www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Şair Hüsam (https://www.cakal.net/showthread.php?t=82158)

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:57 PM

Bilemedik

Mal gördükçe açtık gözü
Doymasını bilemedik...
Hak söyleyen nice sözü
Duymasını bilemedik...

Doğarken, yaşarken cefa
Arama dünyada vefa
Alıp-alıp ta bir defa ,
Koymasını bilemedik...

Mutluluklar oldu anı
Yaran edindik yılanı
Açlığından bayılanı
Aymasını bilemedik...

Kul ibadet ettti kula
Kini gösterdi pusula
Ne Kur'an'a, ne Resul'a,
Uymasını bilemedik...

Bir ses duyarım Yemen'den
Geçtim dünyanın ilminden
Şeytan'a sadık yeminden
Caymasını bilemedik...

Namert yere batsın huyun !
Elbet kuruyacak soyun
Adalet önünde boydun,
Eğmesini bilemedik...

Adamlar var ki kız gibi
Uygarız der öküz gibi
Riyakardan yıldız gibi
Kaymasını bilemedik...

Afet verdi dersimizi
El tutmadı yasımızı
Hal böyleyken dizimizi
Dövmesini bilemedik...

Sanmayın eli selektir
Avrupa yırtık elektir
Kardeşlik saten yelektir
Giymesini bilemedik...

Doldurun sofiler safı
Gafilliğin yoktur affı
İstif,istif dizip gafı,
Saymasını bilemedik...

Hüsam'ım dayan hasrete
Allah erdirir nusrete
Sevda yolunda nefrete,
Kıymasını bilemedik...

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:57 PM

Bıraktığın Yerdeyim
İnan bana sevdiğim,
Saçlarım senin olmaz olası yokluğundan böyle kar beyaz.
Aslında suçluyum, aslında bende de hata var biraz;
Sana bir parça İstanbul veremedim...............

"Bir gün gelir de
Sana bir parça İstanbul verenin yanında.
Birparça mutluluğa hasret kalırsan,
Beni bul, ben bıraktığın o yerdeyim.
Ey vicdanı karalım, ey insafsız sevdiğim
Dön artık maralım, ben bıraktığın yerdeyim....."

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:57 PM

Boşuna Deniz
Zerafet diye şu engin dağları,
Aşarsın Deniz, boşuna aşarsın.
Eritmek için kalçanda yağları,
Koşarsın Deniz, boşuna koşarsın.

Altında araba kilot misali
Yollarda uçarsın pilot misali
Gece de, gündüzde fazla mesai
Yaşarsın Deniz, boşuna yaşarsın.

Donsuz kalan varken, simli sateni
Pabuçsuz olan varken hoş potini,
Aç-susuz ölen varken kuş sütünü,
Düşlersin Deniz, boşuna düşlersin.

Kaç güzelim bulursun huzurunu
Hüsam tanır ihanet muzurunu
Her gece ellerinle mezarını,
Deşersin Deniz, boşuna deşersin.

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:57 PM

Bu Gün
Arif sandım musalliydi,abiddi
Gördüm ki,dinden geçmiş,papaz bu gün...
Dün,kimseyle konuşmak istemezdi,
Kravat eşiğinde paspas bu gün...

Gönlümden vefasız kervanı geçti
Göçtü de,asuman üstüme göçtü
Bir adım yanaştığım dönüp kaçtı
Geriye kalan,gam ile yas bu gün...

Ahir zaman üstünde sırat gördüm
Sararmış-solmuş nice surat gördüm
Kaldım da şehirlerde serap gördüm
İnsana insanlık bile küs bu gün...

Hüsam gidenin ardından gamlanma!
Mahzuni gibi dillerde kemlenme!
Kır evine kanıp,çokça dinlenme!
Fani dünyadan ümidi kes bu gün...

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:57 PM

Bu Zibidi Kim
Ocağa girdik, yine uyuz oldum
Kırmızı şapkalı bu zibidi kim ?
Ben beyaz sarıklıdan feyiz aldım
Kırmızı çarıklı bu zibidi kim ?

Mevla'm Sen'den akıl-fikir dilerim !
Vallah şunların aklına gülerim
Keloğlan'ı, Köroğlu'nu bilirim,
Kırmızı ceketli bu zibidi kim ?

Hüsam'ım ben, bildiğimi överim
Bilmiyorsam, ana, avrat söverim
Sıkarsa gelsin, bacada döverim,
Kırmızı çenteli bu zibidi kim ?

GooD aNd EvıL 08-17-2007 01:59 PM

Cennet Kaçkını
Vaktiyle ben bir güzele vuruldum
Namı Arnavut,adı Nihal idi..
Gece-gündüz bir resmine sarıldım
Saçı güneş,kaşları hilal idi...

Ak tenine giyinirdi akları
Bir bakışı aç ederdi tokları
Öyle tatlıydı ki o dudakları
Şeker değil,şerbet değil,bal idi...

Şimdi yokluğudur beni eriden
Döğe-döğe şu bağrımı çürüden
O masum,o Cennet kaçkını huriden
Eziyet çekmek dahi helal idi...

Hüsam der,dünyamda sana doymadım
Aşka düştüm ana,baba saymadım
Çok güzel gördüm ben senden caymadım
Gelenler,gidenler hep hayal idi....

GooD aNd EvıL 08-17-2007 02:01 PM

Çocukluk Mevsimi
Üç tekerlekli bisiklet hayalimi gazoz kapağı oynayan bir çocuğa sattım .
Onun yerine ,
Senin gelinlik, benim damat elbisesi giydiğimiz bir hayal aldım,
Akkonak Düğün Salonu'ndan...
Sabahları uyandığımda bir bardak süt içme alışkanlığımı ,
Bir sigara yakıp, efkarlı-efkarlı çekişime,
Siyah-beyaz televizyonda çizgi film izlemeye olan hevesimi,
Şiir ve politika programlarında izlenmeye feda ettim.
Anamın ağzından dinlediğim ninnilerle, masallarımı da farkına bile varamadan,
Arabesk ve Türk Halk Müziği'nin melodilerine......

Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası var ya !
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında Antalya'nın sahilleri ,
Hamamaltı Sokağı'nda kayak yapmanın karşısında da,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim ...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime...............

Her ne kadar pazardan alsa da babam meyvayı,
Çalı Dağı'nda , Şevket Emmi'nin kirazlarını çalıp ta yemenin tadı ayrıydı.
Ama ben herkes gibi kirazı sevmezdim.
Ben döngeli daha çok severdim.
O yüzden tek başıma giderdim hırsızlığa.
Ve her defasında kabak tadı verirdi Rahmetlik İsmet Emmi'nin köpekleri ...

Köyde bir bizim evimiz yoktu.
Küçücük köydü, bir bizim evimiz yoktu.
İki yılda bir dolaşır dururdu yükümüz mahalle aralarında, traktör römorklarında.
Utanırdım.......................
Lise yıllarımda ,
Her kahve bucağında babamın ayakkabı boyayışına utandığım gibi,
Zoruma giderdi.
Ondört yaşımda aşık olduğum kızların hiçbiri de bakmazdı bana belki de bu yüzden.
Ağlardım.
Ağlardım ama asla isyan etmezdim.
Her isyanın sonunda, hüsran olmak vardı bunu da bilirdim haa.
Beni Yaradan'a hamdetmeyi de o yıllarda öğrendim............................

Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası yok mu ?!
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında, Antalya'nın sahilleri,
Hamamaltı sokağında kayak yapmanın karşısında da ,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime............

Ne İlkbahar-Yaz,
Ne Sonbahar-Kış .
Yalan, hepsi de yalan...
Gerçekte üç mevsimdir var olan ;
Çocukluk mevsimi,
Gençlik mevsimi,
Yaşlılık mevsimi.
İşte bir yıl koskoca insan ömrü....

GooD aNd EvıL 08-17-2007 02:01 PM

Çocukluk Mevsimi
Üç tekerlekli bisiklet hayalimi gazoz kapağı oynayan bir çocuğa sattım .
Onun yerine ,
Senin gelinlik, benim damat elbisesi giydiğimiz bir hayal aldım,
Akkonak Düğün Salonu'ndan...
Sabahları uyandığımda bir bardak süt içme alışkanlığımı ,
Bir sigara yakıp, efkarlı-efkarlı çekişime,
Siyah-beyaz televizyonda çizgi film izlemeye olan hevesimi,
Şiir ve politika programlarında izlenmeye feda ettim.
Anamın ağzından dinlediğim ninnilerle, masallarımı da farkına bile varamadan,
Arabesk ve Türk Halk Müziği'nin melodilerine......

Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası var ya !
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında Antalya'nın sahilleri ,
Hamamaltı Sokağı'nda kayak yapmanın karşısında da,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim ...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime...............

Her ne kadar pazardan alsa da babam meyvayı,
Çalı Dağı'nda , Şevket Emmi'nin kirazlarını çalıp ta yemenin tadı ayrıydı.
Ama ben herkes gibi kirazı sevmezdim.
Ben döngeli daha çok severdim.
O yüzden tek başıma giderdim hırsızlığa.
Ve her defasında kabak tadı verirdi Rahmetlik İsmet Emmi'nin köpekleri ...

Köyde bir bizim evimiz yoktu.
Küçücük köydü, bir bizim evimiz yoktu.
İki yılda bir dolaşır dururdu yükümüz mahalle aralarında, traktör römorklarında.
Utanırdım.......................
Lise yıllarımda ,
Her kahve bucağında babamın ayakkabı boyayışına utandığım gibi,
Zoruma giderdi.
Ondört yaşımda aşık olduğum kızların hiçbiri de bakmazdı bana belki de bu yüzden.
Ağlardım.
Ağlardım ama asla isyan etmezdim.
Her isyanın sonunda, hüsran olmak vardı bunu da bilirdim haa.
Beni Yaradan'a hamdetmeyi de o yıllarda öğrendim............................

Elimdeki alınterimin yarattığı kağıt parçası yok mu ?!
Yani ekmek parası öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan bittiğini...
Ben o mevsimdeyken,
Harman yerinin göleti karşısında, Antalya'nın sahilleri,
Hamamaltı sokağında kayak yapmanın karşısında da ,
Uludağ'ın kayak merkezleri halt etmiş ! derdim...
Belimdeki gerçek oyuncağın ağırlığı öğretti bana çocukluk mevsiminin çoktan geçtiğini.
Namus davasını da doğadan, tabiattan öğrendim kendi, kendime............

Ne İlkbahar-Yaz,
Ne Sonbahar-Kış .
Yalan, hepsi de yalan...
Gerçekte üç mevsimdir var olan ;
Çocukluk mevsimi,
Gençlik mevsimi,
Yaşlılık mevsimi.
İşte bir yıl koskoca insan ömrü....

GooD aNd EvıL 08-17-2007 02:02 PM

Daha Nice Zaferlere
Kimleri sevdim ?
Hatırlamıyorum......
Kimlere,"Seni Seviyorum !" dedim de,
Bir "Seni Seviyorum !" diyenim olmadı ömrümde .
Namlusu kırık bir gül ile ,
Mermisi yitik bir karanfil kaldı ellerimde .
Üçüncü Dünya Savaşı görülmemiş şu zavalı alemde ,
Ben ki ,
Bilmem kaç Yüzüncü kalleşin hazin mazisi ...
Ben ki ,
Bilmem kaç Yüzüncü savaşın cesur gazisi ...
Daha nice zaferlere ,
Daha nice zaferlere ....

GooD aNd EvıL 08-17-2007 02:03 PM

Dayı mı Var
Ceylan bakışlım, dantel nakışlım !
Sen de şeytan tüyü mü var ?
Dünya malını sana değiştim,
Ben de bilmem büyü mü var ?

Yazmasız güzel bana ar gelir
Gül de olsa tuttuğum, har gelir
Dedin ki, Bu Köy Bize Dar Gelir !
Aşkın kaza-köyü mü var ?

Her telden çalıyor garip sazım
Böyledir güzüm, böyledir yazım
Sevgiden ziyade dert te lazım
Dünya dönsün diye mi var ?

Elim gibi kapıda beklersin
İki laf edeceğin, teklersin
Hala benden neyin saklarsın ?
Dilde yasak payı mı var ?

Naz edip de, bana çalım satma !
Firuzköy'ün dumanına yatma !
Hüsam'ı kendin ile denk tutma !
Bende emmi-dayı mı var ?


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:05 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.