![]() |
Gurbet yolcusu
Omuzun bir kirli yorgan Sırtında ceketi kırk yamadan Terleri ile göz yaşları bir birine karışmış Gidiyordu Hayatını tayin etmişçesine. Çaresizlik vardı bu gidişin de Yorulmak bilmedi elin işinde Yılardır bağlandı gurbet ilinde Ne aç kaldı Nede beş parası vardı eline Okunuyordu çekintileri alın çizgilerinde Yaşamını bir ömür Not etmişçesine. O zamanın genç Bu zamanın yaşlı yolcusu Sevinç ve hıçkırıklarla Perişan ve bitkin Geliyordu Görüp geçirmişçesine. Avuç açanıydı şimdi kendi ilinin Dilenircesine. Ağustos 1964 Yusuf Değirmenci emekli em.müdürü Şair Yusuf Değirmenci |
Gurbete yolculuk
Ayrılırken sılamdan,içim yandı, gözüm sulandı Yanımda bir başka köylü vardı,adı Osman’dı Beraberce çıktık yola Merzifon dan Konuştuk yol boyunca şundan,bundan Yolar gibi umutları da uzuyor İstanbul’a Bilmiyor ki,kul olacaktı,orda bir başka kula Akşam, ağır,ağır perde çekerken ufuklarına Otobüs de,giriyordu, İstanbul sularına Osman’ın sevinçleri uzadıkça uzuyor Aval,aval hayret,hayret İstanbul’u süzüyor Umutlar beta gibi arzular alfa misali İnançları gama gibi ta! Köydeydi hayali İstanbul’a gelmekle,onca her şey bitmişti Sevinçliydi, dudaklarından iki cümle söz düştü Bu fakirlik beni attı gurbete Merak etme döner gelirim Ayşe Sen iyi bak Fadime’yle Ahmet’e Gelir, sizi köyden alırım Ayşe Berber indik Osman la, İstanbul sirkeci ye Sevinçliydi,neşeliydi, iş bulacağım diye Bir öz ana olmuştu, bu koca şehir ona Halinden çok memnundu,dönüp dedi ki bana İş bulur bulmaz,hemen evi getireceğim Ahmet’imi okutup bir memur edeceğim O neşeyle ayrıldı ve elveda diyerek Başarılar diledim, akıbetin bilerek Altı ay kadar sonra,amele pazarında Ben tanıdım Osman’ı,dururken bir kenarda Uzamıştı saçları ağarmış şakakları Kırış,kırıştı yüzü, solgundu yanakları Yüzünü kaplamıştı uzamış sakalları Lime, lime döküktü, ceketin yamaları Çatlak,çatlak çatlamış, nasır tutmuş elleri Solmuş umut bahçesi, lal olmuştu dilleri Karşısına dikilip bakınca uzun,uzun Çakmaklaştı gözleri, dedi işçimi lazım Gömülmüş umutları, bu şehrin yokluğuna Götürsen çalışacak, boğazı tokluğuna Kendimi tanıtarak bir sigara uzattım Dedim, Osman çocukları getirdin mi, ne yaptın? Derin bir ah çakarak üzgün, baktı yüzüme Dedi, beyim iş hani,inan ki açım yine Ben burada açım,.aç,köyde de çocuklarım Geçen gün gel diye mektup göndermiş karım Gideceğim buradan, yol parası kazansam Bir daha dönmem geri, köyüme bir ulaşsam Geldim,gördüm,anladım İstanbul değil derdim Bu cefaya katlanırsam, insan değil namerdim Suya düştü umutlarım, hayallerim kurudu Bir günlük kazancımla, aç karnım ancak doydu Geleli altı aydır ahvalim açık, aha Zannedersem çocukları, ben göremem bir daha Ey taşı toprağı altın denen İstanbul Osman gibi niceleri geldi,oldu sana kul Şair Yusuf Değirmenci |
Gücünün yetmediği yerde kör olmak
İnsan kör olmak istiyor Varoşlarda ki, sefaleti görmemek için Üzülmemek için, ezilenlere Görmemek için, dönmüş suratlarını çilekeşlerin Ve,bir deri bir kemik iskeletleri görmemek için Kör olmak istiyor insan Kör olmak. Ermek için ayırımın bilincine İnleyişlerini duymamak için insanların İşitmemek için feryatları,zarları Anlamamak için intizarları Izırap kusan çığlıkları duymamak için Sağır olmak istiyor insan Sağır olmak. Ayırt etmemek için,terle, parfüm kokusunu Çöp toplayanlara, acıyamamak için Kuku alma duygusundan yoksun olmak istiyor Koklamamak istiyor insan Koklamamak istiyor. Paylaşmamak için acıları Gülmemek, ağlanacaklara Duyarsız yaşamak için, yaşadığını bilmeden Anlamamak için iyi ile kötüyü Üzülmemek için kurtarılamayanlara Duygusuz olmak istiyor insan Duygusuz olmak, İyiyi kötüden, Haklıyı, haksızdan Güzeli, çirkinden ayırt etmemek Çare arayamamak ve bulamamak için Deli olmak istiyor insan Deli olmak. Yoksun olmak istiyor her şeyden Duyulardan,duygulardan Düşünceden, Mantıktan, Ve insan olmaktan Yoksun olmak istiyor insan Yoksun olmak. Yaşamamak için enayice,aptalca Gaflet beşiğinde uyutulmamak için Bile,bile manen ölmemek için Maşa olmamak için ateşle oynayan ellere Dokunmamak istiyor insan Dokunmamak. Böylesi güzeldir diye düşünüyorum bazen Görmeyen gözlerin arkasında canlandırmak Dünya’yı Gönlünce ayırtmak, iyi ile güzeli Duyarsız kulakların ötesinde Belki de benimsemek güzeldir kahkahaları Dünya’dan zamandan bihaber Bir Dünya yaratmak kendince Yaşatmak, insanları dilediğince Açmak, bütün iyimserliği düşünebildiğince Yeniden insanlığı biçimlendirmek Şekil vermek, özlediğince Kahretmemek için insanlığa Can pazarlarında,can satmamak için Hissiz olmak güzel şey Güzel şey duygusuz olmak Gücünün yetmediği yerde Emekli emn. müd Şair Yusuf Değirmenci |
Gülüşler manalıdır
Gülmek vardır, insanlığa kahreden Gülmek vardır, bir hayatı zehreden Gülmek vardır, derdin, gamın örtüsü Gülmek vardır, efkarın peçesi,neşenin süsü Bir gülüş var, semalara yükselir Bir gülüş var. ardından hicran gelir Gülmek vardır, kahkahayla çınlayan Gülmek vardır, teller gibi inleyen Bir gülüş ki! dışı neşe, içi dert Bir gülüş ki! kara taşlar kadar sert Anlamak zor,inan ki her gülüşü Gülüş vardır, son neşenin ölüşü Gülüş vardır, düşündürür insanı O gülüş,gülenin ölüm fermanı Çok görülür,ağlayanda son gülüş Aslında gülüş değildir bu,bir çöküş Mutluluğun aynası değildir ki gülüşler Her insanda ayrı dert,çapraşık işler Esasında gülüşler çekintinin sesidir O gülüşler, insanlığa kahrın ifadesidir Böylesi gülüşlerle,dolu batakhaneler Bakmayın kahkahaya,keder dolu sineler Her atılan kahkahadan, ediyorum ar Bu gülüşten bir mana çıkarmıyor insanlar Bir taraftan yaşamın yükü feryat ettirir Bir taraf gülüşlere kabahati örttürür Bu sorumsuz gülüşlerin bilemem anlamı ne ki Yaşan cefa yüklüyken gülmek kimin haddine ki Artık acıyamıyorum ölüp gömülenlere Acımıyorum,acıdığım kadar şuursuz gülenlere Şair Yusuf Değirmenci |
Gülüşün
Kirpiğini ok eylemiş Kalbime atar gülüşün Yanakların gamzeleşmiş Sevdaya iter gülüşün Gözlerinde derin mana Sebeptir umutlanmama Tutuldum duygularıma Yapışıp tutar gülüşün Hep gözümün önündesin Kulağımda çınlar sesin Perimi sin sen de nesin Burnuma tüter gülüşün Bakışın tarayıp geçer Zülüfler bağlayıp geçer Yüreği dağlayıp geçer Alevden beter gülüşün Şair Yusuf Değirmenci |
Gün doğmasın
Bir zamanlar bizi ayıran akşamlara küfreder Beni kamçılayan *******e tükürürdüm Güneşin batmasını Akşamın olmasını istemezdim. Şafakla başlardı hayatım Karanlıklarla son bulmasını İstemezdim amma olmuyordu. ******* neler fısıldıyor bir bilsen Kutup yıldızı gittiğin yönü gösteriyor Güya teselli ediyordu Seni sevmeyeni sende sevme diyordu Pencereme çarpan rüzgar Camları tıkırdatan damlalar Hafif,hafif sallanan dallar Ay’ı gölgeleyen bulutlar Hep sen hatırlatıyordu Gecenin bitişini müjdeliyor sabah yıldızı Günün aydınlanacağını Güneşin doğacağını bildiriyordu Senin geleceğinden Geri döneceğinden söz etmiyordu. Karşıda ki dağlarda bir ufuk oluyor Oda ulaşılamayan umutlara benziyor Gün ışığı ila beraber aklıma giriyorsun Hayalin gözümün önünde dikiliyor İçiyorum kahrına, kahrına Şafakla beraber bitip tükeniyorum Şişem bitik Yaşam bitik İstemiyorum güneşin doğmasını Gündüzün olmasını istemiyorum Amma ve lakin her sabah Güneş tepeme dikiliyordu. Her gece aynı hayal Aynı özlem,aynı sen Hep senli hayallerle yaşadığımı Dönmeyeceğini bildiğim için ağladığımı Gecenin karanlığına sığındığımı Göz yaşlarımı *******e sakladığımı bilsen Dönülmez denen yolları düz edip gelebilsen Dilekler buna yetmiyordu. Şair Yusuf Değirmenci |
Gün doğsun istemiyorum
Bir zamanlar bizi ayıran akşamlara kahreder Beni kamçılayan *******e tükürürdüm. İstemezdim güneşin batmasını, Akşamın olmasını istemezdim. İstemezdim şafakla başlayan mutluluğun Karanlıklarla son bulmasını. Şimdi, Gecenin on ikisidir en mutlu anım On ikide birleşir,on ikide bütünleşir Hayallerim,umutlarım. Çalar saat on iki ok atar her vuruşun da On iki yara açar yüreğimde Çünkü sen otobüse binmiş gitmiştin Tam saat on ikide ******* sensizliği fısıldar Gittiğin istikameti gösteriri kutup yıldızı Ay loş ışıklarını salar üstüme Teselliye çalışır beni Sevme, sevilemediysen der Sevme o da sevememişse seni. Terk edildiğimi hatırlatır İkide birde Tam on ikide Hafiften rüzgar çarpar pencereme Beni pencereye çağırır Bahçedeki ağaçlar hafifi,hafif sallanır Mehtap akasyalar arasından sızar Bulutlar saklar bazen mehtabı benden Sessizce uzaklaşır penceremden Senin uzaklaştığın gibi. Senin kaçtığın gibi Yüksek dağlar bir ufuk meydana getiriyor O da ulaşılamayan umutlara benziyor O uzak ufuklarda gölgen geziyor Sabah yıldızı acı müjdeyi veriyor Horozlar ötecek diyor Günün bitecektir diyor. Horozların çığlıklarını dolduruyorum kadehime Sabahın alacakaranlığını meze yaparak içkilerime İçiyorum,içiyorum,içiyorum Sırılsıklam sarılarak özlemlerime Talihime küsüyorum Kahrediyorum feleğe Rüyana yatıyorum. Görür müyüm diye bir daha Gün doğmadan sızıyorum Gündüzler ıstırabım oluyor Mutluluğu karanlıkta tadıyorum. *******de yaşıyorum *******de dolaşıyorum Aynı hayalleri kuruyorum Aynı şeyleri görüyorum Seni bekleyerek ömür bitiriyorum Ben *******de yaşıyorum Gün doğsun istemiyorum Şair Yusuf Değirmenci |
Günahkarmıydı
Bir şey anlamadı ki Hayatından,yaşantısından Dört sayfaya sığdırabilmişti Ne geçtiyse başından Doğduğunda annesi Gençliğinde bir başkası sevmiş Kadınken,kucaklardan, kucaklara elenmiş Gömmüş sinesine özlemlerini Paraya vermişti artık Etini,kendini Her şeyini Parası,pulu varmış Amma hayatı anlamamış Mesut,mutlu olamamış O kadın ki göz yaşları bir ırmağa benzeyen Ağlayabildiğince Ağlamış Ağlamış Ağlamış Çocuk sevgisinden mahrum Anne şefkati gösteremeden Bin bir çiçekle süslemiş kalbini Köhneleşip devrilirken Sevgiden nefrete Çileden izdıraba Bütün hayatını hatırlıyordu. Defterinin son satırında Sahte aşıkları Şöyle anlatıyordu <<ÖLÜRSEM GÖMMEYİN BENİ MEZARA İBRET OLMAK İSTİYORUM TÜM GENÇ KIZLARA Yusuf değirmenci emekli em. müdürü. Şair Yusuf Değirmenci |
Güzelim
Çile kambur üstüne kambur Dert katar üstüne katar Cefa dizi, dizi olsa da En güzel şey nedir biliyor musun Güzelim En güzel şey yaşamak. Yaşamak ömür boyunca Seni yaşamak,onu yaşamak Bin bir türlü oyunu yaşamak Kapkara bahtı yaşamak Umudu,ahtı yaşamak En kötü yaşamak nedir biliyor musun Güzelim Umutsuz sevilere koşmak. Koşmak bivefanın peşinden Bu tutkuyla yanmak Bu tutkuyla yaşamak Tutkular uğruna dönmek şaşkına Bütün gayretin gider boşuna. Benimle yuvan olmaz Güzelim Evliliğim gitmeyecek hoşuna Şair Yusuf Değirmenci |
Hak emekle alınır emekle
Elek, elek elensek de Sıkılsak cendere,cendere Beklesek, yargının kapılarında Dolansak Danıştay, Yargıtay insan hakları Hak, verilmez alınır Alacağız sabırlı ol, Alacağız hukuki savaş ile Azimli ol yılma zorluklar karşısında Aldırma inanma kanma Dur bekle,dur bekle. Nakaratlarına Onlar kendiliğinden hak vermezler sana Vatandaşın canını korumak Malını korumak Hukukunu korumak Ne büyük şeref bizlere Bizi üzen bizi kahreden Kendi hukukumuzu koruyamamak Sabırlı ol polis kardeşim Görevimiz hukuku korumak Gaye hak almaksa Hukuka güvenmek Hukuka baş vurmak Ödevine karşılık iste hakkını Tepede hep aynı nakarat Biraz duyarlı olsalar Bizi anlasalar Geç olsun güç olmasın alışılmalı Kanun adamı saygılı olur kanuna Hak alınmıyor saygılı ol demekle Hak emekle alınır, emekle. Şair Yusuf Değirmenci |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:05 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.