www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   İsmail Aksoy (https://www.cakal.net/showthread.php?t=145334)

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İyilik Dinletisi

İşsiz kara karga
elleri ceplerinde zıplayıp duruyor
dibinde bir çakıl ocağının

Yaşlı köhne araba
tıngırdıyor iki paslı telle
uyumlu bir tınıyla.

Bir hakaretle havalanıyor karga
Ama köhne araba eğiliyor zorunda olmaksızın
uçurumun kenarına.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İyi ******* Şimdi

İyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru
hâlâ sarhoş beş duyun sendeyken.
Biliyorum
ayartmalara meyleder seni yolun.
(na na na nay na nay)
iyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru.

İyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru
ya da eğri büğrü - yeter ki sağsalim
Bak Ay’a - yarım
kırık bir yumurta kabuğu gibi
(na na na nay na nay)
iyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru

İyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru.
Kapıyı aralık tutan onlardır.
Büsbütün açık bırakırım kapımı
ve beklerim seni gece gündüz
(na na na nay na nay)
iyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru.

Şarkı söyledik,
ağladık, güldük.
Saatlerce diyecek yoktu keyfimize
Düşünecek bir şeyler oluyor
ufaldığında şimdi saatler.
(na na na nay na nay)
iyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru

İyi ******* şimdi,
ama gözden yitme şimdi.
kendimiz için yaşadık, kısa da olsa.
Paylaşmalı insan kalını da inceyi de.
Başla bakalım hele bir -
buraya sadece süs olsun diye gelmedik!
İyi ******* şimdi
ve eve git dosdoğru.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İşte Buradalar

Şimdi çağırmalıyım onları buradaymışlar gibi.
Kardeşler: bilin ki kavgamız
sürecektir yeryüzünde.

Sürecektir fabrikada, tarlada,
sokakta, güherçile madeninde.

Yeşil ve kızıl bakırın yarıklarında,
kömürde ve kömürün korkunç mezarında.
Kavgamız sürecektir her yerde,
ve ölümünüze tanık olan bu bayraklar,
kanlarınızla sulanmış bu bayraklar
sonsuzca çoğalacaklar yüreklerimizde
bir ilkbahar yaprağı gibi.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İşitiyor musun Güzün Ortasında

İşitiyor musun güzün ortasında
sarı patlamaları?

Hangi nedenden ötürü ya da nedensiz
ağlar sevincini yağmur?

Hangi kuşlar belirler sürünün
düzenini, uçarken?

Nasıl oluşturur arıkuşu
kendi parıltılı simetrisini?

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İsterdim ki Uzanalım Karaçam Korusunda

İsterdim ki uzanalım
Karaçam korusunda,
Gün ortasında
Sepserin gölgede.

Ne de hoş uzanmak orada,
Öpüşmek ne de şirin,
Bu koca çam ormanının
Yalıttığı yerde.

Daha tatlıdır öpüşün
Kaplarken alnımı
Saçının
Uysal bir heyecanı.

Çam korusuna
Gel benimle haydi
Gün ortasında gidelim
Şirin sevdiceğim.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İstemdışı

Sonra bir an sözcüklerle anlatılamaz bir hüzün geldi düğümledi gırtlağımı. O anda sesim soluğum kesildi. Gökyüzünde kanatları parıldayan kuşlara takıldı gözüm. Burnumu ve genzimi yakan yosun kokusunu bir an duyumsayamadım. Sonra yürüdüm kentin en büyük bulvarına doğru.

Şimdi ne zaman anımsasam seni bir yosun kokusudur yakan genzimi ve burnumu.

Biliyor musun? Ne zaman içinde adının ilk hecesi geçen bir sözcük yazmaya kalksam, istemdışı adını yazıyorum hep.

İsmail Aksoy

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İnsanlar ve Adalar

Okyanus insanları uyandı, övdü
adalar etrafındaki suyu, bir yeşil taştan öbürüne:
dokuma yapan bakireler geçti
birlikte örülmüş ateşin ve yağmurun
taçlar ve dümbelekler getirdiği çemberden.
O Malenezya ayı
sert bir mercandı, kükürt ağırı çiçekler
yükseldi okyanustan, toprağın kızları
titredi dalgalar gibi
palmiyelerin düğün rüzgârında
ve zıpkınlar daldı ete
avlarken köpüğün hayatını.

Beşik sallayan kanolar o ıssız günde,
çiçek tozuyla iğnelenen adalardan
gecesel Amerika’nın metalik yığınına doğru:
sonsuz küçük adsız yıldızlar, gizli
kaynaklar gibi rayihalı, tıka basa
doldurulmuş tüyle ve mercanlarla,
okyanussu gözler keşfetti o yüksek
kara bakır kıyıyı, o dik
kulesini karın, ve balçığın insanları
gördü nemli bayrakların dans edişini
ve atmosferin hızlı oğulları
denizin uzak yalnızlığından,
o zaman geldi yitik portakal çiçeğinin dalları, o zaman
geldi okyanus manolyasının rüzgârı, o mavi izlerin
şirinliği kalçalara doğru,
metalsiz adaların öpüşü,
fırlatılmış saf bal,
çınlıyor gökyüzünün çarşafları gibi.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İnsanlar Belirir

Orada filizlendi Araukanya'lı reisler.
Bu kara rutubetten,
volkanların çanağındaki
bu mayalı yağmurdan
yükseldi majestik at-göğüsleri,
ışıklı söğüt bitkisi,
yabansı taşın dişleri,
gerekli direklerin ayakları,
suyun buz-soğuğu birliği.

Arauco soğuk bir dölyatağıydı,
yaralardan yaratılmış, hırpalanmış
gözden düşmelerce, döllenmiş
keskin dikenler arasında,
sonsuz kar'ın altında çirkinleşmiş,
korunmuş yılanlarla.

İşte böyle sürdü toprağı insan.

Yükseldi bir kale gibi.
Saldırılmış kandan doğdu.
Küçük kırmızı bir puma gibi
fırladı havaya sık tüyleri
ve sert taştan gözleri
parıldadı toprağın maddelerinden
amansız ışık hâlesi gibi,
av süresince tutuşturucu.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İnsanlar

Balçıktan bir fincan gibiydi
bu mineralsi akraba, atmosferden ve
taşlardan yaratılmış insan,
ezgi dolu, çömlek kadar temiz.
Ay tanrısı yoğurdu Karaib'leri,
kutsal oksijeni seçip aldı,
ezdi çiçekleri ve kökleri.
Adaların insanı
dokudu kükürt ekşisi titreksinek yığınının
dallarını ve kavissi çiçeklerini
ve denizin triton-tırnağı üfledi onu
köpüklü dalgaların sahilinde.

Tarahumara çalısı keskin dikenlere gizledi kendini
ve sonu olmayan Kuzeybatı'da
kan ve çakmaktaşının ateşinden yaratıldı O,
doğarken evren yeniden
Tarasco'nun balçığından:
müşfik ülkelerin efsaneleri,
kösnül çamur ve sevda ateşi yemişlerin
eylemlerine tanrıların ya da çanakların yankılanan
duvarlarına dönüştüğü yerden nemli bereketlilik.

Melez sülünler gibi
aşağıya doğru kaydı rahipler
Azteklerin merdivenlerinden.
üçgen basamaklar
yükseltti cübbelerinin sayısız
şimşek parıltısını.
Ve majestik piramit
taş ve taş alabildiğine, ölüm savaşı ve onur,
korudu güç dolu binasında
bir badem gibi
kurban edilmiş bir beyni.

İniltiye benzer bir gökgürültüsüyle
damladı kan
kutsal merdivenler boyunca.
Gene de halk-yığınları
dokudu lifleri, nöbet tuttu
hasadın geleceği için,
kıvrık tüyün parıltısı
kolladı türkuvazı,
ve fırlatılmış dokumalarda
hayat verdiler dünya ışığına.

Mayalar, sizler devirmiştiniz
bilimin ağacını.
Mısır biriktiren soyun işareti
yükseltmişti ölümün ve hesaplamanın
yapılarından,
ve derin göletlere
attınız altın bakireleri
ve incelediniz filizlerin sürekliliğini.

Chichen, büyüdü mırıltın
yabanıl ormanın alacakaranlığında.
Senin sarı kalende
oluşturdu emek
peteğin simetrisini,
ve düşünmenin gücü tehdit etti
temellerin kurban kanını,
düşürdü göğü karanlığa,
yön verdi hekimliğe,
yazdı taşların üzerine-

Güney altın bir şaşırtıydı.
Macchu Picchu'nun yüksek yalnızlıkları
gökyüzü kapısında
şarkı ve zeytinyağıyla doluydu,
insanlar bozmuştu büyük kuşların
yücelerdeki meskenlerini,
ve dağdorukları arasındaki yeni ülkede
dokundu çiftçi tohuma
kardan yaralanmış parmaklarıyla.

Cuzco ışıdı gözetleme kulelerinin
ve mısır ambarlarının ve
bu solgun bulut yığınının tahtı gibi,
dünyanın en dalgın çiçeğiydi
onun açık ellerinde titreyen
kralsı ametitin taçları.
Taraçalarda filizlendi
dorukların mısırı,
ve volkanik patikalar boyunca
dolaştı faytonlar ve tanrılar.
Tarım doldurdu
mutfakların hükümdarlığını mis kokuyla
ve yayıldı çatıların üstüne
mısırın güneş-harmanisi.

(Endamlı ırk, sıradağlarının kızı,
kulenin ve firuzenin akrabası,
acıların geldiği yer denize
ulaşmadan önce
sar gözlerimi.)

Bu mavi ıssızlık bir mağaraydı,
ve ağacın ve karanlığın esrarında
şarkı söyledi guarani-yerlisi
öğleden sonraları havaya yükselen duman gibi,
yapraklardaki su gibi,
aşık olunan günkü yağmur gibi,
nehirler boyunca dalgın gibi.

En uzakta, adı olmayan Amerika'da
uzanıyor Araukanya başdöndürücü
sular arasında, gezegenin toplanmış
kömürüyle saklamış kendini.
Bak, yalnız kalmış kuvvetli Güney'e,
görülmez duman doruklarında.
Yalnızca kar-tarlaları görülür,
ve inatçı ördek-ladinlerinden geriye fırlatılmış
Güneybatı-fırtınası.
Boşuna arama bu yeşil vahşetin altında
çömlekçi işliklerinin türküsünü.

Her şey suyun ve rüzgârın sessizliği.

Ama yapraklar arasında iz sürüyor savaşçı.
Bir çığlık karaçamlar arasında.
Karın dorukları arasında
bir çift jaguar gözü.

Bak, savaşçının rahat bıraktığı mızraklara.
Dinle havadaki seğirtmeyi
ki delik deşik edilmiş oklardan.

Göğüskafesine ve bacaklara bak
ve ayışığında parıldayan siyah saçlara.

Savaşçıların yokluğuna bak.

Kimse yok. Diuca-kuşu ötüyor
berrak gecede su gibi.

Siyah uçuşunda çember çiziyor kondor.

Kimse yok. Duyuyor musun? Puma'nın
adımları bunlar rüzgârdaki ve yapraklardaki.

Kimse yok. Dinle. Dinle ağacı,
kulak ver Araukanya ağacına.

Kimse yok. Bak taşlara.

Bak Araukanya taşlarına.

Kimse yok, yalnızca ağaçlar.

Araukanya, yalnızca taşlar.

GooD aNd EvıL 05-10-2009 01:43 PM

İnsan Ve Toprak Birleşir

Araukanya, dalgalanan meşe dalı,
ey acımasız memleket, esmer sevgili,
sen yalnızlığın yağmur yüklü ülkesi:
sadece mineral boğazdın sen,
kömürden eller, yumrukların
alışmış kayaları parçalamaya;
Anayurt, sen katılığın barışıydın,
ve omuzların isyandı senin,
çiy'den görünüş, yatıştırılamaz rüzgâr.

Benim Araukanya'lı atalarım taşımadı
ışıklı tüyden miğferleri,
gelinlik bitkilerde soluklanmadılar,
altın'ı eğirmediler papaz için,
taş ve ağaçtı onlar,
fırtınanın kırbaçladığı kayalık uçurumun kökleri,
mızrağa benzeyen yapraklardı onlar,
savaşçı metalden yapılmış kafalar.
Atalar, nerdeyse irkilmediniz
dörtnal seslerinden, ve dağların şakaklarına
henüz varmamıştı
Araukanya şimşeği.
Taştan gölgeye dönüştü atalar,

Ormanla birlikte kaynaştı, doğanın
karanlığıyla birlikte, buzun şimşeği oldular,
toprak ve akdikenden bir katılık oldular,
ve böylelikle beklediler yılmaz
yalnızlığın dibinde:
kızıl bir ağaçtı biri gözlemede,
başka biri dinledi sağır bir metal gibi,
bir başkası bir rüzgâr çarpmasıydı ve delip geçen sesti,
patikanın renklerine sahipti başka biri.

Anayurt, kardan gemi,
dayanıklı yaprak,
orda doğdun işte, senin insanın
topraktan bayrağını istediğinde,
toprak ve hava ve taş ve yağmur,
yaprak, kök, koku ve uluma
sardığında oğulu kundağa bir poncho gibi,
sevdi ve korudu onu.
İşte böyle doğdu ortak anayurt:
kavgadan önceki birlik.


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:33 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.