![]() |
Yıldız Yaparlar
Nasrettin Hocaya sorarlar; - Hocam yeni ay girince eski ayı ne yaparlar? "Bunu bilmeyecek ne var" der hoca - Kesip, kesip yıldız yaparlar |
Yenisini Alırız
nasrettin hoca ile karısı yatağa yatmışlar ve eve hırsız girmiş .... karısı:hocam eve hırsız girdi (olsun )...hocam masayı çalıyorlar( yenisini alırız )hocam:dolabı çalıyo bıırak karı yenisini alırız hocam seni çalıyolar( bırak yenisini alırız) |
Üç Beş Bin Sopa
Bir gün timur Hocaya sinirlenir ve adamlarına emreder...FALAkaya yatırın şu adamı ve üç bin beş yüz sopa vurun.hoca "insaf edin efendimiz siz ya hiç sopa yemediniz yada sayı saymasını bilmiyorsunuz |
Uyuyorum
Bir gün Nasreddin Hoca sehire gelip, bir arkadasiyla birlikte handa kalmis. Gece yarisi arkadasi sormus : -Hocam, uyudunuz mu? -Buyurun birsey mi var? -Biraz borç para isteyeyim demistim. Nasreddin Hoca derhal horlamaya baslayip: -Ben uyuyorum! demis. |
Ticaret
Nasreddin Hoca birgün pazarda 10 akçeye aldığı 10 odunu, 9 akçeye satıyormuş. Etraftan sormuşlar: "Hocam bu ne iştir hiç böyle ticaret olur mu?" Hoca gayet sakin cevaplamış: "Olsun. Önemli olan işi nasıl yaptığın değil, insanların seni iş yaparken görmesidir." |
Tadı Tuzu
Nasrettin Hoca’nın çocukluğunda annesi komşuya soğan istemeye gönderir. Nasrettin komşunun kapısına gelince içeriden gelen konuşmaları duyar. Kapıyı çaldığı anda konuşmalar kesilir. Biraz bekler, fakat kapıyı açan olmaz. İkinci defa daha kuvvetlice çalar. İçerden kulağına gülüşme sesleri gelir. Bu duruma canı sıkılır. Evine döner. Annesine, komşu gezmeye gitmiş, der. Akşam yemeğinde soğansız, lezzetsiz çorbayı içerler. Aradan birkaç gün geçer. Nasrettin’in evde yalnız olduğu bir gün kapı çalınır. Nasrettin kapıyı açar. Gelen komşunun oğludur. Komşunun oğlu: “ Arkadaşım nasılsın? Evde yemek pişiriyorlar. Aksilik bu ya tuz kalmamış. Tuz istemeye geldim “ demiş. Nasrettin: “ Geçen günlerde size soğan istemeye gelmiştim. Kapıyı bile açmadınız. Üstelik bir de gülüyordunuz. En çok da senin sesin duyuluyordu. Biz o akşam çorbaya sizin gülüşlerinizi doğradık. Pek lezzetli oldu. Şimdi sen benden tuz isteme. Tuzun yerine şu kahkahaları yemeğe karıştırın. Tadı tuzu yerine gelir “ der ve hah hah ha diye güler. |
Subaşının Eşeği
Eşeği kaybolan Subaşı, ateş püskürmüş: -Çabuk benim hayvanımı bulun, yoksa karışmam! Diye bağırmaya başlamış. Herkesi bir telaş , bir korkudur almış. Eşeği aramak için dört bir tarafa dağılan Akşehirliler , yolda Hoca’ya rastlamışlar: -Aman Hocam, bize yardım et. Yolda sahipsiz bir eşek bulursan hemen yakala n’olur. -Eşek kimin? -Subaşının. Demişler. Hoca da: “Peki ararım” demiş ve türkü söyleye söyleye yolunu sürdürmüş. Karşısına çıkan bir köylü : -Hocam, böyle türkü söyleyerek ne yapıyorsun? Deyince ,Hoca: -Subaşının kaybolan eşeğini arıyorum! Demiş. Adam , yine sormuş: -Peki , böyle türkü söyleyerek eşek mi aranır a Hoca? -El elin eşeğini elbette türkü söyleyerek arar. Hele eşek zorla aranıyorsa. Üstelik Subaşınınsa |
O Zaman Gör Feryadı
Hoca esegini kaybetmis ve ariyor, bu arada da neseli bir turku tutturmus. Birisi kendini sormaktan alikoyamaz: -Hoca Efendi, esegini kaybettigini herkes bilirken, turku soylemeni duymak eglenceli gorunuyor. Oysa kaybina feryat edip aglaman beklenirdi! -Son bir umidim, aptal mahlukun su kucuk tepenin arkasinda olabilecegidir, arkadas. Eger degilse, bekle ve gor o zaman sen bendeki aglamayi feryadi! |
Nerelere Kadar
Nasreddin Hoca, kirda sesinin yettigince bagirarak ezan okuyor ve olanca hiziyla kosuyormus. Bu durumu gören birkaç kisi, Hoca ya birsey oldugunu düsünerek yanina yaklasip sormuslar : - Ne oldu sana, Hoca efendi? Bu ne istir? Hoca, kosmasini sürdürerek : - Sesimin nerelere kadar gittigini merak ettim de... demis. Onun için arkasindan kosuyorum... |
Nasıl Olsa Yarın Kıyamet Kopacak
Hocanın. çok. sevdiği. bir. kuzusu. varmış.öyle. ki. kuzuyu. diğer. hayvanlarından. daha .üstün tutmaktadır.arkadaşları .hocanın. bu. zaafını .bildilerinden. bir. gün. gelip :--hocam yarın nasıl olsa kıyamet kopacakgel şu kuzuyu kesip afiyetle yiyelim.derler. bu teklife hocanıngönlü razı olmasa da arkadaşlarını kıramaz kuzuyu kesip arkadaşlarına ikram eder.ziyafet bittikten sonra hocanın arkadaşlarıyüzmek için dereye girer.hoca her zamanki gibi ayağına gelen fırsatı tepmez.arkadaşlarının dereye girerken çıkardıkları giysileri kuzuyu kızarttığı ateşte yakar.arkadaşlar dereden gelince: --ne yaptın hoca şimdi biz ne giyineceğiz diye feryat ederler. hoca imalı bir tebessüm ile cevap verir: --ne üzülüyorsunuz arkadaşlar nasıl olsa yarın kıyamet kopacak değil miydi. |
Nasrettin Hoca Ve Eşşeği
nasrettin hoca bir gun esegini alip sehire iner... sehirde dolasirken esegini kaybeder... arar arar bir turlu bulamaz en sonunda pes edip bir otele gider oda kiralar..... odanin kapisini acar ve yatagin duzgunn kirisiksiz oldugunu gorur ve bozmaya kiyamaz yatagin altina uzanir,,, tam o sirada yeni evli cift gerdek gecesi icin bir oda ister... ordada acemi bir calisan olur ve derki,,, \'\'gelin bos oda varsa oraya girin der..... tam nasrettin hocani odasinin kapisini acarlar ve bakarlar oda bos (cunku nasrettin hoca yatagin altinda yatiyo)... tam cift hazirlanir ve yataga girerler ki adam karisina sevgilim gozlerinde butun sehiri goruyorum der,, ve bunu duyan nasrettin hoca kafasini uaztip benimde esegi goruyormusun der |
Nasrettin Hoca
Nasrettin hoca bırgun hayat kadınının yanına gider ve sevişir sonra ben bir hata yaptım dıyerek bir sokagın basına geçer ve allahım ne olur beni affet şeytana uydum der 1. böyle geçer ikincisinde ise aynısını yapar ve bir sokagın basına geçer allahım ne olur beni affet şeytana uydum der.üçüncüsünde bi daha yapar ve bi sokagın basına geçip allahım ne olur benı affet şeytana uydum der ve şeytan ordam çıkıp derki her becerdıgınde benı neden katıyosun |
Maya Tutar Mı?
Hocanın canı bir gün sarma çeker.Ama elinde yoğurt bakraçları anası da ağlamış ne yapim ne yapim derken aklına göl gelmiş.Gelmiş gölün kenarına,atmış bakraçları kenara çıkarmış sarmış sigarasını hafif hafif demleniyor.Sonra birden bekçinin düdüğünü duymuş. Eyvah şimdi yandık derken aniden atmış sarmayı bakracın içine sonrada bakracı tutmuş göle dökmeye başlamış.O esnada bekçide yanında bitivermiş.Bakmış bakmış anlamamış sonra hocaya sormuş ne yapıyorsun diye.Hocada görmüyor musun yoğurt mayalıyorum demiş. bekçi kahakahalar içinde ilahi hoca koca göl hiç maya tutar mı demiş.Hocada ya tutarsa diye cevap vermiş.Sonra bekçi ilahi hoca diyip güle güle yoluna devam etmiş.Hoca hem keyfine hem yoğurda yanarken bekçinin arkasından bakıp şimdi bu salak herkese anlatır demiş. |
Lamba
Bir gün Nasrettin hoca yolda yürürken lambaya çarpmış. lambanın içinden bir cin çıkmış ve şöyle demiş dile benden ne dilersen demiş Nasrettin hoca özür dilerim demiş. |
Kuyruklu Yalan
Birgün, Nasrettin Hoca, camide bir vaaz veriyordu. Cemaatten bir kısmının esnediğini ve bir kısmının uyukladığını farketti. Bunun üzerine şöyle konuşmaya başladı: -Bir sabah, Akşehir`den dışarı çıkmıştım. Çayın kenarında dört ayaklı ördekler su içiyorlardı... Dört ayaklı ördek sözünü işiten cemaat, gözlerini açarak Nasrettin Hoca`yı dikkatle dinlemeye başladı. Bunun üzerine Nasrettin Hoca: -Yahu!... Siz nasıl adamlarsınız. Deminden beri size vaaz ediyorum, uyukluyorsunuz da, kuyruklu bir yalan uydurunca hepinizin gözleri açıldı... |
Kurtlar Vadisi
Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş kasabaya gidiyormuş. Yolda bir köylüye rastlamış. Selamlaşıp tanışmışlar. Köylü onun hiç sevmediği Nasrettin Hoca olduğunu anlayınca, kasaba o yanda değil bu yanda deyip, Hoca’yı bataklığa yönlendirmiş. Hoca olayı hemen anlamış. Köylü Akşehir’e gidiyorum deyince, Akşehir bu tarafta deyip, köylünün kurtlar vadisine gitmesini sağlamış. |
Kim Suçlu
Bir keresinde, Hoca Aksehir'de ki mahkemeye kadi tayin edilir. Bir gun bir adam kosarak mahkemeye gelir ve Hoca'ya: -Farzedelim iki inek mera da dovustu ve biri oldu, Hoca Efendi. Oldurenin sahibi sorumlu tutulacakmidir? Adamin hilekar gozlerini farkeden Hoca dikkatliydi. -Yerine gore, der, hukum vermeden. -Karar vermene yardimci olabilir, Hoca Efendi. Senin inek benimkini oldurdu!. -Bu halde, genel olarak bilindigi gibi inekler hayvandir. Hayvanlara sebep baglanmadigindan dolayi, kesinlikle sorumsuzlardir. Bu yuzden de, sahibi sorumlu tutulamaz! -Ozur dilerim, Hoca Efendi, dilim surctu. Benim inek seninkini oldurdu demek istemistim! Bu haber uzerine, Hoca'nin kani beynine sicrar. Sakalini ceker, kalkar ve yeniden oturur. -Bu ilk dusundugumden daha karmasik bir durum, der. Memurlugunun tum agirbasliligiyla katibine doner ve ekler "yaninda ki rafta duran kara kapli kitabi ver bakayim!" |
Kazan
bir gün nasrettin hoca komşusundan kazan istemiş.komşusuda vermişhocada iki gün sonra kapısına gelen komşusuna kazanı ve içindeki küçük kazanı verir.komşusu sorar hoa bu ne diye hocada sizin kazan doğurdu der ve komşu alır gider hoca bir gün bir daha gider istemeye komşu hemen verir ve bir kaç gün sonra komşu nasrettin hocaya gidip yine ister hocanın yüzü eğik bir vaziyette kapıyı açar komşu hemen kazanı ister hoca allah rahmet eğlesin sizin kazan öldü der komşu hoca neden yalan söylüyorsun der.hoca sende kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorun der |
Kavuk
Bir gün bir adam, elinde mektup Der ki, Hoca'yı tutup : "Hocam, zahmet ya sana, Şu mektubu bana bir okusana." Mektup baştan sona kadar Arapça Şöyle bir iki evirir çevirir: Sökemez; çaresiz, geri verir. Der ki: "Başkasına okut bunu sen." Adam şaşırır : "Niçin ?" "Türkçe değil bu mektup okuyamam." Yine anlayamaz adam. Hocanın okuması yok zanneder: "Ayıp Hoca, ayıp!"der. "Benden utanmıyorsan şundan utan! Şu başındaki koca kavuğundan." Hoca kavuğu çıkartıp uzatır. Sonra: "-Mademki"der, "iş kavuktadır; Haydi giy de şunu, Kendin oku bakalım mektubunu." |
Karınca
Bir gün Nasrettin Hoca Otel'e gider.Sonra orda'ki Adama der Ben bir oda istiyorum Adam: Bir oda var ama hep karinca var icinde. NH: Birsey olmaz. Yarin sabah Adam gelir ve sorar karincalar nerde diye. NH: Birisini öldürdüm öbürkileri onun Cenazesine gitti. |
Işığı Gören Fırlıyor
Karısı doğururken,Hoca da mum tutuyormuş.İlk doğanlar ikizmiş.İkizlerin arkasından bir çocuk daha baş gösterince Hoca mumu söndürmüş.Ebe, -Aman hoca,ne yaptın?deyince,Hoca da -Ne yapayım,demiş,baksana,ışığı gören fırlıyor... |
İçinde Bende Vardım
nasrettin hoca birgün yüzü gözü mor olarak çarsıya iner.dursun karsıdan alaylı alaylı gelir 'hocam sizin ewden dün sesler geldi neydi o sesler ya ' der. nasrettin hoca 'hanımla kavga ettm.cüppemi merdivenden attı'demiş.dursun sasırarak 'hocam cüppe okdr ses çıkarmazki'demiş.hoca ezilip büzülerek içinde bnde vardım' demiş!! fıkra |
• Eğer bir berber bir hata yaparsa, bu yeni bir tarzdır...
• Eğer bir şoför bir hata yaparsa, bu bir kazadır... • Eğer bir doktor bir hata yaparsa, bu bir müdahaledir... • Eğer bir mühendis bir hata yaparsa, bu yeni bir atılımdır... • Eğer ebeveynler bir hata yaparsa, bu yeni bir kuşaktır... • Eğer bir politikacı bir hata yaparsa, bu yeni bir hukuk kuralıdır... • Eğer bir bilim adamı bir hata yaparsa, bu yeni bir keşiftir... • Eğer bir terzi bir hata yaparsa, bu yeni bir modadır... • Eğer bir öğretmen bir hata yaparsa, bu yeni bir teoridir... • Eğer bir patron bir hata yaparsa, bu bizim hatamızdır... • Eğer bir personel bir hata yaparsa, bu bir "HATA" dır |
Birgün ac bir tilki ormanda dolasırken birde ne görsün: agacın dalına baglanmıs bi ceylan pudu. tilki actır ama bir düsünür lan der bunu niye assınlar buraya. agacın etrafını dolanmaya baslar bakarki ipin ucu bombaya baglıdır. tilki agacın karsısına gecer ve uzanır aradan biraz zaman gecer kurt gelir bakarki dalda ceylan pudu karsısında tilki uzanmıs yatıyo kurt sorar:
tilki kardes karsında asılı pud duruyo sen burda uzanmıs yatıyosun ne is demis. tilki: yasorma ben orucluyum demis. kurt: sen orucluysam bari eti ben yiyeyim der. ete atlaması ile bombanın patlaması bir olur kurt az ilerde kanlar icinde kalır. bunu gören tilki hemen kalkar ve eti yemeye baslar. kurt kafasını kaldırır ve tilkinin eti yedigini görür kurt: lan serefsiz hani orucluydun der tilkiye. tilki: biraz önce top patladı duymadın mı der |
kayserili kör
-------------------------------------------------------------------------------- Gözleri kör yanlız ve yoksul bir Kayserili kırlarda başıboş dolanırken bastonuna değen sihirli lambayı alıp içinden cini çıkarmayı başarmış. Bu isten hayli bıktığı belli olan Cin Kayseriliye şöyle bir baktıktan sonra; - "Senin hayli isteğin vardır; simdi sen gözlerin açılsın istersin, zenginlik dilersin, evlenmeği arzularsın, ama uğraşamam. Sadece bir dileğini yerine getireceğim. İyi düşün ve ne isteyeceksen iste." demiş. Kayserili biraz düşündükten sonra dileğini söylemiş; - "Çocuğumun saatlerce altınlarımı saymasını görmek istiyorum" |
Fıkra birazcık xx
-------------------------------------------------------------------------------- Bana komik geldi sizinle paylaşmak istedim eğer kurallara aykırıysa operatör arkadaşlar tarafından silinsin lütfen. Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a hünkar göndermiş. Hünkar, Arabistan'da gezerken bakmış, araplar entari giyorlar ama altlarına don giymiyorlar. Bir rüzgar estimi, manzara felaket! Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arabın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgarda olay farkedilmiş. Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş; -"Adın?" -"Aptülmecit" -"Baba adın?" -"Aptülleziz" -"Evli misin? -"5 tane karım var!" -"Kaç çocuğun var? -"Ilkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane." Kadı kararını vermiş ve söylemiş: -"Aptulleziz oğlu, Apdülmecit'in, don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir!" birtane daha Temel 70 yaşına gelmiş Fadime ile akşam evde otururken içi gıcıklanmış, Fadime ' ye seslenmiş - Fadime suyu koy, olmazsa çay yaparız... |
10 tane zenci bir geziye çıkmışlar. gezerlerken sihirli bir lamba bulmuşlar. ellerine aldıklarında parlatalım derken içinden kocamaaaaan bi cin çıkmış. cin hepsine teker teker soruyormuş, 1 dilek hakkınız var, diyeyin hemen yerine getireyim demiş. birinci zenciye sormuş, o da beni beyaz insan yap demiş, cin hemen zenciyi beyaz ve yakışıklı bir insana çevirmiş. bu arada onuncu zenci gülmeye başlamış. diğerleri bir anlam verememiş tabii buna. 2. zenciye sormuş cin, o da beyaz ve yakışıklı bi beyaz olmak istiyorum demiş ve cin hemen o zencinin de dileğini yerine getirmiş ve 2. zenci de çok yakışıklı bir beyaz insan olmuş. 10. zenci daha da çok gülmeye başlamış. 3.,4.,5., derken hepsi teker teker beyaz ve yakışıklı birer insan haline gelmişler. bu arada 10. zenci gülmekten ölecek kadar çok gülüyormuş. sıra 10. zenciye gelmiş ve cin sormuş, dileğin nedir? 10. zenci cevap vermiş, HEPSİNİ ZENCİ YAP! ))))
|
Donald Ramsfeld ölmüş ve cennete gitmiş. Aziz Peter'in
karşısında cennetin kapsında dururken arkasında saatlerle dolu çok büyük bir kapı gömüş ve sormuş: "Bu saatler ne böyle?" Aziz Peter cevap vermiş: "Bunlar yalan saatleri. Dünyadaki herkesin bir yalan saati vardir. Her yalan söyleyişinde saatteki ibre hareket eder." Ramsfeld: "O, peki bu kimin saati?" "Bu Azize Teresa'nın saati.. İbre hiç bir zaman oynamadı, yani hiç yalan söylememiş. "İnanılmaz" demiş Ramsfeld. "Peki bu kimin saati?" Aziz Peter cevap vermiş: "Bu Abraham Lincoln'un saati. İbre iki kez hareket etti, yani Abraham tüm yaşamında sadece iki kez yalan söyledi." En sonunda Ramsfeld dayanamamış ve sormuş: "Peki Bush'un saati nerede??" "Bush'un saati İsa'nın ofisinde, İsa onu vantilatör olarak kullanıyor.." |
Ali isminde bir adam olum doseginde karisina :
- "Karicigim, ben olmek uzereyim. Tanriya dua ettim, eger karim ben oldukten sonra bir erkekle yatarsa ahirette kendi etrafimda bir kez donecegim. Eger benim obur duyada rahat etmemi istiyorsan lutfen benden sonra hic bir erkekle yatma olur mu?" Kadin: -"Kocacigim o nasil soz, tabii ki sana oldukten sonra da sadik kalacagim", der ve Ali olur. Yillar sonra kadin da olur ve obur dunyaya gider kocasini aramaya baslar. Kapidaki gorevliye sorar: -"Kocami ariyorum ismi Ali", Gorevli: - "Hangi Ali? hanimefendi, burda milyonlarca Ali var." Kadin: - "Arasira kendi etrafinda bir kez donen birisidir." Gorevli: - "Ha, sen topac Aliyi ariyorsun, az ileride." Temel bi gun otobanda, Anadol marka arabasiyla gidiyormus. Aksilik bu ya; arabanin arizalanacagi tutmus. Ne yapsin ? Caresizce cekmis emniyet seridine ve beklemeye baslamis.Epey bi sure bekledikten sonra gurultuyle, bir arabanin hemen yaninda durdugunu gormus. Son model bir FERRARI ve icinde grand tuvalet, kara gunes gozluklu,saclari joleli,trasli ve kisacasi varlikli ve cok zengin oldugu her halinden belli olan bi adam hafifce egilerek seslenmis; - Hemserim ! istersen otobanin sonuna kadar seni yedege alip cekiim.! Temel caresiz, elbette kabul etmis.Baglantilari yapmislar ve son kontrolleri de yaptiktan sonra zengin surucu; -Arkadas bak, ben de hiz hastaligi vardir,eger dalginlikla hizimi arttirirsam sen arkadan selektor yaparsin ben de yavaslarim olur mu? demis. Temel buna anlam verememis ama yinede Peki ! demis. Nihayet yola koyulmuslar.Onde FERRARI ve arkasinda ANADOL bir sure sakince yol almislar. Ama bi sure sonra da Temel adamin neden bahsettigini anlamis. 60 km/h.....80km/h.....120km/h.....150km/h derken Temel bakmis olacak gibi degil. Direksiyon zangirdamaya motordan boguk sesler gelmeye baslayinca Hemen hatirlamis ve ondeki surucuye selektor yapmaya baslamis. Selektoru farkeden surucu de durumu anlayip yavaslamis. 150km/h....120km/h.....60km/h. Ancak gel zaman git zaman bi sure sonra ondeki surucu yine kendini kaptirip hizlnmaya baslayinca Temel bu sefer atik davranmis ve malum. Bu olay birkac defa daha tekerrur etmis. Uzun bir sure sakince yol almislar.Ta ki buyuk bir gurultuyle Temelin yanindan gecip ondeki FERRARI`nin yanina yanasan son model LAMBORGINI`nin soforu FERRARI`nin soforune kapkara gozluklerinin uzerinden bakip; -Kapisalim mi Moruk! 140 km ilerideki benzinciye son varan ilk gelenin deposunu fuller. Ne dersin ? FERRARI`nin surucusu; -Pekala, paralari hazirla. Cunki kaybeden sen olacaksin....demis ve baslamislar yarisa ; 80 km/h.... 120km/h..... 200km/h.... 280km/h.... Tam bu sirada helikopter ile otobanin uzerinde trafik denetleme devriyesi gorevini yapmakta olan Dursun durumu farkeder ve eline telsizi alarak su mesaji gecer... -Alo...Alo.. Breykk...Ucan Hamsi`den tum ekiplere... Su anda otoyolun 85. mevkiinde seyir halinde olan uc araba otoban emniyetini bozacak sekilde asiri hiz yapii... Arabalari tanimliyorum... FERRARI-LAMBORGINI-ANADOL.... FERRARI ile LAMBORGINI kapışii, Arkadan ANADOL gecmek icin yol istii. |
1998 yilinda Avrupada bir kentte feministler toplantisi yapilmis her ülkeden
konusmacilar katilmis.belirli kararlar alindiktan sonra diger toplantida bulusmak için karar alinmis ve toplanti sona ermis.1999 yilinda feministler yinebir araya gelmisler.ve konusmacilar konusmaya baslamis1ar. Konusmaci Alman bayan baslamis anlatmaya : -Geçen sene aldigimiz kararlar neticesinde eve gittim kocama dedim ki : -Bundan sonra bulasiklari ben yikamiyorum al kendi bulasigini kendin yika dedim 1.gün bisey görmedim 2.gün bisey görmedim 3. gün bi baktim hem benim bulasiklarimi yikiyor hemde kendi bulasiklarini yikiyor o günden beri çok mutluyuz. 2. konusmaci ingiliz bayan anlatmaya baslamis kararlarimizi aynen bende uyguladim eve gittigimde kocama dedim ki : -Bundan sonra çamasirlarini yikamiyorum kendi çamasirlarini kendin yikayacaksin.1. gün bisey görmedim 2. gün bisey görmedim 3. gün bi baktim hem benim çamasirlarimi yikiyor hemde kendi çamasirlarini yikiyor. O günden beri çok mutluyuz demis 3. konusmaci Türkiye den baslamis anlatmaya bende geçen sene aldigimiz kararlari aynen uyguladimo gün eve gittim kocama dedim ki : -Bundan sonra yemek yapmiyorum kendi yemegini kendin yapacaksin dedim1. gün bisey görmedim 2. gün bisey görmedim 3. gün sol gözüm biraz açilir gibi oldu görmeye basladim, demis. |
-Adam doktora gitmiş , "DOKTOR BEY KALBİM ÇOK HIZLI ATIYOR" demiş...
-Doktor ;"Atmaması lâzım" demiş. Bunun üzerine adam koşa koşa -Eczaneye gidip sizde "At maması var mı"??? diye sormuş ....... -Eczacı; "At maması bizde olmaz karşıdaki veterinere sorcaksınız..." -Bunun üzerine adam veteriner den 5 kutu At maması alıp beş ay kullanmış...... -Sonuç süper.Beş ay sonra şikayeti yeniden başlamış Vetenire gidip At maması istemiş........................ -Veteriner; "maalesef bizde kalmadı" demiş...Bunun üzerine -Adam panik halinde doktora giderek "Doktor bey , at maması bitmiş " diye yakınmış................................ -Doktor cevap vermiş "Bitmemesi lâzım"................... |
Ünlü siyasilerimizden ECEVİT ve DEMİREL gün gelir rahmetli olurlar . Öbür dünyada bunları cehenneme gödermeye karar vermişler . Ceza olarak ise Demirelin yanına Safiye Aylayı Ecevitin yanına is Sharon Stone verilip bir hücreye kapatmışlar . Demirel bunu görünce bağırmaya başlamış . Ecevitin günahı daha çok bana niye safiye ayla ona niye sharon stone diye isyan ediyomuş . Oradan zebaninin biri sus lan demiş o Ecevitin cezası değil Sharon stone' un cezası demiş .
Marilyn Monroe ahıret gününde Allah'ın huzuruna çıkmis. Allah : -Senin yerin cehennem, demiş. Marilyn : -Nasıl olur, benim orada vücudum bozulur, hayranlarım benden nefret eder, demiş.Bunun üzerine bir test yapılması kararı alınmış. Cebrail : -Bak, demiş.Çırılçıplak bu koridordan aklına kötü birşey getirmeden geçersen cennete ulaşırsın.Ama aklına kötu birşey getirirsen ayaklarının altıı acılır cehenneme düşersin. Neyse Marilyn soyunup yurumeye başlamış.İki üç adım atmışki küüüüt diye bir ses duyulmuş.Büyük bir korkuyla arkasına dönen Marilyn Cebraili yerinde görememiş. |
Akhilleus kanka, bu da senin için (ingilizce ya!)
Hitler and Stalin sit in a bar. This guy walks in and asks the barman. "Isn't that Hitler and Stalin?" And the barman says "Yep, thatsthem" So the guy walks over and says: "Hallo, what are u guys doing?" And Hitler says:"We're planning world war 3" And the guy says: "Really? What's going to happen?" And Hitler says:" Well, we're going to kill 14 million jews this time and one bicycle repairman." And the guy asks:"A bicycle repairman???!" So Hitler turns to Stalin and says:"See, told you no-one would worry about the 14 million jews!" |
temel evde fadimenin az duymasından şikayetçiymiş ertesi gün doktora kendisi gitmiş ve doktora:
-doktor bey fadime beni duymuyor demiş doktor: -eve gidince fadimeye en uzaktan başla birşey sor, duymazsa üç adım at yine sor. duyuncaya kadar devam et bakalım ne kadar az duyuyor. temel eve girince ilk adımda fadimeyi mutfakta görmüş ve başlamış salondan: -fadime kariciğum baa ne pişiriysun? yanıt yok! üç adım atar.. yanıt yok! tekrar üç adım atar.. en sonunda yanına kadar gelir halen duymaz. bu sefer kulağına seslenir: -fadime kariciğum baa ne pişiriysun? fadime kızgın bağırarak: -kapıyı açtığından beridir hamsili pilav diyrum saa! saa ne oliy. sağirmisun? |
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında,
- "Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi." demişler... Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve, - "Buyrun beyler, yiyiniz." demişler... Delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş, - "Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor! |
Delikanli sevgilisini aksam eve birakir.Evin önünde masum bir
> >fisiltidan sonra ateslenir.Bir elini duvara dayiyarak "Beni bir > >öpermisin".. Kiz:"********* evin önünde annemler görür" der.. > >Erkek:"Ne olacak canim bu saatte kim görecek, ne olur seni cok > >seviyorum. .. > >Kiz:"Ben de seni ama olmaz..." > >Erkek cok atesli tabi devamli israr eder. Bir ara aniden > >merdivenlerin isigi yanar ve kizin kücük kiz kardesi belirir. > >Kücük kiz: "Babam diyor ki öpecekse öpsün, gerekirse ben > >öpecekmisim, o da olmazsa kendisi gelecekmis ama o hayvan oglu > >hayvana söyle elini diyafon dügmesinden ceksin dedi" |
5 DOLAR
New York`tan Los Angeles`e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor: -Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim. Ve ilk soruyu soruyor: -Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır? Kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırası sarışına gelmiş: -Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla asağı inen şey nedir? Adam dakikalarca düşünmüş. Yanıtı bulamamış... Cuzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş: -Cevap ne? Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış... ---------------------------------------------------------- 10..9..8..7.. Adamın biri doktora gitmiş.Doktor muayene etmiş ve bizimki sormuş: -"Ne oldu doktor bey? Ne kadar ömrüm kaldı?" Doktor cevaplamış: -"10" Bizimki de -"Ne 10'u doktor bey, gün mü, ay mı sene mi?" Doktor: -"9, 8, 7, 6...." ---------------------------------------------------- 25 SENT (Temel fıkraları) Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı. Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı.. "Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.." 25 SENT (Temel fıkraları) Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı. Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı.. "Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.." 25 SENT (Temel fıkraları) Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok. Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi.."Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar..."Temel, neyi var, neyin yok sattı. Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu. Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.. Los Angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar. Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın. Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.." derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına.."Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... Allah göstermesin.." Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. Arkası çorap söküğü gibi geldi.Temel herşeyini rulet masasında biraktı. Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. Temelin başına gelenleri anlamıştı. Temel"çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi. Kartı aldı, cebine attı.. Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..Çıktı..Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı.Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ...Alet boşaldı adeta.. Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..Gerisi peri masalı.. İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. Elinden gelen tek iş pastacılıktı.Parası da vardı. Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri... Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. Tüm başına gelenleri anlattı.. "Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.." Şirketin genel müdürü sordu: "Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... Adı, adresi sizde olmalı zaten.." "Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel.. "Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.." --------------------------------------------------------- 30 YIL (Genel fıkraları) 40 yaşlarındaki kadın kalp krizi nedeniyle hastaneye yatırılmıştı.Kendinden geçmis durumdaydı. Doktorlar kurtarmak için çilgınlar gibi uğraşıyordu..Tam bu sırada Tanrı kadına göründü. -"Yanına geliyorum Tanrım," diye inledi kadın. -"Hayır," diye cevap geldi yücelerden,"daha önünde 35 yıl, 2 ay, 8 gün var..." Kadın nihayet kendine gelmişti. Doktorlar mutluydu. Kadın daha da mutluydu. Biraz iyileşince kesenin ağzını açtı. Yüzünü gerdirdi.Liposuction yaptırdı.Göğüserini silikonla dikleşirildi.Kadının ısrarlarına dayanamayan hastane yönetimi bir kuaförün gelip saçlarını platine boyamasına izin vermişti.Artık bomba gibiydi kadın. Kendini çok iyi hissediyordu. Hayatının kalan bölümünü mutlu bir biçimde geçirmeye hazırdı.Nihayet taburcu oldu. Dışarıya çıkıp temiz havayı içine çekti. Taksiye binmek üzere caddenin karşısına geçerken bir ambulans çarptı kadına. Vahimdi durumu. Derin karanlığa doğru kayarken sordu: -"Ulu Tanrım, sen her şeyi daha iyi bilirsin, ama hani önümde daha 35 yıl vardı?" Tanrı'nin cevabı şöyle oldu: -"Tanıyamadım..." ------------------------------------------------------ 99 ASLAN (Av/Spor fıkraları) Avcının biri palavra sıkıyormuş.. -"Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.." Arkadaşı dayanamamış, -"100 de şuna bari" demiş. Avcı da -"Bir aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş. ----------------------------------------------------------- ACEMİ (Av/Spor fıkraları) Avcılar aralarına yeni katılan acemi avcıyı sınamak isterler ve ellerinde bulunan; av kuşları ile ilgili kitabı çıkartıp bir sayfa açarlar.Bu sayfada bulunan kuşun gövdesini kapatıp bacaklarını acemi avcıya gösterirler, cevap alamayınca diğer resme geçerler...Ondan da cevap alamazlar ve birkaç resimden sonra alaylı biçimde -"Senin iyi bir avcı olman için daha çok çalışman lazım" deyince,acemi olan avcı mahçup ve üzgün olarak aralarından ayrılırken, diğer arkadaşlardan biri -"Arkadaşım senin adın neydi?" deyince acemi avcı paçalarını sıvayıp bacaklarını gösterir.. ------------------------------------------------------------ AH OĞLUM (Okul fıkraları) Kimya dersinde öğretmen, elindeki metal parayı gösterdi: -Şimdi bu beşyüzlüğü asite batırıyorum. Ne dersiniz eriyecek mi? Nuri parmak kaldırıp cevapladı: -Erimez, öğretmenim: -Evet erimez, neden erimez? -Eriyecek olsa asite atmazdınız da ondan... ---------------------------------------------------------------- AKILA BAK (Deli fıkraları) Adamın biri otomobiliyle tam tımarhanenin önünden geçerken birden lastiklerden biri fırlamış..Adamcağız arabayı zor zar durdurmuş,gidip lastiği getirmiş ama bijonları bulamamış..Ne yapacağını kara kara düşünürken pencerede onu seyretmekte olan bir deli akıl vermiş; "-Her lastikten bir bijon sök te öyle tak..Seni tamirciye kadar idare eder".. Adam şaşkın; "-Arkadaş bu zekayla senin orada ne işin var"? Deli; "-Ben deliyim ahbap,aptal değil".. ------------------------------------------------------------ AKILLANDIM (Evlilik/Flört fıkraları) Düğünden sonra kayınpederi Temel'e: -Biliyorum şimdiye kadar bir sürü aptallıklar yaptın, umarım artık akıllanmışsındır. -Söz veriyorum babacığım, bu son aptallığımdır. ------------------------------------------------------------- AKILLI (Deli fıkraları) Bir gün deli hastahanesinin doktoru hastalarına "burnun nerede,gözün nerede"diye sorular soruyormuş. Hepsi de yanlış cevap veriyormuş. Ama bir hasta hepsini bilmiş. Doktor da "sen çok akıllısın artık burada durmana gerek kalmadı demiş. Hasta da sevinçle dizini göstererek "buna kafa derler kafa" ------------------------------------------------------------ ALIK TUTUYORUM (Deli fıkraları) Deli duvara oturmuş.Elindeki oltanın ucu sokağa sarkmış.... Yoldan geçen soruyor; - Orada balık mı tutuyorsun sen? - Hayır alık tutuyorum. - Tutabildin mi bari ? - çook ... Seninle 23 oldu ! --------------------------------------------------------------- ALIŞKANLIK (Doktor fıkraları) Doktor, hastasını uyarmış : -Bakın, sonra söylemediydi demeyin, bu uyku haplarına devam edecek olursanız, sizde alışkanlık yaratır. Hasta bilgiç bilgiç gülümsemiş : -Sen ne diyorsun Doktor Bey! Ben bu hapları evelallah yirmi yıldır alırım, henüz alışkanlık yaptığını görmedim daha! --------------------------------------------------------------- AMİN (Genel fıkraları) Çok iyi giyimli bir iş adamı Vatikan'a gelir papayla görüşmek istediğini söyler. Kendisini bir Kardinal'e götürürler. Adam ısrar eder. - Sizinle değil, doğrudan Papa ile ve yalnız görüşmek istiyorum. Sonunda adamı Papa'nın huzuruna çıkarırlar. Ama adamın ne istediğini merak eden Kardinaller kapının dışında kulak kesilmiş içeriyi dinlemektedirler. İçeride sesler yukselmiştir. Adam : - 1 milyar dolar. Papa : - Olmaz - 2 milyar dolar. - Hayır. - 5 milyar dolar. - Hayır. Adam kapıyı çarpar, hışımla uzaklaşırken Kardinaller içeri koşuşur. - Sayın Papa hazretleri, 5 milyar dolar muazzam bir para. Düşünün bu para ile kaç katedral, kaç kilise yapılır, dünya üzerine kaç misyoner gönderilirdi. Parayı niçin kabul etmediniz ? - Ne yani ? Her duadan sonra Amin yerine Coca Cola mı deseydik ? -------------------------------------------------------------- ANAM BABAM (Asker fıkraları) Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Onbaşı Mehmet`in cezalandırdığı er, yüzbaşının karşısında : -Komutanım benim bir şikayatim var. -Söyle. -Mehmet onbaşı beni döğdi. -Git, ben onun cezasını veririm. -Ama yüzbaşım; hem döğdi , hem söğdi. -Anladım, git cezasını veririm. -Anama babama laf etti. -Git cezasını veririz dedik ya. -Benim anam da yohtur, babam da yohtur. -Allah rahmet eylesin.Benim de öyle.Sen git anladım. -Ama yüzbaşım, Mehmet onbaşı benim anama da laf etti , babama da laf etti.Anam da yohtur, babam da yohtur.Anam da sensin, babam da sensin. Yüzbaşı : -Derhal koş; çağır Mehmet Onbaşı`yı buraya! dedi. ------------------------------------------------------ ANCAK BULMUŞ (Doktor fıkraları) Doktor telefonda yakaladigi hastasına: - Tahliller belli oldu, demiş, sana bir kötü, bir daha kötü haberim var. - Nedir kötü haber? - Maalesef 1 günlük ömrünüz kaldı. - Peki daha kötü haber nedir? - Size 24 saattir ulaşmaya çalışıyorum, ancak buldum... ------------------------------------------------------- ANDREA DORİA (Asker fıkraları) Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş: -Osmanlı yaklaşıyoor. Andrea Doria sormuş: -Kaç gemi var? Gözcü: -10-20 kadar. Komutan hemen emir erini çağırmış: Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir. Emir eri şaşırmış: - Niçin komutanım? Andrea Doria: - Savaşırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye... Bu arada gözcüden yine ses gelmiş: -Efendim 50 kadar oldular. Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş: -Gömleği boş ver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir.. ------------------------------------------------------------ ANNENİZ NE DİYOR ? (Asker fıkraları) Çok genç bir İngiliz subayı, general olan babasının yanında yaverdi, yaşlı bir albaya emri iletmekle görevlendirildi -Babam birliğinizi şu karşıki tepenin yamaçlarına çekmenizi söylüyor, efendim, dedi. Yüzü moraran albay da şöyle dedi : -Demek öyle söylüyor!Peki anneniz ne diyor?!... |
ECZACI BABA
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!" |
doktorlar
-------------------------------------------------------------------------------- Bir İngiliz doktor diyor ki : Tıp bilimi bizde öyle ilerledi ki, biz bir adamın beynini alırız ve başkasına koyarız ve onu altı haftada iş arayacak hale getiririz. Alman doktor diyor ki : Bu hiç birşey değil; biz bir adamın beynini çıkarırız ve başkasına koyarız ve onu dört haftada şavaşa hazır hale getiririz. Amerikalı doktor da diyor ki ; Beyler siz çok geridesiniz. Biz Teksastan bir beyinsizi aldık ve beyazsaraya koyduk. Şimdi ülkenin yarısı iş arıyor, yarısı da savaşa hazırlanıyor. |
ZENGİN OLMAK…*
İki fakülte arkadaşı yıllar sonra sokakta karşılaşır, biri diğerini eve yemeğe davet eder.. -Oğlum bu ne ev böyle be, su salonun büyüklüğüne bak! Nereden buldun bu kadar parayı birader? Duvarlarda nadide tablolar.. - Gel göstereyim, gel şu pencerenin önüne.. Şuradaki otoyolu görüyor musun? - Evet. - 20 milyon dolar tuttu, 25 milyon dolara fatura ettik, farkı cebe indirdik. İki yıl sonra iki arkadaş yine karşılaşır... -Gel bu sefer ben seni davet edeyim, bize gidelim.. - Yuh! Şuraya bak..Vay anam vay! Oğlum sen bizim eve saray diyordun bu ne böyle. Bizimki bunun yanında müştemilat olmaz valla, saray asıl burası. - Gel nasıl yaptığımı sana göstereyim, geç şu pencerenin önüne, bak şurada otoyolu görüyor musun? -Hayır! -İşte böyle!... |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:05 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.