www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Meral Yağcıoğlu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=136345)

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:00 PM

Kerkük Türkmen ÇOcukları

Bir Televizyon kanalında ihtiyaçlarını dile getiren çocukları izleyince, katkı da bulunabileceğimiz aklımıza geldi.

Üyesi olduğum Çağdaş şair ve Yazarlar Derneği olarak, Irak Türkmen Cephesi Enformasyon Müdürü Sn. Sadun KÖPRÜLÜ bey ile bir televizyon programý nda gördüð ümüz çağrısı üzerine telefon ile konuştuk. Sayın Köprülü de şahsen televizyon programında ki taleplerini yinelediler. Türkmen okullarında ki çocukların gerek derslerde kullanılacak kırtasiye malzemeleri, gerekse Türkçe kitap konusunda oldukça büyük sıkıntıları olduğunu beyan ettiler.

Kişisel olarak burada ki kardeşlerimizin ki ne şart altında olurlarsa olsunlar eğitimlerine devam edebilmek istemeleri takdire şayandır. İhtiyaçlarının bir kısmını karşılayabileceğimizi düşündük. Tanıdığımız herkesten bu konuda destek beklemekteyiz.



Şöyle ki;

Orada ki kardeşlerimizin

Türkçe Ders kitabı, hikaye, roman, şiir kitabı, okul araç ve gereçleri konusunda ihtiyaçları var katkıda bulunursanız Türkmen çocuklarını sevindirirsiniz.

Ankara ve İstanbul da iki ayrı merkezde toplanacak kitap ve kırtasiyleri Türkmen Cephesi bürolarına ulaştırıp, onlarında Irak’a ulaştırmalarına aracılık edeceğiz.

İstanbul'da bana ya da yine Antoloji'de üye olan Sayın Nihat POLAT beye mesajla ulaşabilirsiniz. Ankara Lokasyonu içinse Antoloji üyesi Sayın Fadıl Oktay arkadaşımıza '[email protected] 'adresinden ulaşabilirsiniz.

Nisan Ayı sonuna kadar yetkililere ulaştıracağız.

Gelen bütün kitap kırtasiye yardımı listelenecek ve tutanak eşliğinde Irak Türkmen Cephesi yetkililerine ulaştırılacaktır.

MADDİ YARDIM KABUL EDİLMEYECEKTİR.

Sayılarımla

Meral Yağcıoğlu

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:01 PM

Kır Kalemini

Suçluyum biliyorum
Bastım tetiğe
Tek kurşunla
gönlümü mıhladım duvara
Sedef kakmalı kabzasına
Koca bir çentik attım
Bitirdim aşkı

Bir daha mı asla
Asla sevmeyecek bu beden
Ne seni nede bir başkasını
Sadece doğayla aşk yaşayacak
Çiçeği sevecek, kurdu, kuşu besleyecek
Denizi kucaklayacak, yağmurda yıkanacak

Biliyorum suçluyum
Tek suçlusu benim bu finalin
Yargısız olmasın infazın
Gece arşa kurulsun mahkeme
Dolunay ağlamaklı tanık
Hakim olsun hislerin
Savcıda gözlerin
Mübaşir fersiz bir yıldız
Lal olsun dili sessiz çağırsın
Uyandırmasın uykumdan
Yorgun, kırgın bedenim dinlenmekte

İstemem avukat
Savunmam yok ki
Ne duruyorsun
Aşk katilini cezalandır
Kır kalemini
Kur darağacını
Yüreğinin tam ortasına
Bırak sallanayım ipin ucunda
Biliyorum suçluyum
Suçluyum

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:01 PM

Kızkulesi

Denizin ortasında
Adeta nazlı bir kız edasıyla
Süzülüp, salınankız kulesi
Gece olsun,gündüz olsun
Bana güç verir

Tam karşısında kıyıdaki o kocaman
Taşa oturur dertli kaldırırım kadehimi
Şerefe der başlarız dertleşmeye
Aheste gelir dalgaların sesi
Kulağıma name olur
Kemanın tellerine vurur gönülden
Okşar tenimi, parmak uçları ıslak
Kucak dolusu hasret taşır kıyı boyunca
Yalnızlığımı paylaşır

Yıldızlı, yıldızsız *******de
Dost olur yanı başımda
Nemli dizleri ne uzanır yatarım
Ilık meltemin yumuşak esintisinde
Nasihat eder sessiz, sessiz kulağıma
Fısıltılarla cesaret olur yüreğime
Arkadaş olur asırlık prenses
Kıyıya ulaşan dalgaların ritmiyle
Dans edip mutluluğa salar beni

Ana olur, sımsıcak koynuna alır
Kol kanat gerer korkularımı yok eder
Sevgili olur, aşk aleviyle yanan yüreğimde
Kopan fırtınaları dindirir
Yıldızların altında kumsalda oynaşır benimle
Güneşin doğmasıyla ışığım olur
Aydınlatır,ısıtır buzdan kalbimi
Yeni umutlarla başlarım güne
Garip bir haz verir bana
Uzaktan uzağa seyretmek bile
Huzur verir yüreğime

Yüzyıllardır yalnızlığını
Marmara’yla paylaşan
Martılarla söyleşen
Görkemli kızkulesi
Bütün gizemiyle
Denizin ortasında
Nazlı, nazlı salındıkça
Bana yoldaş olur
Hem gündüz hem de gece

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:02 PM

Korkuyorum

Korkuyorum
Beni bırakıp gitmenden
Asla değil
Bağrıma taş basıp
Alıştırırım kendimi
Yaşamaya çalışırım
Kararan dünyamda

Birlikteyken ikimiz
Bakan pırıltılı gözlerin
Uzaklarda bir başkasını
Aydınlatıyorsa gizli, gizli
Yalansa tüm söylediklerin
Bir başkası için çarpıyorsa
O zalim yüreğin
Mecburiyetlerse
Bırakıp gitmene eğer engel
İşte o zaman yıkılırım
Onurum kırılır seni kırarım diye
Korkuyorum

Seninle sensiz yaşarken
Binlerce kere ölmekten
Korkuyorum.
Git ki bir kere de bitsin bu iş
Bendeki sen gönlümün zirvesindeyken
Değerin düşmesin yerlere
Dipte oynaşmasın sevdamız
Ayaklar altında kirlenmesin paspas misali
Seni sevmiştim
Belki sende beni sevmiştin
Ama olsun yoksa değerim
Şu an görmüyorsa gözlerin
Atmıyorsa yüreğin artık benimle
Aşkımı gömerim yüreğime
Zerre kadar küçülmezsin gözlerimde
Kalmayı,zorla kalmayı düşünme bile
Uzaktakini seç ve git
Git

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Kör Sabahlar

Duvara mıhlı zaman
Meçhule koşmaktan
Takatsiz yelkovan, arzusuz akrep
Öldü zamansızlıkta, durdu hayat
Saplandı yürek derinine
Akıttı zehrini akrep
Derinlerde iğnesi, kanar
Kör sabahlar
Uyandı zindan geceye
Karardı dünya
Kapıda gözler
Bekler can şenliği
Kayboldu gürültülü sessizlikte
Telaşlı tükenen ümitler
Korku sardı
Bir nefes aradı panikle
Sarıldı, kavuştu eller koynunda
Kopan fırtına, esti savurdu
Yağdı üzerine, ağladı feryat figan
Çaresiz, fersiz gözleri
Yaralı yüreği kanamakta
Duran zaman zehirli
Akrep iğnesinde sönen hayat
Pas tutmuş menteşesi sürgülü kapı
Tutuldu doğmayan güneş
Silindi tüm hikaye
Okunmaz artık şiir
Soyundu düşlerinden imgeler
Çırılçıplak ortada hayaller
Kucakladı sonunda kara toprak
Yoldaş oldu sıcak ölüm
Kayboldu çakıl taşları arasında
Fosilleşen sevda, ölgün yürekte beden
Çiçeklenir mi bilmem
Yeni yetişen fidelerde

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Mangal Gibidir Yüreğim

korkup kaçmam hiçbir sevgiden
aşktan korkmam, yanmaz parmak uçlarım
mütevazı soframda katıktır sevgi
damarlarımda dolaşan kandır sevgi
kini, nefreti soluğumla boyarım, mavidir dünyam
ben sevdiğimi ne adam gibi severim
nede kadıncadır sevgim
insanım, önce insan
insanca severim
yaratandan ötürü insanı severim
kor kor aşkla yanar bedenim
doru atın terkisinde şahlanır hislerim
küçük, büyük, fakir yada zengin
ayırt etmez ta içine alır yüreğim
sığmaz demeyin
mangal gibidir yüreğim
evreni kucaklar sevdaya salarım
sevgiden geçer yolum
sevgiyedir yolculuğum
silahlara kurşundur sevgi
sevgi denizinde boğulur her türlü savaş
dedim ya
mangal gibidir yüreğim
koca bir umman
herkesi kucaklar sığdırırım
sineme alır severim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Mavi Sevgi Çiçekleri

Unutmam
Unutamam demiştim
Yıllar geçse bile aradan
Rüzgar hızıyla esip
Savursa da beni oradan oraya
Söküp atamam kalbimden
Sanmıştım

Sevmem
Sevemem demiştim
Hiçbir kimse kalbimdeki
Tahtını ele geçiremez
İsyan çıkarsa bile
Demiştim

Ama
Yıllar merhem oldu
Çaldım dünyama
Mavi sevgi çiçekleri
Filizlendi yüreğimde
Güneş bir başka gülümsüyor
Ana rahmine yeni düşmüş
Cenin heyecanıyla büyüyor
Tomurcuk duygularım
Yelesine tutunmuş ak kısrak
Sırtında koşuyorum hayata

Yüzümde bir tebessüm
Cebimde umutlarım
Dilimde neşeli bir melodi
Üzerimde mavi entari
Yürüyorum geleceğe

Mutluyum diyebiliyor
Kırık gönlüm, mutluyum
Ne pahasına olursa olsun
Mutluyum şu küçük dünyamda

Bir zamanlar söküp avuçlarıma aldığım
O kan kırmızı yüreğim
Gülümsüyor artık

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Maviye Uyansak

Uyumak istiyorum
Uyanmamacasına
Hasretinle yandığım
Özleminle kavrulduğum
Sen rüyama dalsan
Hasret ateşime
Aksan çağıl, çağıl
Yüreğimi serin mavi ırmak da yıkasan
Mavi derinliklerimden
Çıkarsan incilerimi bir, bir

Mavi bakıp mavi gülsek
Tüm hüzünleri boğsak neşemizde
Dönme dolapta sallansak el ele
Mavilerin her tonuna el sallasak
Kucaklasak bulutları
Mavi bir rüzgar esse savursa saçlarımızı
Kor alevden arınsak sonsuzluk da
Ayrılmamacasına birleşse ellerimiz

Bu dünyadan elimizi eteğimizi çeksek
Ebedi hayatta birleşse bedenlerimiz
Cennet bahçesinde uyansak
Bir tarafta aşk melekleri
Öteki tarafta sen ve ben
Cennet meyveleri sunsa huriler
Gümüş tepsiler dolsa taşsa
Tuba ağacının altında
Sere serpe gölgelensek

Buz gibi sulara kansa gönlümüz
Bir daha yanmasa hasret ateşi
Sonsuzda sonsuzlaşsak
Tüm kızıllar bürünse mavilere
Sadece tenime dokunan
Buselerinde asılı kırmızı karanfil olsa
Fani dünyaya uyanmasak artık.
Maviye uyansak
Mavi yaşasak aşk melekleriyle
Mavi de ölsek ikimiz

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Meleğim

bahtı gibi gözü kara
yüreği yara meleğim
bahtının karasına
güneşten damlayan
gökkuşağı çizsem
narin bir kuş gibi
sarıp sarmalasam
yüreğine merhem
sana destek olsam
seni gönül mabedime alıp
kem gözlerden uzakta
önüne koca bir derya sersem
bu liman senin desem
ister kumdan kaleler yap
kıyılarında dolaş çocukluğunun
istersen de çam ağacının
en yüksek dalında bir yuva
hasret kaldığın
seçimi sana bıraksam
demir atar mısın?
yalnız limana
kıyısına düşer misin bedenimin
ıssız kumsala güneş gibi doğ desem
ısıtır mısın yüreğimi
yakamozların arasına süzülüp
gözlerimde mavileşse
bahtının karası
gözlerinin karasında
yıldız, yıldız çoğalsam
ister misin?

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Melek

Yeğenimle yazdığımız çocuklar için şiir tadında öykü

Melek

gece yarısını geçmek üzereydi
sabaha birkaç saat vardı
bayram yeri gibi coşkuluydu gece
yıldızlar dans ediyordu
dolunaysa orkestra şefi
ulaşıyordu nağmeleri en ücraya
güzellikleri hissedemeyen bir çift vardı

tartışmışlardı hiç yoktan
ve neredeyse bitireceklerdi
noktayı koyup aşklarına
düşündüler, yürekten istediler
deneyeceklerdi bir daha
o kadar içtendi ki arzuları
semada bir melek duydu yakarışlarını
tüy hafifliğinde ki kanatlarını çırparak
indi dost melek yeryüzüne
şenlik vardı ve kaçırmamalıydı şenliği
yardım isteyen sevgililere
tam bu saatte yardım edebilirdi
arandı görev aşkıyla sevdalıları
bulmuştu işte karşısında
ağlaşıyordu ikisi çaresiz
ne yapacaklarını bilmeden
uğraşıyorlardı çözmek için sorunlarını
için için ağlıyordu kız, bu şekilde bitmemeliydi
delikanlıysa saçını okşuyordu gözleri nemli
sihirli değneğiyle uzandı
tek bir hamlede çözmek için kör düğümü
ne olduğunu anlayamadı
birden bire şimşek çaktı
gök gürledi ortalık karıştı bir birine
kara bulutlar örttü geceyi
orkestra sustu bir fırtına koptu
göz gözü görmüyordu
tökezleyen dost melek yere düştü
saf ipek kostümü lekelenmişti
utanılacak bir leke değildi ama
işe yaramazdı sihirli değneği
gölgelenmişti ışıltısı
lekesiz olmalıydı hem yüreği hem de kostümü
istese de yardım edemezdi sevgililere
sadece kendileri yardım edebilirlerdi
seven gönülleri bir olmalıydı
bir daha düşünüp,tartışmadan
konuşarak halletmeliydiler küçük sorunlarını
devam etmeliydiler aşklarına
ancak öğüt verebilirdi
“sevin birbirinizi,saygı duyun önce kendinize
sevgi altın anahtarınız olsun”
öğüdünü dinleyeceklerinden emin
kırık kanatlarını çırparak
geldiği gibi yükseldi melek

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Merhaba Dedim Dünyaya

Merhaba Dünya

Doğum günüm bugün; Nisan’ın on ikisi, baharın ilk müjdecisi güneş pırıl pırıl
göz kırpıyor neşeli. Sımsıcak ısıtıyor içimi, kış uykusundan uyandım toprak misali. İçim içime sığmıyor, kanım kaynıyor adeta. Kanat açtım gök yüzüne mavi deniz üstünde uçuyorum nazlı bir martı edasıyla, dünya ayaklarımın altında.

Umut denen tarlaya tohum ektim ellerimle, inişleri çıkışları olsa da yaşamın
bir yaşı eskitsem de gönlümde mutluyum ben, ömrümden bir yıl daha
eksilmiş olsa da mutluyum merhaba dediğim için şu fani dünyaya.

Arkama şöyle bir baktım; Ooooo neler neler sığmış yaşamıma kah sevinmişim, kah üzülmüşüm. Mutluluğu yakalamışım. Yakalamışım da hüzünler de katılmış araya bazı bazı. Güne bakan gibi gelecekte bakışlarım umut tarlasında filizlenen dileklerimi toplayacağım güneş göz kırpıyor. Yüreğimde yaramaz bir çocuk topaç çeviriyor aşka, sevgiye ve yaşama.

Teşekkür ederim anne İyi ki doğurdun

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Müsvedde Aşk

Kurşun kalemin yoktu
Mürekkeple yazılmıştın
Ressam edasıyla değil
Acemi hattat misali
Divitinden kan damlayarak
Kazınmıştın yüreğime

Rengi yoktu siyahtan başka
Sürekli boca ediyordun siyahı üzerime
Yüzüm, gözüm, ufkum karanlıklara gömüldü
Yeşermeye yüz tutmuş duygularım
Göçük altında can veriyordu
Bir yanlışlık vardı biliyordum
Silmeye çalışsam da
İzin kaldı yok edemedi silgiler
Bir çizik attım yaşanmışlıklara
Hala acıtıyor aşkın
Ve hala kanıyor yüreğim

Üzerini karaladım gece gibi karanlık
Çentikler yetmedi üstünü örtmeye
Yaz boz tahtasına döndü gönül defterim
Müsvedde yaşıyorduk sanki
Adeta bir ön çalışmaydı aşkımız
Karalamaydı sanki dünyamız

Derin ve sessiz ağladım her gece
Göz yaşlarım sel oldu
Çağladım, taştım, estim deli, deli
Karıştım gazellere anlatamadım
Ne yaşadım nede öldüm
İsyanlarda yüreğim

Al git uzaklaş benden
Yaşadığımızı sandığın
O yalancı aşkını
Kopardım gönül sayfamı
Buruşturup attım avucuna
Al ve git müsvedde aşkını
Yeter artık acıtma beni

Gerçek aşktı dileğim
Karalama sevmek değil
Git gölgeni bile al yüreğimden
Yeniden başlamak istiyorum
Yine yeniden gerçek aşk
Bulacağım tertemiz.
Tecrübeliyim artık
Müsvedde aşkını
Al ve git başımdan
Yüreğimi terk et

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:03 PM

Nadasa Bıraktım Yüreğimi

Zıvanadan çıkmadan hayatım

Tüm ateşini söndürdüm

Çengel taktım kapısına gönlümün

Ellerimle karanlığa saldım

Dinlenmeye terk ettim sessiz

Yorgun yüreğimde yer yok

Atılacak bir tohuma

Yağmayacak bulutlar üzerine

Gözlerimde ıslatmayacak bir süre

Tek bir filiz yeşermeyecek üzerinde

Köstebek gibi saklanacak en derinlere

Güneş doğmayacak üzerine

Siyah çaputtan elbiseli

Korkuluk diktim tam orta yerine

Kargalar bile uğramayacak

Başka gönüllere konacak güvercinler

Geçici bir süre izinli sevdalar

Çorak bir tarla misali

Nadasa bıraktım yüreğimi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

Nakarat Yıllar

Nefessiz birbirini kovalayan
Anlamsız boş yılların ardından
Dönüp baktım geriye şöyle bir
Yıllar geçmiş koşar adım bir çırpıda
Hiçbir şey yapmadan
Çok şey yaşanmış aslında
Tahsil güzel şey
Bazı sebeplerle bitmemiş
Çalışma hayatına atılmışım yürekten
Bir şeyler üretme idealistliğinde
Zor zanaat şu çalışma hayatı
Zoru başarmışım bir nebze
Bulunduğum bu noktaya gelmişim şükür
Yarışı bitirmiş kısrak gibi terlemişim yaşarken
Bir şekeri bile sakınmışlar ödül verirken
Kanamış parmak uçlarım saçlarıma aklar düşmüş
Yüzüme anlamlı çizgiler doluşmuş
Adımlarken hayat kulvarını koşa,koşa
Yorulmuşum yaşamın çemberini dönerken
Yorulmuşum hüsran aşklardan
İyot kokulu mavi deryada boğulmuşum sevdayı kulaçlarken
Bütün mavilerim kızıla dönmüş kanar içimde
Karalar bürünmüş güneşsiz dünyam
Mavi gözlerim bile kara görür olmuş
İncinmiş minicik yüreğim kırgın gönlüm yorulmuş
Günler monoton akıp gidiyor
Yıllar peşi sıra durmak bilmiyor
Günlerim aynı koşuşturmayla nakarat akıyor
Duygularım aynı yalnız nakarat
Aşklarım aynı hüsranlarda nakarat
Yaşam kovalıyor,ardı sıra gidiyor bedenim
Anlatamıyorum nakarat yıllarımı
Koşuşturmanın sonu yok bilirim
O büyük düzlüğe vardığında bedenim hüzünle
Son nefeste kanatlanıp uçacağı vakte kadar
Sürüp gidecek biliyorum
Bu nakarat yıllar
Vakit doldurmak adına
Yazıyorum sıkıntılarımı
Yazıyorum hayatımın kırık şiirini

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

Neden?

Ve bir aşk hikayesi daha
Hüsranla bitiverdi.
Doldu tepeleme ıstırap
Acılı, kederli yürek
Bilinmez nedeni
Bilinse de
Kaçar köşe bucak
İfade yoksunu gözler
Oysa ki başlarken
Coşkunun heyecanıyla
Tatlı tatlı yanan iki beden
Uçuyordu kanatsız
Oynaşıyordu semada
Yıldızların arasına saklanan
Aşk bahçesinde dererken çiçek
Beklenmeyen finalde
Yandı ateşte aşk
Yandı kavruldu da,çaresiz
Hiç kimse ama hiç kimse
Yardım edemedi.
Neden?

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

Neydi Sebebi Terk edişin

DUR GİTME

Bir defa da benimle konuş
Susma ne olur sevdiğim
Neydi sebebi terk edişin
Neden bu bırakıp gidişin
Arkana bakmamacasına

Yok böyle olmaz
Bir kalemde silip atılmaz
Bir kahvenin bile kırk yıldır hatırı
Ne oldu da hatırımız tükendi
Yada biz tükendik

Söyle
Seni hiç sevmedim mi
İstanbul kadar başka değil miydi
Gözlerimdeki buğulu bakışlar
El ele dolaştığımız kaldırımlar
Şahitti yürek atışlarımıza
Ne çabuk unuttun yok mu oldular
Tek yürektik ya seninle

Hiç mi sevmemiştin beni
Yalan mıydı yaşadıklarımız
Ne olabilir sebebi terk edişin
Ardından derin çizgiler
Bırakıp gitmek sığar mı aşka

Yarın güneş doğar mı
Sensiz İstanbul’ da söyle
Uyku saatlerini düşünerek
Yan yanayken bile özlemedim mi
Her gün yeniden
Daha fazla sevmedik mi
Ne duruyorsun söyle

Eminönü’nde balık ekmek yemedik mi
Kadıköy iskelesinde birlikte
Uzaklara giden vapurdaki yolculara el sallamadık mı
Orta köy sahilinde birlikte
Volta atıp deryaya haykırmadık mı
Gecenin bir yarısı
“seviyorum,bende seni”
Üsküdar’ da Kız kulesi gizeminde
Hayallere dalmadık mı ikimiz
Yıldız parkında sonbahar yaprakları arasında
İlk kere değil,son kere hiç değil
Sonsuz kere öpmedin mi
Buselerin soğumadı bile
Dur gitme
Benimle konuş ne olur
Neydi sebebi terk edişin
Neden bu bırakıp gidişin
Anlamak istiyorum anlayamıyorum
Dur
Gitme

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

Nikaha Davet

Yıllar önce ayrılmıştık
Dost, arkadaş kalmıştık
Bir iki telefonla konuştuk
Tesadüflerle karşılaştık
Merhaba ile geçiştirdik

Sonra, yıllar uzun yıllar
Birbirini kovaladı
Hiç görüşmedik
Hiç aramadık
Bitmişti artık
Duygularımızsa yürekteki
Çöp kutusunu mekan seçmişti
Sıkı sıkı kapanmıştı üstü
Sızdırmıyordu kokusunu
Yıllar sonra rastladım
Evlenmemişti

Bense yeni bir mutluluk yakalamıştım
Evlenmek üzereydim
Bu rastlantıya
İkimizde sevindik aslında
Parmağımdaki yüzüğü
Gösterip nikaha,
Nikahıma davet ettim
Birden sarsıldı bedenim
Kan beynime sıçradı
Yüreğim koşar adım atmakta
Ama gün alınmıştı bir kere
Caymak mı asla olmazdı.
O da farkındaydı her şeyin
Allak bullaktı yüzü
Buruk bir tebessümle
Gelirim dedi içten
Son bir kez bile olsa
Gelinlikle görmek için
”Gelirim elbet”

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

O Adam / Platonik Aşkım

Her gün sabah,akşam
Hayat koşusu yaptığım otobüste
Rastladığım / rastlamaz olsaydım
Yüzene aşina olduğum o adamla
Geldik göz göze günün birinde
Gözü gözüme değdi sandım
O güzel yüzünden sıcacık bir tebessüm
Yayıldı benden yana
Isınıverdi içim, kanat çırptı sihirli aşk meleği
Zıvanadan çıktı yüreğim,gümbür gümbür
Bulandı yüzüm pembenin tonlarına
Şahlandı masum duygularım
Biraz utangaç tebessümüm
Aynı sıcaklıkta belki de daha sıcak
Beklerken cevabi tebessüm
O da ne anlayamadım
Arka koltukta oturan zayıf esmer kadın
Kalktı el sallayarak ayağa
Güzel değildi çirkin bile denebilirdi
Hatta geçkinceydi yaşı
Birkaç yaş fazlaydı,eminim benden
Tokalaşıp kucaklaştılar
Bir buse kondurdu o esmer kadının yanağına
Pekte masum buse değildi hani
Yıkıldım,dünyam karardı
Döndü başım bir an
Oldu süpürgeli cadı aşk meleği
Gözü gözüme değdi sandım
Bana uçurdu sandım tebessümden alevi
Fark edilmekti dileğim uzun zamandır
Nihayet fark etti dedim sevinçle
Gözleri bana güldü
Açılmaya hazır kolları
Sandım alacak sinesine
Ne çok yanılmışım
Kaldı kursağımda sevincim, aşkım
Güzel bile değildi ki fark edilen
Fark edilen olmadığıma
Üzgünüm platonik aşkım üzgünüm
Yine de benim olsun yaşamındaki hüzünler
Bakma çirkin dediğime
Esmer güzeli, ince, narin
Sar candan kollarınla
Mutlu ol sen yine de

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:04 PM

On Yedi Ağustos

Bir gece ansızın
Uykuda yakaladı
Tüm Marmara’yı
Yerle bir etti
Kartondan evleri
Acımasızca
Yari yardan
Anayı evlattan
Koparıp aldı
Vicdanları sızlattı
Yürekleri dağladı
Beton yığınına döndü
Yer gök birleşti sanki
Toprağın bağrı yarıldı
Gömüldü tüm emekler
Yaşamamıştı insanoğlu
Şimdiye dek
Böyle bir felaket
Kimi anasını arıyordu
Göçük altında
Kimi sevgili eşini
Yada emzikteki bebesini
Hey büyük Allah’ım
Ne olur biçare bizlere
Yardım et
Tekrarından koru hepimizi
Bir çadırı bile yoktu Kızılay’ın
Parçalanmış yürekleri barındıracak
Yapılan tüm yardımları
Talan eden insafsızlar cirit atıyordu
Hemen sabahında felaketin
Dürüst olmayan kirli elleri
Vicdansızları uzak tut yuvamızdan
Söz veriyoruz hepimiz
Kalan yürekleri yaralı bizler
İyi doğru dürüst olacağız
İnsan olacağız yarab
Yardımını esirgeme bizden

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:09 PM

Orta Köyde Bir Çay Bahçesi

Bilmem
Belki de beş altı yıl önceydi
Hani o ilk buluştuğumuz
Mayıs ayında bir gün
Nasılda titriyordum heyecandan
Fark ettirmek istemiyordum ama
Ne mümkündü saklamak heyecanımı
Aslında sen de birazcık heyecanlıydın belki
El ele yürüyorduk Beşiktaş da
Yolumuz bizi Orta köy’ e sahile götürdü
Deniz kenarında yürüdük

Martıların kanatları arasında uçuyorduk adeta
Güneş sanki güzel bir başlangıcın
Müjdecisi gibi pırıl, pırıl
Ve ısıtıyordu içimizi.
Kaldırım kenarında açılan gümüş
Tezgahlarından bir yüzük alıp
Vermiştin bana.Farkında mıydın bilmem
İlk hediyen di bu bana
Utana sıkıla almıştım yüzüm al, al
Yorulunca dolaşmaktan
Sahilde bir çay bahçesinde denize karşı
Hasır tabureli küçük bir masada
Uzuca bir zaman oturup
Hani o ilk unutulmaz sohbetimizi yapmıştık
Birbirimizi tanımak,sindirmek için yüreğimizde

Hafif melodi gibi gelen dalga seslerini dinleyip
Martılarla birlikte şarkılar seslendirmiştik
Nefis tavşan kanı çaylarımızı yudumlarken.
Elimi tutup yanağıma minicik bir buse
Sıcacık bir buse kondurunca kızaran yüzüme
Bakın sımsıcak bir çift gözle
Aydınlanmıştı dünyam.
Yüreğimin sesini dinlemiştin.

Hatırlıyorum seneler sonra şimdi
Tesadüfen yine ben Orta köy’ deyim
Hem de yine bir mayıs günü ve
Aynı çay bahçesinde çayımı yudumluyorum
Bir başıma
Çay bahçesi aynı,garsonlar tanıdık
Soran gözlerle baktılar gözlerime
Çay aynı nefis çay değil sanki
Dalgaların sesi bile kırık bir melodi çalıyor
Martıların şarkılarıysa kulağımı tırmalıyor

Uzaklara ufka bakıyorum
O ilk buluştuğumuz mayıs aklıma geliyor
Güneş ısıtıyor kıştan uyanan bedenimi
Yüreğimse hala buz zemheri
Bir yandan ısınıyor bedenim bir yandan da
Titriyor yüreğim.
Göz yaşlarım boncuk,boncuk damlıyor maviye

Daha saatlerce oturup o günü
Sindire, sindire hayal etmek isterdim ama
Otobüsümün geldiğini gördüm
Garsona içip bitiremediğim
Gece gibi karanlık çayımın parasını ödedim
Para üstü beklemek mi üstü kalsın be arkadaş
Yüreğim burada kalmış para kalmış çok mu
Koşar adım ayrıldım çay bahçesinden
Bir şeyleri bırakıp ardımda

Eminim
Sadece bu ilk gelişimde hatırlamayacağım
Çok uzun yıllar geçse de
Orta köy’ e her gelişimde unutamadığım
Unutamadığım o gün ve anılarım yüreğimin bir köşesinde
Çırpınırken yalnız olmayacağım
Birlikte geleceğiz bu çay bahçesine
Bir, bir canlanacak anılarımız
Bana acı bir haz verecek her gelişimde
Ama yine geleceğim,yine geleceğiz

Yüzüğüm mü hala parmağımda

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Öyle Mutsuzum Ki


Öyle mutsuzum ki
Hiçbir şeyden
Tat almıyor gönlüm
Yalnız eksenimde
Dönüyor dönüyorum
Kısır bir döngü misali
Kamaşıyor gözlerim
Yaklaştıkça ışığa
Zemine çakılıyorum
En yüksekten
Tutan bir el yok
Sarılıyorum boşluğa sıkı sıkı
Nerede olursam olayım
Gözlerim bomboş
Bakıyor etrafa
Bir kıpırtı, bir esinti
Bekliyor yaralı gönlüm
Öyle çaresizim ki
Hayat süngüsünü takmış
Savaşıyor benimle
Ve ben hep yeniliyorum
Toplu, tüfekli yalnızlığa
Öyle mutsuzum ki
Gelmiyor kapıma
Kasırgadan başkası
Ne ılık bir sam yeli
Ne de huzur dolu meltem.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Papatyalarım Var

Hadi git
Boş ver
Durma git
Ne olur
Yağlı urganla
Bağlamam gerekse de
Git
Kır zincirlerini
Koş
Beklediğini söylediğin
Açık kollara
Düşünme geride kalan yüreği
Kucak dolusu
Papatyam var
Üzülme
Avuturum kendimi

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Pırlanta

Ufalandı darbelerle
Elmas madenim
Tek taş ustası arıyor
Sol yanım

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:11 PM

Resmettim mutluluğu

Önce yeşile boyadım beyaz dünyamı
Pırıl, pırıl bir gökyüzü yerleştirdim yukarılara
Güneşi ısıtan, sevgi ağlayan pembe bulutları olan
Gelincikler çizdim kırmızı
Papatyalar sarı beyaz
Yaprakları seviyor,seviyor
Haykırmaya hazır
Küçük bir yavru ceylan
Seke,seke otluyor annesi yanında
Sakin ama dingin akan buz gibi derede
Yüzen birkaç ördek çizdim kırmızı kocaman gagalı
Bir köşede kedi ile köpek sarmaş dolaş oynamakta
kavalı elinde yanık bir türkü söyleyen
Yağız bir çoban kuzucuklarını bekleyen
Melodileri kulağıma kadar gelen

Çiçek tarlasının ortasına
Bir kız çocuğu çizdim
Sarı saçlı mavi gözlü
Etrafında kelebekler uçuşan
Narin,heyecanlı gülünce güller açan yüzünde
Yani sessizce ben.
Bir erkek çocuk çizdim
Esmer,kara gözlü ve cesur bakışlı
Tebessümleri tek gamzesinde saklı
Şefkatli eli kız çocuğunun başında
Dolaşan mert çocuk
Yani gönlü sevda yüklü sen.

Aşk perisi kanat çırpar
Seni seviyorum diyen tatlı dilleri
Aşk serper ipeksi kanatlarından
İki çocuğun başından aşağı

Tuvalim beyaz değil artık
Mutluluk resmim hazır
Yüreğim kıpır, kıpır
Ben de yelken açtım mutluluğa
Tıpkı resmim gibi
Eyvah unuttum
Bir de şiir yazmam gerek
Mutluluk adına
Çiseleyen yağmur altında
Şiir gibi akmalı dizeler
Damlaları ulaşmalı dört bir yanına dünyanın
Dizelerin arasında kaybolmalı hüzün
Şiir olmalı yaşam, yaşamın şiiri sonsuz olmalı
Tükenmemeli hiç daima çoğalmalı dizeler dillenmeli
Tüm dünyayı sarmalı mutluluk denizi
Kardeş,arkadaş,eş dost ve en sevgili
Yaşamalı güler yüzlü
Kin,nefret.kan ve hain bombalar gömülmeli çıkmamacasına
Yedi kulaç yerin dibine ve katranla örtülmeli üzeri karamı kara
Beyaz güvercin kanadına yükledim mi umutlu yarınları
Tamam işte size mutluluk resmi
Perçini de bu şiir.
Öyle değil mi
Gökkuşağı damlıyor köşesine tuvalimin samur fırçadan
Yedi veren yedi renk
Mutluluğu yaşamak kalıyor bize sadece
Bulduğumuzda o güzel dünyayı
Karşıya geçince

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Rüyam

Gece,
Ruhumu hareketlendirdi
Sessiz sedasız
Kimse duymadan

Gündüz,
Ayan beyan kabus oldu
Kara peçeli zebani gibi
Çepeçevre kıskacına aldı
Örseledi bedenimi
Gördüğüm rüya

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sadece

Hayal denizindeyim
Yine ben bu gece
Ne bir resmin var
Nede mektubun var elimde
Beyaz güvercinin getirdiği

Uzanıp yatağıma öpe koklaya
Okumak isterdim
Sayfalar arasında
Sönerdi hasret ateşim

Doyasıya bakmak isterdim
Siyah beyaz resmine
Ama hayır yapamam

Kirpiklerim birbirine kavuştuğunda
Anılarımın çizdiği
Yedi kat perde arkasından
Seyrettiğim
Soluk hayalin var
Sadece

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sahil Boyu Gidelim Yali Yali

KARADENİZ SEVDASI

SAHİL BOYU GİDELİM YALİ YALİ

Mavi ile yeşilin izdivacından doğan turkuaz sevdadır Karadeniz sevdası. Aslında anlatılamaz, gizemine erişmek için bizzat yaşamak gerekir. Ciğerleriniz bayram eder bol oksijenli temiz havasıyla. Yeşilin türlü çeşidiyle uzanan Kaçkarlar, denizin mavisiyle fırtınalı bir aşk yaşar adeta. Süt liman görünen denizin masum halinden eser kalmaz deryaya kavuştuğu yerde. Tüm Karadenizlilerin damarlarındaki kan gibi köpürür, hışımla kabarır çoğu zaman. Bir de bakmışsınız nükte ediyormuşçasına gök gürlemesini keser, güneş merhaba der tebessümlü. Yazın ortasında yağmur yağar, gök gürler. Aniden fırtınanın ortasında kalırsınız. Duman çöker dağlara, göz gözü görmez uğraşmayın sakın. Şemsiyeniz yetersiz kalır, yürümekte zorlanırsınız. İleride görünen köşeyi döndüğünüzde, güneşten korur fırtınada aciz kalan şemsiyeniz. Kışın diz boyu kar yağar her yer bembeyaz, ertesi gün bir de bakmışsınız güneş göz kırpıyor, kardan eser yok. Yaylalarda yazın kardan köprülerden geçip gidersiniz. Birkaç mevsimi aynı günde yaşamak içten bile değildir.

Karadeniz’in yağmuru; sel olup alır gider önüne geleni. Dereleri; fırtınalı, gürültülü, öfkeli çağlar. Denizi; haşin üfürüp köpürür, geçit vermez ormanları. Dimdik patikaları adeta kopup üzerinize gelecekmiş gibidir. Hem ürperir hem de garip bir haz verir tırmanan sevdalılara. Balı zaten delidir, fazla kaçırırsan çarpıverir.
Dünya da eşi benzeri yoktur Anzer balının.Tatmak için almayı düşünürseniz önce titreyin cebinizi yoklayın elinizi yakabilir bedeli. Haliyle insanı da kıpır kıpırdır. Biraz da nükteli olunca yolculukların da maceralı ve de heyecanlı geçmesi kaçınılmazdır.

Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş üç katlı ahşap konaklar ormanın içine gizlenmiştir. Cenneti andıran bir görüntü ilk defa görenlerin hafızalarına kazınır bir daha çıkmamacasına. Köylük yerlerinde gündüzleri yoğun iş sebebiyle komşularıyla sohbet edemeyen naif insanlar, gece oldu mu kafilenin başını çekenlerin ellerinde fener düşerler patika yola cümbür cemaat. Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş konakların silueti belli belirsiz gecenin koynunda ışık böcekleri eşliğinde, komşularından birinde toplanırlar günün yorgunluğunu üzerlerinden atmak için. Türlü çeşit esprilerle kırıp geçirirler etrafı. Hava da müsaitse kemençe yada tulum ellerinde, atma türküler dillerinde horon halayı kurulur hemen hemen her gece. Bitkin olan dizleriniz tulum namelerinde kıpır kıpır eder, damarlarınızda normal seyrini yapan kanınız bir anda dellenip şaha kalkar, yüreğiniz hop hop ederken kendinizi horonun tam ortasında buluverirsiniz. Sadece gençler değil köyün en yaşlısı da yorulana kadar horona eşlik eder. Büyük bir emekle yetiştirdikleri dünyanın en güzel çayıyla soluklanırlar. Tabii ki sigara tüttürmeden olmaz sağlıklarını düşünmeden.

Balıkçı teknesiyle uçsuz bucaksız maviliğe açılan denizciler ******* boyu asılırlar küreklere. Ağlarına takılan o tatların en güzeli, deniz ürünlerinin en görkemlisi hamsiler dolunca ağlarına ne denizin öfkesine, ne de gecenin ayazına aldırmadan, geceyi güne teslim ederken mutlu dönerler yuvalarına.

Karadeniz sevdası yeşil ve mavinin raksı ile Kırklareli’ den başlayıp sınır kapımız Sarp’a kadar sürer. Karadeniz’de kıyısı olduğundan hoşnuttur dünyanın incisi İstanbul. İstanbul boğazıyla bağlanır deryaya. İzmit, Sakarya, Düzce’den sonra ver elini Zonguldak. Zonguldak denince kış aylarında ısıtan siyah inci kömür akıllara gelir ve yerin bilmem kaç metre altında tırnaklarıyla çalışan, elleri yüzleri siyaha bulanmış, alınları ak pak, grizuyla mücadele edip hayata inatla sarılan madencilerin yürekleri sevgi ile çarpar. Siyah elmas, emeğin sevdasıdır.

Bartın‘da sahil boyu gezmek gerek. Yol üzeri Çeş-mi cihan Amasra’da biraz soluklanmadan geçilmez. Belki de gözlerinizin göreceği en bakir yerdir dünyada. Gerçekten de cihana bedeldir. Gözlerinizi ve yüreğinizi doyurmak için en saf gıdadır temiz havası. Saf sevdadır.

Şehitler durağı Kastamonu’nun dillere destandır Kurtuluş savaşında ki mücadelesi. Tarihin sayfalarında
dolaşırken Şerife kadının inanılmaz mücadelesini anmadan geçemezsiniz.Sadece Şerife kadın değildir
kahraman olan çoluk, çocuk, kadın,erkek hep birlikte yüzlerce şehit vermiştir vatan uğruna
Dünyanın en güzel safranı Safranbolu da üretilir. Meşakkatlidir. Tüm gençler büyük şehirlere göçtüğü için birkaç nineyle sürer üretim. Koruma altına alınan Ünlü Safranbolu konakları, bütün görkemiyle terkedilmişliğe inat turistlere misafirhane olurlar. Safran sarısı sevdadır.

Yurdumuzun en kuzey noktası Sinop’ta, şöyle bir sahil gezisi yapmadan bir yere gidilmez.Ormanın koynuna saklanmış Türkiye’nin tek Fiyort’u Hamsaroz’ da piknik yapıp çocuklar gibi şen olmak içten bile değildir. İnanılmaz manzaraya hayran olmayan yoktur. Gizemli sevdadır.

Ata’mız tarafından Kurtuluş savaşının başlangıç noktası olarak seçilen Samsun’a vardığınızda Doğu Karadeniz başlar. İlk önce Atatürk heykelini görmek gerekir. Tütün bahçeleri ve hırpalanmış elleriyle tütün toplayan kadınlarla sohbet baldan tatlıdır.Çarşamba ovasında yetişen pirinçten pilavların en güzeli yapılır. Ata sevdasıdır.

Samsun’un az ötesinde Ordu ve Giresun sizi kucaklar. Boz tepeden kuşbakışı seyretmeye doyum olmaz. Ordu tümden ayaklar altına serilir. Giresun kalesine çıkıp resmetmek gerekir o güzelliği. Topal Osman’ın anıtına tırmanırken bir taraftan da Topal Osman’ın yaptıklarını düşünmek, tarihi bir haz verir yüreklere. Dilek çeşmesinden su içerken dilek dilemeyi sakın unutmayın. Dünyaca ünlü fındık bahçelerinde kızların yanık olur türküleri. Güçlü sevdadır.

Kemençenin bol bol çalındığı Trabzon’a varırsınız kısa bir sürede. Atatürk’ün o muhteşem köşkü ormanın içine gizlenmiş bekler. Görkemli ve mağrur karşılar sizi. Asırlar öncesinden dağa nakışlanmış Sümela Manastırı’na tırmanmak güç ister, nefes ister. Patika yolda ağaçların tatlı melodisiyle ve irili ufaklı şelalelerin sesi, yorulan bedeninizi dinlendirir hamak misali. Melodik sevdadır.

Köpük köpük Fırtına deresini geçip Of üzerinden Rize’ye ulaşırsınız. Çay bahçelerinde çay toplayan kızların yardımıyla bütün acemiliğinize rağmen ellerinizle toplamaya çalışın keyifle yudumladığınız çayı. Sonra bir fabrika da oluşum macerasını görüp verilen emeği hissedin yüreklerinizde. İşte o zaman dinlenirken daha bir keyiflidir yudumlaması Özel Rize bezinden imal edilmiş Peştemal ve Çeşanlar güzel bir dekorasyon için gereklidir. Almadan edemezsiniz. Şöyle bir yaylalara doğru tırmanırken dikkatli olun temiz hava çarpar. Ayder yayla’sında ahşap evlerin mütevazı sahipleri konuk eder. Yöresel yemeklerden tatmanız tavsiye edilir. Uzun göl’e tepeden bakış attığınızda muhteşem manzara karşısında diliniz tutulur. Gölde yüzen ördekler acıkmıştır, yemlemeniz gerekir. Tavşan kanı demli sevdadır.

Hamsi köy, Çayeli‘nden öteye salını salını giderek Çamlı Hemşin’e varırsınız Tarihi bilinmeyen Zil kalesi görülmeye değer nadide yerlerdendir. Ormanın koynunda rüzgarla cilveleşir. Asırlar öncesinden haberleşme yapılan Zil kale geçen yıllara inat ayakta kalmayı başarmıştır. Gözle göremediğiniz uzaktan gelen kuş cıvıltıları eşliğindeki derelerin sesi ninni gibidir.Bedeniniz ve ruhunuz dinlenir. Dingin sevdadır.

Artvin, dağın yamacında sizi bekler. Gerçek Lazlara konuksunuzdur artık. Atabarı’yla karşılanırsınız. Hopa, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen Lazların bol olduğu, gürcülerin yaşadığı görülmeye, imrenmeye değer bir mozaik. Gönlünüz isterse Batum’a geçip Gürcü hemşehrilerinize merhaba diyebilirsiniz. Sınırlar ötesi sevdadır.

Sevdaların hası Karadeniz sevdası anlatmakla bitmez, yaşamaya doyum olmaz. Karadeniz sevdası bol maceralı heyecanı dorukta, inanılmaz bir sevdadır.

Aslında anlatılmaz yaşanır Karadeniz sevdası


KARADENİZ SEVDASI

Sevda bu
Anlatılmaz
Doya, doya yaşamak lazım
Uzaktayken
Özlemlerin katmerlisi
Yakar bağrını derinden sızısı
Süsler rüyalarını azgın denizi
Tüter o minicik burnunda hamsi balığı, mısır ekmeği
Kara lahana çorbası sofrana kurulur mis gibi
Macera dolu yaşam, cazibeli
Kucak açmış bekler seni
Balı deli, yağmuru deli
Çağlar fırtına deresi
Çağırır geçit vermeyen dağı
Damarındaki kanı hınzır deli
Dursun’ u nükteli
Açıkgöz Temel’ i
Ya Fadime’si, işveli mi işveli
Oynar sırtındaki yüklü sepeti
Sağı solu belli olmayan havası
Ters giydirir acemiye fesi
Öyle bir sevda ki Karadeniz
Şeytan tüyü neresinde bilinmez
Yalnızca yaşanır coşa, coşa
Deli mi deli.
Sevdaların en güzeli
Karadeniz sevdası
05/08/2006


Birkaç tane atma türkü paylaşalım

Deniz üstü üzerim
Sarı lira düzerim
Babamın sağlığına
Nazlı nazlı gezerim

Kız içluğun varmidur
Giy bakayum darmidur
Elim sığacak kadar
Koynuna yer varmidur

Duman deredekari
Götürür portikali
Kız koynunda ne vardur
Sade vurur yukari

Arkeri dal üstünde
Pembe yelek dokurum
Kaybana sevdaluğun
Mektebunde okurum

Merdivenim kırk ayak
Kırkına vurdum dayak
Yar kapıdan geçerken
Ne el tutar ne ayak

Gül biteyi biteyi
Biteyide iteyi
Dedi urumun kızı
Namus elden gideyi

Armudu budakladım
Dallarını sakladum
Annesinin yanında
Kızını kucakladum

Armut budaklanırmu
Dalları saklanurmu
Annesinin yanında
Kızı kucaklanırmu

Sevdaluk ede ede
Yandı yürek yandı
Ben daha dayanamam da
Can boğaza dayandu

Meral Yağcıoğlu

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Savaş Çocuğuyum

gece gündüz demeden başlarına bombalar yağan
çaresiz komşunuzun çocuğuyum, kapı komşunuzun çocuğu
belki de bilmiyorsunuz kimim, tanımıyorsunuz, yada ne bileyim işte
göz görmeyince katlanırmış gönül, televizyonlarda da mı görmedi gözleriniz

okuma heveslisi ilk okula yeni başlamış kırmızı kurdelesi yakasında
yıkıntıların arasında çerçevesi kırılmış resimdeki gözleri ışıldayan, umut dolu
masumane tebessüm eden anne ve babasının arasında
baba adayı, belki de dünyaya bir evlat yetiştirecek çocuk

bomba düştü rüyalarıma gümbürdeyerek
böldü en körpe yerinden hayatımı acımadan
yıkıntıların arasında kanayan parmaklarımı da mı
görmedi mil çekilmiş gözleriniz

ne annem var nede babam şimdi,aslında bende yokum ya bu dünyada
odamın duvarının altında kaldı minicik bedenim
yatağımda uyurken zamansız çalındı ömrüm
resim karesinde dondu masum gözlerim

büyümeyecek hep çocuk kalacak ölen bedenim nasılsa
enkaz altında gülen gözlerim bayramları göremeyecek
annem ve babamla koyun koyuna yatıyorum, üşüyor yüreğim
toprak altında ısıtmıyor, yok ki sıcaklığı annemin

tüm dünyaya sesleniyorum, kaldıysa geride tesadüfen yaşayan bir fidan
duysun dünya ölmüş çaresiz feryadımı, ben kim miyim
komşunuz savaş çocuğu, dinleyin sessiz çığlığımı
bana, zorla hayatı çalınan çocuğa kulak verin, işi gücü bırakın

kardeşlik türküsüyle yakın meşaleyi, yaşama tutunsun tüm dünya çocukları
yıkıntılar arasına sıkışmasın büyüyecek resimler, izin vermeyin zulme
ölmesin çocuklar gelecekteki büyüklerimiz, fidanlarımızı kırmasın eller
gülümsesin körpe yürekler, ağlamasın anneler, düşmesin dualar dilinizden

ben savaş çocuğuyum yok önemi ismimin, sadece bir çocuktum
gözleri keder bürümesin, akmasın kan, bayrama ulaşsın kalan birkaç can
kardeşçe el ele yaşayın sizler, bizden geçti nasılsa, ders alın hayattan
Sarılın sevgiye, sarılın dostluğa ve dur deyin insafsızlara

insanlık için savaşmayın, mücadele edin sevgiyle, ilimle

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sayamadım

yıllarımı abaküsten çaldım
karıştı her biri şaştım kaldım
hayat dersinden zayıf aldım
beceremedim sınıfta kaldım

dönüp dönüp yeniden başladım
mavi boncukla sevgi aşladım

acemi çocuklar gibi saydım
gökte ağlayan hüzünlü aydım
dilimde tükenmeyen duaydım
ne izim var hayatta ne kaydım

umudu boncuklara bağladım
çocukça feryat figan ağladım
taştım da seller gibi çağladım
onulmaz yaraları dağladım

bir bir dikenleri ayıkladım
yetmedi tecrübem sayıkladım

sevenlerden yardım bekledim
ömrümü birbirine ekledim
son kez sekte-i kalple tekledim
mahşer de huzura emekledim

ne gelen var ne giden can verdim
virane aşkımla arşa erdim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Seni Kalbime Gömdüm

Ben iyiyim
Ben mutluyum
Seni kalbime gömdüm
Kalbim benimle ya

Git
Git bir an önce
Mutluluğu yakala
Yaşamını düzenle
Yeni sevdiğinle mutlu ol
Git beni merak etme
Açık yürekliliğini
Takdir ediyorum.
Seni anlıyorum
Ben huzurluyum
Ben mutluyum
Seni kalbime gömdüm
Anılarım benimle ya

Git
Gönlüm razı olur mu hiç
Yanımdayken acı çekmene
Başka bir bedeni arzulamana
Asla dayanamam
Acı çekerim ben sensizlikte
Taş basarım yüreğime
Seni kalbime gömdüm
Gün be gün anılarım var ya
Seni ve yaşadıklarımızı
Kalbime gömdüm.
Kalbim benimle ya.
Git..........

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Seni mi Kıskanayım?

Kıskanırım
Kıskanırım yıldızları
Hayranım cezbeden
Çokluktaki yalnızlıklarına
Kaybolan yüreklere
Yol ile yoldaştır her biri
Pusulamdır yürek kayboluşlarımda

Kıskanırım
Kıskanırım tebessüm eden ay’ı
Sığınır değişik kostümlere
Cazibelidir esrarengiz halleri
Yakalarım aşkı,sevdayı
Hilalin gamzelerinde

Kıskanırım
Kıskanırım güneşi
Gelen her yeni sabaha
Sımsıcak doğar,saklı içinde umudu
Beslerim umutlarımı
Sabahın seherinde
Tazelenen yüreğimde
Şarkı söyler bülbüller

Kıskanırım
Kıskanırım çocukları
İçimdeki çocuğu büyütmemek adına
Saklanırım çocuk bahçesine
Oynarım körebe kendimle
Bulamasam da kimseyi

Kıskanırım
Uzayıp gider bu liste
Çiçekleri, kuşları, denizleri, bulutları
Sevgiyle çarpan yürekleri
Biter mi saymakla
Kısacası taş kalplilerin dışında kalan
Her şeyi kıskanırım

Kıskanmam
Seni mi kıskanacağım
Sen ki girdiğin her yüreği
Talan edip gidensin
Talan olacaksa ıstırapla
Terk ederim savaş meydanını

Kıskanmam
Son veririm savaşa
Sulh eder yüreğim
Geçerim hayatın başka sayfasına

İnsan sevdiğini kıskanır
Yürekten sevilirse eğer
Alınıyorsa her nefes ortak
Paylaşılıyorsa iyi,kötü yaşam
Sen sevmedikten sonra
Sevmiyorum seni ta dünden

Kıskanmam
Göğsünde kara bir delik
Yok ki senin yüreğin
Seni mi kıskanayım
Hadi canım sende

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Seninle Sendeyim

Ben bende değil
Seninle sendeyim.
Farkında değilsin
Biliyorum

Belki bir gün
Boş vaktinde
Düştüğümde aklına
Arala kalbinin kapısını
Hemen oracıkta
Birini görürsen
Çaresiz,ağlamaklı
İşte o
İşte o biçare benim
Kırılgan sırça yüreğim
Emrine amade

Bakma sakın soran gözlerle
Seninle bir bütün olan
Ben bende değil,
Seninle sendeyim

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:12 PM

Sensiz de Varım

Taş basarım bağrıma
Asla dönmem sana
Dizlerime kapansan da
Gitme kal desen de
Asla dönmem sana
Yalvarma sakın
Biliyor musun ki
İçimde kopan fırtınalar
Sonunda dindi
Hayatım süt liman şimdi
Sensiz ben bir hiçtim ya
Sen öyle diyordun
Beynime kazınmıştı sanki
Kör kasaturayla
Yaşayamazdım sensiz
Adım bile atamazdım yalnız
Artık yok öyle bir şey
Ben sensiz de varım
Ve sensiz yaşarım.

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sev Beni Anne

Tüm çocuklara iyi, mutlu, sevgi dolu bir bayram dilerim


Altıma kaçırmışım
Vurma anne
Ben daha küçüğüm
Bilmez ki çocuklar

Banyo yaparken
Alev saçıyor bedenim
Haşlandı körpe tenim
Kaynar su yakar anne

Kimsesiz değilim ki
Dünyaya getiren
Terk etmiş olsa bile
Bir annem var

Devletin yuvasına
Sığındım çaresiz
Sev beni anne
Muhtacım sevgine

Şefkatle büyür çocuk
Kucağına al,sar beni
Bas göğsüne başımı
Yanağım hazır öp anne

Annem olmasan da
Seviyorum seni
Vurma,vurma anne
Canım acıyor

Biliyorum evladın değilim
Yürekten sevmesen de
Kucağına alıp öpmesen de
Başımı okşa ellerinle anne

Yaşamdan tek isteğim
Büyüyüp anne/baba olmak
Şefkatle sarıp çocuğumu
Sevgiyle büyütmek anne

Kanadımı kırma anne

İstisnasız tüm çocukları sevin

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sevdanın Hüznü

“Birlikten kuvvet doğar”

Gördüm gözlerinde sevdanın hüznünü
Yok mutluluktan eser, dolu neşe yerine keder
Yalnızlık raks ediyor gözbebeklerinde
Orkestra yok, müzik yok yalnızca rakkase ortada
Kırmızı entarin belinde, pabuçların elinde
Yorgun bedenin sürünüyor ritimsizlikte

Tebessümlerin hep yalan, sahte
Kara sevdanın dikenli sarp yollarında
Yalın ayak yürüyorsun hüzünle kol kola
Topukların kan revan, boyuyor kızıla
Geçtiğin yaşamı adım,adım
Yıpranmış giysin, bedenin, yüreğin örseli
Belli yaşadıkların üzmüş
Yıkılmışsın ihanetlerle
Aciz kalmış yorgun yüreğin
Bertaraf etmekte ihanetleri

Paylaş yaşadıklarını haydi
Dök içindekileri iyi, kötü ne varsa
Arkadaşım değil misin? yanındayım
Yalnızlığını, yalnızlığımla yok eden
Hayatına renk katan mavi olmak ister yüreğim

Gözlerinde sevdanın hüznünü değil
Sevginin, hayatın ışıltısını yakalamak birlikte
Kızılların maviye, siyahların beyaza dönüştüğünü
Görmek ister gönlüm göz bebeklerinde

İşte o zaman sevdanın hüznü devreder yerini
Yürek ritmindeki rakkaseye melodiler eşliğinde
Birlikte yürürüz geleceğe omuz omuza
Savaşırız hüzünle,ezilir gücümüz altında
paylaşalım hayatı, bırak yanında olayım
Yıldız, yıldız baksın gözlerimiz

Dostluğun,arkadaşlığın hatırına

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Severim Ya Sen

Mavi bakan gözlerim
Görür hep en güzeli

Çınlar kulağım her an
Neşe-i muhabbetle

Lal olur dilim kine
Etmez tek bir kelime

Şakır bülbül misali
Söyler sevda türküsü

Güneşe dönük yüzüm
Aydınlık ve umutlu

Yüreğimse sevgiyle
Beslenir,çiçeklenir

Sevgi tohumlarını
Serpiştirir evrene

Seni sevdiği kadar
Sever yaratılmışı

Yaratandan ötürü
Ya senin o taş kalbin

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sevgi Çiçeği

sevgi çiçeği

yorgun yüreğime sevgi tohumu ektin
nadasa bıraktığım gönül bahçemde
yeşerdi vazgeçtiğim tüm çiçekler
kısa zamanda söküp alacaksan çiçeğimi
mesken tutacaksan eğer başka gönülleri
aldatmaksa niyetin vur yüreğime hançeri

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sevgililer Günü Ortak Çalışma

rr.akdora
Karşımda içten gülümseyen bir kadın olmasını isterim
Elinde uzattığım gül, ışık uzatsın bana gamzelerinden
Gözlerinde, düşüncelerinde, nabız atışlarında ben
Her gün yeniden bana sevdalanmasını isterim

Filiz Kılınç
yüreğimi aşka açtım bir gün batımında
sen dedim
senden gayrisini istemedim
olmadığın her güne bir ömür biçtim sevgilim

Meral Yağcioğlu
bir güne sığmayan,
yürekten taşıp bendini aşan
sevgi yağmurlarında yıkanıp,
arınsın bedenimden hüzünlerim durgunluğu
gül dalındaki dikenin acısından
uzun sürsün isterim busenin mutluluğu
………………..gül yaprağına konan

Turhan Toy
Sevgililer günüymüş
Yansın yeterse bir dem
Emsin ateşler dili
Hüznün kalıbında ten
Ey sevgili
Kardelenler karakışa teslim
Şubatın koynunda

Nur Ulusoy
Güller açtırırken gözlerimle görülmesini isterdim
Hayatta bir gün de olsa avuturdu sevildiğimi bilmek
Ömür boyu koynumda sevgi gülü dikenlerini batırırdım
Mahşerde bile gözlerimi sevdam ile açmak isterdim.


M.Yaltı
İsterim seni bir gün kızıllığında tanımak isterim
Aşk dolu kadehlerin yansıttığı sıcaklıkta isterim

Ali Işık
sen miydin bana yaşatan hayalleri
dünden bugüne kalan hatıralar
avuntu değil
kalanlar
yeni yarınlara
yine sevgide uyanmak isterim..

İshak ÖZLÜ
Yanımda melek ruhlu bir kadın olsun isterim,
Gülünce,gözleri gülsün dalıp gideyim.
Konuşunca,ruhum dinlensin uçup gideyim,
Her gün aynı duyguları bana yaşatsın isterim......

Fatma Aras
zamansız bir gül idi elime tutturulan
ben şaşkın o üzgün
verememişti gülünü sevdiği kıza
atmaya kıyamamış
uzattı gülü bana
benim ilk aşk çiçeğim
göz yaşlarıydı onun
bitmişti onların aşkı
ortada kalan güller
kucağımda kalmıştı
yüzümde gülücükler
gözlerimde yaş vardı…..

Ay,Güneş,Metap
tek istediğim candan sevsin beni
her özleyişinde beni yüreğinde bulsun
korkmadan haykırsın sevgisini
beyninin ortasında saklasın beni

Melih Baki
Hasretin düşer! .. kor gibi
sol göğsümün altına
inceden,inceye yakar
sevda ateşi yanar
ben yanarım…….. “sevda ateşi şiirinden

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sevgililer Sevgilisi

Bir yıldız doğdu gökyüzünde
Müjdeledi Resul-ü Ekrem’i
Devrildi putlar Kabe’de
Yüce Mevla’nın Habib-i
Aydınlattı karanlığı
Verdiler sağ eline güneşi
Ay’ı da sol eline
Vazgeçmedi
Etmedi isyan
Korkmadı zulümden
Sakladı örümcek ağı
Güvercin kanadı
Destekledi tüm mahlukat
Emrine amade insanlık
Yılmadı, göğüs gerdi zorluklara
Tebliğ etti Kur’an-ı Kerim’i
Yol gösterdi cahile, ehli beyte
İzniyle Cenab-ı Allah’ın
Kazandı müşrikler inadına
Savaşları birer birer
Hendek, Bedir, Uhut
Muzaffer komutanı cephelerin
Dört bir yana yaymak için İslamiyeti
Feza aleminden beka alemine
Yükselip yedi kat arşa Burak kandında
Huzura eren Allah’ın Resülu
Tek insan, Cenab-ı Allah’ın sohbetine nail olmuş
Cenneti gören güzel insan
Gül yüzlü Peygamberim
Müjdecisi oldu beş vakit namazın
Doğruluğun, adaletin ve sevginin
Cennet kapılarını açan altın anahtarı
Teslim etti inananlığa
Alemlerin kuruluş sebebi sevgililer sevgilisi
Cihan Serveri Hazret-i Muhammed (s.a.v)
Esirgeme şefaatini
Nefsimize esir olmuş günahkar bizlerden
Dolsun sinemize gül kokun
Yolumuz yolun
Rehberimizsin Ya Resulallah
Işığında yürüyoruz
Evreni aydınlatan
Yüce Rabb’imden
Armağandır İslamiyet
İslamiyet’in nuru
Şefaat ya Resulallah

GooD aNd EvıL 11-03-2008 05:13 PM

Sevgililere Duyuru

Bugün evimizde bir davet var duyurulur.Duyduk duymadık demeyin duyan duymayana haber versin.Yüreği sevgiyle çarpan herkes davetlidir.

Babam elinde kırmızı gül goncası ve en şık kıyafetiyle zili çalan ilk kişi olacak,tabii ki kapıyı açan annem meraklı gözlerle hayrola neyi kutluyorsun der gibi biraz da şaşkın bakışlarla karşılayacak.

Evde bir telaş bir telaş anneme fark ettirmeden kırmızı kurdeleli peçetelerle donatılmış bir masa hazırlamak ne zordur anlatamam. Karşılama merasiminde ki şaşkınlık sonrası babam yazdığı şiiri “Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış’tan” şarkısı eşliğinde okuyacak,sevgilisine ilk serenat yapan genç ve kör aşıklar kadar heyecanlı. Ve dile kolay elli birinci sevgililer günü kutlaması başlayacak...

Elli bir kere sımsıcak bir buse kondurup sevgilerinin devamını dilemek tüm dostlara nasip olur inşallah.

Aslında özel günlerin yeterli olmayacağı kanaatindeyim.Kanaatindeyim de işte insanoğlunun egosu hoşuma da gitmez değil hani biri “sevgililer günümü (olmasa da sevgilim) , kadınlar günümü ya da her hangi bir günümü (arkadaş,kardeş,hala vs vs) kutlasa havalara uçarım. Yok yok balonlarımı salarım gökyüzüne yarışırlar martılarla.

Sadece bir gün de, özel bir gün de değil hatırlanmak ama yaşam gailesi arasında bir gün bağıra bağıra sevi’nin gösterilmesi hiç fena olmaz diye düşünenlerdenim....

Sıkı sıkı sarılmak hayata, sevgilinin ellerine tutarak hayatı paylaşmak, yaşamı göğüslemek güzel,güzel de laf mı derseniz; yooo laf değil sevginin paylaşılması doğanın kanunu derim.Yani anlayacağınız sevgi insanı insan yapan en önemli faktör...

Gül yaprağına konan busenin tadı, gül dalındaki dikenin acısı kardeş öz yada üvey tıpkı gülmek ile ağlamak gibi. Acı ya da tatlı yaşıyoruz işte ömrümüz el verdiğince.

Ben her sevgililer gününde kendime mutlaka bir hediye alırım ucuz, pahalı fark etmez.Maksadım öyle etrafa sevgilim aldı imajı yaratmak değil vallahi. Kendimi severim, yaşamı severim.Değerimi bilecek değerli birisi karşıma çıkmadıysa kabahat benim mi ya... Annem iyi ki beni dünyaya getirmiş mutluluk ailemin arasında yakalamış beni.Olsun varsın ben de şiirlerime dökerim içimdekileri babam’la birlikte dostlarımızla paylaşırız.

Bir de şu savaşlar bitse ölmese, büyüyebilse çocuklar, zalimlerin tükendiği bir dünyada yaşamak ne güzel olurdu değil mi? İşte o zaman deymeyin keyfime güler gözlerim, yüreğim kanatlanır konar sevgi çiçeklerine.

Sevgililer gününün adını değiştirdim “sevgi günü” olsun Sevgi büyüsün bir yaşındaki bebek yaşama tacizle başlamasın,Lösemi illetiyle dünyaya merhaba diyen çaresiz bebeğin yirmi liralık çaresine göz koyan zihniyet yok olsun.

Anne anneliğini, baba babalığını kısaca insan insanlığını unutmasın.
Bugün 14 şubat sevgi günü; Kendime aldığım hediyelerimi sizlerle paylaşmak adına papatyalar,güller,laleler gönderiyorum sevgiliniz olsun olmasın...

Gününüz ve ömür boyu her gününüz kutlu OlSuN

SEVGİLİLERE

Sevgililere; birer gül, ya da karanfil
Hangisini arzu edersiniz, uzatın elinizi.

Sevgilisi olmayanlara; kucak dolusu kır çiçeği
Alın Çiçek bahçesi gönlümden, hepsi benden bedava

Dağıtın sevginizi, dağıtın yeryüzüne, mayalansın bugün
Merak etmeyin tutar, tutmalı, çalın sevginizi damla damla

Dünya sevgi yağmurlarıyla yıkansın dileğim gül dalında.
Şelale misali çağlayıp yıkasın kini, nefreti gülsün dünya

Bir güne değil ömür boyu sevgiye,sevgiliye merhaba
Merhaba ey dünya merhaba yer gök merhaba

Yaratandan ötürü insanı sevmek,ayırt etmeksizin
sevginin en güzeli nasip olsun tüm gönüllere bugün


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:24 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.