![]() |
Sonsuzluk Yelkeni
Sonsuzluk deryasının muazzam yelkeni Usandım bu dünyadan al götür beni Varlık aleminden kopar ebediyete kadar Yokluklar dünyasına taşı tüm hislerimi Kimseler bulunmasın dergahımda başka Yalnız Allah celle ve birde ben dertli kepçe Tüm yaratıklar tüm canlılar yok olsun orada Bıktım usandım çileden ızdıraptan ve dünyadın. Her tarafta haksızlık riya diz boyu Güven,samimiyet kalmadı hayatta Kurtarmak için beni çirkefin bataklığından Al götür beni sonsuzluk aleminin muazzam yelkeni. Bir daha dönmek senin namına yakışmaz Fırtınalar kasırgalar yoluna engel olamaz Koş tüm haşmetinle varacağımız kutsal sonsuza Al götür beni sonsuzluk aleminin muazzam yelkeni. Tek yolcun ben olayım başkaları binmesin Rota senin asıl işin kaptan hiç istemezsin Bir tek çarem sensin kaçmak için rezaletten Al götür beni sonsuzluk aleminin muazzam yelkeni. Süleyman Karacabey |
Söndün
Kim bilir daha ne hayallerin vardı Ömrün henüz ilk bahardı Dert bürümüşte her yanını Daha gonca gül iken söndün Ne gençlik sana kar eyledi Ne hiçlik seni var eyledi Bir güzeli sana yar eyledi Baharın gelmeden seni kış eyledi Ömrün hemen nede kısaymış Hikaye oldun bir varmış bir yokmuş Ardın sıra gözü yaşlı yar bıraktın Ecel meğer senin avuçlarındaymış. Boyun vardı fidan gibi Gözlerin vardı ahu ceylan gibi Adamdın sen adam gibi Doğdun ve söndün işte İkindide doğan güneş gibi. Süleyman Karacabey |
Söyle sevdiğime
Mevsim rüzgarları, sevdiğime söyle, onu yaşıyorum ben tüm hislerimle onunla tüm hayallerim ve zamanım, belki bazen düşünür oda beni, Hayale daldığında Kimbilir, beklide bir an hayallerde birleşir yüreklerimiz. Söyle yıldızlar söyle sevdiceğime, Gökleri süslerken sen ihtişamınla, gök kubbeyi sarmışken tüm ışığın, Karanlıkta bulsun beni, Belki o an hayallerimiz buluşur, beklide, Umuda olan yeminli bakışlarımız birleşir, birlikte hayal ettiğimiz zamanlar. Güller hakikati siz söyleyin sevdiceğime Henüz dalında gonca iken sen, sevdiğimin tüm hislerinde olursun, Benden sana kalan kokuları sun ona. haberi olsun, her nefesinde hatırlasın beni, dikenlerinde beni hissetsin, Bir buse kondursun sana yar edasıyla. Süleyman Karacabey |
Söylede Git
Yakama apolet diye takmıştım adını nefesimdin her şeyimdin dünyam eksenim, yörüngemdin benliğim sen hücrelerim sen olmuştun kalbime taht kurmuş cigerlerimde soluk olmuştun bana neden neden gittin aniden be gülüm seni unutmak istiyorum artık becerebilirmiyim oruda bilmiyorum aradan çok zaman geçti biliyorsun dönüşündem umudumu kestim artık geri gelmeyeceksin gözlerimi kapıyorum görmüyorum hislerime prangalar vurdum ciğerlerimden öksürüpte attım ama kalbimden kalbimden asla atamadın seni nasıl becerilir ben yapamadım bunu nasıl atılır vefasız söylede git senin nasıl attığın söylede git hücrelerimi yenilemek adına nefesimi almamak adına unutmak nasıl olur söylede git. git nereye gidersen ama söylede git çünkü halen ben unutamıyorum seni. Süleyman Karacabey |
Söyleyemediğim sözlerim
Yüreğimde alev alev yanan Ateşinden ağlıyor gözlerim. Boğumlandı boğazımda Sana olan ağıt seslerim Yüreğimdeki sana olan son sözlerim Bir garip acıdır Sevdana besteleyip te Söyleyemediğim şarkılarım. Ateşini avuçlarıma aldım Ruhumun dehlizlerinde olan Senli duygularımı eritti Gözlerim fersiz kaldı Bir çift hasret sevdalara Bakamadı kapandı ellerimde Aydan parça cemaline Doyamadı gözlerim. Sen vefalı aşk özlemim Canan-ı dilberim Ne zaman kalemi alsam elime Her mısrada seni yazmak iterim İçimdeki alevlerin arasında Bir fısıltı gibi Büyük acıdır bende Sana söyleyemediğim şiirlerim. Süleyman Karacabey |
Sulara yazdım
Çiseleyen yağmurlarla ıslandı bedenim Göz yaşlarım karıştı her damlasına Cadde boyu akan sellerde sevdam var Sulara yazdım o gece sevdamı. Yıldırımlar feryadım oldu haykırdım, Aşkım yağmur oldu sabaha dek yağdım, Sokak lambası benimle birlikte ağladı Lambalara yazdım o gece sevdamı parladım. Bir Anadolu yiğidinin bağlamasında çalındı Ozanın dilinde destan olup okundu, Gök yüzü hiç durmadı benimle ağladı O gece güzelim sulara yazdım sevdamı. Sen sıcak yatağında bilmem hangi rüyayı görürken Sarhoş naralarına kulak tıkadım gece yarısı Delin gönlüm,virane gönlüm,sevdalı gönlüm Sabaha kadar hep senin için ağladı. Sulara yazdım sevdamı sel olup çağladı Irmak ırmak aktı Sen denizine ulaştı, Kim bilir sevdamız kaç denizler aştı Bense hep sevdamı sulara yazdım o gece. Süleyman Karacabey |
Suları Islatamadım
O gece bilirmisin neler yaşadım, Kızılca kıyametin koptuğu günde, İylim iylim göz yaşlarım aktı ağladım, Fakat suları ıslatamadım. Naftalin kokan köhne odamda, Sessiz gecenin yalnızlığında, Göz pınarlarım hep ağladı durmadı, Fakat suları ıslatamadım. Süleyman Karacabey |
Sükuta Müptelayım
Sensiz sükuta müptelayım Son nefes sanki aldığım Hayat bir durak bana Beklemekte var,binip gitmekte Ya bekleyeceğim ızdırapları Ya da binip gitmeliyim diyardan Hüzün yolunda giden otobüsle Sefere beş var Gelecek otobüse binmeliyim. Sensiz Sükuta müptela oldum Belki böylesi daha iyi Beklide feryadımı patlatmalıyım Sana olan tüm sevgimi Yalnız yaşamak adına Katmer katmer acılarınla Ya çekip gitmeliyim buralardan Ya sen gel bitir acılarımı Son duraktayım artık Ya gelen otobüse binmeliyim Ya da sen bana gelmelisin. Süleyman Karacabey |
Şafak Türküsü
Sabahın seher yeli Bana seni söyler hep seni Şafak türküm olur benim Hep seni okur seni söyler Şafak türküsü ne güzel Bana ninni gibi gelir Sabahın berrak sessizliğinde Bir yüce gurbet şarkısı olur Beynimde ruhumda Destanlaşır adeta yüceleşir Sadece bana bana söylenir En güzel yanı da bu Sadece benim olması Nicedir duymuyorum Rezaletin çığlıklarını Kulaklarım ruhum dinleniyor Şafak türküsü Okşar yüreğimi mutlulukla Neşemi veriyor unutulan sevincimi Ezan sesiyle kutsallaşır Her ikisi birlikte Ve şafak türküsü Her zaman destanlaşır gönlümde Şafak türküsü sana hasretim artık. Süleyman Karacabey |
Tatlı Hüzün
Akşam oldu ufuk kızıllaştı Hislerim tepti içim ateşlendi Bir kıvılcım tutuşturdu bedenimi Yaktı kavurdu yine beni. Dertler başladı hüzün çöktü Kadeh şıkırtıları gözümün önüne düştü Aldım bir kadeh nazlı mey den Kurtuldum Kehkeşanlı heyhey lerden Hava karardı dışarısı çok ayaz Nazlı cananım bir mektupta bana yaz Kadehim boşaldı Mey tükendi Sabah oldu hislerim yine canlandı. Aldı götürdü beni benden Bir tatlı hüzün kapladı yüreğimi Ilık ılık ter boşandı bedenimden Ve kaybettim bütün benliğimi. Süleyman Karacabey |
Temiz Aşkım
Yıllar yılı oldu gelmez mektubun Acısını her an hissettirir yokluğun Çok kısamı olacaktı dostluğun İnan hile yok saf temiz aşkımda. Senden uzaklarda ağlayıp durdum, Gelirsin diye hep hayaller kurdum, Gelip geçenlerden seni sordum, İnan hile yok saf temiz aşkımda. Tutuldum bir güzele genç yaşımda Anıların saklı akan göz yaşlarımda Oturmuştun yıllar önce karşımda, İnan hile yok saf temiz aşkımda. Hani seni çok seviyorum derdin Bu sözleri ne de çabuk sildin, Beni yapayalnız bırakıp gittin, İnan hile yoktu saf temiz aşkımda. Oldum işte dünyanın garip bir ademi, Dostlar dahi sormaz oldular halimi, Ahh keşke vermez olaydım sana kalbimi, İnan hile yok saf temiz aşkımda. Azabim aşık; aşkın ondan gitmez Akan göz yaşlarını kimse silmez O güzel günler geri gelmez İnan hile yok saf temiz aşkımda. Süleyman Karacabey |
Tutsak Saatler
Tutsak saatlerim di Gecenin bilmem kaçı Kartal kanadında Hislerim uçuşurken Kabus doldu içim Kalemim durdu Sözler kifayetsiz bende Senli duygularım aktı gözümden Sigaramın dumanında gizledim Kendimden bile sakladım Ağladığımı kimse görmesin Ağladım Tutsak saatlerimde bilmem kaça kadar Çaresizliğime Kaderime Sensizliğime yaktım Saatte tüm ağıtlarımı Gecenin yalnızlığında Tutsak saatlerimde Bir ukde idi bendeki Ezik yüreğimden Yorgun gözlerimden Mazimde kalanlar Ve senin meltem kokun O dakikalarda Geldi geçti benden Geldi geçti. Süleyman Karacabey |
Ülküm
Dünya malına tamah etmedim olmadı ne malım ne mülküm Rabbım; malda senin mülk te senin sensin benim tek ülküm Süleyman Karacabey |
Varsam Makamına Muhammedin
Varsam Muhammedin Makamına Canım feda olsun senin yoluna Asırlardır hasretim o mah cemalına Rabbim nasip etsede varsan makamına Yüzüm sürsem toprağına Muhammedin. Yanında Ebû Bekir,Ömer ve Osmanı Dize getirdi küffarı onunla allahın aslanı Asr-ı saadeti mimar etti onca kainata Saadetinde yansam gül Muhammedin. Cümle bedenim onun aşkıyla çırpınır İsmini nakşettiğin an sanki kalbim durur Vuslatım kim bilir ne zaman hitam bulur Kavuşupta yüzüm sürsem ayağına Muhammedin. Cennette kardeş olsam en sevgili canana Demet demet güller dersem ona reyhan bağında Melekler le eş olsam dizilsem sağında solunda Öpsem ayak izini gül Muhammedin. Varsam Makamına nur cemalini görsem Kevser ırmağından onunla birlikte sular içsem Yoluna kurban olsam, ayağına turap olsam Nasip olupta varsam makamına Muhammedin. Süleyman KARACABEY Süleyman Karacabey |
Vurdum Mızraba
B u gece duygularım yine alabora Aklım perdelendi sen geldiğin anda Sözlerim boğum boğum oldu boğazımda Mızrabı bam teline vurdum yine saatlerce Kavrulup tütsülenmiş duygularım canlandı Düşlerin aynasında yine sen geldin karşıma Sevda hasatı toplayan yüreğimde Mızrabı bam teline vurdum yine saatlerce Ezgili bir sevda şarkısı döküldü dudağımdan Gönlümün hasret bahçesinde güller açıyor Gece esintisinde değişim rüzgarı var Mızrabı bam teline vurdum yine saatlerce. Düşünceler anaforunda açan manolyamsın Yitik sevdam sana söyledim tüm sözlerimi Hicran yağmuru yağdı ıssız gönül sarayıma Mızrabı bam teline vurdum yine saatlerce. Geçmiş zaman sevdam yine sen geldin aklıma Yakamozlu acılarla dolup taştı yüreğim Gümüş kanatlı güvercin gibi uçtu duygularım Mızrabı bam teline vurdum yine saatlerce. Sevdam Al Basmalar dilinde söz oldu Duygularım zeybek narasında hayat buldu Soylu sevda sözleri döküldü dudaklarımdan Vurdum Mızrabı bam teline yine saatlerce. Süleyman Karacabey |
Ya resulallah
YA RESULALLAH Aşkın dermandır gönlüme İsmin her daim dilimde Kokun alırım her bir gülde Hasretim sana ya resulallah. Zikir eylerim salavat ile ismini Ne olurdu görebilseydim cemalini Kıskanırım hep o güzel ashabını Hasretim sana ya resulallah. Aydan arı gül yüzünü Tutabilsem her sözünü Cennette görsem efendim seni Hasretim sana ya resulallah. Hep iyiyi güzeli sen öğrettin Ümmetine sen kardeşim dedin Beni böyle öksüz yetim bıraktın Hasretim sana ya resulallah. Azabim; hep hasretin çeker Sana kavuşmayı murad eder, Vuslatı kim bilir hangi seher Hasretim sana ya resulallah. Süleyman Karacabey |
Yaban Gülü
Merdivenlerden çıkarken gördüm onu Uzun permalı saçları simsiyah Güler yüzlü esmer tenli streç pantolonlu Anladım ki bir yaban gülü ve hoyrat Bir rüzgar gibi esti geçti aniden Neydi acep bilemedim beni mesteden İlk kez görüyordum onu çıkarken merdivenden Anladım ki bir yaban gülü ve hoyrat. Sükse çalım fiyaka yerinde o biçim Çok çabuk gitti kor gibi yandı içim Arkasından baka kaldı yorgun gözlerim Anladım ki bir yaban gülü ve hoyrat Bir kez daha gelirmi diye bekledim Merdiven başında hep onu gözledim Uçup gitmişti rüzgarlara kapılıp Anladım ki bir yaban gülü ve hoyrat Yine kaldım kendimle baş başa Hayat hep böyle geçti boşa Yaşam değimli ki zaten hep kargaşa Karacabeyim sen yine çok yaşa. Süleyman Karacabey |
Yalnızlığın Girdabında
Yağmurla yağdı güneşle buharlaştı duygularım, Siyah bir gecede bulduğum senli umutlarım, Tan vaktiyle kayboldu gitti bir başka akşama, Yalnızlığın girdabına girdim gün boyunca. Morcivert akşamların ıssız karanlığında, Sessiz naralar atarım sokağın tam ortasında, Siyah *******in derinliğinde kuytu köşelerde, Yalnızlığımla ararım seni gezdiğim yerlerde. Yelkovan akrebi, hislerimse hep seni kovalar, Siyah *******de yalnızım,yalnız kaldırımlar, Bir baykuş sesi hoyrat hoyrat duyulan, Yalnızlığın girdabına girdiğim zamanlar. Uzaktan bir cümbüş sesi duyulur bazen, Meşk ederim elimdeki kadehim ve sigaramla, Duygularım alır götürür beni çok uzaklara, Yalnızlığın girdabına girdiğim kimi zamanlar. Bazen bir sokak kedisidir içimi ürperten, Ara sıra gönül dostlarım çıkar karşıma, Hayırlar,iyi ******* vesselam der geçerim, Yalnızlığın girdabına girdiğim kimi zamanlar. Morcivert akşamların siyah *******inde bazen, Uyuya kalırım sabaha dek kimbilir hangi parkta, Bazen bir kaldırım da bazen bir bankta, Yalnızlığın girdabına girdiğim kimi zamanlar Süleyman Karacabey |
Yalnızlık
Mevsim sonbaharın artıklarını yaşarken Güneş yaz dan kalma bir saati sunuyor Eylül soğuğuna inat Temmuz sıcağında şehir Sokaklar cıvıl cıvıl kör ebe oynuyor çocuklar Oysa ben girift bulmacalar içindeyim Yalnızlığın tam ortasında düşüncelerimle Kalabalıklar arasında tek başınayım Miyop gözlerle bakıyorum yaşadığım şehre Korna sesleri,işportacı simitçi sesleri kulağımda Ezan sesi göğe doğru uzanırken ikindi vakti Handikaplar içinde zati düşüncelerim Günü kurtarmak yarını hazırlamak adına Bir hamal yorgunluğunda beynim İhtiyar çınar ağacı gibi yaşlandı aklım Garibanlar sefiller adına yaşıyorum zamanı Çengel bulmacalar çözmekte yüreğim Şahin pençesinde timsah dişlerinde takılı İhtiyarlığa inat gençlik türküleri yüklü Koca şehrin süslü panjurlarında Koşuşturmaklı çocuklar kitap gezdiriyor Onlar adına yarınları okkalı yazmalı Eylül soğuğuna inat temmuz sıcağında yaşamalı Yalnızlığın acısını yalnız olanla paylaşmalı. Süleyman Karacabey |
Yaşamak
Yaşamak ne güzel şey Anlayarak hissederek yaşamak Bir usta kitap gibi okuyup Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak Toz pembe dünyada mutlu olmak İlk baharda kırlara doğru açılmak Her anıyla dolu dolu günler geçirmek Ne güzel şeydir yaşamak Masmavi gök yüzü mavi deniz Yer gök sema ve sevgimiz Dünyam güzel sen güzel ne güzel Şu cihanda en kutsal şey yaşamak. Yaşamak bazen tatlı bazen acı Bazen neşeli ama bazen da hüzünlü Kimi çirkin ama kimide gül yüzlü Yinede çok güzeldir yaşamak Yaşamaktır insanı mutluluğa götüren İki seven insanı bir birine kavuşturan Sevda şarkısı söyleyip hayal kurduran Her anıyla ne güzeldir doyasıya yaşamak. Süleyman Karacabey |
Yitik Sevdam-1
Yitik sevdam özlemim hep sanadır Söylediğim en yanık Anadolu türkülerinde Tuvale vurduğum fırçanın her telinde Hem gündüzümde hem düşlerimde Özlemim sevdam yalnız sana yitik sevdam İsmini yakama apolet diye yazdım Sevdan gayrı bana kimlik oldu Motif motif çizdim resmini gönlüme Karanlıklar aynasında hep seni gördüm Hayaline koştum poyraz esintilerinde Bazen şairin bestesinde bazen ozanın dilinde Çoğu zaman günlerin ötesinde yaşadım Kuşların kanat sesinde aradım seni Yitik sevdam. Bir nefes yakınken dağlar kadar uzak oldun Kalem ucunda klavye tuşunda buldum seni Resmini aldım karşıma doya doya seyrettim Bir nefes kadar yakınken tarih kadar uzat durdun Sende biliyorsun gülüm bana verdiğin ızdırabı Kekeme sözler boğazında düğümlenir hep Fakat sana haykır diyemem duygularını Bırak geçmişini geleceğin bende diyemem Kaldırsam engelleri kırsam tüm barikatları Mum alevinde saydam renklerde görsem yüzünü Ana ceylan gibi yine dönüp bakarsın maziye Yitirilen zamana sitem sallarsın beklide Fakat bana aitsin sen Yitik sevdam. Alışkınım kara tren hasretini çekmeye Kimi zaman Ankara seymeni veya İzmir efesi Horon tepmelere halay çekmelere alışkınım Alışkınım hayalinle çocukcasına avunmaya Giz dolu söz meclislerine alışığım Yitik sevdam Özlemine,hayaline hasretine kadeh kaldırdım Kahrolası çaresizliğe alışkınım Yitik sevdam Süleyman Karacabey |
Yitik Sevdam-2
Bir Ekim günüydü sahilde gezinirken ağır ağır Son baharın hazan vaktini yaşarken mevsim Deniz dalga dalga vururken limanlara Martıların kanat çırpışları arasında Deniz kıyısında hüzünlü gözlerle buldum seni Saçlarına desen olmuş kahverengi gözlerin Buğday tenin gül pembe yanakların Buldum Yitik Sevdam evet bu sensin Kim bilir ne zamandır buradasın bilemem Dalgaların hoyratlığında sen gül tomurcuğu Geri verdin unutulan duygularımı Yitik sevdam Biliyormusun sevdan bana kimlik oldu artık Sensiz denizin asi mavisine tutuldum Acılarla dolu yakamozlarda aradım seni Yüreğimde kardelenler açtı sensiz günlerde En soylu sevda türkülerini söyler oldum Umuda yeminli bakışlarla baktım yıllarca Göz yaşlarımı saçına toka diye taktım Yıllar yılı kartal kanadında aradım seni Kahve gözlerin, uzun kahve saçların gülüm Sensiz geçen her günümde hayalim oldular Göz yaşlarımı rakı kadehlerine doldurdum Hasreti sensin diye içtim yudum yudum Yıllar yılı hep seni bekledim durdum Bazen bir barda bazen deniz kıyısında Hep senle senin hayalinle içtim rakımı Sigaramın dumanında binlerce aah gizli Kum taneleri şahidim olsun bir tanem İnan çok seviyorum gülüm seni Bir kez olsun fısıltı gibi dökülsün dudaklarından Yazılmamış melodi notasında,aşk türküleri kadar içten Seviyorum gülüm seni ben taa yürekten. Süleyman Karacabey |
Yozgatı Yaşamak
Çamlığın şahikasından dalgalanır nazlı hilal Aydınlatır ziyaları etrafını o güzel YOZGATIMI Burcu burcu kokar tüm insanlara havası Bir başka aleme götürür hislerin YOZGATIM. Dallanır budaklanır kol kanat gerer her yana Sarar tüm bedenine samimice insanlarını YOZGATIM Sevgi saçar köyüne,kasabasına kazalarına Tak vücut tek yürek olur Kollarıyla YOZGATIM. YOZ’ una YOZGAT demiş o l ulu pirim Yiğidi harman harman olmuş tek şehrim Öbek öbek derlenmiş sevgisi yurduma gencimin Nakış Nakış işlenmiş sevdan senin YOZGATIM Eşsiz nağmelerin en güzel şarkıları sende derlenir Bağlamanın telleri her vuruşta başka dillenir İlmek ilmek dokunur ismin gönüllerde şenlenir Bayrak bayrak dalgalanır,nefes gibi yaşanır YOZGATIM. Ab-ı hayat soğuk sularında kana kana içerim Dağını taşını dört bir yanını seyyah olup gezerim Yerlere sığdıramam seni göklere resmini çizerim Bir sevda şarkısı gibi duyar,hep seni dinlerim YOZGATIM. Sende doğdum sende büyüdün seni yaşayacağım Tezgahlara koydum bedenimi gönlüme ismini dokuyacağım Siyah zülüflere tel tel bağladım,hep seni koklayacağım Duman duman,bulut bulut seni yaşayacağım YOZGATIM. Süleyman Karacabey |
Yürek ateşi
Bir gün eğer dokunursan ellerime Gözlerimde Aşkın sıcaklığını göreceksin Eriyeceksin tüm hislerinle birlikte Yüreğimin engin ateş denizinde. Bir gün yalnız kalmak istersen hayatta Aşksız insana bak, yalnız, gece gibi Zifiri karanlıkların dipsiz kuytularında Sevdiğini arayan “ben “ gibi kalırsın. Morcivert *******in ıssız sokaklarında Bazen bir park ortasında.bazan yollarda Avare avare Aşkını arayan birine rastlarsan Yalnızlığı onda bulursun,tıpkı ben gibi. Bazen yağmur yağar, gök kuşağına karışık, Ağlatır yer yüzünü,sevdiğinin arkasından ağlar gibi Fi tarihi kadar uzak,yıldız kadar yüksek kalır ellerim Gerçek olmadı,düşlerimi avuçlarımda tutamam. Bırak duyguların hürriyetine kavuşsun Çağla tadında, lavanta kokulu hülyalara dalsın Perçin vurulmaz hislerime istediğiyle olsun Güvercin gibi uçsun düşlerim hep seni bulsun. Süleyman Karacabey |
Zaman
Zaman bazen aşım ekmeğim Zaman bazen büyük zehirli tılsımım Zaman bazen kinim nefretim Zaman bazen kısmetim nasibim Zaman bazen derdim ilacım Zaman bazen katilim ve ecelim Zaman bazen can dostum Zaman bazen hayatım ve ruhum Zaman bazen hayat arkadaşım Zaman bazen en büyük düşmanım Zaman bazen gonca gülüm Zaman bazen ayağıma batan dikenim Zaman bazen öten bülbülüm Zaman bazen azrailden gelen sesim Zaman bazen nurum ışığım Zaman bazen gecem ve karanlığım Ve zaman her zamanki ihtiyacım Söyle zaman ben sensiz nasıl yaşarım. Süleyman Karacabey |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:24 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.