyle... Ağbilerimizden öğrendik, Ş harfinden
orak çekiç figürleri türetmeyi..

Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu
haber bültenleri..
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
(Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik
dikenleri saymazsak..)
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu.. Ve belli bir
saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber
bültenleri.. Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim..
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım..
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm
sadece..


Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde ama
sen yoktun.. Ben, senin beni sevebilme ihtimalini
seviyordum, suni teneffüs saatlerinde.. Okul servisi
seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine
götürüyordu.. Ben, senin benimle Tunalı Hilmi
Caddesine gelebilme ihtimalini seviyordum..

Ben senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır
gevrekliğini.. Sonra otobüs oluyordum,
kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü..
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Muş
ovasının yalancı maviliğini.. Otobüs oluyordum bir
süre.. Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum,
yanağım otobüs camının garantisinde..
Otobüs oluyordum.. Bir ülkeden bir iç ülkeye..
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum...

Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın
listesinin.. Korkuyordum..Sonra iniyordum otobüsten..
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun, ömrümün
en kısa, ömrümün en çocuk, ömrümün en ihtiyar yolunu
koşuyordum.. Çünkü sonunda annem oluyordum babam
kokuyordum sonunda...

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim,
çocuk olmaktan..
Ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam...

Ben seninle birgün Van'daki bir kahvaltı salonunda...
Ben seninle (sadece bilmek zorunda kalanların bildiği)
bir yol üstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay
kıvamında bakan Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak
damında..
Ben seninle herhangi bir insan elinin terli
coğrafyasında olma ihtimalini sevdim..




Ben senin,
beni sevebilme ihtimalini sevdim !

GooD aNd EvıL 08-13-2007 10:25 AM

YAZAMAK İÇİN

mevsim dışı
sarışın bir kederdin
soğuk yazlıkta...
Sayfiye hanımın tembel düşlerine
ve çıplak ayakla
betona basıyordu yaz..

bense paslanmış bir keyifle
hayatımı yazamak istiyordum
sensizliğe
gül buğusu bir edebiyat arıyordum..

her tanışmada
bir "memnun oldum" öldüren
devrik katillerdik hepimiz

ve sen
faili yaz bir cinayettin
o maktül yazlık akşamında...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:13 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.