![]() |
Lalezar
musiki meclislerine katılan sazendeler çalarlar gönlümüzü bir defle sözleri belki hoş belki de yakar bizi dinlemekten gocunsakda çalınan sözleri kurtuluruz bir anda uzun soluk alışlardan gam,keder,kasavetten götürür bizide bir lalezara Baykal Kaanalp |
Lekeler
Nasıl doğduğunu biliyor musun? Kirlenmiş bir topluluğun Gri tonları üzerine sinmiş Bir siyahlığın Renkli görünmeye çalışsa da Aldatamaz doğru-dürüst Bakanları Ama doğruya aldatır Bakıp da görmek istemeyenleri Ardından şeffaf bir beyazlık Sunar bize biraz sıradan Tutuk,neşesiz,kasvetli Üzücüdür ama beyazın Kasvetli ve tozlu topraklı Olması Lekeler biraz uğraştırır Beyazın üzerinden Kovulurken Tahammülü yoktur Kovulmaya bir lekenin Bir de bulmuş ki Kendini gösterebileceği Üzerinde sırıtabileceği Bir beyaz,şeffaf alan İçini-dışını gösteren Keyiflidir Keyfine diyecek yoktur Fazla sürmez sefası Beyazın üzerindeki lekenin Yıkanır,temiz suyla Ortalıktan yiter gider Başka bir beyaz noktaya Belki de aya Baykal Kaanalp |
Linda
ucundan tuttuğun ulaşamadığın son halkaya yetişme dürtüsüdür kalbini inciten ve parçası olmak istemediğin,kurgular içinde işlemediğin suçlar peşinde ucundan koyuverdiğin en büyük hayalindir beklentilerine cevap veremeyen ahşap sıcaklığını an be an hissettiğin geçirimsiz boyasız bir yüz karşı karşıya olmak istediğin ne çıkar alıştırılmışsın kavuşturulmaya çözülmeyen denklemlere hadi tut ucundan tutulmaz sıcaklığı soğumadan kor alevli çubuğun ellerini dağlamadan boş güneşler boş gülüşler yüzüne oturmadan Baykal Kaanalp |
serin sulardan içiyoruz
sonsuzluk pınarından kalplerimizi kendimiz ellerimizle yıkıyoruz kendi hoşgörümüzü doldurabilmek için alabildiğince içine hala karar veremediysen yeni bir ısrara gerek yok belki de doldurulmuş bir boşluk aşk denen şu illet sıkışık yaşamdan bir parça mutluluktan habersiz illaki acıtmalı yürekleri doldurulmamış sıkıntılarına katlanabilmek için zalimce duygusuzlukların birazcık sıkıcı olmalı yüksek irtifadan düşmeyi göze alabilmeli her şeyi birazcık ucundan bilebilmeli farkındayım az biraz sıkıcı oldu yazılanlar hayatın her noktası olmasa bile bazı anları da sıkıcı değil mi? yaşanılamaz öyle mi? kaçınılmazı farketmeli mi? Baykal Kaanalp |
belki uzun zaman önceydi
yanmışlığım,incinmişliğim ardısıra akıp giden çatısız kışların altında soluk benizli,dağınık taşlı yolluk kıvamında çekiciliğini hep korumuş sınırsız gözyaşları arasında zamana meydan okuyan tarzım değil birisinin ardından doyasıya ağlamak hiç sevemedim zaten bir bardak sudan ötesini ıslatan bütün dereleri tek resimlerim kaldı çektirip,çektirip atamadığım çok istedim ama atabilmeyi bu kağıt parçalarını çabalarım yetersiz gün ışığı etkisiz kaldı ateş ise yakmam diye tutturdu,bu kağıt parçalarını bir kaç kutu kağıt parçasından ibaret yaşanılan onca neşeli zevkli dört başı mamur gündüz düşlerimiz nasıl olurda ikimiz birden güpegündüz düş görürüz uykularımız bölünmeden bir kara kedi tarafından kediler değil mi? zaten aşkımıza inat aramızı bozan kibrit çalan gönülsüzlüğümüze ardına saklandığımız şeffaf paravanı tırmalayıp uygunsuzluğumuzu ortaya döken,handikapımıza Baykal Kaanalp |
henüz çok erkenken
sıcaklığın,kokun,güzelliğin üzerime sinmişken yazayım dedim sana ilk mektubumu herhangi bir ateşle kavrulmadan şekiller belirginleşmeden neyi? nasıl? niçin? istediğimi istemediğimi bilmeden yazayım dedim belki senin bu satırları hiç okumayacak olman biraz içimi burkuyor ama olsun önemli olan benim yazmam,seni yazmam aslında seni yazabilir miyim? kalemim buna yeterli gücü bulabilir mi? hiç bilmiyorum ama en azından deneyip görmeliyim kalemimin gücünü sana olan,tutkumu yazabileceğimi görmeliyim Baykal Kaanalp |
bu gün çok mutluyum
sana yazabileceğimi görmekten dolayı sana yazmak istediğim o kadar çok şey var ki! hangisinden başlamalıyım öncelikle sen neyi okumak istersin? herhangi bir önceliğin var mıdır? önemsediğin değer verdiğin hayatında bunu sana sorarak öğrenmek zorundayım beni affet seni sana sormadan keşfedemediğim,o kadar sıkı bir kuyumcu olamadığım için affet ama inan ki o tatlı gülümseyişin gönül okşayışın iyi kalpli bir insan olduğunu bana hemen söylüyor tabii ki bence de öyle parmakların dokunmaktan korkar gibi sanki hiç incitmek istemez sevdiklerini sevmediklerini Baykal Kaanalp |
aynı şeyleri konuşurken
bile yeni bir sevda gibi dokuyuşun sözcükleri sana olan tutkuma ballı kaymak oluyor tadına hiç doyamıyorum ben tabii ki sadece ben alıştıra alıştıra artırışın bedensel özverini izin verişin yangınımın seninle sönmesine bir insan bu kadar dolu olur mu? sevgiyle gülen yüzüyle aşkın eğlenceli,tutkulu bir dalgasın üzerime üzerime kapaklanan ama ben içinde kaybolmaktan mutluyum sonsuz dalgaların erimekten,eritilmekten aynı sıcaklıkla aynı yüksek gerilimle isterse hiç azalmasın azalmasını isteyen mi? var zatı şahanelerine sonsuzluk pınarından bir tas,bir içimlik bir tadımlık,iksir bir vadi,hatta iki,üç dolusu,goncagül |
Mahzeni Temizlemeli Artık
Kapıyı açıp da Gözlerimin gördüklerine İnanmadığım o an Çalınmış bir düş idin Benim için,senin için Ha bire başım zonkluyor Binlerce gece kuşu Tepemde dolaşıp durdu Ayrıştıramadığım birkaç an Huzursuz geçirilmiş onca Suratsız saatten sonra Yanlış atıldığını biliyordum Kaldırımları çiğnerken Bazı adımlarımın Farkında olduğumu da Sanmıyorum,gizli de değildi Aşikar mı? oda ne? Pul pul dökülüyor Evin tavanı kendini Boya zanneden birkaç Çimdik yarası görüntüsü Fal taşı gibi açılmış O an insan bile Ölürde yeniden doğar Karamsarlığın kollarında Mutlu olur mu? hiç bilmem Bilmem gereken Çözümsüz oluşu Yıllarca gözümün önünü Boyayıp,allayıp pullayıp Kendimi kandırışım Gün gibi ortaya Çıkıverir karanlığın Ta ortasında damla sakızı Yapışkanlığında,acemice Götürdüğümüz kalıplar İnsanlık adına saklanmış Bir şarap mahzenini Andırıyor şimdi Şişeler kırık,ortalıkta İçecek bir şey yok Mahzeni temizlemeli artık Yoksa kokacak Gözümüzün önünde Baykal Kaanalp |
Maketçi Kız
sen benim ulaşılmazımdın ulaşmak isteyipde varamadığım gözlerinde ışığı hiç sönmeyen güneşimdin seni seyretmekten mutlu olurdum yaptığın işe verirdin kendini kaptırırdın gemilerin arasına yelkenleri tek tek dikerdin göğsüne ellerin bir usta keyfiyle nakış nakış işlerdi yelkenlilere pencerelerini,kapılarını sonra yelkenlerini nefesinle üflerdin sınırsız bir rüzgar gibi bir de cila sürmen maketlere tam bir pazar keyfimdi saatlerce başında bekler sonuca ulaşmanı isterdim gönlümce bittiğinde gel keyfim gel muhteşem bir hediye paketi büyük çocuklar için sen sanki maket ustsı olamk için doğmuşsun sevgilim hem keyif alıyorsun yaptığın işten hem keyif veriyorsun alana bir de bana bi tanem |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:32 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.