![]() |
Ben yine benle
ben yine benle başbaşayım birgün böyle yazmıştı bir dost düşünmüş bulanmıştım ben olmak benle benimle başabaşa olmak seninle olmak seninle sen olmak demiştim kendime zaman gecmişti rakamsal olarak tam 77 gün etmişti şimdi anladım düğümü çözdü kılıç vurdu düğüme büyü çözüldü ben gene benleyim hür ve ayaktayım benimle 02.07.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Ben,
gonlumde neler var bilirmısin cocuklugum, burnumda tuten anılar, karadeniz yagmurları mis gibi toprak kokan kırlar... bilirmisin, bazen anılar ucar giderken gozumun onunden takılır.... kalırım, donar goruntu kocaman sinema perdesi acılır gozumde, başlarım anlatmaya sana Ben... 20.0302003 Nevin Kalafatoğlu |
Bende ki yerin,
benim neyimsin neyim sen benim sevmekle oldugum daha tadİna erisemediğim ve hiç birseyini bilmediğim meçhul askİmsin 14.03.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Beni Bende Bırak
günün yarısında sesini duymaktı değişikliğim nefesini hissetmekliğim güzeldi günüm senden ırak saatlerde beni kendime bırak bak sensizde geciyor saatler güneş bulutların arasından süzülse bile güz günlerindeki fırtınalar ırak artık sereserpe uzandım minderlere şiirlerlerim ve gün açan çiçeklere sardunyalar gördüm Akdenizde Baltık insanlarının sesi dağılırken göklere anılarımda belirdin seni düşledim hemen gelmeni teras merdivenin gıcırtısını duydum ahşap seslerinde pancur gıcırtıları camdaki gölgeni gördüm düşümde beni bana bırak ne olur bırak beni böyle ıraklardan bakma içimi özlemlerinle ağlatma hep şiir ol şiir olayım seninle ben benim içimde şiir sen düşlerinde gezgin ol artık bırak artık sensizliklere sessizliklerde.. 10.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Benim için gelen
yollar dağlardan denizlere inerken bir ses duydunmu sevgilim sana gel diyen sular dağlardan cağlayan denizlerden bir ses duydunmu cananım geliyorum sana diyen fonlar yemyeşillerden mavilere karışırken bir ses duydunmu hasretim heyecanla gelen aşk ne dağlar ne denizler ne yeşiller sen heryerde sen virajlar sarp kayalar dalgalar *******i delen yazyağmurlarının serinliğinden sevgilimsin sen hadi sen ve ben olalım diyen yumşacık sesinden sabah şiirim vişneli yarimsin ben yollarda aklımda sen benimsin sen çiğ tanelerinin çicek çicek oluştuğu anlarda özlenen yolcusun gözlerim günışığı izlerini izlerken beklenen uzak diyarlardan sessizce gelen aşkımsın hiç bilinmeyen gel Nevin Kalafatoğlu |
Benimle Oynarmısın
seninle ne manada oynamak.. neyi oynamak gerek tavla......... anlamamki hiç... papazkaçtı bile bilmem ben... siir oynayalım seninle... nasıl oynayalım... satır satır.. sen soyle ben yazayım... tek başına...tadı yok... siirlerin istersen seksek oyna... veya.. manalarında oyna kelimelerin... anlamlarında satırlarınin... istersen... dans edelim... şiir salonunda... malikanemin.... 30.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Beyli Dağlar Göçü..
Kalbimin sanki gözö açildi mubarek dolu tasiyor, tasiyor, bosaliyor. bosaldikça doludizgin yaziyor, yaziyorum yorgun dustu kollarım klavyelerde bitap gunler geceye karıstı ******* sonsuz sabahlar yorgun, uykusuz. denizin kokusunu, kusların izini, sazların sesini, gun isigini ozledim. gunun isigini ozledim astım dağları gun batımından kizillarıni izledim, son isiklarını buldum gunesin karanlıklarda beyli dağlardan Dalyana geldim. 11.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Bırakacak mısın...
sen o güzel duygularını yazıp yazıp yazıp da beni beni çıldırtıp beni çaresiz beni soluksuz beni yapayalnız yapayalnız sensiz umarsız bırakacak mısın.. zor gelmiyor mu acısı sana bunca aşk varken içinde sevgiden başka hersey bitmişken sensizliğimi anlamışken bırakacak mısın... beni umarsız yapayanlız muammalarımla.. 03.01.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Bibirosalı Uçmak
Gülümsemelerin bir nedeni olmalı Yaşamdan da öte illaki Tadı hani, tuzu deriz ya İşte öylesine bir rüzgardır avuntularım İçimden geçenlerin başka bir yansıması gibi Pozitif görünür suretlerinde insanların Negatifler gömülür yüreklerine Gülümseme, yaşam, gerçek ve özgür Dudakların kıvrımlarına Gizli bir ürkeklik oturur, adı hüzün Son saatler, gün batımı misali Gözbebeklerine ışık umuttur Nasıl bir yalvarış yakalarsan Minicik bir serçenin ürkekliğinde Ellerini ister sevgili Tut beni Uçmak bir an şimdi, kelebekler gibi Özgür bir maviye varmak Sanki, pespembe ufkun mor menekşe açması Leylak ve yasemin kokularından bir cennet gibi Belki de baharın karşılanması… İçim doludizgin bir kısrak şimdi Dışım sakin ve berrak Hayatı koklamak sorgular beni Tomurcuklarımda Bibirosalar Yarın hangi diyarlarda açacaklar kim bilir, Bil ki sevgilim Her yaprağının yer düşümünde gül kokacaklar… Sürçü Lisan ettikse af ola Bu gün Şubatın son günü Milenyum’dan altı geçti Belki hep, belki yarım dolunay olmayacağım Hepinize sevgilerimle Nevin Kalafatoğlu Bibirosa Krem rengi ve taç yapraklarının çevresinde incecik gülkurusu kontür olan kıymetli bir gül cinsi. Nevin Kalafatoğlu |
Bilebilmek, hayal ve sans uzerine,
Bilinmeyene erismek için hayal etmek gerek... Sevgi hayal gibi... Hayaller ne zaman gerçek Bir serap gibi Aramak care değil Bazen yüreklerde tas gibi Elmasın doğada olusması gibi Bilki milyonlarca yıl gerek Kim bilmis Kim bulmus ki... Hayaller sevgi gibi Sevilen hayal gibi... Bilmek sans gibi Sans gibi..... 18.03.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Biliyormusun...
Denizin gece halinde Ayın hilalinde Mehtabın yakamozlarında parlardık Bir anda yıldızların gölgelerinde kalakaldık Gün doğumlarına dek Bir kaç söz Ve kiraz tabaklarındaki şarkılardık Badem ağaçları çiçeklerinin dansı Kekik kokuları bir dem şarkı Teknenin güvertesindeki ıslaklık Orfozların heyecanları kadar gizli bahardık İçimizdeki en özlemli ayrılık Yabancı sular Dışımızda uydular Amerikaydık Hayallerim vardı Mevsim yazdı Gelmeyen yolcunun hasreti sonbahardı Suskun Geldin bir hazan yaprağına binip Baharlarımızı yok etmişliğine küskün Sıcak bir fincan çay Yağmurlara karışan gözyaşları Geç kalmışlığın Bilinmez dövüşün içinde bir el sımsıcak gözlerinde hüzün gönüldeki hasret gölgesine tıkandım 12.11.2006 / LARA Nevin Kalafatoğlu |
Bilmiyorum
bilmiyorum sayfalar dolusu çizgilerin üstünde uçuşuyordu kelimelerin bilemiyorum kelimelerin nasıl ak düşeceğini sayfalara ak nasıl bir renk bu ak! bembeyaz desem değil, beyaz hiç kirli beyazmı sence? önüne bir 'P' koysam Pak 'bence bir ak bir aka ben pir-ü pak olmaklığım olduğu zaman gel beni yaz demiş.' ince ince bilmiyorum hece hece belki Nevin Kalafatoğlu Nevin Kalafatoğlu |
Bini en güzelinden...(Bin güllü sarkı)
Ömrum seni beklemekle geçsede sen hep hıcranlarında gonlumun olsanda eğer, senin gozlerinin derinligine dalmayı unutsada zaman... gene sen... gene sen... gene sen... sen beklenen beklerken bir daha beklenen sevgilim olacaksın. Yollar... uzasada her gun...zaman hüzünlü geçsede dolansada dağları... zirveleri... sarp uçurumları calışsada grayderler karli yollarinda yaylalarınin sen... gene sen... gene sen...sen gelemeyen benim ve benliğim... hep bekledigim olacaksın. Ozlenen... guzel bir cicek.. koparılmaya hazır dalından ben belki bir papatya... belki bir gelincik...bir ful belki mor yasemen...belki bir beyaz gul... koklanacak bir demet...gul gulden gulerden gulerınden... yureğımin icindeki bir damladan bin damla olacaksın. Guzelinden kırmızı.. kıpkırmızı bin gonca... bini en guzelinden.... 13.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Bir bahar mevsimi
bahar geldi canım geldi de gecer gelir menekseler fulyalar, laleler... acar sevdikleri icin hercai menekseler laleler narın ince gucsuz boynunu buker iste cicekler gibi bahar sevgililer gibi cicekler.. yazar sairler siirler, bahar biter. Nevin Ka 16.04.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Bir Beyaz Gül
Kopmasın dalından asude gönüllerin Beyaz gül Kalsın saf gönüller diyarında Ansın onu diller Gölgeler korusun Güneşler açsın Dillerde nazenin kelimeler Uçsun sözcükler cennetlerinize Kirlenmesın ŞİİR ler O şiirler ki binbir kırık kalbin merhemidirler. Nevin Kalafatoğlu |
Bir film karesinde bin avuç gözyaşı
Eylüldü karanlık bir sokakta kimsesizlik perdeleri kapalıydı evlerin sesli bir çığlıktı çaresizlik kanlı bir suratta patlayan bir kadın bir çocuk bin avuç gözyaşı minik bir göz içinde kowboyları hayallerinin öfke gibiydi incelikleri kusarcasına fırlamış göz bebekleri dehşetti unutulamayan serüvenleri dolaş biraz sorgula tuhaf ve kırılgan ol yüreğini avcuna verdi baban ağla çocuk filminin karelerinde dolaşacak acı ve mutluluk gözlerim kanıyor yüreğim geçmiş kendim içindeyken yüreğim yürekmiş sorgularken yolları bulutlandım sabırdan tükenen onca umutla umutlandım yaşların taştığı göz pınarlarında iç çığlikların sessiz nidalarında duydunmu sesleri dinle cocuk işte hayatın gercek serzenişleri acılar gitsede gitmesede yalnızsın palavra olmayan filmin karelerinde tek başına Inan hayaller gelir karşına Bir film karesinde bin avuç gözyaşı gene eylül gene sensin Nevin Kalafatoğlu 09.12.2005/ANTALYA Nevin Kalafatoğlu |
Bir gün bir zaman
gözlerim seni andı mor dağlar ülkesinde içimden bir sıcaklık içimde can sendin gözlerim karanlıkları aradı göklerde yıldızlar söndü peşinden ay küstü can sendin anlatılamayan birikintiler içimde hazandı kızıllıkları bulut izlerinde parlayan yansımalar vardı hani gittikçe ufalır gibi olurya insan heyecan heyecan sendin kırık gamzesiyle bana uzak uzak bakan adamdın şimdi içimde bilinmezlikler gitmekte hasretinden gökyüzüne haykıran inleyen bağıran ağlayan ben yakamoz izlerini kum bahçelerinde yakalayan denizin dansını seyreylerken yosun kokuna hasret kalan gene ben ve beklediğim an biliyorsun değilmi? bir gün bir zaman Nevin Kalafatoğlu |
Bir kadın ana olmuş
sevgi birikir kocaman olur gökyüzü dolar taşıyamazsın dağıtırsın dağıtırsın bitmez yüreğin bitmez tükenmez bir pınar olur tıkanır kalırsın nefes alamazsın şiir olur..anne olmak satırlarda dolanırsın değil beş melekten ana doğurmak sevgi pınarlarında dolanırsın bırak bedeninde rüyalarında doğum ve vuslat zamanında akar gözlerinden billurlar kalmış kucak sıcaklığı hasretliklerde sevgi pırıltıları bütün çocuklara dolanmış tükenmeyen aşk olmuş cocuksuz ana yüreğinde bir kadın ana olmuş bir minik parmak ve ona dokunmaktır ana olmak 17.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Bir telaş ki dünyadandır
bir telaş ki dünyadandır o dünya ki garip garip telaş ki evren dışı yürek bu dayanmaktır sabah akşam akşam sabah geçer günler biteviye isyanımdır şiirde bile Nevin Kalafatoğlu |
Bir Uno Akşamında Özlenen
bir pizza yermisin üstüne saf sevginin döküldüğü zeytinyağı saf lığı fava saflığı enginarlar zeytinyağlı salatalar harika yemeklerle şarap kadehinde benimle elmalı pay üstüne ellerin kadar yumuşak çukulata tadındaydı brownili aşk kıpkırmızıydı şarap Uno bir cundalı seninle dünya tadında yemek ti sevgili bir Markiz beyoğlunda bir Rejans rus tadında bir Süreyya boğazda kral ve kraliçe isek çiçek pasajı varsa düşlerimde seninle zeytin tadında zeytin krallığında Uno 'da şarap kadehinde aşkımız mum ışığı lezzet Cunda tadında bir tabakta sen ve muhabbet sevgilinin ağzından pür lezzet anılardı özlenen ve şiirlerdi sesinden gözlerdi o tuğla duvarlardaki anılara karışmış egeydi ege gibi kokan martı cığlıklarında balık tadındaki sen bir Uno akşamında özlenen 16.01.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Bir zamanlar Istanbul
bir biskuvi fabrikasi, bir cukulata kokusu caddelerde.. bir tarafi 'alyans apartmanlari'.. karsida bos bir arsa, 'ercan han' kösede. bir zincirlikuyu, bir amerikan dükkani, bir jimmy hendrix dansı, bir grup zenci asker amerikan, arkadaslar kizlar oglanlar... bir ben. bir kafe mola, bir basket potası, bir hydromel, carsamba matinası... mini etekler, sütyensiz protest kızlar, sasirmis delikanlılar... sinemalar; kent, fitas, dunya, dostlar tiyatrosu, sarkılar sarkılar... etiler'in yokusu, bebek sırtlarının çimenleri, sefertası askları... levent'e moğollar. bebek, ozdemir asaf kafesi, kofteci alibaba, tekneler sıram sıram... tarabya, fisneli dondurma, cepte bikiniler, gitanne sigaralar veya birinci, bitpazarından jean'ler, mudo kadife pantalonlar pasajdan... haspapiler, baba atletinden batik yaptıgımız t-shirt'ler, bilezikler gümüs, küpeler bakır... silebezi bol elbiseler, basmalar koylu pazarı kapalı çarsı, çiçekli sapkalar... dudaklarda; hair, aquarias, tommy ve biz kayıp kusağin gencligi... cicekli kagitlarla kaplanmis yasak kitaplar, okulda duvar gazetesi, altında fuzuli yazan nazim'in siirleri.. you got a friend, killing me softly 'öyle uzak ki yerim, benimle oynarmisin' dinlenen sarkılar... humeyra, bulent ortacgil, esin afsar, tanju okan timur selcuk ezgileri... okullarda; kavga dögüs, silah, ölüm! ben resim yapmak, siir yazmak isterdim... gulçin lisan oğrenmek, özay sarkı soylemek... simdi özay'ı dinliyorum cd'de caz söylüyor. ben biliyorum sarkilarini, yasiyorum ve agliyorum... kolay olacakken hersey, zorları yasayan bizler... ve sarkisinda söylüyor 'en güzel cocuk henuz doğmadı' ücümüzünde cocuklari olmadi... sevmediler dünyayi, gelmedıler, en güzele ulasamadık! gec te olsa kendimize ulastık. özay sarki söylüyor newyork'ta.. gülcin Nazim'i cevirdi almanca'ya berlin'de.. bense, ancak yaziyorum yazilarimi, siirlerimi beydağlarının eteklerinde... Istanbul eskidi artık, biz gec kaldık.... (10.03.2003) Nevin Kalafatoğlu |
Bir zamanlar Zonguldak
o yokuşlarda zaman defne ardıç ve cam karışık bir koku verir burnumda tüter Zonguldak deniz zamanlarını özlerim kara bir tren gelir istasyona içinden yorgun suratlar iner.. ruhsuz bakışlar yerin altından fırlamış simitci mutluydu o zamanlar.. işçiler ölüm kokar is karası kışlarında buz kesmiş yokuşlarda fıdık kömürlerini yakar dantel dokur kadınlar bir patlama grizu içlerinde hep derin derin kuyuların üstünde zonguldak cam kenarlarında oturur akşamları yaş dolu gözlerle hasretliklere karıları işçilerin bahcede defne ardıç çam kokuları ben nerde o iş günleri derim acı anılarda tüm yüreklerin 20.07.2004 sayın Ömer Akşahan 'ın Zaman Zonguldak isimli şiirine anılarıma uçtum... Nevin Kalafatoğlu |
Birdenbire
benliğim benim mi diye düşündüm birdenbire sordum kendime neredeyim diye binbir keşmekeş içinde yoksulluğumun aklımda ne para ne pul duygularım vardı katle uğramış baktım cevreme birden ufaldı gördüklerim bomboşluklar saçmasapanlıklar avucumun içine aldım dünyayı baktım ve birden uyandım yaşamak nerede diye haykırdım göklere geldi parmak uçlarıma sözcükler bu şiiri yazdım size Nevin Kalafatoğlu |
Biri
çamurlar taşıyan bahar yağmurlarıydın gelen gönlüme bahardın nil bereketlerini taşırdın Afrika'lardan bir güldün göklerden maviydin aşk doluydu gözlerin rengi beyaz ben eflatun... sen mavi ben mavi aşk eflatun sıradanlıklar doğal... biribir' imizden 14.05.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Bitmeyen (i)
dokunuşların bittiği yerdi anılarda sözlerimiz.. sözlerimiz iki idi sora bir (i) en evvel zamanlarında yaşanmayan yazların.. bembeyaz çarsaflardı yaşanan.. bembeyaz yaz siyahtı odanın camı simsiyah..içinde şehrin ışıkları hayat memat anlardı kalbime konan kuş kırmızı sessizce fısıldaşırdı sevgili kolunda zincirler pranga mahkumu aşk sözcükleri aydınlatırdı odayı kilometreler hasret kokan uçuşan sözcükler, şiirler hayat veren... sözdü devam eden.. acıydı yollar... sanki biber biten kelimeler... bir tısssss sesi akmadı söz bitti... dokunuşların bittigi yerdi... söz verdi...söz gitti...söz bitti... bitmeyen sadece (i) idi.. 19.12.2003 (şeffaf anlardan...) Nevin Kalafatoğlu |
Bitmeyen Aşk
gök kuşakları oluşurken su billurlarının kırılmalarında sen vardın sen benim göz yaşlarımı aldın renklerini verdin hayatın bir ince çizgi kıldan inceydi rengi ip üstünde dans ediyordum düşlerimde elim bomboş ruhum bir hoş yakaladın beni şiirlerinde her şiir bir hayattı bana verdiğin cok ağladım gökteki yıldızım oldun o soğuk ülkede sana baktım *******imde üşümüştüm donmuştum sıcaklığını aldım ellerinin dokunduğun bir yıldızdı bana gönderdiğin ışığı gözlerimi kamaştırırdı bir zamanlar parlaktı bütün yıldızlar sahte yansımaların arasından gülümserdin gerçektin gerçektim ben seni işte böyle sevdim soğuk rüzgarlar eserdi dağlardan süzülürdü kar yansımaları düşünürdüm üşürdüm üşürmüydün sende bilmem sana güneşi gönderirdim Akdenizden alırdın sıcaklığını bütün havaların yanardın kavrulurdun sen bütün bunları yaşarken buzlu ülkede ben seni bütün bedenimle sarardım güller açardım üşümeyesin uzaklarda diye bir düş prensesiyim ben yalnızlar operasında kendi kendine notasız bir şarkının fakir kızı gönlü zengin bir adamın iç dünyası var olmanın bilincinde belki binlerce yılda binlerce kere gezinmekteyim duvarındaki hayal izlerinde izle beni boşluğumdaki adam sana uzattığım bir dal gül cennetten koparılan kıpkırmızı ve sen gepgerçeksin karşımda duran dudak uçlarımdaki gülümsemelerimde bir tat,bir soluk,bir sarkı, mırıldanılan gözlerimdeki hareler kavrarken gözlerini bakışlarımdaki sisleri aralayan bağıran cağıran ağlatan adam ben senin gerceğinim bilmem bu dokunuşları, bilemem kimbilir başladı hangi alemin sonsuzluklarından geçmiş ve geleceklerin Nevin Kalafatoğlu |
Bitmeyen Yaz
duygularım onca yazları dolandı dün gece baktım ay doğdu üstüme okşamak istedim halelerini uzattım kollarımı ulaşamadım bitmesin bu an sevgilim gitme biraz sakın bitmesin bu yaz sana anlatmadım senelerimce hep içimde kaldı anılar bir dolunay bir hece hep mehtaplar hep gece ışıklar döküldü denizler içimde sus sesinde kayboldular bitmeyen bir yazı özledim sevda yollarını bekledim bu yaz teknelerin gece bıraktığı iz deniz deniz deniz sidede bir teras mumlar altında akdeniz radyo sesinde aradım senin şiirlerini alaz alaz yandım meltem meltem öldüm yaz yaz bitiremedim duygularımı sana sakladım gelmedin naz bilemedin yar gitme kal artık hep olacak benimle meltem aşkları kalacaksın bitmeyen yaz Nevin Kalafatoğlu |
Boş Yıllara...
üstüne cizgi çizdiğim zamanlar siz bendiniz ihanetim size...idi yanlış kadındım... yanlış erkeklere... boş yıllarda üzgünüm..... kaybolan zamanlara kayıp anlarıma şimdi affedecekmisiniz beni yıllar.... şimdi sarılacakmısınız bana... bu masum deli kadına.... 11.03.2003 dalyan günleri...özgür yazma karar haftası.. Nevin Kalafatoğlu |
Bu Gün
2006 Martın 8’i, sabah saat 8. Kadın olduğumun bilincinde ve insan olduğumun farkındalığında yazıyorum. Ne güzeldir kadın olmak bilir misiniz? Küçücük kızken biz minicik bebeklerimizle oynarız.Hep annemizin rujunda ve ojelerindedir aklımız.Hep yemek yapmak isteriz annemiz gibi, elimize tozbezini alır onun gibi temizlik yapmaya calışırız.Hatta lavabolara tırmanır bulaşıkları yıkamak için bütün evi batırırız. En büyük aşkımız babamızdır,onu annemize bile bırakmayız hep bizimle olsun isteriz.Çünki küçük bir kadının iç güdüselliğinin gelişmesidir bu davranışlarımız. Okul başlar, erkek çocukların cirit atmasında ve tacizinde saldırganlıklarında ilk sindirme harekatıdır karşılaştığımız.Dehşetle susar ve sonra gardını küçük boyutlarda almaya başlar kız çocukları. Çünkü bu ülkedeki erkek çocukları savaşmalı, bu ülkedeki erkek çocukları okula gitmeden, güzel kadınlara ‘fıstık’ demeyi öğrenmeli(yüzüne değil arkasından) , hatta en önemli şeyin hayatında elde eden cinsiyeti olduğu belletilmelidir.Erkekliğin şanındandır bu.Mesela Kamyon sever erkek çocukları, büyük ve korkunçtur kamyonlar gerçek hayatta ezer geçer.Gene onun hakimiyetinde dünyalar kurulacaktır, yollardan ölümler geçer… Çocuk erkek olmakta zordur bu ülkede,tatminsiz anaların erkek çocukları hep mühim adam olmalıdırlar.Hatta babalarının yerini doldurmalıdırlar. Kızlarsa analarının mutsuzluğunu yaşamamalıdırlar, adamların nasıl idare edileceği öğretilir mahalle mekteplerinde. Babalar herhalukarda kızlar veya oğlanlar olarak ayırırlar genelde cocuklarını. Erkekleri erkekler yetiştirir, kızları anneler, çatışmalar başlar genç insanlarda. Klonlanmış benliklerini görmek ister ebeveynlercocuklarında.Bu bir tacizdir aslında, özgür iradeye vurulan.Bastırılmış cinselliktir bu karşı cinse. Diş bileme bilinçaltıdır bilinçsizce bize öğretilen. Neyiz biz kadın mıyız şimdi veya erkek olsak ne fark eder. Biz bu koşulların farkında olmadan büyüdüğümüzde ne gelinciğiz ne de aşk kadını. Ne iyi bir anne ne de iyi bir sevgili. Bir yalnızlık türküsüne takılmış giden gemileriz hepimiz. Kadın ve erkek olarak.Mutsuz ve yalnızız kalabalıklarda bile. İçimizde sadece kendi gemilerimize toplayabildiğimiz kırıntı mutluluklarımız ve daha çok acılarımızla yaşarız. Oysa insan olmak için elmanın yarısı olmak gerekli bunu biliyoruz.Kadın ve erkek olarak. Ama adem elmayı ısırıp cennetten kovularak kadının verdiği zararla yaşıyorsa bilinç altında, ve tacizinin altında nice hayvanca duygularla aşkı öldürülüyorsa kadınlar gününü kutlamak bize bir armağan mı oluyor sizce? Kadınla erkeğin duygularıyla ve bedenleriyle birlikte ürettikleri beraberlik, sevgi, aşk ve paylaşım bir ahenktir yaşamımızda oysa. Mutluluk bu ahengin akort tutması değil midir sizce? Ve öğrenmemiz gereken ve öğretmemiz gereken çocuklarımıza bu ahenk değil midir? Kadınlar iş hayatında var.Ve enerjilerini iki misli harcayarak. Kadınlar edebiyatta var. Duygularını özgürce ifade ederek. Kadınlar politikada yok bu ülkede. Saçma sapan polimikler ve verimsiz menfaatlere dayalı çıkarlar ve kavgala yüzünden. Kadınlar yaratır, fiziken onlara biçilen roldür bu hayatta. Doğururuz biz.Herzaman geleceğe umutlu geçmişten ders alır ve yaratırız. Kadınlar aşıktır. Hep onları anlayan bir erkeğin kollarında. Kadınlar güzeldir onların ruhlarını besleyen adamlarla. Kadınlar mücadelecidir sabırla dayanırlar. Kadınlar kanser olduklarında çocukları ve kocaları için yaşarlar. Kadınlar dikkatlidir çünkü bir işi bir kere yapmak isterler. Kadınlar sevgilidir gözlerinden anlarlar ve acırlar karşılarındaki erkeklere avuturlar. Kadınların gözü karadır. Aldatmazlar özgür yaşarlar sevgilerini açta kalsalar. Kadınlar hep verirler ama artık yeter dediklerinde dünyayı durdururlar.Kendileri yok olmuştur çünkü. Ve terkederler yaşadıkları galaksiyi. Kadınlar başka gezegendendirler. Erkekler başka gezegenden,ama aynı güneşin etrafında döndüklerinin farkındadırlar. Kadınlara dokunmak lazımdır. Tecavüz etmek değil. Kadınları sevmek lazımdır faydalanmak lazım değil. Kadınlar hayır diyorlarsa hor görülmesinler, varolmazlarsa haller nice olur. Bugün kadınlar günü. Ben bir kadınım ve de insan. Desturum sevgi ve insanlık, yürüdüğüm yol barış, etrafında papatyalar ve güller var yolumun ve umut Ben sizler için yetiştirdim bu çiçekleri sizlere dağıtıyorum kadınlar ve erkekler olarak… Bence çiçek verin kadınlara beyler, yeterince soldu kadınlar ve yalnızsınız sizde BU ÇİÇEKLER SAKSIDA OLSUN Kİ SULANDIĞINDA BÜYÜSÜNLER. BU GÜN HER GÜN OLSUN AŞK VE SEVGİ SİZLERLE OLSUN NEVİN KALAFATOĞLU Nevin Kalafatoğlu |
Bu Gün Yanımda Olsaydın Eğer
Şubat’ın 14’ü umrumda bile olmazdı inan Yokluğun bin yılın Şubat 14’ü gibi Sıcak acı bir burukluk içindeyim Dudaklarının izi kadehteki mutluluğum Ve Sen İçimdeki en güzel menekşe Mor hasret tomurcuğum Bakışlarının ışığından körüm ben Sana sakladığım gözlerin için rüyam Ve Sen Sevgimin hasreti, özlemim Benim canım SEVGİLİM Bu Gün Yanımda Olsaydın Eğer Umrumda olmazdı binyıl Ve ben Sen yeterdin bana bir an Bir an ve gölgen Bir dokunuşsun içime Binbir özlem 14 Şubat 2007 /LARA Nevin Kalafatoğlu |
Bu ilk kayan yıldızı bu mevsimin
Birden bakakaldım gecenin atlasına koyu bir lacivertti dolunayı birkaç gün geçmişti baktım aslına sevdalarım geldi aklıma uzaklar bir yıldızım vardı seçmiştim aradı gözlerim işte tam o anda bir yıldız kaydı kuyruğunda izini bıraktı mevsim yaza yakındı kaçtı... işte o özgürlüğüne düşkün gökteki en özgün ışıktı bu ilk kayan yıldızı bu mevsimin mevsim bahardı gönlüm hercai Nevin Kalafatoğlu |
Bugun bir ay var sana
kapkaranlıklarda bu gün bir ay var doğum sancıları gönlümde aşk şiir yazmak için var tam bir ay var dolunay var dolun ay sana aşk bana ay 18.03.2004 Nevin Kalafatoğlu |
Bugün martılar senin için umuda kanat açtılar...
Bugün martılar senin için umuda kanat açtılar... demişti.. nisan o bir ay o bir doğumgünü o bir dost o bir yağmur o geçmişteki anılarda bir koca yürekli o nevbahar ortası aşkı gönlümde insan öpsem martılarını uçuşlarındaki zarifliklerinde umutlarımı toplasam bir kesekağıdına şimdi olmayan üflesem kırlarında istanbulun nisanda açan ponpon ciceklerinde gibi bir fellini filminde yaşasam Amarkord ben gelmek isteyipte gelemesem teknelerin aşkları anlattığı dost *******ine yüreğim isyan yüreğim feryat aşk şiirim vuslat olurmuydu sence dediğin gibi martıları istanbul umut uçururmuydu bana kanat seslerinde nisan içimde hasret özledim nankör anılarımın sehrini birtek sizinle tahamülüm öldürdüğüm aşklarda ki şehirin benim için toplarmısınız yıldızlarını bir cam fanus içine akvaryum boğazın işveli sesinde nağmelerinizde şiirlerinizde kadehleriniz kalkarmıydı benim için ey dost bu mecnun Akdenizde ama suan ruhu bizimle diye nisan? sorarım solmuş benzimle yolları... ararım bana açılmış kolları ağlarım gelememe olasılıklarının dayanılmaz ağırlığı üstümde 07.07.2004 17 temmuz için side karardı... Nevin Kalafatoğlu |
Bulacağım Seni Aşk
Aşk insanı cocuk yapar... ne boya bakar ne posa nede yaşa.. Aşk yaşanır bir bebeğin gözlerinde bile aşk vardır... görebilen göze dokunabilen parmak ucuna. söyleyebilen dile.. Ben bir aşk cocuğu olarak doğmuşum diye yazılan şiire... ben hep aşk'kım ve AŞK kalacağım... Mayam aşk aslım aşk... arşa çıkan yüreğimde benim aşk.. onu bulacağım... bulacağım 03.02.2004 Nevin Kalafatoğlu |
cennette olmak,
bir ruya gordum biliyormusun? uykum uykunun içindeydi beni sarmıstı kolların kollarım kolarının içindeydi bu bir ruya değılmi dedim, değilmi? canım, kalbim kalbinin içinde olmak istedi. bir baktimki gozlerim gozlerinin icinde sesim sesinin içinde ben senin içinde cennetteydim 20.04.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Çatal yol
'Seni yaşam denen bir savaşın ortasında Kılıcın kılıcıma takılırken buldum' demistin... o'na... savasalım... duellolar... sayfalar olmustu... dolmustu... mektup kutuları... merttin.. mertti.. bir o kadar yurekli...... idi sasirmistin... şeffaflığina... cıplaklığına... anımsarmısın... koselerdeki yazan adamı... sefin monologları konusmustun...pür dikkatli... hem korkusuz.. hem de cesaretli.. kırılmasın yüreğı... yüreginde binbir korku... asık olmustun o'na... bir yalınayak dilbere.... içini cekmistin hanı...kılıcın düsmustu yere... Kemer'de sahıle vuran dalgalarda...gece... O gece mehtabın izi dusmustu yureğıne.... bir iç cekintisi duyulmustu.. Akdenizde... Konyaaltına vurulmustu....çakıltasları yankılanmıstı.. bir el uzanmıstı... denizden.. gunesin doğmadığı yerden... sana... gulumsemisti... anladığında... ağlar örmustu balıkcılar...ince ince.. almıstın incecik ağları... atmıstın sevgiliye... tutuklamanın ince bir yoluydu....yureğini... balık misali.... sessiz... gece.... kılıcı dusmustu.... bir gece almıstın yerden...kılıcını fırlatmıstın... gidip günesi vurmustun... karamıstı dunya... birden...yok olmustun.. karalamalar kalmıstı...mektup kutusunda... ve oturup yazmıstı... geciken hikayeyi... okumusmuydun....dostum... o demisti... sana bunu... mutlaka...oku... ve anla...catal yolu.... 11.10.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Çırılçıplak
doğma çırılçıplaktır insan... hersey çıplak, akıl çıplak, yurek çıplak, beden çıplak saf ve temiz..usu ve kalbi çırçıbıldak duşunceler vardır konusmasalarda anlasılanlar.. sesler ele verir.. parmaklar... sımsıkı yapısır eller... guvenir... ah çırilciplak.. sen oylece büyürsün... kocaman olur, boy pos endam... sen kıyılamıyan, sen sevgili olan.. bir gün gelir, kara bulutlar, şimsekler çakar... yanarsın, islanırsın sırılsıklam acımazlar semsiye seruvenı baslar.. kaçma... firtına dağıtır semsıyeyi...kurtaramazsın islanırsın cırcıbıldak sırılsıklam... acırsın..can yanar, canan yanar... bir kabuk ararsın... caretta caretta olursun... çekilirsin kabuguna sessizce...dalarsın derinlere korursun cırcıbıldak usunu, cıplak duygunu. dunya durmaz durustcesine... insanlar... kabugunu kırarlar, ağlarsın.... bakarsın hayatına soyle bir donup... arkana gorursun gerceğı.... gerçek...! sen hep cırcıbıldak anadan doğma çıplaksın... çırılçıplak mıyım, çırılçıplak mıyız... çırılçıplak 22.09.2003 Nevin Kalafatoğlu |
Çocuk çığlıkları
ince bir hüzün damladı gözümden kırmızıydı şiirden göklere baktım kan çanağıydı Akdenizin bir başka sahilinden bir cocuk sesi duydum 'yapmayın yeter artık' diye haykırıyordu bulutlar koşuyordu dağlara o bembeyaz gelen bir yarı tanrımıydı göklerden üstünde milyonlarca cocuk doğmuş, doğmamış 'neden' diye bağırıyorlardı... cennetten 'neden'? ! ! orada ateş yoktu... sadece bir meltem esiyordu bir şiirden! ! ! Nevin Kalafatoğlu |
Çocuk doğurmanın dayanılmaz haffiliği,
ayşecik' ti adı, küçük prenses hikayelerinden bir ince mesajdı hayat gösterilen filimlerden artan kırpıntılardı geleceği lüks bir hayat peri dokunuşuyla gezgin sinderellenın kızkadeşleri gibi aptalların küllerinden yaratılan dünyası fakir ve sıradandı. kadın olduğunda fabrikadaydı kenar mahallesinde sehrin çoluk çocuk içi içe tarlaya ırgat gerek diyerek coğalan cocuklarından ülkenin analar babalar tüketmişti aslan asker kurşun asker bu ülkede açmı var doğur Ayşecik başka ne varki hayatta... fabrikada, bir de evde köle,yatakta dilbersin. kocan isyan köyde ağaoğlu ve ekmek evde kahve, sehirde para kumar çalışmak yakışırmı ona bekçi olmalı veya şöför havalı.. bir ekmek koyamayan sofraya avrat mı dayak Ayşe cocuklar isyan ama yorgun ve perişan bir tiner kokusuyla uçuşan kelebektiler gülücüklerinde şiir mi? Şimdi yoksa bir kıssadan hisse mi hayata dokunmak ben diyeyim gökten üç elma düşmüş... hepsi mafyaya gerisi figüran. Side/20.02.2006 Nevin Kalafatoğlu |
Çocuk İncilerim
deli diyorlar bana desinler incilerim var içimde lekesiz annemle babamdan kalan aşk izi dizi dizi deli diyorlar bana desinler bir dondurma külahında bazen pamuk helvada veya atlıkarıncanın zil seslerinde dönen dedemin tiyatrolarında anneannemin masallarında biraz da Amasra Moru elimde memleketimdeki balık oltalarında deli diyorlar bana desinler cam bilyelerimin içinde hayallerim şimdi hala benimle gizemli düşlerimde maviler ve morların girdap izlerinde çocuk incilerim benim Barış’ın gizemli gözlerinde ve sesinde yaşamışlığım ölümlerin ucundan geçse bile genç yüreklerde kalakalmışım aynı mavide yeşilde kızılcık ağaçlarının altından güneşin batışından sevginin varolduğu ve kaybolmadığı yerde Nevin kalafatoğlu LARA /Ekim 2007 Antalya Nevin Kalafatoğlu |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:40 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.