![]() |
Gittiğin gün beni de bitirdin,
Bu aşkın içinde. Cehennem ateşine attın ikimizi de, Tek bir lafın ikimizi de yok etti. Son nefesimizi verdik, Bu sevda sonun da. Bitiyorum aldığım her nefeste, Ölüyorum gelmediğin her günde, Sabret diyorum sevdama içimden, Gönül bu söz geçiremiyorum kalbime. |
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı Görmezler ufuklarda, şafak söktügü anı... Gördükleri rü'ya ezeli bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka. Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez... Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi... Zenginler o cennette fakirlerle müsavi; Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler. Bir ruh, o derin bahçede bir defa |
Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı Bakıp kapatıyorlar Geceye giriyor türküler ve ince şeyler "Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz Sisin dere ağızlarından sokulup akşamları Fındıklarımızı basıyor Neyleriz kararan tomurcukları Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz |
Karanlık bastı mı gelirsin
Pencerem dibinde durursun Oyuncaklar kabartma harfler gibi Elle tutulur garipliğin Elişi kağıtlardan çicekler yaparsın Yeni şekiller görülmedik renkler ışıklar yaparsın Dünya güzelse daha güzel olur Bir şarkı sıcak yayılır ansızın Uzanır ellerin gözlerimi örter Bütün düzenim bozulur Karanlık bastımı seninle gelir Nasıl döner durur ortalarda Çağrışımlardan kopmuş bir sürü Tedirgin kuşlar gibi kelime Elinde aynaların binbir yanlısı Ne yandan baksan ö |
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak Anlasan Elimi uzatsam tutamasam Olanca sevgimi yalnızlığımı Düşünsem hayır düşünmesem Senin hiç haberin olmasa Senin hiç haberin olmaz ki Başlar biter kendi kendine o türkü Yağmur yağar akasyalar ıslanır Bulutlar uçuşur geceleyin Ben yağmura deli buluta deli Bir büyük oyun yaşamak dediğin Beni ya sevmeli ya öldürmeli Yitirmeli büyük yolların birinde ne var |
Kurşun gibi atıldım yalnızlığa,
Mevsimlerin gündönümü ne zaman? Özlemlerim sürgün benden uzağa Düş sancısı yüreğimde ısırgan! Tara saçlarını gün nefes alsın Açılsın saksıda üzgün menekşe Bütün hikâyeler yarıda kalsın Asıver renkleri mavi güneşe. Çamaşır ipinde bir yalın çığlık Ömrümüzün vitrinidir balkonlar Çift sesli fayanslar çıplak ve ılık Özgeçmişin kitabesidir onlar. Düşmez aynalara o alev-imaj Ses dönüp dolaşır sesini bulur Buruşur, katlanır ve ölür kumaş İnsan desenle |
Şiir elif, şiir lâm
Şiir yorumsuz kelâm Şiir ölümün aynası Şiir bir gül kanaması Şiir bir ilkyaz sürgünü Şiir düşlerin yorgunu Şiir seherde kırağı Şiir ırağın ırağı Şiir masal ikindisi Şiir hükmün efendisi Şiir bir efkâr tütünü Şiir sihirin bütünü Şiir buzdağında cemre Şiir âşık Yunus Emre Şiir karınca ordusu Şiir bir efsunlu su Şiir sevdanın tetiği Şiir hüzün estetiği Şiir erilmez Kaf Dağı Şiir sufîler otağı Şiir soylu bir pazar Şiir: o safâ-nazar Şii |
Namluya sürülmüş bir deli-fişek
Geçtik eylüllerin gökkuşağından Erotik düşlere serilen döşek Ergen umutların çılgın çağından! Bildik, tekerlekler nice dönermiş Acılardan servet üreten mantık Sinagog önünde bir yığın ermiş, Dolu-dizgin aşka gelip tıkandık. Gün/doğdu sirkinin güz kampanyası Herşeyin ucuza gittiği pazar Çenginin elinde bir yılantası, Çağdaş âyinlerde döngü ve nazar. Bekleşiriz, yedi-uyurlar gibi Ne gün rüzgâr eser, dağılır bulut? El-pençe eğilip ‘buyur |
Suskun menekşeleri kar tozlağı bürümüş
Sıcak bakışlarında ısınmak istiyorum Eski sevda gülleri kitaplarda kurumuş Bu yıkık saatlerde hüzün en ince-yorum. Gönlümün gündeminde bir ümit arifesi Mazinin izlerini öfkemle sileceğim Zaman, aldanışların kuşu ölmüş kafesi Kuşku günlüklerinde tutuklu geleceğim! Zincirini toplayıp sefer eyledi gemim Bu buruk yolculuğa benimle çıkar mısın? Belki son baharını seninle yaşar evim Kapımı çalan mevsim: güneş misin, kar mısın? |
Şehir sahrasında süreğen sıcak
Kanatır sabrımı keskin bir bıçak Ne bilir melâli, süfli-uygarlık Bu bir gönül işi, ince duyarlık Arşı saran çığlık, sûr’u andırır Bir damla, deryayı dalgalandırır Kurşunlanmış gibi sancılanır cân Bu bir iç kırılış, bu bir iç buhran Herşey, su üstüne yazılan yazı Hüzün ruhumuzun gizli niyazı Âteş ırmağıdır nefsin yunağı Boşalır ansızın his sağanağı Yakar düşünceni âfet bir edâ Gelir hayâline girer süveyda Ekin neden özler bunca yağmuru |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:40 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.