![]() |
Boşlayamam ki...
Devri anlatmaya dilim yetmiyor Bir yerinden tutup başlayamam ki Çile, cefa, dert, ıstırap bitmiyor Bir türlü dünyayı boşlayamam ki Afat gibi geldi eylülü seksen Nemrut'un devri değildi de sen Kaypaklık yapıyor azıcın küsen Gönlüm kırılsa da haşlayamam ki Analar doğurur melek mi melek Ebucehil çıkar ne ekersen ek Sonra sırtımıza olurlar şelek Taşırım kızarım taşlayamam ki Yazmak ile dertler bitmiyor işte Bugünler dünleri tutmuyor işte Bülbüller ll olmuş ötmüyor işte Kavağa gül dalı aşlayamam ki 'Batıl dert kamburu'der atamıyor Anla Kaleli'yi anlatamıyor Söylüyor söylüyor dinletemiyor Başlar dere taşı işleyemem ki |
Boşuna....
Ahlakından kimse memnun değilse Namaz kılman, oruç tutman boşuna. Tutumun gitmezse halkın hoşuna Üçte veya dörtte yatman boşuna. Hareket debdebe, düşünce sıfır Dilinden dökülen sadece küfür Nedendir, herkesi görürsün hakir? Her türlü bilgiyi yutman boşuna. Durup yüksek fikir üretmektense Gir halkın gönlüne bitsin vesvese Fakat ne hikmetse ve her nedense Boyundan büyük söz etmen boşuna. Zemheri soğuğu donduruyorsun On iki Eylül'ü andırıyorsun Sadece kendini kandırıyorsun 'Cahil' deyip göze batman boşuna. Sevgi yalım yalım aşk deli rüzgar Olmazsa Hakk seni kapıdan koğar Gün gelir o zulmün seni de boğar Önüne gelene çatman boşuna. Kime sordu isem değildir razı Kaleli'nin gönlü yara ve sızı Duyar mıyım? Hak demeyen avazı Hak, hukuk nutuğu atman boşuna. |
Bölme Ve Bitme
Ayrı gayrı sen ben ile Bölme bölünce bitersin Dibi görünmeyen göle Dalma dalınca bitersin Ararken sonsuz visali Benliğini bulur Ali Çok çabuk, kova misali Dolma dolunca bitersin Terk et namert ervahını Dinle şahların şahını Sakın mazlumun ahını Alma alınca bitersin Her an dost kal dost iline Kan kus haram mahalline Kimsenin düşkün haline Gülme gülünce bitersin Olmalı eminden geri Olgunluk deminden geri Erenler ceminden geri Kalma kalınca bitersin Ayaz vursa sam dokunsa Azrail gelse bakınsa Başında Kur’an okunsa Yılma yılınca bitersin |
Bölünen Yürek...
Sırtında süvari şahlanır atlar İlahi gelecek benim diyerek Rahmet yağmayınca yeşermez otlar Günde bin parçaya bölünür yürek Aşk olup gönlümü bürüyemiyor Beni ardı sıra sürüyemiyor Doğru yol bu diyor yürüyemiyor Kul menzile ermez kendin överek Kişi yatmak ile zafer bulamaz Nasipsizler bu meydanda kalamaz Sohbetler hevesle, nefisle olmaz Muhabbet Rahman'a boyun eğerek Doğru dürüst olmak muratsa şayet Sözü doğru söyle, gayet açık net Namaz kıl, oruç tut, haccı tamam et Sonu cennet olmaz haram yiyerek |
Bu Bendeki Kafaya Bak! ! !
Ne bu zulmü unut, ne zalim dünü Andırmak istedim, razı olmadı Ardında uçurum, sarp kaya önü Döndürmek istedim, razı olmadı Sarıl hak ipine, sarıl ilime Uzattım elimi, uzan elime Bülbül deyip, güller gibi gönlüme Kondurmak istedim, razı olmadı İslâm’a yabancı cümle illetle Savaşalım, birlik olup milletle İmanla, ihlâsla, milli devletle Kandırmak istedim, razı olmadı Kurtuluş birdedir, aldanma bine Aldanırsan sonu zarardır yine Nizam-ı âlemi sokup kalbine Sindirmek istedim, razı olmadı Vatan gider, millet batar, nesine İslam’ı hapseder kendi nefsine Şu tufanda onu Nuh gemisine Bindirmek istedim, razı olmadı Mümin mutlu istiyorsa yarını Allah için harcamaz mı varını? Mal için döktüğü göz yaşlarını Dindirmek istedim, razı olmadı |
Bu Devran Da Bir Gün Biter
Beyin mermer ama akar burnundan Senin de son bulur devranın zalim Yürü sen de gidenlerin ardından Henüz tükenmeden zamanın zalim Yükseldin vallahi yolunu bulup Hem astın hem kestin kanun sen olup Devletten milletten mazlumdan çalıp Şişirdin dağ gibi cüzdanın zalim Mazlumun yetimin sılası sende Muzdarip olanın belası sende Namussuz görüşün alası sende Mazlumlar hep senin kurbanın zalim Unutma gün gelir derler adama Çavuşesku bile gitti idama Seni her güreşte yıkardık ama Omuzun olmuştur kalkanın zalim Öyle bir yaşadın devran sürdün ki Mesleğin yalan bir iftira iki Hayatın öyle tantanalı ki Yazdım ki okunsun destanın zalim |
Bu Duaya Amin Deyin
Türküm, Müslüman’ım diyen başlara Vurur isen Allah cezanı versin Helalı bırakıp haram işlere Yarar isen Allah cezanı versin Yıkma sakın fukaranın damını Kırat duymaz deyip kısma yemini Keyfin için fakültenin camını Kırar isen Allah cezanı versin Ateşi tutuştur sevda közünde Fitne fesat bulunmasın özünde Yalan bilip yine yalan sözünde Durur isen Allah cezanı versin Ağzından kan kusma bozma lisanı Gel incitme Mehmetleri Hasanı Bugün git yarın gel deyip insanı Yorar isen Allah cezanı versin |
Bu Minval Üzere...
Bu dünyada bize sürünmek düştü Kul neylesin bahtı yar olmayınca Mazlumlar ezildi tutuştu pişti Zamanda sıkılma ar olmayınca Alime ilime rağbet azaldı Edep aya gitti ar yerde kaldı Çirkeflik asrilik medeni oldu İlim ile irfan var olmayınca Cehaletin hakim olduğu bu an Hala yağmur yağar taş değil yağan İster Barbaros ol, ister Fatih Han Seni takdir eden er olmayınca Sen naçar ol sen garip ol ne çıkar Dayısı gel desin yanına uçar Ayin de yaptırır patrik de açar Herifte hayr ile şer olmayınca Merhamet insanlık onun indinde Bir pul bile etmez onun beyninde Hayırlı iş m'olur onun dilinde Yüzünde nur olmaz ter olmayınca |
Bu Şehir......
Hayal bahçesine umut ekilmiş İşte, her şey, çırılçıplak, sır değil. Sevgi nerededir, nere çekilmiş? Güzel, seni kovalayan er değil Özündeki dere, tepe, yar ağlar Heba olmuş ömre, bin ağyar ağlar Bağban feryat eder, bağda bar ağlar Pazarları geçen sade Bor değil Hayatın cilvesi bağrını yakar Feryadı gönülden gözüne çıkar Gözlerinden iki ırmak gür akar Çok zenginin akıttığı ter değil Düşler ülkesinde sabah yükselir Beton duvarlara eyvah yükselir Umut dağlarına bir ah yükselir Duyanlar da doğrusunu der değil Hülyalar kör kütük, umutlar çatlar Çakal kucağında buluşur zıtlar Hissiz, hareketsiz, duygusuz otlar Kulak duyar, bakan görür, kör değil İnançlar dünyevi, kitap semavi Göğsü hışırtılı, inadı kavi Taş sert olur, toprak esmer, su mavi Kuşlar kara, beyaz değil, mor değil Anlayana her saniye ibretse Nefes almak, nefes vermek, devletse Devletin çarkını bozan rüşvetse Varoşları anlaması zor değil Ne bayramı, ne seyranı, ne kutlu? Ne bu gün hoş, ne de yarın umutlu ******* hep ayaz, gündüz bulutlu Yürek sönük, küle dönmüş, kor değil Uykusuz *******, geceye ekli Şafağı, kuyrukta bekler emekli Kimin top, kiminin çöp ile nakli Ölüler de bu şehirde bir değil Gönül postasında, hayalle selam Yolladıkça, artar gam ile elem Töre mi, kanun mu, velhasıl kelam Memurunun sesi kısık, gür değil Buğulu gözleri, takılı çarka Çark döner, yaratır, etiket, marka Bir başı paradır, bir başı arka Ki bu şehir, yaşanacak yer değil İşçide, işsizde, memurda hayat Yekpare yaşanır, serüven berbat Hayali suç olur, düşü kabahat Ve insanlar bu şehirde hür değil |
Bu Ülke....
Davacı olmaz mı, can verip yatan? Vatan, iki gözüm Şirnak gibidir. Vatansız din olmaz, dinsiz de vatan Bunlar elde etle, tırnak gibidir. Ana ona bakar, oğlunu görür Mehmet ki; mezara onunla yürür Biri el kaldırsa kızarıverir Bayrak yüzümdeki yanak gibidir. Kaplumbağa ile tilki yarıştı Sapla saman birbirine karıştı Hakla batıl hangi zaman barıştı? Batıl iflas etmiş bunak gibidir. Töredir, değişmez bizdeki ilke Hasmın karıncaysa hor görme silke Her köşesi cennet, bu canım ülke Şu kondu dünyada, konak gibidir. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:35 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.