![]() |
Böylesi...
Bir harf öğretenin kırk yıl olmalı kölesi Kılı kırk yarıp, ölesi sevmeli...ölesi... Reyhan Tataroğlu |
Bu Defa...
Pencere kenarında Yalnızlığına eşlik eden Yağmur sesleri Çağırıyordu sessizce Ayrılığın eşiğine gelmiş Vedalaşan nefesleri... O yine dalgın Yine hüzünlü Maziye dalar iken Acı bir tebessüm ile ' 595 Vefa Küçük... Yine mi sen Seni gidi haylaz Neler çekiyorum senden Bir bilsen...' Sözleri geldi bir anda Gönül diline .................................................. .......................... Ahh! ...Vefam..ahh! Sen değil miydin Sınıfın... Ne sınıfı, hatta okulun Hadi hadi... Taa ki...mahallenin Başının belası Sen değil miydin Haylazlığın,yaramazlığın Tembelliğin dik ala'sı Derken... Islatıyordu Jilete küsmüş sakallarını Bozulmuş musluk başı Göz bebeklerinden düşen Göz yaşlarının her damlası .................................................. ............... Ahh! ...Vefam...ahh! Öyle yalnızım ki Pencereme kuşlar bile konmuyor O kadar ekmek ufaladığım halde Yoksa...onlardamı farkında hastalığımın Bi daha zahmet olmasın,doğramasın Diye yemiyorlar yemlerini Zağar ki, herhalde... .................................................. ......................... Ahh! ...Vefam...ahh! Biliyor musun Hatırımdan hiç çıkmıyor Öğretmenler gününde Aldığın hediye Sahi yahu! ...söylesene İskambil kağıdından Olur mu hiç hediye Ne diye aldın Bilmem ki...ne diye Hoş... Ne fark eder ki Gül getirenler nerede şimdi Nerede... Kağıdı boş verde Vefan deva oldu Bu vefasız derde .................................................. ...................... Ahh! ...Vefam...ahh! Nasılda hemen tanıdın beni Sırtlayıp götürürken Kemik yığını bu bedeni ' Kokundan tanıdım kokundan,öğretmenim...' Ahh! ... Vefa...Vefa...Vefa...Küçüğüm Benim...benim...benim...giden Bu defa... .................................................. ......................... Pencere kenarında kuşlar Muhabbetle yemlerini yer iken Okul önlüğünü çıkarıp Hastabakıcı önlüğünü giyen Vefa... Vefasızlar adına Morga indiriyordu öğretmenini Son defa ' Daha çok gençti...' diyen vefasızlar Mırıldanır iken... .................................................. ................................... Vefasız terk etti,çağırırken Vefa Vefamın sırtında giderken son defa... Reyhan Tataroğlu |
Bul/Aşık
Ey! Genç.. Gördüğün değildir,mutlu eden Değil midir ki toplamı beden Cazibe ne gözde,ne de kaşta Aşk; cezbeden Nakkaşta Fırtınalar koparsada yüreğinde Sandalında yoktur,küreğinde Boğmaya birebir,bir deniz Sevgiden kalmaz,birden iz Bindiğin bulutlar çarpışır Şimşekler seni kapışır Islanırsın ahmakça,yada sağnak Hangi beden olur sığınak Her saat kurduğun hayalin Uyandırmaz ise, vay halin.. Peşinden koştuğun,gördüğün... Aklında kaç soru kördüğüm Çözdüğün sadece saçları Onlar şehvetin kırbaçları Döktüğün onca gözyaşları Kurutur ömürden yaşları Gözlerinle görme,yüreğinle gör Gör artık! Ne olur... Göz mü nankör,yürek mi kör Ey! Genç... Geç olmadan... geç... Yaşamak istiyor isen aşkı Geç bedeni,geç...geç... Reyhan Tataroğlu |
Bulamaç..
yanlışa karıştı karışmadı ortalık yanlışı karıştırdı karıştı ortaklık ne ısındı ne soğudu orta/m ılık.. Reyhan Tataroğlu |
Buluğ...
Kızmak istemiyorum artık sana Bıraktım seni sere serpe Senden yok hayır bana Sevgi sende daha körpe Tomurcuk misaliydi halin Açarsın diye bekledim her seher Bitmedi hiç sorgun sualin Kaç sefer reddettin kaç sefer Ben senden vazgeçtim Artık uçuyorum başka goncalara Kendime yeni bir gül seçtim Gerek kalmadı oncalara Reyhan Tataroğlu |
Buluşma
Hakka dayanır ise aşkın ucu Tabii ki Hak olur ara bulucu Reyhan Tataroğlu |
Bulut olmak
Bulut olmak ne büyük bir özlemdir. Kimileri semalarda gezer,duman olurlar büyük dağların başında.Dertlerini dinlerler,paylaşırlar.Kimileri gölge olur biçare insanoğlunun tepesinde,ferahlatır onları.Kimileri de hayal olur uçmak isteyen çocukların pembe dünyasında. Bir bahar ayında güneşin sımsıcak duygularının ısıttığı toprağın özünde yer alan,ona hayat veren bir damla suyun uzun bir yolculuğa çıkarak arşı ala'da bir yerlerde arkadaşlarını beklemesi bir özlemdir.Bu sözünde duran ilk neferdir,bu davada can veren. An gelir uyanır derelerdeki,nehirlerdeki,göllerdeki,denizlerdeki,o kyanuslardaki neferler.Onlarda bu kutsal görev için seçilmiş damlalardır.O dost sıcaklığın çağrısına dayanamazlar,büyük bir aşkla süzülürler her zaman ki gibi randevu yerine.Yolculuk bittiğinde hasretle karşılanırlar,kucaklaşırlar ensarların muhacirleri kucakladığı gibi.Birbirlerine anlatacakları o kadar çok şey vardır ki...ama onlar son neferleri beklerler büyük bir coşkuyla. İşte onlar hep özgürdürler.Boşlukta,havada yüzerler.Onlarda son çağrıya uyarlar ve büyük bir hızla yarenlerini,dostlarını bekletmeden varırlar muhabbet ortamına.Son muhacirlerdir onlar.Öbek öbek olurlar,her öbekte ayrı bir sohbet.Ayrılık süresi içerisindeki yaşadıklarını birbirlerine anlatırlar.Kimileri, hayat verdikleri toprakta yetişen ve insanoğluna can veren ağaçları,meyveleri,sebzeleri,tahılları şükretmeden,hesapsızca,sırf kendi çıkarları uğruna insanların nasıl talan ettiğinden bahseder,dert yanar. Kimileri,içinde yaşattıkları ve insanoğlunun hizmetine sunulan canlıların nasıl katledildiğinden dem vurur.O bir bebek gib masum,saf damlalar topluluğunun nasıl kirletildiğini anlatır,acı acı. Son neferlerin acısı daha büyüktür.Kendilerine ve hizmetine sunulan canlılara hayat veren havanın nasıl yok edildiğini,nefes alıp vermenin,nasıl zorlaştığından bahseder.Hepside hem fikir olmuşlardır,insanların kendi sonlarını kendilerinin hazırladığı konusunda. Ama onlar, yinede o kutsal görevlerini yerine getirmek isterler,büyük bir huşuyla ve birden çalışmalar hızlanır,bir işaretle bir araya gelirler.Öbekler büyür,büyür duygular artık son noktaya gelmiştir.Hepside çok dolmuşlardır insanların bu haline.Kararmıştır benizleri,karalar bağlanmıştır başlara. Ve bir''OL''emri ile birbirlerine koşarlar,bir muhacirin bir ensarı kucaklamak isteğinde olduğu gibi.Ama bir fark vardır.Ensar ile muhacir kavuştuklarında acı hissetmezler,acılarını dindirirler.Ya onlar,onlar ise kavuşma sonrasında sarsılırlar,ateşler,çıngılar çıkar vucutlarda,yanarlar,kavrulurlar.Lakin hiç bir insanoğluna hissettirmezler bu yaşadıklarını. Artık bundan sonra, bütün dolmuş duygular bardaktan boşanırcasına yeryüzüne inerler.Rahmet olurlar,can verirler,kendi canlarından olsalarda.Ama onlar şehitler gibidirler,ölü değillerdir.İnanırlar tekrar dirileceklerine ve beklerler bir başka baharı büyük bir özlemle. Bulut olmak ne büyük bir özlemdir,ÖZLEYEN için. Reyhan Tataroğlu |
Bunca Zaman
Sandım, aşk pınarından içiyorum kana kana Divane olmuşum,dönmüşüm deliye Bak şu pervasızlığıma,bak şu aldatana Yumuşamaz yüreğim,dönmüş çeliğe Halbuki,marifetmiydi yanıyorum demek Var iken sükut,gönülden sohbet Kuyruğu kıstırıpta,çen çen çenilemek Olmaz idi,Senin ile olsaydı muhabbet Aşkın ikrarı dil,gönülmüş tastiki Etten iki dil arasında kalmış aşkım Oyuna getirmiş beni,nefsim ki elastiki Çeksem mi,bıraksam mı Vallahi şaştım Edep sirkesine daldırsam nefsimi Bekletsem,zaman deyinceye kadar gong Boğsam içimde,tutsam nefesimi Çatlasın başı,desin zonk zonk Reyhan Tataroğlu |
Bü/yük
baktım saçlarım ne kadar ağarmış taşıyamaz olmuş başım... başım bağarmış Reyhan Tataroğlu |
Bülbül-1
Ey! Gülüm... Hayatın bir anlamıdır ölüm Olmasaydı,kaç bölüm olurdu hayat...kaç bölüm... Reyhan Tataroğlu |
Bülbül-2
Ey! Gülüm... Hayat tek bir bölüm Olmasaydı,kaç ölüm olurdu...kaç ölüm... Reyhan Tataroğlu |
Bülbül-3
Ey! Gülüm... Hayatı dolu dolu yaşayan bir bülbülüm Olmasaydı,kaç gülüm olurdu...kaç gülüm... Reyhan Tataroğlu |
Camız yoğurdu
bir helke yoğurt üzerinde kaymak hem de bir parmak Allah razı olsun... ne güzel olur banmak diye iç geçirirken dedi daha çok erken hele eve götüreyim şöyle bir nana süreyim hanımı aldı elinden şükür düşmüyordu dilinden kaç zaman oldu yemeyeli hoş geldin yoğurt demeyeli çocukları topladı gizli gizli hopladı kuruldu yer sofrası düşünülmez sonrası ağızlarda şapırtı yüreklerde kıpırtı bu nasıl sevinç Allahım... başkasına yok eyvallahım Reyhan Tataroğlu |
Can Çeki/İnce
Bir sokumluk candan ekmek arası olmaz Ne yiyen onar,ne de yediren onmaz Reyhan Tataroğlu |
Can/Anım
Cananım... Öpüş,öpüş oldum Seni görünce Yaşamamışım ki hiç Senden önce... Sen izin verince Yaşamak isterim Seninle... Gönlümce,ömrümce .................................................. .................................. Kurtuluşları esir alırken,zulümkar tutsaklık Dönen çarkı sararken pervazsızca,aksaklık Dünya kazan dolu bulaşık,kepçedeki pasaklık Senle ak oldu,Senle pak... Biçareyim...Ne olur,bana da bak Vuslatı terk ederken zalimce,merhametsiz hasret Gönülden,gözden ırarken,Hakça olan basiret Ayaklar altında ezilen,çiğnenen,O yüce fazilet Senle ak oldu,Senle pak... Biçareyim...Ne olur,bana da bak Aydınlığı köreltirken,nursuz,onursuz kapkaranlık Muhabbeti lal ederken,iblisce bir karamsarlık Köşe başlarında müşteri bekleyen,o körpe ar'lık Senle ak oldu,Senle pak... Biçareyim...Ne olur,bana da bak Sevmeler dönüşürken,Maşuksuz zevke,sefaya Aşklar şeklederken,fikirsiz,zikirsiz bomboş kafaya Yine...İmandan ayrı düşen eşsiz,güneşsiz haya Senle ak oldu,Senle pak... Biçareyim...Ne olur,bana da bak .................................................. ........................................ Cananım... Kainatı saran o gül kokun Alıp beni götürür benden Hayal de olsa,gerçektir... Yeter ki bir dokun Çalıp beni götürür bedenden .................................................. ............................................ Reyhan Tataroğlu |
Canı ister ise...
ortalama ömrün yaşı sıfır ile yetmiş arasında bir sayı hayat ömrün arkadaşı o da öğretir ise yetmişe kadar saymayı Reyhan Tataroğlu |
Canım Öğretmenim...
(Öğretmenim Nurşen Tataroğlu'na sevgilerimle) Avukatlar bile satar bilgiyi Kurşun kalem için yaparlar silgiyi Anamdan,babamdan görmediğim ilgiyi Senden gördüm öğretmenim Bize verdin güzel bilgileri Okuyup kalem tutan elleri Hoş görürdün yaptığımız şeyleri Benim canım öğretmenim Beni emanet etmişlerdi sana Bir gün bile kıymadın bana Benzetiyorum seni,anne,babama Benim canım öğretmenim Ruziye seni unuturmu sanıyorsun Gözümü kapatınca hep bana bakıyorsun Hasretinle yüreğimi yakıyorsun Benim canım öğretmenim Reyhan Tataroğlu |
Celalen...
kerhen sevmiş... sevgisizliğin densizliğine aşkların sessizliğine iblislerin sensizliğine kerhen sevmiş mahcubiyetin mahçupluğuna rezaletin uçukluğuna tamların buçukluğuna kerhen sevmiş fitnenin fesatlığına kötülerin tezatlığına kindarın hasetliğine kerhen sevmiş mazlumun ahına zalimin kahkasına demesinler vay anasına kerhen sevmiş imanın hapsine şirkin hepsine ölmeden pisi pisine kerhen sevmiş... |
Canım Öğretmenim...
(Öğretmenim Nurşen Tataroğlu'na sevgilerimle) Avukatlar bile satar bilgiyi Kurşun kalem için yaparlar silgiyi Anamdan,babamdan görmediğim ilgiyi Senden gördüm öğretmenim Bize verdin güzel bilgileri Okuyup kalem tutan elleri Hoş görürdün yaptığımız şeyleri Benim canım öğretmenim Beni emanet etmişlerdi sana Bir gün bile kıymadın bana Benzetiyorum seni,anne,babama Benim canım öğretmenim Ruziye seni unuturmu sanıyorsun Gözümü kapatınca hep bana bakıyorsun Hasretinle yüreğimi yakıyorsun Benim canım öğretmenim Reyhan Tataroğlu |
Cemo gider askere...
küçük bir yuva dört veya beş bazen on,onbeş... olurdu herkes birbirine kardeş iyi,kötü adına ne varsa en az kötülüğü en fazla iyiliği yaşamaya çalıştık biz birbirimize bunları yaşarken alıştık en zor ortamda dahi en rahattın rahatsızlık bile kıskanırdı seni ona kabahatdin herkesin vardı bir temizlik bir bulaşık bir yemek sırası kimi patates kimi makarna kimi melemen kimi tarhana çorbası nereye gitti o günler körolası... ne geldi aklıma bak... harika sipariş verirdin mutfağa gidip gelene ha ne olur bir kerede sen dene sipariş isteyene... şimdi hepinizde burnumda tütüyorsunuz... gerçi bıraktım sigarayı ya bu koku... yoksa siz mi tüttürüyorsunuz sana birşey itiraf edeyim mi... yoksa söyle bu dertten gideyim mi... nasıl bir kafaydı ki olamadık bir idare lambası ya da arkadaşlık adına yer muşambası bizden anca olur şambabası koparmıştık vucudumuzun bir organını derleyip,toplayıp gitmiştin ardına bakmadan yatağını,yorganını... off! be dostum oof! ! bilmem ki hangi rüzgarla seni ayırmıştık hangi rüzgara kapılmıştık sanırım... kesinlikle nefsimizi gayırmıştık seni ve diğerlerini her haliyle sevdim seviyorum... kabahatimi unutmadım affına sığınıp sana en kısa zamanda bir melemen bir de makarna sözü veriyorum... Reyhan Tataroğlu |
Cereyan
Ben seni Sevgi adına Ben seni Sevgi tadına Ben seni Aşkın muradına Sevdim Keşke... Sende sevseydin Olsaydı...olsaydı da Tek adına...hiç deseydin Ne oldu sana... Ne oldu bana... Ne oldu bize... Kim soktu elini pirize De... Attı şartellerimiz Gönlümüzden,yadımızdan... Ayrı düştü yadellerimiz Çaldığımız havalar Oynadığımız havalar Aldığımız havalar Bir değil mi... İki nereden çıktı Bir'i akıllı,ikincisi kaçıktı Hem kapı,hem de pencere açıktı Cereyanda kaldık Çarpıldık,üşüttük Sarhoş olduk Hem de körkütük Oysa... Biz kütükten önce Yeşeren,çiçek açan Meyve veren dallardık Bahçelere,bağlara Dağlara,taşlara sığmaz Gönüllere dalardık Ne kadar Nefret,kin,yalan,riya Arsızlık,hayasızlık,sevgisizlik... Var ise Hepsinide bağlar,bağlar... Ölüme salardık Hasret kaldım Sevilmeye... Hasret kaldım 'Sevgili' denmeye Hasret kaldım Sevgilimden gücenilmeye... Ey! Canparem... İster kapıdan İster pencereden İstersen bacadan... Farketmez... Al...al içeri... Al artık Gitme... Bende kal, artık... Reyhan Tataroğlu |
Cıvık
Yarab! Duygular harap olmuş,vıcık vıcık Gücüm dilime yetiyor ancak,cık...cık...cık... Reyhan Tataroğlu |
Cızzz
köz bile değil sendeki bana değmeyen... kor diye diye sen kendini beğen Reyhan Tataroğlu |
Çağ/Daşlık...
Problemler ortada,hep soru bankası Kaf dağının ardında,Zümrüt'ü Anka'sı Reyhan Tataroğlu |
Çağla
bir kere Allah! desin... yırtılsın göğsüm isterse desinler daha hamsın daha göğsün Reyhan Tataroğlu |
Çağrı
kaç karanlıklardan sonra aydınlığa kavuştu bu sabah biliyor musun? ! ... nereden bileceksin ki! ... sen karanlıklarda yaşamaya alışmışsın aydınlıklar sana çok karanlık bak! bir umut ışığı veriyor bu sabah sana ne olur yorma beni gel artık ! ... Reyhan Tataroğlu |
Çalar Saat
Oyalama... Zamanım yok,geçmişe dönmeye Benim işim artık,ölmeden ölmeye... Reyhan Tataroğlu |
Çalgıcı
Kurduğum her hayalde sen varsın Ahh! ..Hep çalar,hiç durmazsın... Reyhan Tataroğlu |
Çamaşır Suyu
Dünyanın çivisi çıkmış...gitmiş uzaya Karadelik açılmış...girmiş boynuz bayağa Reyhan Tataroğlu |
Çanak...
herkes algıladığı kadar alır ne tükenir ne azalır Aşk bu... |
Çekirdek...
Çıt...çıt...çıt... Sesleri arasında Kaybolanlar Varlıktan yokluğa... Yol boyunca Kaybı olanlar Bir yanda... Yoklukta varlığı Varlıkta yokluğu Gaybı bulanlar Bir yanda Hangisine yanarsan Yan...yan da Günübirlik... Eğlencelikler sardı Hayatımızı Ne nallamaya Ne de ' Deh! ..'lemeye Fırsat bulduk Atımızı ' Amaa! ..Herif Senin gözüyün biri kör müydü' Kıssasını yaşıyoruz Hem de hergün, her an Gözlerimizin içine Baka baka Unutmuşuz....gözüm Göz kaç renk Kaç tabaka Kara, yeşil, mavi, ela Sevgi, şefkat,muhabbet Ve de nazar Değil mi... yani...mesela Şimdi puslu Şimdi kızgın, kırgın Alaca'ya tutulmuş gibi Her an tedirgin Her an bela Bakışlar... Yüreğimizdeki, gönlümüzdeki Sıcaklık....aşk Bilemem...bilmem ki Nerede, nerelerde Kışlar Kime yar olmuşlar Kimler alkışlar Ne yaşadığımızdan Ne yaşlandığımızdan Ne pişmediğimizden Ne de haşlandığımızdan Bi haberiz Kakülünü önüne dökmekten Ha bire kaçan ' Yürrüü...ense traşını göreyim' Diyen, birer berberiz Fikren, zikren, ruhen Kesişmiyoruz artık Kütük misali Eh! işte... Öyle veya böyle Dalları ayrı... Gövdelerce beraberiz Ahh! aah! ... Ne demeli... Derim ki; Oldukça... Her elde bir kese kağıtı İçi; tuzlu, tussuz, kavrulmuş ve gevreği... Dopdolu Ne kadar çıtlatsakta Dolmuyor, olmuyor Molekülün çekirdeği Kayboluyor... Çıt çıtlar arasında Eyvah! ... Güzelim ANADOLU... Reyhan Tataroğlu |
Çemen ekmek
çemenci idi... ekmek arası iki buçuk lira yarısı bir kaç küçük iskemle laleten bir masa kırık döküktü kasa üzerinde her zamanki pardüsü ne gösterişi var,ne süsü demirden bardaklar dolu,boş sürahiler müşterinin biri gelir, biri gider nesineydi bu itibar... içeride uçuşan sinekler kapıda kabuk kemiren inekler görünüşü biraz köhne,biraz gizemli mırıldanıyordu gözleri nemli kazanmak değildi gayesi para olmak istemiyordu sadece fukara muhtaçlık yoktu kitabında hizmet vardı Hak tadında kokusu alınmazdı hiç çemenin tadına doyulmazdı yemenin bakmazdı dikkatlice kimsenin yüzüne değildi kibirden... ki dalıyordu birden ne verirlerse alır ne alırlarsa verirdi okurken kitabını erirdi masanın altında idi kitap nasihatlarla,ibretlerle dolu hitap sanırım buydu onu cezbeden Hu'şunun içindeydi cazibeden başında takke beyaz yüzünde sakal hem seyre dal hem de çemen al... Reyhan Tataroğlu |
Çığırtkan
bu pazar bir kere kurulur bir daha kurulmaz elindeki sepete hepsi doldurulmaz İ madem öyle oburluk etme sen de al az az... Reyhan Tataroğlu |
Çıkıntı
Çıktığım en son yerdi,düştüğüm yer Çıkmakmış düşmeme sebep,meğer Reyhan Tataroğlu |
Çılgının dostu...
çılgın bir düşünce... kimse sahiplenmez ''çılgınca'' der... iplenmez Reyhan Tataroğlu |
Çıngı...
O an... Saçılınca aleme tohumlar bir bir Zaten alındı evvelden ahire Eksiksiz bütün tedbir İnerken, yukarıdan aşağıya Çıkarken, aşağıdan yukarıya Tekbir Eyvah! ... Yine karıştırdım öpücük ile ısırığı Yangınıma sebep Güneş değil, cam kırığı .................................................. ........................... Gördüm ki... Aklım nefsime elpençe Hem de süklüm büklüm Çareler çaresiz Giymiş hüküm üstüne hüküm İçimde sessizlik, Sensizlik beynimde Zonklarken güm güm... Eyvah! ... Yine karıştırdım öpücük ile ısırığı Yangınıma sebep Güneş değil, cam kırığı .................................................. ........................ Sende... 'Zamana and olsun ki' diye Başlar süre-i Asr Sevgilinin gül yüzüne Sevinç izlerini bırakırken Gönlü buruk bir hasır Hamd Sana, şükür Sana Diyecektim...Ki Herşey Sana münhasır Eyvah! ... Yine karıştırdım öpücük ile ısırığı Yangınıma sebep Güneş değil, cam kırığı .................................................. ................. Öyle ya... Bürününce herkes sevgili rolüne Gafletten, rehavetten bakamadım Aşkın O sonsuz bandrolüne Birde bırakamayınca ' Ben'i, Senin kontrolüne Eyvah! ... Yine karıştırdım öpücük ile ısırığı Yangınıma sebep Güneş değil, cam kırığı .................................................. ......................... Oysa... Sen aşk, O sevgili Olsa idim... Eğer bunları bilen biri Düşünmez idim... Ne batını ne de zahiri Yaşardım Sende Hem evveli, hem de ahiri Eyvah! ...demezdim Karıştırmazdım öpücük ile ısırığı Yangınıma sebep olurdu 'Çıngın' Olmazdı asla cam kırığı Reyhan Tataroğlu |
Çocuk parkı
omuzlarımda oynar iken günahım ile sevabım tahterevalli bekliyorum... bekliyorum... kim düşecek evveli Reyhan Tataroğlu |
d/İlimce...
Sessizlik sıkarken dişini Valavalalar, uğultular arasında Hakkı arayan adam Dili dolanır boynuna durmadan Başı idam, sonu idam .................................................. .............. Söylemler desturum Vitesten sallarım zamanı Fiiliyatı servisinde unuturum Periyotik bakıma muhtaç Hurdalık olan bu son durumum .................................................. .............. Arıya şeker verilince Bal ballıktan çıkar Hazımsızlık başlar kovanda Kovan arıyı, arı kovanı sıkar Kaşık kaşık yemeli balı Balı tadında anlatmalı .................................................. ................ İkna kabul ile başlar Kabulun aynası yaşamak Yaşatmanın emaresi inanmak İnançsızlığı derhal boşamak Gerisi...sadece okşamak .................................................. ................... Gövdelere hitap kâl işi Ötesi olmaz... Gönüllere hitap hâl işi Yeri dolmaz... Çeker gövdelerden fişi .................................................. .................. Suskunluğa... Mahkum edilince dil belası Nur ile yazılır aşkın tabelası Bir de... Olunca Hakkın müptelası İşte... Odur insanın hası Odur insanın âlâsı Reyhan Tataroğlu |
Dairesel Hareket
yine böyle bir gündü gündüzmüydü gecemiydi sanki dündü uğurlamıştın beni bu terminalden tertemiz bir aşkla ayrılmıştık mecburdum gitmeye ne gelirdi elden oyalanma oralarda boşuna benden gayri gitmesin kimse hoşuna derken... biliyordun beni benden daha iyi sende olupta bende olmayan sevgiyi nerelerden geçtim yolculuk boyu kimi yerler açık kimi yerler koyu hep uykudaydım hep rüyada kaç durakta indim bindim dünyada kimlerle tanıştım kimlere alıştım hep kabuslardan kurtulmaya çalıştım gördüm güneşi, ay'ı anlamadılar bu sevdayı üç beş dilber dedi ''gel beri'' onlarla ettim biraz ileri geri tam sevdamı anlatacak iken birden güçlü bir firen kulaklarımı sağır etti ardından acı dolu bir siren anons etti birileri... dünya turumuza son verdi kimler düş kırıklığında kimler muradına erdi bekliyordun beni çünkü söz verdin perişanlığıma aldırmadın, biliyorum beni her halimle severdin mahçup bir şekilde eğdim başımı sen ise okşadın'' hoş geldinler'' arasında kaldırdın aradan naaşımı Reyhan Tataroğlu |
Daksil
Bir adım kaldı,Sana kavuşmaya 'Er kişi'niyeti ile savuşmaya Reyhan Tataroğlu |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:19 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.