![]() |
Damsız Girilmez
Yokluğunda; Seni düşünebildiğim Anların bile çok güzel olduğu Günlere kalınan hasret... Acı vermesin artık sevdalar Her gece ayrı bir kahır Her, gün doğumuna lanet Yağdırmak istemiyorum artık. Sevgiye uzanan ellerim Her gün biraz daha nasır tutuyor. Hep bahar dalları açtırırdım gönlümde Yıkılası umutlarımı sulardım sevdayla. Hayat başaramadı ama Aşklar yordu beni... Ne umdum ne buldumlarla Akıp giden beyhude bir hayat. Bundan böyle ne yasemin kokar düşlerim Ne de bir başka bahara Kaçar bu gönül. İçinde şarap içtiğin gözlerin Zamanla ıradığını gördüğünde Anlıyorsun ki Sevdaya kelepçe vurulmuyor. Yokluğunda; Seni düşünebildiğim Anların bile çok güzel olduğu Günlere, Yüreğimde bir mezar açtım. Toprağında on dört kırmızı gül Taşına şöyle yansıyordu ... DAMSIZ GİRİLMEZ... |
Dar
Bahar geldi yine, bir hoş bu gönlüm Aşkların elinden ser hoş bu gönlüm Hasretin dumanı tüter de tüter Gurbet ellerinde bir kor bu gönlüm. Umut ki dağlarda karı eritir Dost bağında gonca güller yetirir Zaman oldu gayrı, yeter de yeter Gurbet ellerinde bir dar bu gönlüm. Her günün umudu güneşle gider Hasretler yol olur, gözlerde yiter Ayrılık acısı biter de biter Gurbet ellerinde bir zor bu gönlüm. |
Darağacı
Toprakla suyla yapılmış bir darağacı Yüreğimde sızı kalbimde bir sancı Toplanmış birkaç dost üç beş yabancı Beni bu hallere düşürenin yoluna asın Bu hayattan bu dünyadan ellerimi çektim Kimi dost bildiysem bir tokat yedim Hayallerim umutlarım sevgilerim Beni bu hallere düşürenin yoluna asın Kalbim taşlaştı yüreğimse nasır Ömrüm tükendi hep asır asır Dostmuş arkadaşmış hepsi birer hatır Beni bu hallere düşürenin yoluna asın |
Darağacı
Yüreğinde temize çekmiştim hayatımın müsvettesini. Gözlerim gökyüzü; gel gel de dinsin bu yağmur. Hayat çekilişimin büyük ikramiyesi, sensiz olamam;toprağın suya nikahı, ayın dünyaya sevdası gibi, ayar tutmaz artık bu gönül. Doğurmadı yokluğunda hiç bir gece; sen güneşimin kör ebesi, sabahlara hasretim gel artık. Kime giydirdiysem bol geldi şiirden elbiseni. Hiç bir leke sökücü sökemedi, dudağımdan dudağının izini. Adın; şiirlerimin gizli öznesi. Kokunu taşıyor, her bahar rüzgarların ücretsiz nakliyesi. Sen yoksun ya; kumarda ortaya sürülmüş bedel kadar tedirginim. Yaşamaya bile yeni alışırken daha Kullanma klavuzunu beraberinde götürdün ömrümün. Ayaküstü sevdalarda bekaretini yitirdi yürek, Savunmam kırıldı ve terörist bir eylemdi artık sevişmelerim. Dünyanın kalp atışları yavaşladı, Yanlış bir zamanı göstermeye başladı bütün saatler. Gel gel artık! Ben burdayım ya aynamdaki sen, aynımıyım? Gönlümü ipotek ederek almıştım seni, haczedildim gidişinle..! Hepsini sana harcadım, hayatdan borç aldığım zamanın. Gölgesinde güneşleniyorum şimdi, ölümle meyve veren ağacın. gelmezsen, birazdan bir dalında da ben açacağım, bir yıldız daha kayacak ve toprağı besleyecek bedenim. |
Daral Saatleri
Umudum meleğim , ölü gibiyim bugün, sensizlik ölümmüş anladım bir daha. Gece ağlamaktan gözlerim şişmiş , uzun zamandır çocukluğumdan bu yana yapmadığım. Bir şeyi yaptım bu sabah , bayram namazı kıldım. Ama Allah’a sığınmaktı gayem ’’ çok kötüyüm ‘’ İnsanların içinde ağlamamak için zor tuttum kendimi , dudaklarımı ısırdım. Yalnızım sensizim ‘’ ALLAHIM ‘’ duy sesimi dayanamıyorum artık. Odamdayım yine. Yaramazlık yapmış çocuk gibi , kendimden saklanıyorum, seni sensiz yaşıyorum. Çok sevdiğim İstanbul’da , yani sensiz bu lanet şehirde. Kırılmış ayna gibiyim , her bir parçam savrulmuş bir yerlere , istesem de bir araya gelemiyorum. Telefonunu arıyorum , telesekreterdeki sesini dinliyorum , kendimi iyi hissediyorum o zaman. ‘’ BEN SANA AŞIGIM ‘’ ve artık dayanamıyorum sensizliğe. Daha yokluğunun ilk saatlerinde. Müzik dinliyorum şu an , yani dinlemeye çalışıyorum. Anlamak istemiyorum , bana söylenen hiç bir sözü , ve kelimeyi. Ölüyorum yavaş yavaş galiba , bu lanet şehirde. Odamda yürüyorum , bir taraftan da adımlarımı sayıyorum , kaç bininci adım oldu bilmiyorum artık. Ama karamsarım ‘’ YALNIZIM ‘’ üşüyorum , ve ilk defa üşüyorum. Sensizlik üşütüyor beni , titriyorum , içim titriyor. Canım bir şey yapmak istemiyor , anlamsızım ‘’ SENSİZİM ‘’ Telefon elimde telesekreterindeki sesini dinliyorum. Güneş ışıkları , odamın perdesinin arasından süzülüp , yüzüme vuruyor. Yalnızım, çok yalnızım meleğim. Güneşe koşan çocuk olmak isterdim, uçurtma uçurmak isterdim şuan. Çocukluğum geldi aklıma birden , gülme sakın. Seni düşünmekten çıldıracağım artık , şimdi yaptığın her harareti merak ediyorum. Ellerinle saclarını düzeltiyorsun belki , belki yeni uyandın , lavaboda yüzünü yıkıyorsun , belki dişlerini fırçalıyorsun , belki belki. Saat sabah 10 TR de. Cay içiyorum , biliyorsun şeker kullanmıyorum , ve sende yoksun çayımın içine atacağım. Cay içmekten de nefret ettim birden ‘’ YALNIZIM ‘’ odamda yatağıma uzanmış , tavana diktim yine gözlerimi. Sensiz hayal de kurulmuyor meleğim. Aynaya bakmaya korkuyorum , tıraşta olmadım bugün , kirli sakallarım yüzümdeki kederi hüznü saklar belki diye. Bayram çocukların bayramı , cıvıl cıvıl hepsi , koşturuyorlar nedenini bilmesem de oraya buraya. Bende çocuk olmak istiyorum. Büyüdüm , kocaman adam oldum da ne oldu sanki ‘’ YALNIZ KALMADIM MI ‘’ Ağlamak bana çok yakışıyor , inan sevgilim çok , şimdi sana sarılmak için neler vermezdim. Göz yaşlarım kurudu her halde , yada gözlerimde isyan ediyor artık , bu kadar kedere ve hüzne. Anlamsız zamanların anlamsız yolcusuyum , yüküm keder ve hüzün. Zaman geçmek bilmiyor , duvardaki saatin tık takları bile , çıldırtıyor beni. İstanbul’da güneşli bir gün , ve ben odamda ‘’ YALNIZLIKLA VE SENSİZLİKLE ‘’ boğuşuyorum. İlk defa bu kadar uzun yazıyorum , ama rahatlatıyor beni. Kalemi al kalbine batır diyor şeytan , ama nasıl yazarım bir daha , bunaldım ve saçmalamaya başladım. Saat sabah 10 . 30 TR de Odamdayım yine , bizimkiler kurban kesmeye gittiler. Beni kurban etseler ne olur sanki , bu baş ağrısından da kurtarmış olurlar beni. Telefonuma gelen her mesajda , bu aşkım diyorum , ama yok yok. Okumadan siliyorum mesajları , senden başka hiç bir şey istemiyorum şuan. Kendimi savursam gökyüzüne , dizlerinin dibine düşer miyim acaba. Yada bıraksam kendimi , denizin soğuk sularına dalgalar atar mı beni , sana en yakın sahile. Yada fırtınalar kopsa da , koşam yağmurda , ta ki kalbime yıldırım düşene kadar. Sensizlik öldürüyor beni , bir kutu uyku hapı alsam uyusam , bir daha uyanmasam. Ama sana söz verdim meleğim sana , kendime zarar vermeyeceğim. Dişlerimi sıkıp kalbimi kanatacağım , aklıma kısa bir dörtlük geldi şimdi. Tam benim şu anki ruh halimi anlatacak. Alaca karanlıkta olsun ölümüm Kısın lambaları kısın Toplansın üç beş dost , beş on yabancı Kurulsun dar ağacı Beni hayallerimin bittiği yere asın Odamın penceresine serce kuşları konuyor , sanki onlar bile bana nispet yapıyor. Onların bile , eşleri sevgilileri yanında , bense yalnızım bu şehirde İstanbul’da. Perdelerimi kapattım iyice , ışık girmesin odama , hüzün keder bu odada kalsın dışarı çıkmasın. Yalnızlığımı yüzüme vuruyor , bu anlamsızca yüzüme bakan duvarlar , ne kadar soğuklar , ne kadar kasvetli duruyorlar. Seni düşünüyorum bacağın nasıl oldu acaba , içim acıyor yine. Bazen dayanamıyorum ölmek istiyorum , ve daral saatleri başladı yine. Meleğim kendime hakim olamıyorum bazen , ve istemeden kendime bir şey yaparsam , beni affet ne olur. Annem odama geldi , konuşuyor benimle , ama bir şey anlamıyorum. İnan tek görebildiğim ve anlayabildiğim , dudaklarının hareket ettiği , bayılmak üzereyim sanki , beynim uğulduyor ve başım dönüyor. |
Darı
Sevme Nokta almaz Çocuklar Sevmeye nokta koyan Sınıfta kalır. Onun, Virgülleri vardır Çocuklar. Sevmek noktalanmaz; O, noktadır. |
Darmadağın
Başucunda kül yüzümün Gözleri var, darmadağın!.. Yıkılan umutlar dünün Közleri var darmadağın!.. Tırmanılmaz yokuşların... Mağduru can, çöküşlerin... Kan renginde bakışların... Gözleri var, darmadağın!.. Dalmış girift hengâmeye... Belli ki hasret sevmeye... Yalvarıyor sev, sev diye!.. Sözleri var darmadağın!.. Acıdan sunmuş sâkisi... Hüzünden yansır akis’i Her mevsimin si Güzleri var darmadağın!.. Nesi varsa hep tüketmiş... Ermek için ömrü bitmiş... Meçhul menzillere gitmiş... İzleri var, darmadağın!.. Eritir hisli sözleri... Hüzün soldurur gözleri... Üzmem demiş ya sizleri... Bizleri var, darmadağın!... Nesi varsa talan olmuş... Adı, sanı yalan olmuş... Her tarafa ilan olmuş... Gizleri var, darmadağın! |
Da-Se Düşünüyorumda; Seninle aynı odada solumak havayı, ne güzel olurdu! Aynı kasabada deniz gözlerine bakmak bir ömür boyu, Lüle saçlarını yastık yapıp koklamak ******* boyu, ne güzel olurdu! Kor kırmızı ******* sonunda, Sabahı karşılamak ten ten'e Günü yaşamak seninle el el'e ne güzel olurdu! Bahar dallarından taç yapmak başına, Sonra seyretmek seni, saatler boyu, Çocuklarımızda cıvıl cıvıl bahçemizde ne güzel olurdu! Sana sarılmak,seni koklamak göğe doğru, Hiç birşey düşünmeden umursızca paylaşmak hayatı, Sevgimizden sığmasak kendimize,üçümüz dördümüz olsak, AH! ne güzel olurdu.. |
Dava
Kader mahkemesindeki ayrılığa açılan son davam Kimseyi suçlama seninledir bu kavgam Oysa seninle mutluydum bu fani dünyada Ruhum hep galipdi ölüme yaşam savaşında Gözyaşına kıyamazdım, döküldüğü her yer bana mahşer Sensiz saatler, bağrıma saplanan kanlı hançer Ve ansızın çekip gittin karanlığa Takatim kalmadı boynumu büktüm yalnızlığıma Gidişinle gözlerim ıslak, yüreğim ise toz duman Her nefesimde ayrılığın umuduma kör zindan Kader mahkemesindeki ayrılığa açılan son davam Kimseyi suçlama seninledir bu kavgam Acımadın, bedenimi diri diri ateşlere attın Bedenimi kefenlemeden soğuk musalla taşına bıraktın İhanetin baharında kuruyup çöllere döndüm Her nefesimde kalleş vefasızlığına süründüm Güneşimi alıp gözlerimden, beni ayazlara bıraktın Körpe duygularımı beş kuruşa Azrail’ e sattın Sana kızgınlığım başkasını sevmen değildi Sevmedin bari, bu can niye ayrılığa kurban edildi? Elbet sorulacaktır hain gidişinin hesabı Amel defterine işlendi ayrılığın sahte sevabı Gülüşünde bilemedim gözlerinle beni ölüme taşıdığını Gülü alırken avuçlarından bilemedim dikenin elimi kanattığını Bir daha sevmesin diye kalbimi taşlara sürdüm Kazandın artık; ihanetinle karardı bu genç ömrüm Dönsen de bakma yüzüme; görülecektir bu dava Vicdanımda hiç bitmeyecek ayrılığında başlayan bu kavga . |
Davacı
Sensiz yıllarımla bir hesaplaşsam, Yüreğim bin defa davacı olur, Maziyi düşünüp; aynaya baksam, Her anın dökümü, hep acı olur... Senin gelişinde ki; o ilk heyecan, Ve ilk bakışındaki; ömre değer an, O ilk gülüşüne; kul olan bu can, Ayrılsan da sanma sana, davacı olur... Unutmakla ölüm; eşdeğer olmuş, Ya insan kendini nasıl öldürür ? Unutulan ölmüş gibi, yeri boş kalmış, Ya unutup yaşayanın, başı dikmi olur... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:29 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.