![]() |
Gözyaşlarımda Yaşa SEN
bende bişey var bu gece, sen gibi bişey. yeri ben miyim, yoksa ben mi yersizim? bi acı var yüreğimde, yüreğimin büyüklüğünde. zorla gülüşümde, düşe kalka büyüyüşümde. bi damla gözyaşı var gözlerimde, her bakışımda içinde seni gördüğüm. bi ölü var içimde, ağlayarak yokluğa gömdüğüm. bundan sonra da ağlarım ben, yine doğar gözlerimde bir bebek gözyaşı. yine öğretir bana, yeni doğan bebeğe bakmayı. Ali Yeşil |
Güngüzeli
gün yine bitti, yine tükendi yaşlar. yarına kadar sabret gözlerim, başlar yeni günle yeni yaşlar. sen üzülme yine ağlarsın. eğer çok istersen yine ağlamayı daha gün doğmadan doğarsın. yine ağlar yine tükenirsin. sana ne gün yetişebilir ne de seni uğruna ağladığın anlayabilir. olsun anlamasada sen yine de ağla, korkma, gün bitsede, ömür bitmedikçe yaş bitmez asla. Ali Yeşil |
Hadi Soyun
Hatrını soramadığım günlerim oldu benim. Rüzgarların çaldığı hayallerim, Sisli gökyüzündeki kuşlar kadar çaresizim. Bırakıp giderken siz yağmurlarımı, Sokaklar bilir nasıl ıslandığımı. Ve yıldızların karasını... Bebek bilir tek ve ancak nasıl ağladığımı, Nasıl sızlandığımı.. Elime oyuncak diye verdiğiniz, Bir katilin en sevdiği,tek sevdiği silahı mı? Hiç oynamadığınız,bana oyna dediğiniz, Tek kurşunluk bir oyun. Biliyorum kaybedeceksin bedenim, Hadi,kefen giymek için soyun. Ali Yeşil |
Hangi Yıldız
Senden sonra, Yaramaz çocuklara özenmiş yıldızlar, Artık söz dinlemiyorlar. Ne varki konuşuyorum yine de onlarla, Sanki senle konuşuyormuşum gibi. Sanki gözlerine bakıyormuşum gibi. Sanki geceye inat, Karanlığa nisbet gibi. Hani sabahlara kızardık da, Güneş doğmasın derdik. Hani şahitlerimiz ve biz, Bütün gece ayın şarkısını dinlerdik. Hani,hepsi aynı, Peşpeşe bir gökkubbe dolusu dilek dilerdik. Sen benimsin ben seninim diye. Ama şimdi bilmiyorum nerdesin. Bilmiyorum, Hangi yıldızda tutacağım dileksin. Ali Yeşil |
Hasat Mevsimi
hasat sabahları hep zor geçmişti, toprağa yaprak yerine, yeri doldurulmaz korkular serilmişti. gördüm, gece bile güneşe sevinmemişti. acıdım, işte hasat mevsimi yine erkenden gelmişti. Ali Yeşil |
Hasret Kaldım
seni sevdiğimden beri, hasret kaldım kendime. ne olur anla beni,kayboldum sende. ya sonsuza dek hapset beni yüreğine, ya da bırak sensiz ölümlere. Ali Yeşil |
Hatırla
Ne yapayım? Sensizliğe bir sigara daha yakıp, Herzaman ki gibi seni mi düşüneyim? Yoksa,sensiz bensiz caddelerde, kaybolan beni mi arayayım? Bu kayboluş korkutuyor beni. Şaşırıyorum bu korkuya. Senin için ilk de değil ki bu yitmişliğim, Bu karışmışlığım, Ve kör olana dek ağlamalarım. Nerede kaybettim benimle gözlerimi? Ne istiyorum biliyor musun? Ellerini katıp ellerime, Uzaklaşayım. İstemiyorum senden başka hiçbir şeyi, Bırakma beni de kaybolayım. Binip dizginsiz bir bulutun suyuna, Gökyüzünü deleyim insafsızca. Her düşüşümde, Bin ölüm getireyim ölüme uzak bir cana. Sayısı belirsiz olsun vicdansızlığımın. Kötü belleme beni ama, Bir saç telin için bırak ta dünyayı yakayım. Ben dahil,sen hariç herşey yandıktan sonra, Bir tek dağ bulamazsın ayakta kalmış. Bir damla deniz bulamazsın ayaklarını ıslatacak. Ve bir hüzün de bulamazsın seni ağlatacak. Hiç acımadan acıyı da yaktım dünyayla. İnan bana bundan sonra gözlerin bile dolmayacak... Benimle ağladığın o akşam son kez tattı yanakların tuzu. Sonra en büyük yarama gözlerinin tuzu aktı. Sadece öldürdü hiç acıtmadı... İnan, Ölüm dedikleri ilaç bile yaramı kapatamadı. Yaralandığım günden beri canım kanıyor hala, Gözyaşların bir bir damlıyor yarama. Ve ben bir bir ölüyorum. Bir diriliyorum, Bin ölüyorum. Her damlada benden önce, Kelepçeleyip ellerimi, Bir idam mahkumu edasıyla gidiyorum ölümden önce senliğe. Merhamet bana uğrar sanma, Sen dur deyinceye kadar tekrar tekrar öldüreceğim yüreğimi, Ben insafsızım ya... Senden kalan gölgelerin düştüğü taprağın dibindeyim şimdi. Sığmam sanma bir avuç toprağa, Sen nasıl sığdın küçücük kalbimdeki mezara? Hatırla... Ali Yeşil |
Hep Aynı
bir sabah uyanacaksın, her zaman ki gibi güneşe. ellerinde ölü yıldızlar, gözlerine sinmiş gecenin karası. ve yapraklarında, daha büyümemiş küçük çiğ damlası. biliyorum, sonra bırakıp gideceksin. ve hep yaptığın gibi, küçücük çiğ damlasını öldüreceksin... Ali Yeşil |
Herşey Senin Esirin...
gece çöktümü güneşin üstüne, tütün kokusu esir alır ellerimi. bir tek sigara ışığı kalır, ve o da zehirli. ne önemli bir bilsen, çünkü bir tek o aydınlatıyor hayalini. ama bilmezsin, yokluğun karanlıkların en zifirisi. yürümeye korkarım desem doğrudur, bu korku korkuların en delisi. bir yıldızın ışığına elimi uzatsam, o da efendimin esiri. Ali Yeşil |
Heyhat!
Ancak *******i çıkıp gelen bir misafir, Zorda kaldığından belli. Güneşle kaybolan yalan bir buğu, Güneş aslında kimseyi yakmaya yetmedi. Biraz serinlemekti yaz yağmuru, Ahmak ıslatanın kırılmamış kabuğu. Rüzgar esse de heyhat, Yelkenlerimiz bir ah'la deniz tortusu. Ali Yeşil |
Hiç Bilmem Ben
Gözlerine bakmaktı ölümün diğer adı. Hele ellerine dokunmak, Bir canı bin kere almaktı. Kolay da olmuyor bir tene dokunması. Darağacı saçlara sürgüne yollanması. Düşün sen saçlarını, Ey sürgün sahibi, Ey sürgün yeri, Düşün bu gidişleri ne acı. Acımam dersen, Elimde yalnızca bir yürek, Giderim ben. Hem gittim mi de, Dönüş nedir hiç bilmem. Hiç bilmem ben, Senden sana nasıl dönülür. Hiç bilmem ben sen dururken, Kıyamette nasıl ölünür. Ali Yeşil |
Hiç Bilmezsin Sen
Hasret sabahlarına hiç uyandın mı sen? Üzerine hüznün yorganı örtülüyor, Ve hiç bilmediğin bir beden, Bir dağ gibi seni eziyor. Ve başının altı boş kalıyor hep. Toprağa da yakın oluyor başın. Bundan böyle yeni yastığın, Dün üstüne bastığın. Hani bir yemin etmiştik ölmeden, Ölünce bir toprakta kavuşalım. İşte, Belki bundandır toprağa sığınışım. Bundandır, Dizlerini sanıpta toprağa başımı yaslayışım. Kaldırır mıyım sanıyorsun bedenimi senden, Ayırmaz mıyım sanıyorsun bu canı bu bedenden. Hadi, Dünyayı kaçırabiliyorsan kaçır benden, İşte o zaman yastık bulunmaz bana. Yok kaçıramazsan, Ben üstümden çıkarıp hüzün yorganını, Yıkarım üstüme benden kaçıramadıklarını. Ali Yeşil |
Hüviyet
Öksüz bir sevdaydı seninle değiştiğim, Sevda için ben, Seni çoktan yitirdim. Gün gün,mevsim mevsim, Cemreleri değil, Namludan boş kovanları deşirdim. Öksüz bir sevdaydı seninle değiştiğim, Sevda için ben, Senden vazgeçtim. Adını da değiştirdim, Şimdi, Öksüz bir sevdadır hüviyetin... Cemreler değil artık, Bıçak keskinliğindesin. Can damarımı kesmektesin. Ve ardında faili-meçhul bir enkaz, Yerde, Yanında yeni hüviyetin... Ali Yeşil |
İlle De Ölmek
Nefesin kopar gelir eskilerden Üşümüşken sıcaklığıyla titreten. Nefesin kopar gelir eskilerden, Dünyanın başladığı ilk demlerden. Bir anıdır uzak yollardan misafir gelen, Beni benden,aklımdan eden. Bir türküsün sen kimsenin bilmediği, Henüz bestelenmeyen. Sonra bir cezaevi, Avlusunda benmişim kansere yenilen. Her yanım kelepçelerde, Bence özgürlük demek gerek bu hallere. Yani ille de, Sevgili için ölmek gerek bir kere.... Ali Yeşil |
İnan
Bir kalp istemiyorum senden beni sevecek. Sadece bir kelebeğin ömrünü ver, İnan bu bile bana çok gelecek. Ali Yeşil |
İnsanın en güzel hali
Ölüm, ...........bazen en kolay kurtuluş, O da istediğin zaman olmuyor. Ölümün yanında gülmek güzel de, İnsan, ...........en güzel ağlarken oluyor. 14 nisan 04 çarşamba 02:27 Ali Yeşil |
İsteğim?
yanımdaysan soğuk bir akşam, seninle yanarım ben. seni ben gibi bilirim ben, sonbaharda rüzgarla savrulan, sonra da yağmurla boğulan. inan hepsi yalnızlığa sarılmaktan. cehennem ateşi bilirim seni. yalnız bana ait kan kırmızı bir gül. içimdeki,ateşe hasret hücremin beklediği, her duama mahkum ederim seni. ben,karşı koyulmaz bir fırtınanın, alıkoyduğu bir çocukken, sende büyüdüğümde durulmayı öğrendim ben. başka şeylerde öğrendim, mesela cennetten güzel yaşanası bir yeri, sen diye bildim. ama yine de, sende kalmak değildir isteğim. sadece bir kez olsun sarılmak, yüzümü ayaklarının tozuna katmak, ve aşka aşkı anlatmak. Ali Yeşil |
İstemiyorum Artık
rüyasız uykular, dönüşsüz gitmeler, sensiz mutluluklar, sensiz helaller bile haram. bu med-cezirlere yazık inan. çok yazık, yerlerde parçalanmış gözyaşlarına. acıyorum şimdilerde, sensiz geçen onca zamana. bazı akşamları gördüğüm, benim senin, seninde benim olmadığın saçmasapan rüyalara, yaşadığımı sandığım, kahramanları bile belirsiz yalan masallara. geri dönmeyeceğini bile bile, yaralı bir kuşun kanadına sardığım umutlarım, son demlerini yaşayan bir güle, solmasın diye döktüğüm gözyaşlarım. istemiyorum artık hiçbirinizi. ne senin dönmeni istiyorum yaralı kuş, ne de kan kırmızısı gül seni. Ali Yeşil |
Kaf Dağı
düşmüşüm bir muammaya. tam bir yol buldum derken, biliyorum, senden gitmek için daha çok erken. boşvermişim ne varsa, yok saymışım senden başka. biliyorum, ölmek için çok erken daha. vakit gelmez diyor uçurumun kenarındakiler. öyle kolay ölünmez diyorlar sevince. biliyorum, ölünmez sen benden gitmedikçe. ölümün ötesindekileri gördüm dün. bir kaç leyla, onların sayısından bir kaç fazla da mecnun. ömür bitmiş, arayış bitmemiş. yazık ki hazan mevsimi daha bitmezmiş. cennette yaprak dökümü olduktan sonra, bu tarafta yürek ölümü aslında azmış. şimdi söyle ellerinde yandığım. gözlerine bir ömür deyip, kendimden korktuğum ******* gözlerine sığındığım. bu yetimlik acısı da ne? yoksa benden sığınağımı mı kaçırdın? hiç ışık yok,gittiğim yollar hep karanlık. yoksa, daha doğmadan, güneşi gecede mi yaktın? söyle varlığımın tek sebebi, yoksa bu masalı yok sayıp, beni kaf dağının ardında mı bıraktın? Ali Yeşil |
Kaldım Musalla Üzeri
bir bahçe bilirim hiç girmediğim. kokusu gelir gülün musalla taşından. ardından bir ses işitilir. kıyamet mi desem, yoksa kıyameti hazırlayan, sur üflenmesi mi desem. yoksa bir yağmur damlası mı gülün üstüne düşen. yasak bahçenin yasak gülü, söyle şu yağmura da değmesin yaprağına. sor bakalım teninin sahibine, senin için uzanmış mı musalla taşına? giymiş mi kefeni allarla? itiraf etmiş mi buluta ihaneti? isyan edeceği tutmuş mu bir ölüm vakti? ve ölmeyip te, kalmış mı bir musalla üzeri? Ali Yeşil |
Kapanan bir defterde geçmekte adın
kapanan bir defterde geçmekte adın; sayfaları simsiyah yazılmış arada bir sayfa başaları kırmızıyla oyalanmış. her sayfası baştan aşağı üç hece, kapanan,bir defterde. ilk ve son sayfasında, çilingirleri işinden eden,açılması imkansız bir kilit. ve kopması imkansız, dünyaları askıda bırakan bir zincir etrafında; sarmaşıkların arsızca sarılışı gibi bedene, her tarafında... Ali Yeşil |
Kapat Gözlerini Düşün
Ömründe dikili bir ağacın mı var, Söyle, Ölsen ardından kimler ağıt yakar? Kim gönlünü karakışlara satar? İyiysen eğer, Ardından yalnız bulutlar ağlar... Kapat gözlerini, Hadi düşün. Bu ateş bundan böyle yalnız seni yakar... İstersen dene bak... Öl! Herkesten önce seni kendi bedenin satar. Ve...... Bil............ Toprak altında beden önce mora çalar, Sonra siyaha, Sonra da bir daha bulunmamak üzere yokluğa... 11.12.06 pazartesi Ali Yeşil |
kefen giyiyordun Her gece
İçimde damlaya damlaya göl oluyordun, Ben boğulmuyordum. Bir damla gözyaşım fazlaydı sana, Bu yüzdendir yatağına sığmıyordun. Taşıyordun çığlık çığlığa, Başka başka yollara, Başka başka sevdalara, Dalga dalga,her çırpıntıda büyüyordun. Önce deniz,okyanus sonra, Gözyaşım hariç,sen damlaya damlaya hepten su olunca, Su bulunmayınca son nefeste dudak ıslatacak, İllede bir yol buluyordun sen coşacak. Ama yine de boğmuyordun beni, Nefes alışlarım seni içerken bile ahenkliydi. Bir kış gecesi,üstüne yağan kar taneleri, Gelinlik olup üstünde kalmıyordu da ebedi. Güneş giderken her gün kendi yoluna, Aynaya bakıyormuşsun gibi aksin, Hep matem oluyordu rengin, Gelinliğin... Ve böylece içimde, Soyunup sen gizlice, Gelinlik değil, Kefen giyiyordun her gece... Ali Yeşil |
Kelebeğin Ömrü
Uçsan bile ölünceye dek, Ey kelebek, Bir ömür sende bir gündür. Yarın herkes der ki, Bu yalnızca dündür. Öyleyse ne diye beklersin ki, Halinden anlamayan vefasız çiçeği? Ne diye konarsın üstüne, Ömrünün yetmeyeceğini bile bile? Sakın aklından bile geçirme, O benim yaşımı bilir diye. Ben ölünce, O da solar hiç deme. Yoksa üzülürsün, O yaşamaya devam ederken, Bir de bakmışsın ki, Sen çoktan ölmüşsün. 18/05/05 Çarşamba |
Kıramıyorum
Gezdim dün gece zindan zindan. Ben benden uzak, Ben bana tuzak. Ne çok prangalar eskitmişim haberim olmadan, Gerideki kanlarım anlattı bana sayısını. Geriye dönüp izledim de izleri, Meğer sende dolaşmışım arzı. Ellerime bir yürek koyan da senmişsin, Ayaklarıma prangalar vuran da. Hiç kurtuluş yok biliyorum, Ve ben sanki bunu gözlerinde yaşıyorum. Bir kapatıyorsun gözlerini, Her yer karanlık, Ben boğuluyorum. Bir açıyorsun bir ömür dediğim gözlerini, İçinde tutsak bir ben görüyorum. Bir şeye benziyorsun sen, Tarifi imkansız... Ne bileyim daha önce görülmemiş, Duyulmamış, Dokunulmamış. Kan gibi sıcak, Hüzün gibi soğuk, Deryalar gibi kimsesiz, Özlemek,özlenmek gibi de anlamlı. Ve özleniyorsun sen, Dibsiz bucaksız zindanlarda ayaklar prangalı. Ellerim güneşi okşamış ama, Yanmaya hala yabancı. Senin kadar olmuyor yine de cehennem, Beceremiyor yakmayı. Ve beceremiyorum ben, Prangaları kırıp atmayı... 24 haziran 04 perşembe 02:15 Ali Yeşil |
Kİm? Nerede?
böyle olmamalıydı. gözlerim, gözyaşlarıyla vurulmamalıydı. üzerime düşecekse ille de nem, ben değil, gökkubbe ağlamalıydı. sevmemeliydi beni kimse, sevmemeliydim kimseyi bende. ama olmuyormuş işte... yaratıldığın andan itibaren, kaderine biri ilmik ilmik dokunuyormuş. günü gelince de, gecen gündüzün belirsiz oluyormuş. ne yapsan nafile. nereye kaçsan, nereye. ille de sen, ille de. bundan böyle ne ben varım bende, ne de sen kendi teninde. Ali Yeşil |
Kime Ne Diyem Ben
onca sene geçmiş hiç haberim olmadan. umutlar yetiştirdiğimi sanmışım, ben aslında öksüz bir sevdayı aldatmışım. yanıbaşında avazım çıktı kadar bağırmışım da, çığlıklarımın sessizliği vurduğunu sanmışım bir kurşunla. yanıbaşımda sen dururken onca zaman(ki bir an) gözlerinde kendimi görmememin tuhaflığını hiç anlamamışım inan. şimdi, ellerine dokunamayacağım kadar uzağındayken, ellerin üşüyor diye kışa ve hatta sonbahara ne diyem ben? Ali Yeşil |
Kimin umrunda gelsen
Yol almış gemiler görünmez olunca limanda, Denizin ortasında gemileri yaksan da kimin umrunda. Kimin umrunda ölsen, Tutunsan da gelsen fırtınada parçalanmış bir gemi parçasına. 18.12.06 pazartesi Ali Yeşil |
Kimse Bilmiyordur
koyu karanlıkta, sen diye, rüzgar değiyordu tenime. sadece rüzgar... ben gözlerimi kapatıyordum, sen rüzgar beni öpüyordun. sesini duyuyordum tenin tenimdeyken. sadece ben bileyim diye, yaprakça konuşuyordun sen. dinledikçe seni, gecenin rengi sana çalıyordu. kokusunu mu şaşırmış bilemem, artık gül sen kokuyordu. seni getiriyordu her bir damla yağmur. geceye kaç tane düştün, yüreğime kaç düştün kimse bilmiyordur... Ali Yeşil |
Korkuyorum İşte...
Uyansam... Açsam gözlerimi uykudan. Sıcak bedenimi hür bıraksam kış gecesine. Açsam mı bilmem pencerimi ruhunun hecesine. Duyuyorum; Dışarda rüzgarın arsız çığlığını. Görüyorum sisler ardındaki Yağmur damlalarının en son dansını. Annesini kaybetmiş serçenin hiç bitmeyen ağlamaklığını. Geceyi... Karanlıklığını... Ay ışığının encâmını. Bir ağacın kuytusuna sığınmış, Düşmüş bir yaprağın titreyişli hışırtısını. Kulaklarım sağır olacak, Gözlerimi açsam da penceremden dışarı. İstemeyi bilmeyen kör dilenci olacağım. Sonra... Sonra; Korkacağım... Yorganı üstümden atmaya korkacağım. Kalkmaya yeltenmeye korkacağım yatağımdan. Ellerimi pencereye yaklaştırmaktan.... Ya dolarsa odama sessiz gecenin gürültüsü. Ya gözlerimi kamaştırırsa karanlığın bembeyaz gelinlik örtüsü. Üstüme düşerse bütün savaşların bütün al kanları. Boğulursam eğer o kızıllıkta, Benim de kanım onların ki gibi başkasını boğmaz mı? Bilmiyorum... Ben, Biliyor musun ne kadardır dileniyorum? Sana gel de penceremi bir taşla yerlere diz çöktür diyorum. Rüzgâr isterse benden çok sahiplensin odama, Hem yorganı çekmem de üstüme bundan sonra. Fısıltısını dinlerim ağacı annesi sanan yaprağın. Korkma derim, Korkma. Derim ki, Elbet kurtulursun ölüm uğrar da. Sonra yağmur damlalarına da bir şey söyleyeyim derim... Ararım aklımın en ücra köşelerinde bir kaç sesi. Onlara da derim ki; Herşey bitti. Aklıma gelir serçe, Gözlerim dolar. Görürsün sen penceremin dışından beni, Aklına gelmez ağlayabildiğim, Odamın içinde kağıttan sandal bile yüzdüremediğim. Gözlerimden akan gözyaşı olmasa, Ve senin inatçı aklın odama yağmur yağıyar sansa, O kağıt geminin en kuru yerine, Tutunupta gidebilir miyim uzağa, Çok uzağa... Gidebilir miyim ben senden sene? Gidemem... Gidemem bir adım gölgenin ötesine. Gelemem de bir adım gölgenin berisine. Anca yorganımı bırakırım üstümden Ve üşürüm, Üşümeyi hiç bilme sen. Aklına getirme yağmur damlalarının son dansını. Minik serçelerin karanlıkta kimsesizliğe ağladığını, Rüzgarın arsız çığlığını. Aklına getirme sen kağıttan sandalımın, Gölgene yetişemden alabora olup battığını. Ve sen sandığım bir hırsızın kürekleri çaldığını. Suçlama kendini; Benim odama hiç yağmur yağmadı ki. Kağıttan sandal da yapmadım, Küreklerim yoktu ki kürekleri sen çalasın. Biliyorum, Serçeyi de sen ağlatmadın. Zaten rüzgarların arsız çığlığını hiç mi hiç duymadın. Ağacın gölgesine sığınmış yaprağı sen çaresiz hiç bırakmadın. Bunun suçu, Son dansların edildiği sonbaharın. Pencerelerin açılmayışının. Ali Yeşil |
Kördüğüm
Bir gün, Eli kanlı bir düğün... Bir kuşak, Kırmızı, Ve kördüğüm... 05.12.06 salı Ali Yeşil |
Kumdan Kale
Deniz kenarıydı, Güneş yolunu çoktan tutmuş batmaktaydı. Dalgalar ayaklar altında, Dağlar sallanmaktaydı. Gözlerim yüksek bir yerden, Çok yüksek bir kalenin, Bakmaktaydı, En ulaşılmaz penceresinden. Kapıları belki kırk katlı, Kilitli belki ama, Yine de açılması imkansız mıydı? Açıldı! İşte şimdi, Kalem kuşatıldı... ................ En son kapıda kilitti canım, Damağında özgürlüğün tadı. Elhamdülillah demedik ya, Sevdaya yine de kan bulaştı. Geceydi, Deniz kenarıydı, Güneş yolunu kaybetmiş ağlamaktaydı. Ve ben yenileceğimi bile bile direnişteyken, Kumdan kalem ayaklarının altındaydı. Ali Yeşil |
Küsmek Belki de Sevda sebebi Bir Ölüme
Umudun yeşerttiği bir sevdada, Mevsimleri eksik bilmez bir acının sorusu; Nedir cemre? Kışlar yoksa nedir bu yüreğe düşen öyleyse? Küsmek belki de,sevda sebebi bir ölüme. Ali Yeşil |
Mecburi
Aysız bir gece vakti, Yoksan, Gölgemdir tek gözlerimin alabildiği. Yüreğimdir öğrenen kimsesizliği, Mecburi... ................ Tamamen bir bütün, Senmişsin aslında, Gecenin ta kendisi... Ali Yeşil |
Merdiven
Ellerine dokunamazdım bir adım önümden, O merdivenleri inerken. Merdivenin korkuluklarına değerdi ellerin, Ardında ben. Biraz yavaşlasan ne olur du sanki inerken, O zaman, Ellerimin ellerine çarpması değildi bile işten... Sen bilmezsin ya, Hani kırılmıştı gönlüm sana bir dem. Ve alelacele o yerden kaçarken, O gün sendin merdivenlerde ardımdan gelen. Ama takipte değildi ellerin, Öylesineydi korkuluk demirlerine değmen. Ali Yeşil |
Muamma
Tenim kızkın demirle parçalanıyor gibi, hasret çektiğim doğrudur. Düşlerim en saf halimle kandığım, yalan bir doğrudur... Onca akşam serinliğinde, öldüğümde çok olmuştur. Nefes aldığım olmuştur, Zorla, Sensiz... Değeri, değersiz... Değmez bir sevdanın yakamoz mavisinde, Muammaya kapılmışım yelkensiz... Ali Yeşil |
Nasıl Desem de bilsen
Vazgeçmişliğin sorhoşluğu var üzerimde, Bacaklarım tir tir titriyor, Bedenim sevinçten sendelemekte. Bilmiyorum. Sensiz, Belki düşmüşümdür de. Yani,nasıl desem de bilsen, Sana yenilmek güzel, Yüreğim ölümlere kafa tutarken... Ali Yeşil |
Nasıl İstersen
gözlerini güneşe her açışında, bütün gökyüzü renkleri senindir. istdiğini öldür, istediğini sevdir. kim darılır sana? kim sevilmediği için üzülür? sen yeter ki söz söyle, bir an olsun aklına düşeyim, sonra istersen güldür, istersen öldür. Ali Yeşil |
Ne Akıllıca
Aldığın bir nefes ciğerlerini terketmeden daha, Düşün,kaç can toprak yariyle kavuşmakta. Ve gün güneşle yeniden doğarken sonra, Ölen geceyi bir tek ben,sen diye hatırlamakta... Gideni sevmekte yürek aslında, Herşeye inat, Herşeye baş kaldırarak, O gururlu isyancı edasıyla. Gecenin o soğuk çehresini; Hatırlamak aynada. Sonra bir yağmur duasında, Gözyaşlarını yağmurla saklamak ne akıllıca. Ali Yeşil |
Ne Duruyorsun?
uzatsana ellerini ne duruyorsun? ne zamandır bekliyorum bilmiyor musun? öyle uzaktan bakmakla can acısı diner mi, hasret biter mi? hadi durma ver ellerini. sarayım boynuma. son nefesime kadar ellerin kalsın boynumda. öldürsen bile ses çıkarmam, yeter ki gel bu cana. yanmış ellerimi al avuçlarına. bak ağlatıyorsun,ağlıyorum yokluğunda. çok mu uzaksın buralara, eğer öyleyse ben gelirim yokluğunla. gözlerin desem sanki buzlarda. çözsene buzlarını, fayda etmiyor mu delice yanış, kör olana dek ağlayış. Ali Yeşil |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:45 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.