![]() |
Döngü
Şizofren bakışların karanlık sanrılarında gün Ardımda gölgesiz yalnızlık Rüzgâr, esmer bir şafağa esiyor... Ellerim yalnızlığın yalın avuçları Kimse duymaz sesimi Kırgınlığımı avutmaz yel Gözler, can olur kâbuslarıma Pişkin acılar savrukluğunda... Hayat, bir kısır döngü Çemberinde ölümün... İsteksizce çırpınıyor kökleri göğün Yatay bir acı saplıyor yangın gülüşlere Ki, hep sevmekti yaşamın tadı Anlamı hep sevilmek... Ecel, kör bir çıkmaz Sarmalında sevdânın... |
Durup Dururken
Şimdi sana durup dururken bir şiir yazsam Durup dururken yaşlanmaktan bahsetsem Gözlerinin içindeki kıvılcımlardan dem vursam Ölmekten Veya nefes alıp vermekten Yaşamaktan Var olmaktan Yok olmaktan... Sana baksam benim bakışımla Senin bakışınla beni sorsam Sorgulasam... Bu saatten, Bu dakikadan, Bu andan alıp seni Milyonlarca yıl geriye götürsem Ya da bir saniye sonrasına Her saniyede Bir saniye sonrasına... Açsam kanatlarını gökyüzünün maviliğine Uzaklaştırsam bu diyardan Bütün diyarlardan Hangi diyar kalmışsa varmadığımız O diyardan da... Bir ses olsam Yankısı Everest'in zirvesinde özgürce uçuşan Gitsem gidebildiğim kadar durmadan Ve dursam Sabitlesem kendimi Bir eylemsizlik olsam her türlü zorbalığına Zalim metropollerin... Sana özensem de özenmesem de Sen olabilsem Senden alsam seni Sana kavuştursam Sen yine anlamazsın ya beni Yırtıp atsam bu şiiri de resmin gibi Bir elim boş, Bir elimde kalem Yine sen geldin durup dururken Yine Sen... |
Düş
Yüreğinin avucunu sar gözlerinle Gözlerinin sesini dinle Sesinin kanatlarına dokun Duy bunların hepsini Bir hiç yarat umarsız Soluksuz bir kuşkuya tutun Yağmurun dudaklarını kokla Gör bunların hepsini İlk son, son başlangıç olsun Eksilt devinimini hatıraların Bulutların külünü söndür Çiz bunların hepsini Denizler düşün martılara küskün Ve bir gökyüzü sun çiçeklere Düşlerimden bir sır çal Yak bunların hepsini |
Düş Bitti
Sarma başıma deli sevdanı Ağlayamam ıssız *******de Yollar bende kalsın Acılar bende Dert bende Yeter ki bitmesin böyle Birdenbire... Hani bir düş kurarsın da Ansızın irkilirsin ya Ürperirsin ansızın Hani gökyüzüne bakarsın da Kalırsın ya öyle Umarsızcasına... Hiçbir şey olduğunu düşünürsün belki Belki yaşamak istersin doludizgin Yaşamak da öylesine... Hani bakardık ya çobanyıldızına Bilir miydik o zamanların En güzel günlerimiz olduğunu Ya düşünür müydük hiç Şimdi birbirimizden böyle Yavaş yavaş kopacağımızı Anlamsızcasına... Ya biz miydik beraber sokakları arşınlayan Türküler söyleyerek el ele Bilemezsin ya ne kadar özledim gözlerini Sadece gözlerini Alev alev yanan İçinde beni yakan Ya bilir misin ki nasıl sevmiştim seni Belki senin gibi... Şimdi Bu ıssız adanın dağları gibi bulutlara yükselsem Yine seni Hep seni düşünsem Bu sevdanın sırlarını seninle paylaşsam da Yine yalnızım... Sen olsan da Olmasan da... Yine sensizim... Yok ki o sevda gözlerin Bana baksan da Bakmasan da... Ve düş bitti Kıbrıs'tayım... |
Düş Yordamı
Akşam üzgün düşüyor ezgin bakışların durgunluğuna Avuçlarıma sitemsiz dökülüyor yağmurun son zerresi Suskunluk iklimdendir diyor yüreğim Ürküyor ürpertisinden... Kimsesiz sokaklar bu mevsim de Şiirlerden yine kırgın dizeler saçılıyor Üşüyen kuşlar bakışında yorgunluğun seyri Dingin denizleri özlüyor kavuşmalara yasak şarkılar... Dizelerde kendini yeniliyor sarhoşluk Her küskün sevide şaklıyor aşk kırbacı Kucaklıyor yarını dişleri dökülmüş sefalet Yar kıyısından yuvarlanırken zaman Akıyor sessiz ırmaklara... Umuda salınan güvercinler uçurun diyorum Kan kokusunu silen gülümseyişler... Alınlara düşen benek olur şafakta söylenen türkü Yiğitliğe sürülen leke her serzeniş Her yok oluş yeniden bulmak varlığı Her doğuşta ölmek dünyalarca... Evvelsiz dokunuşlar dokuyor asfalt çamuru kaldırımlar Yenik sızıları saklıyor gök, ceplerinde Sırdaşı karanlık hasretin Özlemek; yitik bir boşluk bellekte İsyana durmuş gece Soyunarak kibrinden... Yalancı bir ıslıkla kovalıyorum iblisi... Barış türküleri lif lif kurşun tınısında Saçma bir giz sanrısıyla titreşiyor bulut Şehvet sığınıyor uçarı heyecanlara Kalburda yıldızlar Arınarak süsünden... Girift acılar yoldaşı kar tanesi Çırılçıplak gözleri giydiriyor hayrına Sakıngan titreyişlere tutsak çırpınış Yangında aykırı yalnızlıklar senfonisi Sus Pus... Kan karaltısı yitim ardı bekleyişler... Dünlere erteli gün dönümü günce Gülümseyen bebek ecel şaşkını Düşemiyor ıslağına toprağın cehalet Kuyularda bileniyor kör bıçaklar Mırıldandığım dualar gammazlıyor sevdamı Usanç taşıyor us Kırık... Dökük... Yetsin artık diyorum ellerimdeki günah Yetsin yalancı falcılara adanmış ömrüm El dediğim düş yordamı... |
Düşbaz Sesleniş
Gökyüzü durgun başlıyor güne Gün geceye küskün dönüyor Ağırlığınca kasvet yüklü toprak Şımarık çocuk haylazlığında acı... Sinsi bir karanlık sözlere yapışan Gözden uzak yalnızlıklar türküsü dilimde Kısır döngüsünde zamanın çoğul serencamı Anlar birbirini kovalıyor huzursuzca... Ecel vuslatında bekleyiş yılgınlığı Aksinde yitik kıyılar gölgesi Paramparça suskunluklar saplanır uğruma Ay, kor elbisesi içinde mâtemin... Eksilen sızılar kanıyor avcumda Baharı kucaklayan gülüşlere inat Yarım şiirlere kırılan dizeler ara satırlarda Tanımsız kederler buğusunda düşbaz seslenişim... |
Düşer Yağmur
Düşer yağmur Gürletmeden gökleri, sessiz... Dağ düşümü kalır şimdi yüreğime Gözlerime sel akışı... Cemredir vakitsiz toprağa sarılan Suskun bir yazgıdır kırağı Umudunu günle bileyen... Bir koridor açılır önümde; karanlık Uzak gülüşlere salınır selâm Kilitlenir tüm kapılar sevilere Yosun tutar ecelin parmakları boğazımda Islanan acılar dinlenir artık Uslanır kanla yoğrulan kin... Düşer yağmur Gürletmeden gökleri, sessiz... |
Düşmek
Avuçlamak toprağı Sevgilinin göz yaşlarını avuçlarcasına Direncine katık etmek sevdayı, umudu, aşkı Yaşamak, gözlerin buğusunda sevmek Sevmek, bir adım ilerde gökyüzünden... Uğultusu yankılanırken kulaklarımda gidişin Yalan sevilere tutsak akış İçimde yanmış bir ceset tüter Islıklara mahpus sövgüler Kirletilen aşkları anar şarkılar Düşmek, kan revan içinde Yeni bir ihtilâli çağırdığında bakışlar... |
Düşsel Bir Kurmaca
Kuru bir yağmur yağıyor Duru bir yalımın çemberine Beceriksiz bir intihar şaşkınlığında... Ben beni benden alıp Bensiz diyarlara giderken Her yağmur yeni bir hüzün salıyor Hüzünler sel oluyor Selde boğulup gidiyorum umarsızca Yine yaşıyorum Umutsuzca... Aynı haz gecede Yüreğimde aynı sen Gözlerinde kim bilir belki aynı ben Belki susarak Belki çığlıklarla haykırarak Belki de güneşin yanılgılarına yaslanarak Sır olmuş gün ortasında Gecede Alacakaranlıkta... Aşkta denek olmak kolay Ya ihanette kobay olmak? ! Hayat yine gerçek Yine kapkara Yine soğuk Hayaller yine boğuk boğuk Yitirilmiş anılarsa bölük pörçük Kopuk kopuk... Ben bir âşık Sen uğruna yaşanası sevgili... Bir geceyarısı Her geceyarısı Her gündönümü Ellerinde sönüyordu karanlık Düşüyordu yarınların gölgesi Gölgesine gözlerinin... El olur yarim Dün olur yarın Düş olur sevdam Zavallı bir düş! .. Hep seni yazdım dizelerime Hep sana yazdım dizelerimi Yazdım adını yüreğimle Yüreğini ellerimle İsterik bir ecel nöbetinde... Süzüle süzüle geldim acılardan Sıyrıldım gecenin kollarından Çok verdim Bedelsiz verdim Güldürdüm gülmedim Ağladım ağlatmadım Filizlendim açamadım... Denizde serap sezilmez Ölene küfür edilmez ki Sırlarım sende kalır Senli düşlerim bilinmez Ölenle sevişilmez ki! Dağlarımda kurur buzullar Yalanların alev alır yanar Unutma! Kendi düşen de ağlar Kanayan yaralarından Çürümüş bir yaşam akar! .. Korku olur şimdi sevmenin adı Kılı kırk yarar avuntularım Hırsım, Bir bardak demli çayın buğusunda Bir nefes sigaranın dumanında Anlık umutlarım Hazlar durağan şimdi Melekler zebani kılığında... En sezgili yürek Duyarsız sözdizimlerine tutunuyor Yetmiyor aşmaya Acılı ezgilerin barikatlarını Kaldıramıyorum ne yapsam Çizilmiş gözbebeklerine Anlak hudutlarım... Saydamlaşmış gülüşler Öyle silik Öyle tutarsız Asılı kalmış dudaklarında... Gözyaşların saklı yapış yapış... Kirli bir kan lekesi kurumuş duvarlarda Saklanıyor yağmura İzlerinden utanırcasına... Zaptedilmez haddini aşmış hevesler Gece örtemez artık Bedelsiz ihanetlerin gölgeli sarmaşıklarını Habis bir ur yapışır sevdama İçten içe kemirir Yavaş yavaş yok eder kendini... Sevdan içimde kayıtlı bir kayıp Varlığın bir hiç Hiçliğin tüten bir tutam duman İsli bir leke Ellerinin izi ellerimdeki... Sarmal bir bulut kümesi etrafında Çepeçevre kuşatır ufkunu Bulanık hâleleri öpüşlerimin saçlarını Dudaklarımda çilek kokan ağzının tadı Rafa kaldırılır tensel titreşimlerimiz Gökçe bir aşkın yerçekiminde Unutulur... İşte bu en serin En sert dert Derdine sahip çık Sorulur! .. Düşsel bir kurmaca olur hayat Kendi ellerimizle yarattığımız Riyakâr bir tebessüm Doğrulayamaz gerekçesiz yalanları Bağışlatamaz günahlarını... An olur bir asırda sakladığın Saklandığın bir an içinde Sevda köprülerini sabırsızca yıktığın... Arınamaz en duru ırmakta Korkuya batmış sonsuz emellerin Kirli ve sorumsuz Çamura bulanmış bedenin... Düşsel bir kurmaca olur hayat Kendi ellerimizle yeniden yıktığımız... |
Ecel Geçiyor
Açlığa uzanan yüzlere tafra Nerede İbrahim, nerede sofra Kinlere bilenen dostluklar safra Kudurmuş köpekler salya saçıyor İnsan kisvesinde binlerce yalak Dökülen kanlara doymuyor sunak Diş artığı kene sevdalarda bak! Candan cana sanki yollar açıyor Her soluk alışta yeni bir bölüm Her kırılan gönül ayrı bir zulüm Ne yandan gelirse gelsin bu ölüm İçimde kırılan düşler kaçıyor Sözlerim sustukça çağlıyor hayret Beni benden soran çakal bin suret Gel yüreğim vazgeç, boşuna gayret Kan sızan topraktan ecel geçiyor |
Eğilmem
Zamanın ardında kalan Herşeyden öte bir avuç yalan Bilemem ya nereye götürür beni Nereden alır, sürükler Her gözyaşına tutsak olamam Yoksun artık, sana bağlı kalamam Yine de sensiz olamam Olamam... Hep bir giz vardı aramızda Hep saklı kalmıştı Çağlara ayak uydurmuştu Asırların koynundaki sürekli hasretler Yeşerten umutları sevdaların gücüydü Gece gibiydi Gün gibiydi Yaşananlar düş gibiydi Sen miydin acıyı öldüren Senden aldığım iksir miydi Neydi ki içimizdeki sır İşte bunu bilemem Bilemem... Sen salıver deli sevdanın dağlarına saçlarını Özlemlerin hoşluğuna bırak yüreğini Rüzgârın sarhoşluğuna Ellerin incinmesin Dikenli gülleri koklamak için eğildiğinde Almasın karanlıklar tertemiz benliğini Düşlerin solmasın Sen benimsin Benim kalacaksın Yalnızlığa boyun bükemem Bükemem... Eğilmem! |
Düşsel Bir Kurmaca
Kuru bir yağmur yağıyor Duru bir yalımın çemberine Beceriksiz bir intihar şaşkınlığında... Ben beni benden alıp Bensiz diyarlara giderken Her yağmur yeni bir hüzün salıyor Hüzünler sel oluyor Selde boğulup gidiyorum umarsızca Yine yaşıyorum Umutsuzca... Ecel Geçiyor Açlığa uzanan yüzlere tafra Nerede İbrahim, nerede sofra Kinlere bilenen dostluklar safra Kudurmuş köpekler salya saçıyor İnsan kisvesinde binlerce yalak Dökülen kanlara doymuyor sunak Diş artığı kene sevdalarda bak! Candan cana sanki yollar açıyor Her soluk alışta yeni bir bölüm Her kırılan gönül ayrı bir zulüm Ne yandan gelirse gelsin bu ölüm İçimde kırılan düşler kaçıyor Sözlerim sustukça çağlıyor hayret Beni benden soran çakal bin suret Gel yüreğim vazgeç, boşuna gayret Kan sızan topraktan ecel geçiyor |
Eskimeyen
Gece denizin gecesi Dağlar umudun dağları Özlem senin özlemin Ben yine aynı ben Dostlar yalancı dostlar Sevda garip sevda Gönül eski gönül Ben yine aynı ben Eskimeyen... |
Eylül
Öfkeliydi bulutlar göklere Yerin dibine girmişti yer utancından Kasvetine sığınmıştım üşümelerin Gönülsüz gönlüne esen fırtınada Rüzgârın değil kederimin uğultusuydu çığlıklaşan Gelen eylüldü ikliminde sevdanın Yağmurları sundu Susuz gözlere gözelerinden Gelen eylüldü gitmeyecekti Gitmedi... Dokundu saçlarının matemine Gözlerimin kanını içti Yuvalandı bir bahar akşamına Eylülcesine eserek... İstanbul da eylüldeydi İzmir de Dağlar da, deniz de Ben de eylüldeydim Ben de! .. Bahara satma sevdayı Eylül alıcı geldiğinde Bahar bilmedi baharlığını Umutlar eylüle kaldığında Kan değil, irin değil Yağmur yağıyor sicim sicim Bu yağmur da benden olsun Yağmurlara kanmışken gözün Bu yağmur da benden Eylül eylül yağarken hüzün... Hüzün Saf, katıksız Arı Berrak Eylülle gelen Eylülsüz gitmeyen... |
Eylül Kınası
Çığlıklarım içime suskunlaşıyor her soluk alışımda Sanmayın acısız geçiyor günlerim Akmıyor göz yaşlarım yalnız kalınca Yaşıyorsam inat ölüme Seviyorsam çare sevgisizliğe Eylül kınası yakıyor saçlarımı Kime ağlar ki bulutlar Düşümde kim var ki senden başka Hazeranlar açıyor inat sonbahara Seviyorum işte kana kana... |
Ezgin Bir Tını
Bir hüzün yaşadığımız Kırılgan bir şarkı Ezgin bir tını Çözülmemiş bir aşktı Yarım kalmış mısralarda... Sana dair umutlarım Bana özel özlemlerin Yarına ait düşlerimizin Kollarına atılamadı Bir nazlı fidandın sen Her gün su isteyen Bense bir yağmur damlası Sadece bir yağmur damlası... Yetmedi sana Kuraklğına Düşemedim toprağına... Ben derdimi yanmadım Sen halimden anlamadın Yaprağına dokunsam rüzgârın savururdu Gözlerine dalsam ateşin kavururdu Yanamadım Sen de susuzluğuna Kanamadın! .. |
Fuhuş Koridoru
Hiç böyle hoyratça harcanmamıştı sevda Aşk hiç bu kadar değersizleşmemişti Fuhuş koridoru sokaklarda Hiçbir sevgi sözcüğü bu kadar kolay tüketilmemişti... Yalınayak yürüyorum leş kokan bulvarda Duvarlarda insan kanı... Yürek burkan şehvet çığlıkları Titreyen nefeslerin iğrenç buğusu Salya sümük sevişkenliğinde caddelerin Cam kırıklarıyla deşilmiş yürekler... Çirkef tutuyor eller Dudaklardan balçık damlıyor İrinle yıkanıyor bedenler Her kelimeden küfür akıyor Yağlı parmaklar dolanıyor karanlık saçlarda Göz gördüğüne isyankar Dil utancından lâl... Usanç taşıyor tırnak dipleri Leş torbası kaldırımlar İlenç deryasına saplanmış devran Döngüsünde çamur, girdabında katran... |
Gece Dörtlükleri
Gece yarısı düşer aklıma gözlerin Düşlerimi parçalar kırılgan yüreğin Seni söyler yazdığım dizelerim Gece yarısı düşer aklıma gözlerin Ve bu gecenin tam ortasında Yine sana döner sözlerim Beni alıp sana götüren yollarda Gecenin ortasına şiir gibi düşerim Gecenin sonuna doğru yaklaşırım Gece bitmez sesin gelmeyince Ben yine hayallere düşerim Güneş doğmaz yüzün gülmeyince Gece bitti ben yine buradayım Sevdalım, şiirimle başbaşayım Sorma beni geceye, güne Ne güneşte, ne yıldızdayım Bitti sandım geceyi karanlık silinirken Ufkumda ağarmıyor güneşimi görmeden Sayıklamalar sardı beni hayaller içinde Gece bitmemiş dostlar şafağın kıyısındayken Gecede kaybolmaz direncin Gecenden kaçsan geceme düşersin Bu coşkunluğa pay biçemem Umudumu üleştiren gecemdesin Gecenin soluğu ensemde nefes nefes Benim bendimi geçmiş sınır sınır Bu nasıl yürek, bu gece ne enfes Canım canıma düşmüş kıpır kıpır Yıldırım düşer yüreğimin ortasına Gece çarpar geçer umutlarımı Sayıklamalar sarar düşlerimden kalan Bugünümü, dünümü, yarınımı Gün geldi yüreğe gecenin içinde Gül kokusu sindi her zerresine Yaşadım, umutlandım, mutlandım Sevdamı söyledim her dizede... |
İnsan Nasıl Utanır?
El alır göz utanır, Ağız yer dil utanır, Bunlar nasırlanmışsa, O yüz nasıl utanır. Nefsini kollamazsa, Helal,haram bilmezse, Hak yolunda olmazsa, O kalp nasıl utanır. Doğru yolu bulmazsa, Namazını kılmazsa, Hakka aşık olmazsa, O kul nasıl utanır. Hep rüşfet yese insan, Günah söylese lisan, Defalarca tükürsen, O yüz nasıl utanır Seyfet bu kadar yeter, Anlayan alır satar, Kalmamışsa namus ar, O zat nasıl utanır. |
İnsan Neyin Sahibidir?
Gururlanma inan değmez,insan neğin sahibidir. Derdine derman bulamaz,insan neğin sahibidir? Ölümler öldürülmedi,derde derman bulunmadı, Zenginler huzur bulmadı,insan neğin sahibidir? Mide hasta yenilmiyor,yemekten zevk alınmıyor, Bir çok sırlar bilinmiyor,insan neyin sahibidir? Vizon kürkle ağlayanlar,tahtından inen krallar, Hak batılı bilmeyenler,insan neğin sahibidir? Her şey sahibine döner,karanlıkta rahmet arar, Sinelerde iman varsa,insan onun sahibidir. |
İnsan Şükretmezse!
Nice nimetler vardır kainatın içinde Saymaya kalkar isek buna ömrümüz yetmez Yaratan yaratmıştır, mücizevî biçimde Şükrünü bilmeyene, Allah hidayet etmez... Allah’ın kudreti bu, tecellisi her yerde, En büyük nimetinse, aklın vardır ser’inde İlahi düzenleme, hepsi yerli yerinde Gerçeği görmeyene Rabbim merhemet etmez... Bu kadar uğraşırız, nerden gelir güç derman? Cevabını bulursun, gönülde varsa iman. Aklını kullananlar, hastalandığı zaman Şifayı O'ndan bekler, fazla şikayet etmez... Anlamazsan bunları, en büyük zulüm demek Zalimliğin zirvesi, yeni zalimlik demek Gücünü boş işlerde, harcamak ölüm demek Ölümü hatırlayan asla zalimlik etmez... |
İnsan Var Ki
İnsan var ki haline şükür eder, İnsan var ki inanır inkar eder, İnsan varki her daim zikir eder, İnsan varki gönlümüzde kalkandır... İnsan varki Dünya'yı baki bilir, İnsan varki servetiyle övünür, İnsan varki Hak yolunda can verir, İnsan varki tüm aleme örnektir... İnsan varki isyanı gurur bilir, İnsan varki riyasıyla tanınır, İnsan varki Şeytan ı rehber bilir, İnsan varki sultanlara sultandır... İnsan varki fitne, fesat çıkarır, İnsan varki her an Rabbe yakarır, İnsan varki şükrünü kalkan bilir, İnsan varki tüm aleme önderdir.... İnsan varki Kuran-ı rehber bilir, İnsan varki Resul-ü örnek alır, İnsan varki nefsiyle dost olur, İnsan varki Şeytan dan da Şeytandır... İnsan varki gönlü arş-ı Rahman'dır, İnsan varki dilsiz lakin şeytandır, İnsan varki gönüllere sultandır, İnsan varki hayvandan da hayvandır... |
İnsana İnsan Denmez Sevgiyle Dolmayınca
İnsana insan denmez özünü bulmayınca, Gönlü virane kalır sevgiyle dolmayınca. Bırak artık boş şeyi,sever isen kendini, Yarı yolda kalırsın,Hak ile olmayınca... Nefsine tam uymuşsan,Gönlünden eksilmez gam, Girdaptan çıkamazsın ruhunla kalmayınca. Sığın yüce Mevla'ya gerisi Dünya'da var, Eremezsin bir yere huzura varmayınca... |
İnsanda Asıl Azmaz
İnsan soyuna çeker,var mı aksini diyen? Aselet bir erdemdir,var mı yalandır diyen? Kalbimize merhamet,nimetini işleyen, Rahmana gönül veren,insanda asıl azmaz... Yaratılan tüm varlık,her şey özüne döner, Yanan işik bir söner,bakarsın tekrar yanar, Yoktan var eden Mevlam,bir bakarsın yok eder, O'nun Rahmetin bilen insanda asıl azmaz... |
İnsanın Sığınağı
Geminin sığınağı liman,treninki gar ise, Uçakların çok büyük hava alanı var ise, Yolcu otobüsünün yeri terminal ise, İlahi bir kuvvettir insanın sığınağı... Dünya'da var olanın hepsi bir kul yapısı, Kul yapısı olanın olurmu garantisi, Varılacak tek yol var o da Hak'kın kapısı, Zikrullahta saklıdır,insanın sığınağı, |
İnsanın Yönü
Yön sorulmaz insana, Yönünü kendi seçer, Nereye yönelmişse, O yöne doğru göçer... |
İnsanmı Diyorsun
Çıkar için ezer geçer,İnsanları mahveder, Çevresine kin kusana, sen insanmı diyorsun? Arkada enkaz bırakır,bakmadan çeker gider, Savunmasızı ezene sen insanmı diyorsun? ... Ülkelere savaş açıp,Bonbaları dökene, Çoluk çocuk ayırmadan,kesip,kırıp biçene, Geride ağlar bırakıp,kanlı yaş akıtana, Haksız yere öldürene,sen insanmı diyorsun? .. Devletten yana görünüp,devletini soyana, Yetim hakkını gasbedip,Midesine koyana, Haramlara helel diyip,fetva verip yiyene, Mazlumun hakkın yiyene,sen insanmı diyorsun? ... |
İntikam
Bülbül gibi şen şakraktın halinde, Bar vermeyen kuru çöle dönmüşsün. Kırları süsleyen çiçek gibiydin, Yeşermeden solan güle dönmüşsün... Bir sel gibi çoşaraktan akardın, Suları kurumuş,çaya dönmüşsün, Ilgın,ılgın eseridin gönlümde, Acı,acı esen yele dönmüşsün... Beni küçümseyip dalga geçerdin, Ben anlamam aşktan sevgiden derdin, Ne kadar yalvarsam dudak bükerdin, Ateşe benzerdin,küle dönmüşsün... Niceleri kondu uçtu dalından, Bir çokları tattı gitti balından, Hiç eser kalmamış eski halinden, Yazık elenmeden dula dönmüşsün... Bir zamanlar çok yüksekten uçardın, Benim yaşantımla dalga geçerdin, Eğlenceden,eğlenceye kaçardın, Müşteri bekleyen kula dönmüşsün, Çok uyardım dedim gel merhamet et, El geçtiği yerden gel sende geç git, Senin için yazdı Öğretmen Seyfet, Yağmuru görmeyen çöle dönmüşsün... |
İstasyon
Gelende çok gidende,dolar taşar istasyon, Kimi bir daha dönmez,kimi için bir oyun. Çok olaylara gebe sık,sık yapılır yayın, Bazen yoksul mekanı,bazen boştur istasyon... Yalan dünya'ya benzer içinde yolcu tutmaz, Bir dolar bir boşalır,insanlar rahat etmez, Ne kadar ağırlasa,kimseyi mutlu etmez, İhtişama güvenme,sonun boştur istasyon... |
İste
Var onun varlık onun,verir hep istedikçe, Her şey ona ayandır,dile de diledikçe, İsteğini iyi yaz ulaşır o dilekçe, Verenin şanı yüce,iste sen istedikçe..... Yaşam O'nun can O'nun,yaşatır gerektikçe, Rızıklarını kesmez,kullar şımarmadıkça, Şükürler etmelyiz tende iman oldukça, Kul istediğini alır,hakkıyla istedikçe... |
İstemem Artık Seni....!
Halimden anlamadın, bundan sonra da bilme, Hiç yürekten sevmedin, bundan sonrada sevme, Kor gibi attın gittin,gönlümü yaktı sevdan, Hasta yatağımda da istemem artık seni..... Senin için ağlayan, solgun gözler benimdi, Yollarına açılan, yorgun kollar benimdi, Sevdan ile kavrulmuş, volkan yürek benimdi... Yalnızlık durağında,istemem artık seni... Senin için harcanan, güzel ömrüme yazık, Dönmek istesen geri, kırılan tutmaz artık, O tertemiz sevdayı, çok geride bıraktık, Bir sen bir ben kalsakta, istemem artık seni... Nasıl yıllarca kandım sana verilen söze, Toz pembe zamanımda, hoş göründün bu göze, Hevesini alıpta, attın kalbimi köze, Mezarım başında da istemem artık seni... |
İstemem...
Hasta düştüm bir gün halim sormadı, İyi günde artık gelme istemem! Sevgi sözcüğüne asla doymadı Bundan sonra gönlüm alma istemem! Seven sevdiğinden bıkarmış meğer Küçük bir hiddette kalmaz mı değer? Kollarını açıp koşarsan eğer Yaram saramazsın gelme istemem! Yolcu olup gelme sakın hanıma, Beklemek yakışmaz benim şanıma. Bundan böyle artık gelme yanıma, Gönlüm alamazsın gelme istemem! Sevda sözcükleri hep kalmış lafta Sevgilim var diye söyler etrafta Ölsem cenazemde en arka safta Duramazsın dedim gelme istemem! Sevgi karşısında olur mu zulüm, Açtım kollarımı bağlandı kolum Sevene karşılık böyle bir zulüm, Yapamazsın artık gelme istemem! .... |
İstikamet
İstikameti çizenin sonu çok iyi olur, İstikametsiz kişi zelil,perişan olur. İstikamet doğruysa,yaşamından zevk alır, Böyle bir zatın kalbi ötelere açıktır... Bir felaket anında asla yolundan şaşmaz, İşini iyi bilir,yokluğa dara düşmez, Çizdiği yoldan çıkmaz,akibet hayır olur, Kişi nasıl yaşarsa,Rab'be öyle kavuşur... |
İşte Farkımız Bizim
Kaybolur yokuşlar çıkarız düze, Bırakır batılı döneriz öze, Sahip çıkar isek yetim,öksüze, Şenlenir evimiz,barkımız bizim. İyilik hız bulur erir zülümler, Devir alır döner çarkımız bizim. İman ile farklı olur ölümler, İşte imansızla farkımız bizim... İmanla,ihlasla bizde gideriz, Musallada eller üstte gideriz, Dostlardan ayrılıp sözde gideriz, Kalır dudaklarda sözümüz bizim |
İşte İki Tip Gençlik
Birisi kişilikli,ötekisi hoppala, Birisi mütavazi,öbürü giyer son moda, Birisi ilim alır,Öbürü hep barlarda, İşte iki tip gençlik görüntüsü ortada... Odası lüks döşeli,Bir yanda dolu barı, Amerikan bardaysa,bolca viski ve rakı, Tepişme müzik sesi,hiç düşünmez çevreyi, İşte bu tip gençliğin,görüntüsü ortada... Diğer odada huzur,döşenişi çok sade, Rafları kitap dolu,baş köşede seccade, Çevresinde sevilir,çalışır gündüz gece, İşte bu gençliğinde görüntüsü ortada... İşte size tek gözlük,işte size iki tip, Birinde aldanış var,uyuşmuş cebinde hap, Biri asaletlidir,hem haya var hem edep, İşte iki tip gençlik görüntüsü ortada... Bir tarafta iman var,diğer tarafta boşluk, Birinde ilim,ırfan,diğerinde sarhoşluk. Birisi hayat dolu,ötekisinde boşluk, İşte iki tip gençlik görüntüsü ortada... Günahı sevabıyla,bu iki gençte bizim, Hangisi övülmeli,göz sizin vicdan sizin, Bir yanda gelecek var,Ötede vadi sisi, İşte iki tip gençlik,görüntüsü ortada... Seyfet der her şey açık,işte size iki tip. Aynı ölçüyle baksak,sizce hangisi garip, Birinde hep ziyan var,Öteki hakka talip, İşte iki tip gençlik,Tüm görüntü ortada... |
İşte O'na Müjde Berat Kandili
Lider adaletli, adil olursa, Herkese sevgiyle ihsan ederse İnsan genç yaşında ibadet ederse İşte O'na müjde Berat kandili.... Kalbi mescitlere bağlı olursa, Yanlız mescitlerde huzur bulursa, Allah için işlerini görürse, İşte O'na müjde Berat kandili... Zinadan,haramdan uzak durursa, Allah’tan korkarım der işin görürse, Zekat,sadakasın gizli verirse, İşte O'na müjde Berat kandili... Gizli gizli Allah'ı zikrederse, Adı anılınca ağlayıp titrerse, Kur'anı okuyup o yolda giderse İşte O'na müjde Berat kandili... |
İşte O Zaman
Sevda sükût eder, kalpler konuşur Aşk oku yayları gerdiği zaman Yüzler asılsa da, gözler gülüşür Sevenler gözgöze geldiği zaman Sanki dünya değil, gönüller döner Ay gökte kaybolur, yıldızlar söner ******* kararmaz, gündüze döner Sevenler başbaşa kaldığı zaman iki kalp taşıyan olur mu yalnız gönüllerde sultan, o gökte yıldız Unutulsa bile bırakır bir iz Sevda bir gönüle girdiği zaman sevginin gönüle düştüğü ilk gün koca bir ağaçta, taze bir sürgün Yaşanır gönülde en acı vurgun Sevgili selâmı kestiği zaman |
İşte O Zaman Güzeldir Zenginlik
Halelinden kazanmışsa serveti, O servetten vermiş ise zekatı, Koymamışsa üzerinde kul hakkı, İşte o zaman güzeldir zenginlik... Çevresini gözetmiş,korumuşsa, Yetimi,yoksulu sevindirmişse, Hak yolunda engelleri aşmışsa, İşte o zaman güzeldir zenginlik... Hayır,hasenette öne çıkmışsa, Verilen nimete şükür etmişse, Yaşantısı ibadetle geçmişse, İşte o zaman güzeldir zenginlik... |
İşte Size Bir Adam
Rabbi'min emrine boyun eğmiyor, Hep hayasızlığıyla tanınıyor, Tükürsende banamısın demiyor, İşte size şom suratlı bir adam... Memleketi parsellere bölüyor, Meyveleri dilimlemeden yiyor, Mazlumları ağlatarak gülüyor, İşte size vanpir suratlı adam... |
Kainat Bir Kitaptır
Kainat bir kitaptır,okumayı bilene, Zaman bir hazinedir,kullanıpta görene. Şefaatçidir Resul,O na gönül verene, Sunar Hak'kın izniyle esrarını kainat... Rab'bim Kuddüs ismiyle temizler tüm evreni, Her şey yerli yerinde,aç kalan var mı geri, Tüm canlı zikir eder,anar yaratanını, Tüm mahlukata sunar her şeyini kainat. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:56 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.