![]() |
İstiridye ana
yağmur yağıyor sanki parmak uçlarıma, üşüyorum. gene bulamamaktan korkum inci tanesi doğuracak istiridye anayı. bu denizlerde boşuna mı arıyorum. saçlarım yanıyor sanki sırılsıklamım. çoktan kurumuş çocukluk havuzlarım. belki bir kuru yaprak altında yada bir derin çatlakta saklı, kim bilir. inci tanesi doğuracak istiridye anayı niçin aradığımı boynundaki takılmamış gerdanlık bilir. Cevat Çeştepe |
İstiyorum ama
karanlık ağaçlı dolunay olsun bir gece, hiç ter dökmeyeyim. ilk heyecanım bir pembe gül gibi ilişiversin yakasına duvardaki resminin. ipinden kurtulup dalgalansın okyanuslar bitmiş sahillerde. karabasanlar kaçarken düşlerimden bana bıraksın yalnızlığını başıboş yüreğimin. gelişi güzel bulutlar yağmur ağlamasın, gülsün damlacıklar. ağaç köklerine bir sevda gibi sarılıp aksın ince bir dere ince ince beni de alsın yanına. Cevat Çeştepe |
İsyan sonrasıdır
kaçınılmaz isyanın sessizce karşılanan arka tarafındayız. birazdan bütün kepenkler parçalanacak, bir hasret sanki ses çıkarmadan bir çiçeği koklar, bir çocuğun saçlarını okşar gibi. kazmalar ölü bir sevişme şehvetiyle inecek vitrinlerin camlarına elde avuçta ne varsa yerde, ıslak sürüngenler misali. sonra zaman düşer ortalık elden ayaktan çekilir bakarsın, sabaha karşıdır. rezistansı en ince bir lamba yanar, pencerede hayal perdesi yayları dökülmüş somyadır ağlayan, gecenin bağrı yırtılır bir kadın alımlı mı alımlı siyah bir tel düşer saçlarının arasından tam on ikiden vurulmuştur sevişme vakti, bir isyanın sonrasıdır. Cevat Çeştepe |
İsyanın ipi çekildiği zaman
İsyanın en dayanılmaz noktası. Kelimelerin keşfedemediği bir ergenliktir. Tarih yapraklarına kovulmuşluk ise Henüz bilinmeyen bir lezzettir. Kentin gece ışıklarının sürmeli gözleri; Masum, hafiften sarhoş Ve altın dişli bir fahişedir. Kutsal davetiyenin ipek fiyonklu zarfı açılır. Ve isyan tüm yaşamına Keyifsiz bir kaderin çizgisi gibi yayılır. Giyersin en frapan yağmurluğunu, Taşırsın dışarıdan içeriye bir yağmur oluğu gibi gözyaşlarını, Ve bohem bir avuntu ile kahkahanı Taşırsın dışarıdan içeriye. Dışarıda kalıp ardından bakan şehir; Paris olsun, Bombay belki İstanbul Ya da Kahire, Ne fark eder. Yangın Neron’un Roma’sından Hitler’in bütün Dünya’sına Salkım saçak yayılmaya başlamıştır bir kere. Sen bilemezsin, Kim bilebilir ki.... Bir dönme dolap gibi Bindiğin noktada başlayan yaşamının devri alemine Yine aynı noktada veda edeceğini. Şimdi söyle bakalım bana; Kaç para eder beynimdeki yer çekimi. Cevat Çeştepe |
İyi dilekler şiiri
işte açılıyor yeni günün penceresi şafaktan doğru yükseliyor kuş sesleri ben size daha öncede bunu söylemiştim. bildiğimden değil, sadece içimden öyle geçirmiştim. böyle kalmaz bu saltanat, ne kadar sürer böyle oturmak siz ne dersiniz demiştim. işte açılıyor yeni günün penceresi bebelerin yüzlerinde ilk gülücükler belirdi bana bakmayın, daha yüzümü yıkamamışım. dün gece bir karabasan, gözümü bile kırpmamışım. ben el sallarım, su dökerim arkanızdan, gülerek işe gider, akşama dönersiniz. bunu dilerim. işte açılıyor yeni günün penceresi sıcak ekmek kokusudur bu saatte mutluluk resmi siz bana bakmayın, ben buralardayım gene. dükkan benden sorulacak yani, hadi iyisin desenize simit alın gelirken, biraz da beyaz peynir, çay da demlenir hep beraber içersiniz. bende içerim. Cevat Çeştepe |
İyi dileklerim var sadece
bende bilmiyorum küçük kız, nasıl kazanılır ekmek parası. unutmuşluğuma say, üsteleme. benden öğreneceğin tek şey yarınlarında yaşayacağın ağır kanamalı, yürek yarası. eğer öğreneceksen bunu öğren. benim tek bildiğim şimdi bu. açlıktan önce bu yaradır insanı paramparça öldüren. bende bilmiyorum küçük kız, nasıl yürünür düşmeden bu yollarda. bilmediğime say, ama gülme. benden öğreneceğin tek şey nasıl kucaklarsan kucakla gene boş kalacak avucunda bir parça. eğer öğreneceksen bunu da öğren. yok söyleyecek bir sözüm sana. kanadımı üstüne gerip, iyi şeyler dilemekten başka. sıcak ekmek kokusu nasıl dolacaksa yüreğine yürek yaraları da öyle yer bulacak yaşamın içinde. yeter ki sadece şiire benzesin, kanamasın. korkuların ötesinde, rüzgar bulsun yelkenlerin. Cevat Çeştepe |
İz
gece yarısı deme saate bakıp, herkes, her şey uyanık ve ayakta. göz izi. dünyanın çocukları geçiyor önümden çorak topraklara ayak izi. birer ölüm hücresi gibi düşüyorlar toprağa eğilip öpüyorum alınlarından dudak izi. ve kalkıp ayağa gökyüzünü savuruyorum yıldızları ve karanlığı el izi. kuyulardan sular fışkırıyor, duru ve el değmemiş yeniden hayat buluyor tüm yaşanmamışlıklar. yürek izi. Cevat Çeştepe |
Kaçıracağım seni birgün
duvara ismini yazdım, her gece yarısı. dumanı ile içimdeki katran karası zehirin ve şarap kokulu ve bulantılı bir sarhoşlukla. artık iflah olmaz bir tutkuydu içimden geldiği gibi ve yarı uykulu. sonra pencerene küçük taşlar fırlattım. bıkmadan, usanmadan deniz kenarından topladığım. ya hiç duymadın, belki de aldırmadın. zilini çalıp kaçmakta geldi sonra aklıma ama, yakıştıramadım o kadarını kendime yapmadım. şimdi sırada seni saklayıp çuvalın içine yükleyip sırtıma kaçırmak var, bir dağ başına. hangi gece yarısı olursa olsun, ama aklında olsun iyilikle olmadı madem, bu yol geliyor aklıma. sonuç ne olursa olsun dünden razıyım. Cevat Çeştepe |
Kaldıysa yazılacak birşey
karar verdim kesiyorum işte parmaklarımı gözlerinizin önünde. bir daha yazmak mı ne haddime. kırdım üstelik bütün kalemlerimi. gökyüzünün varsa söyleyecek bir şeyi o söylesin. ya da ince tarafı dalgaların ayaklara deniz kumu taşımayan. belki bir rüzgar rüzgar gülünü tanımayan. varsa yazacak, söylenecek ne varsa onlar söylesin bundan sonra. kuş çığlıklarından dökülen gözyaşları yazsın yazacaklarını. hani bir sonbahar gibi içimizi saran hüzün ve yalnızlık gibi kimsesiz sokaklarda yazsınlar sararan yapraklara. benim yazamadığımız bir şey kaldıysa. Cevat Çeştepe |
Kambur ihtimaller
hiç içimden gelmiyor, kalkıp pencereden bakmak neden gelmedin bugün. aklıma gelen bütün ihtimaller intihar nedeni ters çevirip öyle astım duvardaki yerine saati gülüm kaç, ellerim üşüyor. hiç içimden gelmiyor, aklıma düşenleri söylemek hepsi sırtımdan inmiş, yürekte yer işgali ter basıyor göz bebeklerimi. hiç içimden gelmiyor, kalkıp pencereden bakmak biliyorum gelmeyeceksin. ben her köşesinde başka renk karanlık saklanan bir yıldız gibi bekleyeceğim gün ortasında, başım ellerim arasında. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:09 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.