|
İtiraf Ediyorum
Tüm aşkların katili Tüm ayrılıkların faili Tüm ihanetlerin müsebbibi, Tüm çığlıkların sesi, Yağmurun ıslak nefesi, Rüzgarın okşayan eli, Köşebaşında bekleyen deli, Kaldırım taşlarındaki, Ayak sesleri... Yol ayrımlarının Meçhulü... Hayatın bitiş noktası, Umutsuzluk deryası, Kırık kalpler dünyası, Ağlatan ben, Söyleten ben, İnleten ben, Bekleten ben... Vurun başımı ne olur... Herşeyin sebebi ben... Tüm suçları Alıyorum üzerime, Ve itiraf ediyorum... Seni sevdimmm... Sonunu hiç düşünmeden. Eylül GÖKDEMİR Eylül Gökdemir |
İsyan Fırtınası
Ne sevda yangınlarıdır başımda esen... Ne gönül fırtınasıdır sesi duyulan... Bir deli rüzgardır kahreden gündüzlerimi... Bir vefasızlıktır solduran çiçeklerimi... Ne sevgiyi bilir gönüller, ne yargısız sevmeyi... Sevgiyi bilmeyen gönüllerdir soldurup geçen... *******imden yıldızlarımı çalıp, götüren... Gökkuşağı altında söylenen sevgi sözcükleri... Buluttan dökülen hasret gözyaşları yalanmış... Yalanmış sindirilemeyen, hazmedilemeyen sevdalar... Dudaktan kalbe inemeyen sevdalar varmış.. Ellerden dökülemeyen aşklar yaşarmış... İthamlar varmış, sevgiliyi hırpalayan... Bendeki beni göremeyen, bendeki beni duyamayan... Bendeki benin sessiz haykırışlarına... Kulaklarını kapatıp, kendi sesinden başkasını duymayan... Sevgililer varmış, sürekli yargılayıp, sorgulayan... Beni bana bile bırakmayan, bir gülücüğü bile... Koparıp dudaklarımdan, alıp götüren... Soğuk *******e salan yüreğimi, acımadan... Üşüyorum yine zemheri ayazında kaldı yüreciğim... Sevmesini bilmeyen gönülleredir bu dediklerim... Eylül Gökdemir |
İstanbul, Havada İsyan Kokusu
İstanbul'u dinliyorum, havada isyan kokusu Saçların geliyor önce aklıma, Sonra burnuma yosun kokusu, İstanbul'u dinliyorum gönlüm sancılı, kalbim yaralı. Senli akşamlardan geçip, dönüyorum köşeyi, Şuradaki balıkçı Veli dede değil mi? Salmış oltasını denize, sessiz sakin, sigarasını tüttürmekte, İstanbul'u dinliyorum, sen gibi akşamlarda. Karşıda Topkapı Sarayı, Has Bahçesi seninle dolmakta, Sen narin, nazlı bir gelin edasında, Güller arasında salınırken, Kız Kulesi ağlamaklı. Uzakta adalar görünüyor, göz kırpar gibi, Sensiz cehennem sanki, hangisi sen kadar güzel ki, Boğazın sularına dalıp gitmek vardı şimdi. Dolmabahçede şapkanı suya düşürdüğün gündü, Rüzgarla savaşının başladığı an İstanbul kadar güzel, İstanbul kadar gizemli, Düşlerimde seni dinliyorum, İstanbul'u *******i. Kabataş'tan geçiyorum, Galata Köprüsünde balık ekmek, Eminönünde güvercinlere saçıyorum benden kalan kırıntıları İstanbul bakışlı kadın, yüreğim sana yaralı. Sen kokuyor sahili, sen açıyor yıldızları, Fehti zor, fatihi tek, İstanbul *******imin sultanı. ...27.01.2007 Eylül Gökdemir |
İstanbul Bakışlı kadın
İstanbul bakışlı kadın, uzat ellerini yüreğinden tutayım... Takılıp kalayım kirpiklerinin öksesine, Garip kalmış, kimsesiz bir serçe gibi çırpınayım... Yavaşça uzat ellerini, kanatlarımdan avuçla... İzin verme ne olur, bu kentten sensiz uçmama. Uzat ellerini, aç yüreğini, dudaklarım kurudu inan, Tuz basmışcasına sızlıyor, kanıyorum, aççç... Öpeyim gözbebeklerinin ortasından, kana kana... Sevda bulutu gibi, hissediyorum dudaklarının kenarındaki, O pespembe buğuyu, gün düşerken ayaklarının altına. Alev alev yanarken bedenim huzursuzlukla, Buruşmuş çarşaflarda debelenip duruyorum anlasana. İstanbul bakışlarının hırçın dalgalarında vurgun yedim yine, Bu insafsız kentin, acımasız kabuslarının olduğu rüyalarda. Eylül Gökdemir |
İstanbul'a Yağmur Yağıyordu
Tüm yollar sevgiye çıkar derledi, inandım, Payıma düşen yalnızlık oldu, nedendir anlamadım Bir gözyaşı hazanıdır, sokaklara yağan, Her damlası meleklerle birlikte yere konan, İçimin hicranı mıdır bilmem sokağa yansıyan Gelmedin gözbebeğim, can yoldaşım gelmedin. Sensiz mi yağacaktı yağmur, İstanbul'a Sensiz mi düşecekti bahçeme cemre Hani ıslanacaktık birlikte, elele Islak öpücükler konduracaktın, sevgiyle Sen ölümüne ayrılığı seçtin, nedense Sevdamı katlettin, benimle birlikte. Eylül Gökdemir...22.02.2006 Eylül Gökdemir |
İspanyol Meyhanesinde Bir kadın Ağlar
İspanyol Meyhanesinde yalnız bir kadın var şimdi.. Gözleri yorgun, yüreği solgun bir menekşe misali... Elleri titriyor masanın üzerindeki kadehe dokunurken... Bir kaç damla yaş yuvarlanıyor kirpiklerinden kurtularak... İspanyol Meyhanesinde bir gece, sessiz kadeh çıtırtıları... Sessiz bir gece, hüzün bestelenir yorgun gönüllerde... Sevgiler ölür kalplerde, hasretler yazılır bilinmeyen sözlerle... Kalem ağlar, yürek yanar İspanyol Meyhanesinde... Bir haykırış yükselir kenar masalardan birinden, Yeter... Sağır olmuşcasına duymaz kulaklar, bakmaz gözler... Kahreden, yanık iç çekişler yankılanır duvarlarda... Bir zindandır sevdalar, İspanyol meyhanesinde... Tutsak gönüller gezer masaların arasında, hayalet misali... Bense seni yazarım olmayan satırlarla, seni söylerim... Dinlenmemiş, bestelenmemiş şarkılarla, kahır mektubuma... İspanyol Meyhanesinin izbe duvarlarında kaybolur... Katledilir tüm sevgiler, ölü sevdalar dolaşır dudak izlerinde... Şimdi bir kadın, başı önünde, eski bir masalı anlatır... Uçurum çiçeklerinin hikayesidir bu, uçurum sevdaların... Yavaşça kalkar ayağa, sallanır bir an aldığı yaralardan... Unutamıyorum işte, der unutamıyorum, kahretsin... İspanyol Meyhanesinden bir kadın çıkar, kaybolur... Eylül Gökdemir |
İsm-i Fail
Kanlı ayak izlerini topluyorum yerden Bir infazın arefesinde... Bu kadar yoğun muydu nefretin benden Boynumu koparıp, Kanatlarımı kırmış giderken, Ellerinde kan izlerim, Arkanı dönüp bir kez bile bakmadın İsm-i fail bir güle döndüm elinden... Eylül GÖKDEMİR...20.02.2007 Eylül Gökdemir |
İsimsiz Deli
Bir sigara yaktım gecenin karanlığında, Bir tana de sana, Dudaklarımın arasından, çıkarıp Uzattım parmaklarına... Her kibrit tanesinde yanan hayatımdı sanırsın, İçim yanıyordu kavrulurcasına... Şimdi sadece düşlerimdesin, Gemiler gelip geçiyor gözlerimden, Halatlar savruluyor, motorlar duruyor, Yolcular iniyor tek tek, Bir sen inmiyorsun merdivenlerden Eteklerini savurarak deniz gözlüm... Bak bugün kar yağdı İzmir'e... Yıllar nasıl da geçip gitti üzerimizden, Sen hala içimde yanan kor alev, Ben sensiz, köşebaşındaki isimsiz deli. Eylül Gökdemir |
İrfani
Hatırla bir tanem.... Hani yollara meydan okuyup, Saatlerce direksiyon salladığım, Kan çanağına dönmüş gözlerle, Kalp çarpıntıları içinde, Sana geldiğim o İzmir akşamlarını... Sen koca bebeğim çığlık çığlığa, Teleferikte çıkarken doruklara... İnciraltında balık ekmek, Bir de tavla oynardık seninle... Alsancakta bize kalkardı şarap kadehleri... Benim için şarkılar isterdin orkestradan... Elimizde oltalar, Konak'ta Bir denizkızı çıkardı, Benim kısmetime, Deniz Gözlü, sarı saçlı... Ah be bebeğim, ahhhh... Başın omzumda dinlerken Fuar'da konseri, Gözlerim dolup dolup taşardı... Dolu dolu yaşamıştık biz bu aşkı. Eylül Gökdemir Eylül Gökdemir |
İrfani'ye...(Dostum, arkadaşım)
Öylesine bir geceden çıkıp, Ellerime alıp yüreğimi, Sana gelmek isterdim Gözlerimi avize diye asmak tavanına, Kalp ağrılarımı zil niyetine kapına, Titreyen ellerim, rüzgar olsun camlarda Sana gelmek isterdim bu Şubat akşamında... Deli bir arzu sarmış gönül bahçemin çitlerini, Okyanus gözlerimden gelir geçer bir hayalet gemi, Özlemi sen, korkusu sen, yolcusu sen... Limanım nerede gelsem, yamacına demirlesem... Akşamdan sabaha, sabahtan akşama kaçıp sığınsa düşlerim, Avaz avaz, çığlık çığlığa sussa seslenişlerim... Can tene sığmaz oldu, hasretin derin, Ya gel tut ellerimden, ya da hayattan kayıp giderim, Eylül GÖKDEMİR...19.02.2007 Eylül Gökdemir |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:16 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.