![]() |
Dıştan İçe
Sevgiyi sevdim, ben. Yanık tüllerde üreyen parıltılarda. Hayata eşlik etmeyen mezar gibi. Ben, külleri sevdim. Yorgunlukla sevişen yangınlarda. Bir tahtanın içine sinmiş yağmur gibi. Ben, seni sevdim. Sevdikçe ölen ruhlar gemisinde. Maceraya düşmüş iki yolcu gibi. Ben, kavgayı sevdim. Savaşan bir düşmanın son nefretinde. Çünkü sevgilim, İçimizdeydi, dışta aradıklarımız. Kudret Alkan |
Dipsiz Fırtına
Öksüzlüğün biletini aldım. Harcadım, senden kalan geçmişi. Hız tuzağına düşmüş, adımlarım. Her yana koşan sonsuzluk çığlıkları. Yorganımla hayatı örtmüşüm. İçinde bitmeyen sıcaklığın. Sönmüş beklentinler gemisinde. Bir gül açar, gözlerinden. Yüreğimin sarkık bulutlarında. Tüy kadar hafifti, dokunuşların. İçimde bebek gibiydin. Doğum gibi şenlenen hayatta. Kelebek kovalamak baharda. Bitmeyen çayırların bucaksızlığı. Düş gibi gelir, hayat defteri. Tüketilmiş yazılar pınarında. Kavgamın hükümlüsü oldum. Ölüme sıcak terler akıtarak. Tenimdeydin, dökülüyordun güneşe. Issız ve sessiz bakışlarında. Cennet döşenmiş halı gibi. Üstünde ayrılık izleri. Anlam kazanır, son kelimelerde. Dipsiz bir fırtınanın son yörüngesi. Kudret Alkan |
Doğurma Tutkusu
Sessizce ilerleyen şafaksız örgütlenmeler. Gözlerinde yaşayan gün doğumları. Bilinç içinde eriyen düşünceler. Duyguların var olma hissiyatı. Teslimatı olmayan hatıralar. Kasada duran yokluk irsaliyesi. Penceremde biçimsiz rüzgarlar. Duvara sıkışmış özgür duygular. Ağaca yaslanmış boşluk gölgeleri. Derin bir infazın sabahına düşen, Yalnızlık kapanları. Günahın çemberine takılmış, özgür arzular. İçten gelen bir aşkın gizli geçmişi. Anılara takılan yabani şiddetler. Nefretin içindeki ruhsal bölünmeler. Gecenin önündeki inanç vızıltılar. Sabahı bulamayan huzursuz kabuslar. Paylaşmanın dünyasına giren hesaplaşmalar. Köşeye sıkışan sorgu düzlemleri. İçli bir yakınmada bulunan yoksul limanlar. Kıyılarda gezinen serseri mayınlar. Biten bir ilişkinin yok olma aşaması. Karanlık bir zihnin doğurma tutkusu. Gücün savaşımını veren aldanış tünelleri. Yoksulluğu doyuran isimsiz bakışmalar. Göz çukurlarında boğulan renksiz yapılar. Mimarın yüreğinde var olan endişe. Gerçeğin etrafını çizen özgürlük duvarları. Kaderin yüreğine akan ihtimal yangınları... Kudret Alkan |
Dost Olmuşum
Gecenin kör dansında bulutlar var. Rüzgar yansıyor, bakışlarındaki savurganlıktan. Bir alışma devresi, bu. Kanayan bir yaranın çıngıraklı kuyruğu, bu. Ay düşüyor, gülüşündeki özgürlükten. Neden bu kadar uzaksın, bana? Neden ******* bu kadar sessiz? Ölüler şehrinde kovalanır, rüyalardaki ilim. Daha henüz çocuğum, ben. Silahı olmayan fırtınalı kimsesizlikte. Dönüşü olmayan kara pençeli edebiyatta. Bir ders içindeyim, hayat denizinde köpüren. Soylu ıslıklarda üreyen bir iğne gibi. Yalnızca isminin olduğu tünellerde devrilenim, ben. Şimdi suskunluk kelimelerimde artmakta. Gözlerine değsem, nice güneşler doğar. İntikamlı yılların ardındadır, vicdanın tozları. Sevmekle değer katarım, kendi sonsuzluğuma. Ve acılarımla yol alırım, Sınırsız dediğimiz evrene. Artık hiçbir haritada yerim yok benim. Uzanmışım, karanlık sahillerdeki çığlıklara. Dost olmuşum, Düşman bellediğim bütün inançlara. Kudret Alkan |
Dostluğun Adı
Omuzlarımla geleceği silktim. Olmaz olsun, sensiz olanlar. Onlar yokluğun intikamı. Yüreğimde olmayan duygular. Sen varsın, doyamadığım bedende. Ruhun güneş almadığı yerde. Yüreğim yarının içkisinde. Ayılmayan toprağın ekiminde. Sınırsız oldun, aklımın sınırlarında. Deli gibi işledin ruhuma. Senin olmadığın gün, uyanamam. Sensizlik kabusun en azılısı. Beni başkalaştıran. Dönemem, geçmişin felaketine. Bir daha seni kıramam. Kudret Alkan |
Dökük Kelimeler
Belki bilmiyorsun. Ama seni koparıp atamam. Sevginin içindeki bataklıktayım. Çamurlar aşkın gözenekleri. Bilmeni istiyorum. Sensiz düzenim yok. Sıkışmış kural gibiyim. Yüreğimde özgürlük yok. Sinmiş bir duman gibisin. Boğuldukça yaşam bulduğum. Bitmiyor, ayrılığın kelimeleri. Çünkü kelimeler, Hala birbirini seviyor. Kudret Alkan |
Dökülen Varlığım
Hırçın gözlü bakışlar bulur, beni. Uçlarında tutarım, cennetin eklemlerini. Kırılgan bir yürektedir, gizli çarpıntılar. Yokluğun düşünde uyanır, hapis olmuş düşler. Kıyılara uzanmak var, engin bir rüyada. Sonsuz dudaklarında ölmek var. İçten içe tutunan tüm doğallıklar için. Saflıkla yükselen evrensel konaklar için. Gizemli bir acıdır, kanayan olgunluklar. Akan bir tapınakta saklıdır, aşk dolu yarınlar. Sonsuz bir ritmin kopuk şöleninde, Açılmayı bekleyen gün ışıkları dolanır. Birikiyor, içimde var olan nefretler. Tutunmak istiyorum sana. İstila eden bir sevgi gibi. Ama ölerek, ama yaşayarak. Yokluğuna dökülen varlığımla. Kudret Alkan |
Dönüş Yok
Kırılan bir hayat benimkisi. Çaresi yok, geriye dönmenin. Unutmak oldu her şey. Nefesler sessiz, hayatsız. Kırıldı yine evimin camı. Orada buldum kendimi. Ben de kırılmış, dağılmıştım. Yoktu, eskiye dönüş. Bir yaşam verilmişti bana. Anladım ki her şey hisler katında. Dur yok, durak yok doğumlarda. Belki bir gün geri gelirim kapına. O zaman elimdeki çiçeklere bak. Hepsinin güzelliği ve ölmüşlüğü taze. Bak gözlerime, içindeki yüreğe. Göreceksin hayatın kalemini. Yazacak kader, sayfalar dolusu. Her sayfada çizilen bir resim olacak. Ressamı da benim gibi rüya kalacak. Kudret Alkan |
Dört Yol Ağzı
Sessizlik nefesimi çalıyor. Kırılmış pusula gibiyim. Dört yol ağzında tıkanan, Çıkmaz bir sokak gibiyim. Üstüme ışıksız mevsimler yağıyor. Ben ise, Karanlığından üşüyorum. Acılarımla, karları erittim. İzlerin aynama düşmüş. Gerçeğe sırtını dönmüşsün. Hayallerim bile seni bulamıyor. Anılardan hayaller kuruyorum. Her kurgu, gözlerine düşmüş. Gözlerinden umutsuzluğu ayıklıyorum. Günlerim ayık değil. Korkusuz yapıtlara düşmüşüm. Tuğlalar yalnızlığımı örüyor. Şimdi, yalnızlığın denizinde, Bir kıyı bulmak için, Dalgalara tutunuyorum. Ve bütün martılar, Ayrılığımızı, Ağlayarak söylüyor. Kudret Alkan |
Dünyam Küsmüş
Ağlıyorum. Toprakla beraber kayıp giden için. Dostlar yüreğimi çalmış. Düşman gibi arkadan vurmuş. Ağlıyorum. Sonu hüzün olan aşkıma. Kendini ifade edemeyen ruhuma. Aşkın anısında yaşayan emeklerime. Ağlıyorum. Zamanın acımasız işleyişine. Gözlerimin dünyaya küsüşüne. Gördüklerimin anlamsız oluşuna. Ağlıyorum. Gittiğim yollarda tıkanışıma. Süründüğüm hayat tomurcuğuna. Beni var eden aşkıma. Ağlıyorum. Issız bir yol gibiyim. Nereye gittiğim belli değil. Senden ayrı, Senden yoksun, Hiçbir yerde, hiçbir şey gibi. Kudret Alkan |
Düşler İçin
İki kalem arasında, Sensizlik dökülmüş. Mürekkepler miladını çalmış. Tarihini okuyamayan cehalet olmuşsun. Oysa sevgilim, Okumak düşleri ayaklandırır. Düşünmek ise, Düşleri yürütür. İşte ben de, Okuduğum gözlerde, Böyle yürüdüm. İçindeki bütün gizemlerin, Çıldırmış sırları oldum. Yüreğimde bir mektup oluşacak. Satırlarında yaşam bulacaksın. Kanseri yenecek kadar, sevgi bulacaksın. Çünkü sevgidir, Hayatın en derin tedavisi. Sakınmadan seni taşıyorum. Ve sokak ortasında, Utanmadan seni öpüyorum. Çünkü sevgi, Hiçbir zaman saklanmamalı. İçindeki gizemler, Birbirini öpen gözlere dökülmeli. İşte ben, Gülüşümde ve ağlayışımda, Hep seni sevdim. Hiçbir cennet için, Senden vazgeçmedim. Anlayacağın, Günahına tutunan bir dost oldum. Dost gibi hatalarını kucakladığım. Yarına çıkamayacak olan karanlığına, Sevgi dolu bir güneş oldum. Şimdi bütün ışıklar sözlerinde. Ama sen inatla, Üzerime ihtiras salıyorsun. Kendini sevgiyle tutamıyorsun. Artık kendimi yakıyorum. Bazen kibritin ucundaki barutla. Bazen de ayrılıktan düşen hasretle. Ben kaderime seni çiviliyorum. Kudret Alkan |
Düşsel Çocuklar
Şimdilerde, tozlu geçmişimi süpürüyorum. Bir savaşa tutunur gibi, Ölümlü bakışlar görüyorum. İçimizden nehirler akıyor, Sazlıklarda umutlar birikiyor. Şimdilerde, yorgun gönlümü dinlendiriyorum. Bir aşkı yaşar gibi. Seni baştan yazmak gibi. Hatta adını yaşamak, Ve seni, Kurtuluş saymak... Bak sevgilim, Her tarafımda rutin döngüler. Hayatım kırılma noktasında. Derin bir fay hattındayım. Korkak gölgelerin avında, Aynamdaki ölüme yansıyorum. Evet, sevgilim. Sevginin tek bir işlemi var. Sonsuz diyaloglar gibi. Yüreğimize düşen, Sarhoş naralar gibi. Artık kendime dokunan bir sevişme oldum. Toprağımda seni suluyorum. Bir tohum gibisin. İçimde büyüyen, Düşsel çocuklar gibisin. Kudret Alkan |
Ekmeğin Gölgesi
Dinle sevgilim. Şarabın akıntısını duyabiliyor musun? Sonunda, gösterişi olmayan ruhlara dönüştük. İçimizde hesaplaşan kavgalarla yanıldık. Nerede, battı bu deniz? Cennet nerede acımasızlığa büründü? Sormak istiyorum, sana. En son nerede, yalnız bir ağaç olduk? Artık, kavganın ensesine düştük. Düşen, utanan bir aşk gibi. Gözlerin, yaramı kaşıklıyor. Bir lokma ekmeğin gölgesine doğru. Kuyuya düşmüş. Bütün yılanlar gözlerine bağımlı. O yılan gözlerin. Nasıl da beni sarıyor? Ruhuma sarılan ateşli bir meydan gibi. Sonucunu ortaya döken başlangıçlar gibi. Kendini tüketme sevgilim. Her zaman, yakacak iki gözün olsun. Bırak dünya, bakışlarından utansın. Sevmek, acıyı huzuruna döksün. Kudret Alkan |
Eriyen Sonsuzluk
Artık yüreğim kalmadı. Nerede olduğumu bilmeden yol alıyorum. Bazen yakın bir geçmişe. Bazen de ufalanmış geleceğe. Göz çapaklarında dağılıyorum. Acıyı suyla yıkıyorum. Islanıyorum, ansızın. Geceye düşen sabah gibiyim. Ama ışığım kalmadı. Yorgun bir güneşe tutuldum. İsmini ışıklarda buldum. Artık ruhum kalmadı. Sonsuz bir yırtılışın içinde, Kendi emeğimi dikiyorum. Gözlerde yaşıyor, ihanet dedikleri. Orada avlanıyor, iki sevgili. Birbirlerine bakarken, Bilinmez bir düşe giriyorlar. Uykuyu rüyayla uyandırmaya çalışıyorlar. Oysa özgürdür, rüya dediğimiz. Oysa rüyadır, gerçek dediğimiz. İşte ben, Seni bu alemlerde buldum. Hesapsız tortular gibi, İçimdeki hücreleri biriktirdim. Orada seni kurdum. Kafamda patlattım, seni. Artık sevgilim kalmadı. Ölümün silik labirentinde, Çıkmaz duygular zincirindeyim. Halkalar gibi dağılıyorum, etrafa. Onlarla yüreğine dokunuyorum. İçim içimi eritiyor. Bütün bakışlar, Eriyen sonsuzluğa dönüşüyor. Kudret Alkan |
Evlat Gibisin
Bugün beni düşünmüşsün. Tokaların, rujların, ojelerin beni aramış. Kirpiklerin gün ışığına küsmüş. Acıların şafağına düşmüşsün. Güneşi bir türlü bulamamışsın. Bak, senin için geldim. İçimde yankılanan sesini anlamak için. Büyüyen geleceğimi çoğaltmak için. Seninle bir ömrü yenmek için. Gözlerinde adalet bulmak için. Evet, sevgilim. Ayrılık tarihin arka sayfası gibi. Bedenin, işgalin kapağına düşmüş. Çalınan insanlığınla, Bozguna uğramışsın. Bana savaş açmışsın. Mermi gibi çocukluğuma saldırmışsın. Kanayan yaralarından, İntikam yaratmışsın. Oysa ben, Seni sevmenin barışındayım. Hala bildiğin gibi, Dolunay bakışlıyım. Heyecanlar içerenim. Ve ilk dokunuşunu, Bir evlat gibi içimde taşıyorum. Kudret Alkan |
Evrenin Kumaşı
Yorgun ve sökük bir sevda vardı. Treni kalkmıştı, ölümün. Vagonlarında ayrılık vardı. Artık yalnızlığın kompartımanında, İçimdeki rayların hattında, Çelikten bir ses gibiyim. Günden güne doğuyorum. Sorguları tazeleyen gül gibiyim. Umudun çiçekleri karanlık. Aşılmış bir sonsuzluğum, ben. Geleceğin namına konuşan, Uçuk bir geçmişim, ben. Anılar hiç bu kadar yakın olmadı. Onları dost gibi kucaklıyorum. Bazen gözlerine düşüyorum. Bir yıldız gibi, Evrenin kumaşını tarıyorum. Kudret Alkan |
Evvelsiz Aşk
Yıkılmış, kıyamet duvarları. Yıldızlara adını koymuşum. Şimdi evrenin baş köşesinde. Ruhun içinde. Sararıp solan deniz. Kucak dolusu güller. Yüzen yolcusuz gemiler. Harp içinde mutluluk. Savaşım çığlık gibi. İçinde acılar katlanmış. Kağıt gibi yakılmış. Mum gibi sen dökülmüşsün. Sular sefil olmuş. Dönme, dünya yakasına. Kırsın, senden gelenler. Hüsran içinde. Evvelsiz aşklar. Kudret Alkan |
Geçiş İzni
Acı lokmasına düşmüş, edebiyatın yaprakları. İçinde onarılmaz bakışlı olan son vedalar. İnsafsız düzenin son çırpınışları. Yarımlık geleceğin uzantısında. Bensizken, yıldızları selamlıyormuşsun. Bir kadehe güler gibi, İçindeki közü her yana savuruyormuşsun. Bak bana. Seni tutabilmek için, Ne kadar da dağılmışım? Sesler duyuyorum, geçmişi ip gibi seren. Belli belirsiz simadan sesini işitiyorum. Aklıma işgal kurmuşsun. Deniz fenerinin ağladığı yerdeyim. Fener yalnızlığını, ben ise seni bekliyorum. Ama yoksun. Bütün her şeyimi feda ederken bile. Sessizliğin konuşkan düetlerinde, Işık dolu bir sabah gibi, Elbet karşına çıkarım. Sana hesap sormak için değil, Aksine sendeki hesabı kapatmak için. Anılara geçiş izni verebilmek için. Kurgularım, ölümün senaryosunu yazıyor. Üstüme, yağmura aşık bulutlar yağıyor. Gökten kafes yaratmışsın. İçinde de beni koymuşsun. Oysa esarette büyür, bütün özgürlükler. Ve her kavgada, Sihirli bir acı vardır. Kudret Alkan |
Geçmiş İzler
Birbirine sönüktü, geçmişin izleri. Bir el oluyordun, içimde. Sıcak tutuşların gerçekçi ruhunda. Akıl yetmiyordu, aşkın mantığına. Düzen, ihlal edilmiş kurallardı. Bir birliktelikti, gökten gelen. ******* gündüzlerden türüyordu. Mağaranın ateşli yakıtıydı, aşkımız. İlkel mevsimlerin tarifsiz omuzlarında. Dün kolayca hayattan beziyordu. Sınırsız gülüşlerin çoğalan vaazlarında. Bir inanç gibi kara kutuda. Savaş, kendine enkaz arıyordu. İşte orada, kendimle seni kurtarıyordum. Bir hayat ekiyordum, yıkılmışlığımıza. Sen, kanadının altına saklanan bir güvercindin. Ben ise, özgür senfonilerin sabahı. Ardımızda dağların bitmez öfkesi. Kudret Alkan |
Gençliğin Adı
Özlemleri seninle yaşamaya başladım. Bir aşkı şarap gibi tatmaktı her şey. Yıllananlar hep güzelleşirdi. Karanlık dünyamda bulduğum bir ışıktın sen. Sönmüyordu, yıldızlara benzerliğimiz. Bir yoldu, gözlerimizin kararttığı. Kimseler yoktu, bizim ilişkimizde. Tutunduğumuz o ağacın dalında, Yapraklara özenip, eserdik hayatın içine. Yaşanacak günlerde, eskice doğmaktı anımız. Aslında anımız, gündemdeki mutluluktu. Karşı koymazdık, birbirimizin gözlerine. O gözler, ayrı bir yemin, ayrı bir yaşamdı. Aşkların ısmarladığı sevgiden değildik. Biz aşkın, aşk demeye özendiği sevgiliydik. Kudret Alkan |
Gerçek Aşk
Nereye gittiğimi bilmeden, Akıp gidiyorum. Belki düşlerindeki pencerene. Belki de yokluğun kollarına. Ben yazgımı sende çiziyorum. Yüreğim ansızın irkilir. Ayrılık ürpertim olur. Geceden korkar olurum. Yalnızlık, baş ağrıma gizlenir. Hiçbir tabip seni sökemez. Bak yine içiyorum. Kırılgan kadehlerin aşkına. Onlarla sana yol almak adına. Yine içiyorum, Şişeleri azarlayarak. Kırık kanatlar gördüm. Özgürlük içimize düşmüş. Her şey bir ışık gibi. Ellerimde, mutluluğun yüzükleri. Bizi birbirimize bağlayan. Şimdi uzak ülkelere düştüm. Haritada yokluğun duruyor. Topraklara kavuşamıyoruz. Her yer balçıktan. Bir türlü ölüm olamıyoruz. Oysa sevmek, Günahları yola getirmek gibi. Tanrı’ nın gözünden düşen, Gerçek aşk gibi. Kudret Alkan |
Gerçeklik Feneri
Koynunda yorgunluğum büyüyordu. Gözyaşım omuzlarında gezinirken, Sen bana, Yarım kalmış şarkılar söylüyordun. Kırık bir gül dikeni gibi, Hayat rüzgarında kendini terk etmiştin. Beni tanımıyordun. Oysa seni seven, bir güneş gibiydim. Ve bir çiçeği incitmeye kıyamayan, Yürek dolusu mutluluklarımız vardı. Zaman asi bir hırsız olmuştu. Sen benden giderken, Ben inatla sende kalıyordum. Yorgun bir düş gibi, Kendi içime susuyordum. Sonra dünyama yalnızlık düştü. Kırıldı, geçmişimin aşk büstleri. Üzerine yağmurlar değdi. Dokunuşların, Benden giderek uzaklaşıyordu. Kavga gibi, Çekilmez bir hayat oluyordun. Ama yine de sevgilim, Her şey seni incitmemek içindi. Onarılmış düşler bahçesinde, Şarkımı mırıldanırken, Günlerim seni düşünüyordu. Ve yine yüreğimden söylüyorum. İşte buradayım. Arada namlu gibi duran yıllara rağmen. Ben hala mazide, Umutla dönüşünü bekleyen, Gerçeklik feneri gibiyim. Kudret Alkan |
Gezinen Nefesler
Bilir misin? Ağladığım şehirleri. Kapısında yaşayan hüzünleri. Sokaklarında dolaşan ıssız gönüllerimi. Senin için kundakladığım hayatımı. Amaçlarımı, seninle dolduran dileklerimi. Yastıklara ismini yazdığımı. Koynuna kavuşamayan sarılışları. Senden işaret bekleyen sevinçlerimi. Rüzgarı ağlatan aşk öpücüğümü. Esintilerinde gezinen duygularımı. Bilir misin? Beni, yalanlarının tuzaklarına düşürdüğünü. Bilir misin? Kurşunları hafife aldığımı. Senin için ölümü üstlendiğimi. Kurtuluşu olmayan dipsiz kederlerimi. Acıyla beslenen ruhsal tünelleri. Kırık bedenimden doğan dokunuşları. İnançları aşan hayallerimi. Doğmamış bir bestenin, Güle sunduğu hasreti. Bilir misin? Sınırsızlıkla tokalaşan birlikteliğimizi. Sevgi gibi, hayatı büyüten lokmalarımızı. Karanlık sayfalara dalan cesaretimizi. Ömürler yazan aşkımızı. Romanlara kök söktüren düşlerimizi. Nefeslerin gezdiği son sözleri. Saçlarına tutunan bedenimi. Yaşlılığına adanmış hayatımı. Bilir misin? Benim seni, gerçekten sevdiğimi. Kudret Alkan |
Göçmen Acılar
*******e tövbe etsem, Suç, günahla karışır. İkisinden doğar, yeryüzü. Gökler ise, Kafes içindedir. Güvercin kanatsız kalmıştır. Bir türlü geleceğe uçamaz. Ve göç edemez, İçindeki pişmanlıklardan. Yüreğimde senin adımların. İzlerin yarınıma karışmış. Sen olmadan, Yolumu bulamıyorum. Seni anlamak için, Kişiliklere bölünmüşüm. Bir gün gökte, bir gün yerdeyim. Nerede olduğumu bilmeden, Sana doğru yol alıyorum. Bir türlü adaletimizi bulamadık. Bir suç olmuşsun. Ve ben, Ömür boyu seni işliyorum. Uğruna yas tutuyorum. Seni; ölmeden ölmüş sayıyorum. Çünkü ancak, Seni düşünmekten, Bu şekilde kurtuluyorum. Aslında ben, Kendimi kandırıyorum. Dipsiz bir karanlık gibi, Farkında olmadan, Kendi güneşime saldırıyorum. Kudret Alkan |
Gökyüzü Dansı
Yalnızlığım duvarlara sürülmüş. Ayrılıklar duvar kağıtları gibi. Üstümüze zaman işlemiş. Yıllar, seni benden kaçırıyor. Yine de içimde bir ses var. Korkularını avlayan. Sana yardım eliyle uzanan. Gökyüzünün dansına tutundum. Bir renk gibi sana akmak için. Bende bir suç kadar asisin. Bardaklar seninle doluyor. Yağmur gibi aklımdasın. Düşüncemden karanlık akıyor. Seni sıcak bir çorbada buldum. Sabahı göremeden. Seni rüzgarlara taşıyorum. Kokunu duyabilmek için. Seni resmime ekliyorum. Doyasıya sarılmak için. Baktığımda, Tek bir ruh görebilmek için. Kudret Alkan |
Gözlerdeki Doğa
Öfkeli yarınlarım, seni seviyor. Göklerde melek bayramları. Taş taşa sığmıyor. Ben ise, sendeki kimliklere. Her an farklı bir kişisin. Kendinden utanırcasına. Yanındayım, hadi tut ellerimi. Karanlıktan daha da ötelere. Yol alalım, omuzlarımızın üzerinden. İlerleyelim, türkünün gövdesinde. Sessiz bir çizik olalım. Tarihin karanlığını aydınlatan noktasında. Aşkımız, umut versin diğer aşklara. Kendimiz gibi özgür olalım. Bakışsın yüreklerimiz. Gözlerinde doğa olsun. Kudret Alkan |
Gözlerdeki Yiğit
Bana bak sevgilim. Gözlerinde bir yiğit ölecek. Sıkıca tut onu. Kurşun gibi sahip çık ona. Beni bir daha öldürmen için. Gece karanlıkla dost. Bende yalnızlık duvarları. Kuruyorum, aşkın çıkmazında. Köşe başlarında dağılmışlığım. Yalnızlığın ellerine tutundum. Ellerinden daha sıcak. Umutlarımdan daha bir haberdar. Gözlerimde yatar bütün dedikodusu. Şehri kazanan, kendisini aşkta harcıyor. Kudret Alkan |
Gözlerim
Bir zamanlar gözlerim vardı. İyi bilirsin, konuştuklarını. Sana anlattıkları hayatı. Korkularını yıkayan cesaretlerini. Sıkıca tutunurdun o gözlere. Bir bakışmamızdaydı mutluluk. Yalanın, yaşamaya utandığı o yaşlı gözlerim. Bilirsin sıra dağları. Zamanla gözlerimizin arasına girdiler. Bakışlarında bile yoktum artık. Sen kendini taşıyamaz oldun. Bir fedakarlık, bir çabaydım ben. Seni aradıkça kendimi kaybettim. Her ağlayışım, bir geri dönme çabasıydı. Dönecek ne dünüm, ne yarınım vardı. Sıkıca sarıldım kendime. Ellerim senin yokluğunu kaplıyordu. Yine büyüyor seni arıyordu bu gözler. Gözlerim aşkın büyüklüğünü taşıyordu. Benimkiler sade, sendekiler gösterişli. Sonunda gösterdin sahteliğini. Kudret Alkan |
Gözlerin Gerçekliği
Gözlerinden gerçeği akıtırken, Nasıl da yaşlanmıştı, tüm zamanlar. Tarihin donuk sahnesine düşmüştük. Gözyaşı dostluk için akıyordu. Sen, kaybettiğin geçmişine ağlarken, Ben, yaşayamayacağımız geleceğe ağlıyordum. İşte bu yüzden, Her gün gözlerimde ölüyorum. Bakışlarında suskunluk var. Bana, Hangi bedenle ihanet ettin? Göz çukurlarına kimler düştü? Kimler, O çukurların içinde boğuldu? Gözler aşkın tohumudur. Orada büyür, Geleceğe ulaşan ıslıklar. Dudaklarda yeşeren sevişmeler. Bana yalan söyledin. Anladım ki, Gözlerine karanlık bulaşmış. Bak işte, Sana delice bakıyorum. Yalanlarını almak için. Karanlığını, ışıklandırmak için. Seni, masum bir insan yapmak için. Gözlerine ve ruhuna, Yeniden yaşam vermek için. Kabul et sevgili. Saklayamadın yüreğini. Aşkla dolu bir bakışta, Kaybettin bütün gerçekliğini. Kudret Alkan |
Gözlerin Kuyu Gibi
Sevdiğim neredesin? Bak güneşe, telaşımıza uzanmakta. Delilik, gülümseyen çiçeğe dönüşmüş. Aramızda, kanlı gözyaşları. Gözlerin, akan bir kuyu gibi. Gel sevgilim. Amaçların karartısına uzanalım. Bir ad olsun, içimizde. O addan, gözler türesin. Birbiri için ölen gözler. Sığınakta doğan güller gibi. Kuşların cıvıltısında yüreklenen bulutlar gibi. Gözlerin veda söylemedikçe, Dönmeyi düşünmüyorum. Biliyorum. Benim bakışlarım, yeni dünya aşkıdır. Zamanı içen, sınırsız bir zehirdir. Gözlerinde sevinç gördüm. Söyle sevdiğim, bugün kimleri öldürdün? Hırsız gibisin. Gözlerimi çalan en büyük suçsun. Oysa seni, sevmek kadar hayal ettim. Üzerime sinen bulutlarda seni buldum. Orada, yeryüzü bana kavuşuyordu. Yıldız, inatla tutkusunu kendisinde öğütüyordu. Burada bir evren var. Yıldızın karnından doğan güneş gibi. İki kişiye sataşan tek bir insan gibi. Biz, aramızda oluşan insana aşık olduk. Ben, sendeki kin olmak istiyorum. Her sözcükte yaşlanan nefret olmak istiyorum. Söyle bana sevgilim. Yaralarından beni doğurabilir misin? Kudret Alkan |
Gurur Tablosu
Yüzüme sevinçlerin akarken, Sevdanın maskesinde kalmıştık. Hayaller denizinde, Çırpınan iki nehirdik. Yaşama sevincim kayboldu. Seni yağmur gibi arıyorum. Tüm dileklerim, Bulutlara tutunan çocuklarda kalmış. Mutluluğum toprak gibi. Her şey, Ölüm gibi yaşama uzanmış. Gururun tablosuna düşen, İki ihtimalli denklem gibiydik. Biliyorum, Saç tellerim, Yalnızlıkla kurulanmış. İnancın sayfaları karalanmış. Üstüme acı dolu sözler yağarken, Bilirim, Her kavga, sende canlanır. Yüzümü yıkarken, Yanaklarımdan karanlık akar. İçimde iki kişi var. Biri seni kazanan, Diğeri de seni kaybeden. Gözlerim, Aşkın çoraklığına akıyor. Senden gelenler, İçimdeki savaş oluyor. Kudret Alkan |
Güçlü Bir Dalga
Sürgünüm bu gece. Anlamların kırık diyaloglarında. Tarifi olmayan acısal türeyişlerde. Tek bir beklentinin penceresinde. Duvarları çalan özgürlükle. İnançlıyım bu sabah. Yatağımdan ölümle uyandım. Anladım ki, Yeni bir düşe sevdalandım. İsmini unutur gibi, Kelimeleri tokatladım. Dirençliyim, bu gece. Dilimde gezinen tatsız maceralar. Anlamı yok, İştahı yok gecenin. Kanımı ememiyor. Beni benden alamıyor. Gecem, gerçekten de ölüyor. Anlamlıyım, bu sabah. Bütün acılar içime çöreklenmiş. Yüreğim bağdaş kurmuş. Yalnızlaşan bir açlık gibiyim. Seni aradığım için, Terk edilmiş sonsuzluk gibiyim. Bir acı doldu, gözlerime. Gözyaşının tadına vardım. Günlerce kovaladım, seni. Artık yorgun bir ıslık gibiyim. Fısıltıyla sana uzanıyorum. Engin denizlerine, Güçlü bir dalga bırakıyorum. Kudret Alkan |
Gül Demeti
Üstüne yalanlar sinmiş. Tüm yalnızlıklarım senden kalma. Gecem, Güneşi bir türlü doğuramıyor. Sigaramda yıldızları sarmışım. Tütünümde isyan kokusu. Boğazımda, evrenin düğümleri. Günlerim, seni anarak başlıyor. Her günüm, Kadere çakılan bir çivi. Bütün keskiler, Yüreğimi avlıyor. İçimde vicdan olmuşsun. Sana, Bir türlü kıyamıyorum. Göğün mavisine uzanmışım. Ayrılıkla yedi renk olmuşum. İçimde dolaşan gökkuşağı gibisin. Kağıt kalem sana tutunuyor. Mürekkebinde, Hayat boyu uzanan, Ölümsüzlüğün. Yaşlı bulutlar buluyorum. Damlalar doğaya karışıyor. Oysa ben, Sana verdiğim, Gül demetinde ölüyorum. Kudret Alkan |
Güller ve Terk Ediş
Dalganın içine işledin. Deniz gibi kendini kaybederek. Yol buldum. İzine rastladığım kıyılarda. Çaresiz gökyüzü. Bulutlar ağlamaklı. Gündüzü kesen gece oldum. Saatler karanlık bir çuval. İsyanıma dönüyorum. Yakılan ateşlerin yeniliğinde. Aşkın orucu oldum. Açlıktan ölen yüreğimle. Rüzgar kendisine yenilmiş. Tüm pencereler alaylı. Düşüncemin esintisi olmuşum. Fırtınayı söken cehennemimde. Bir yol bekliyorum. Kendimi güldürecek. Bir acı bekliyorum. Ağlamamı açacak. Şimdi baharın kollarında. Güllerin kendini terk edişinde. Kudret Alkan |
Gülün Yanıklığı
Bugün yağmurlarlayım. Kim bilir hangi göze tutunacağım? Sarılmaya doymayan özlemler gibi. Odamda fotoğrafın duruyor. Her şey zifiri karanlık. Adeta duvarlara zift çökmüş. Her şey adeta önümde. Dizlerine eğilişim. Yüreğine serpilişim. Üstüme düşen çocukluk kokun. Şimdi yılların aşamadığı bir zamanda. Aşklar bahçesindeyiz. Gül kadar, kendimize yanığız. İçimde kırgın konuklar var. Ellerimi tutuyorlar. Gözlerime bakıyorlar. Ama her şey, senden yoksun. Ateşin ikram olduğu yerde, Sözlerim, aşkın düetini yapar. Ansızın, içimde tarih aralanır. Ayrılık zamanlarından kalma, Kendimde hükümdar bir gözyaşı bulurum. O tek damlanın içine, Korkusuz bir ömür sığdırırım. Kudret Alkan |
Günah Mermisi
Günahın mermisi kırılmış. Ten renginde, kararan sorgular. Her şey bir oda dolusu. Duvarlar benimle bakışmıyorlar. Küsüyorlar, içlerindeki azaba. Zenginliğin kölesi oluyorlar. Oysa ne kadar parçalanmıştım. Kırık bir avluda, Volta atan çiçekler gibiydim. Baharın solmayan teninde, Açan bir vicdan gibiydim. Her şey tazeydi. Silinmiş bakışmalar bile. Anıların cirit attığı, Yorgun dönemeçler bile. Oysa ne kadar bütünleşmiştim. Bir çırpıda akıttık, ruhumuzu. Güneş güne karışırken, Bizler de geceye karışıyorduk. Birbirimizin oluyorduk. En güzeli de, Masum ve içtendik. Gülmek kadar kendimizden emindik. Şimdi içimde, Tarifi olmayan bir an var. Orada seninle kalkıyor, Ve yine seninle yatıyorum. Kürek çeken ıslıklar gibi. Denizini bulamayan adaşlar gibi. Ama karanlık, ama aydınlık. Kudret Alkan |
Güneşin Dünyası
Güneşin içinde üşüyorum. Erimiş mum gibiyim. Ateşimin dansında, Ölüme sesleniyorum. Beni alması için. Bana yeni aşklar vermesi için. Belki de, gerçeğe kavuşmak için. Şafağın bulanık karanlığında, İsteksiz bir güneş doğuyor. İçinde aşk dolu bir güneş. Sevdiği için kararan. Ve yine sevdiği için yakan. Gecenin dinmeyen gürültüsünde, Sessiz bir sanat gibiyim. Kendimi yaşama ekiyorum. Ve bir çıra gibi, Sorguların yalnızlığını yakıyorum. Şimdi yıllarım karartma altında. Sabahlara küsmüşüm. Seninle uyanamadığım için. Ruhunu bulamadığım için. Aşkın kumaşında, Acılarının elbisesi olamadığım için. Aslına bakarsan, Sadece ölmek için. Kudret Alkan |
Günün Telaffuzu
Ufacık hayallerimiz vardı. Birbirini büyüten acılar gibiydik. Sevinçle akardık, günün telaffuzuna. Nehirler, aşkla akardı. Zamanı kovalamak, ne güzeldi. Anılar, gözlerimizde asılı kalırdı. Sana her baktığımda, İçimde bir hayat bulurdum. Seninle rüzgarlar erittik. Bizi birbirimize taşıyan rüzgarlar. Çiçeklerin alemi gibi. Sonra, Umudun uygarlığına daldık. Aramıza duvarlar koyduk. Aşılması mümkün olmayan duvarlar. Yaraları daha da kanatanlar. İkimiz de göremiyorduk. Sabahın sessizlikten ayrılışı gibi, Biz de, Birbirimizden ayrılıyorduk. Yapamadık sevgili. Pişmanlıkla kendimizi yıkayamadık. Gemi nasıl yolcularını boşaltıyorsa, Biz de son sözlerimizi terk ediyorduk. Arada kalan onca yıla rağmen. Sanki ikimiz de, Başka insanlardık. Kudret Alkan |
Hangi Göz
Acı dalgalarında yürüyorum. Adımlarında boğulan pişmanlık. Ayrılığın yarıya inmiş sancağı. Tüm bozgunlar içimde demirlemiş. Üstüme gemiler asmışlar. Dalga seslerinde heceleyen. Bildiklerim, yolun karanlık kısmında. İnzivaya çekilen yalnızlık tünelleri. Her birinde yüzemeyen yarınlar. Kendimi kurcalıyorum. Dipsizce akan ömrümü. Uçurumlar üreten sensizliği. Ve aramızda, Suskunluk gibi tıkanmış nehirleri. İşte biz, O sözlerde öldük. Yaşama sevincini tükettik. Ve tek bir damlanın içinde, Bölünmüş kainatlar olduk. Anla sevgilim. Seni ne kadar çok yüreğimle düşündüğümü. Tarifi olmayan gece diyetlerinde. Gelen yeni aşkları kovuşumda. Ve senin için, Tek kişilik cehennemde oturuşuma. Ama düşünüyorum da, Ne ölçü olacak? Sevmek gözlerimden akarken, Sana hangi göz dokunacak? Kudret Alkan |
Hangisi Söyle
Hiçbir günü, ölümle buluşmadan es geçemiyorum. Yüreğime, sivri hançerlerinle dadanmışsın. Her gün, hayatımdan çaldığın nankörlüklerle dolu. Bir türlü içindeki sevgiye kavuşamadın. Aramıza ektiğin ayrılık tohumları yüzünden. Şimdi o tohumlar büyüdü ve intikamla dolmaya başladı. Senden hesap soracak günler var. İleride yaşamını etkileyecek olan zalimlikler var. Silahı çekip yaşamımı vursam? Sayısı olmayan hapları içip derin uykulara yatsam? Bileklerimi kandan kesip koparsam? Uğruna sayısız intiharlar yaratsam? Bütün bunlar aşkın mı, yoksa acının mı ölçüsü? Uğruna değer mi? Yaptığım ve yapmaktan onur duyduğum delilikler. Gece seni uyarmadan, benim senin için sabah oluşum. Otobüs durağında el ele tutuşan anılarımız. Boğazın kıyısında dans eden, Ve boğaz manzarasından üstün olan gözlerimiz. Yurdunu terk eden kuşlar gibi sahip çıktım sana. Bütün sözlerini vatanım gibi belledim. Telefon konuşmalarımızı, ruhumun en derinine kazıdım. Senin için vazgeçilmez oluşunu içime yazdım. Ama beni seviyorsun diye, Hiçbir zaman seni incitmedim. Düşün, birbirimizin gözlerine ektiğimiz hayalleri. Nefes almadan, aşkın parkurunda koşuşumuzu. Sana sürpriz hediyeler yapan yaşamımı. Bütün acıları senden uzak tutmak için, Göğsümü siper ettiğimi. Bütün gülleri senden daha güzel tuttuğumu. Ve senin için, bütün mevsimleri bahar yapışımı. Hasta yatağına koşan beklentisiz adımlarımı. Bütün bunlar nasıl da unutuldu? Soruyorum, kaderin patlak gözlerine. Seni hangi acı patakladı? Ve ben olmadan, Hangi ölüm senden hesap sordu? Kudret Alkan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:04 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.