![]() |
Ben alışılmamış bir insanım biliyorum
Bir karanlıktır ben de pırıl pırıl zamanlar Mağrur kalbim her yerde asi ve yalnız Neyleyim umduğum gibi çıkmadı insanlar. Herkes bir şey aldı götürdü benden Dağıttım kaç yıl sevgilerimi cömertcesine Gözlerim bir vefa arar, arar da bulamaz Nicedir hasret kulaklarım bir dost sesine Bilirim, çoğu gün hüzünlüdür bakışlarım İçimde biri ağlar güldüğüm zaman bile Gömerken kalbime bütün arzularımı Yanarım yaşanmamış anıların özlemiyle Sevdiğim mahzun şar |
Dün geçtiniz buradan
Dün, kanat kanat, Ufka gittiniz kuşlar. Gittiniz yâ, Ardınıza düştü Zümrüt gözlerin deldiği efsunlu düşler. Çünkü dün bu köyde, Hasretî vardı. Bunu siz ettiniz, siz ona, kuşlar Bir taşa yakardı, sevgiyi sordu Şiirler yazdığı kalemi kırdı. Aklına üşüştü hayâller, düşler Dizleri mecalsiz, Çetin, yokuşlar İçini, Tanımsız bir sevda yaktı. Yol, kilim desenli, Büyülü nakışlar döşeli, yolda, Aklında, Bir puslu bakış vardı... Bunu siz ettiniz, siz ona, kuş |
Ben nice İstanbullular gördüm sana gelinceye kadar
Kirli paçavralara benzerdi insanları Dostluktan, vefadan yoksun. Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun. Yüzümde dolaşan birer iğrenç böcekti gözleri Bir tutsam Yapışır kalırdı ellerime en çirkin yerleri Evlerinde bulduğum yalnızlık Sokaklarında bulduğum upuzun bir kahırdı. Günler boyunca Bir başka karanlık gelirdi Karanlığın biri kaybolunca Güneşler doğardı görmezdim. |
istanbul rüzgar rüzgar sevdiğim
kah bir lodos, denizlerden esen ılık mı ılık kah ustura gibi deli bir poyraz bırak saçlarını rüzgarlarına istanbulun bu şehirde aşksız ve rüzgarsız yaşanmaz istanbul bulut bulut sevdiğim kimi beyaz mı beyaz ince, tül gibi kimi katran misali kara bulutları da insanlarına benzer istanbulun inanma sevdiğim, inanma bulutlara istanbul yağmur yağmur sevdiğim kah ince ince kah bardaktan boşanırcasına hele bir yağmur yağmaya görsün ölürcesine yaşanır b |
Bu geldiğim nasıl mekân:
Haz aradım bulamadım Yanan çoktu, gönül yakan Köz aradım bulamadım Aynamda görülen zatta Bir yürek var ki; mezatta Huzûra çıkacak hattâ Yüz aradım bulamadım Ne bir arzu; ruhta çakan Ne bir kavil; sana akan Senin nazarınla bakan Göz aradım bulamadım Ana, baba, bacı, kardeş, Dosttan geçtim, eş, arkadaş, Şu başı koyacak yoldaş Diz aradım bulamadım Yalnız sende; 'Mim'inden tut Kelime, harf, hece yahut, Varlığımın özüne zıt Söz aradım bulamadım |
bir deli feyz aldı diyordu
bütün diktatörleri yeryüzünün bir başkası gökten zembille inmişti ve bir peygamberdi anlaşılmamış biri durmadan koşuyordu üstünde bir don bir gömlek ve bir başkası ölmek diyordu kurtuluş ölmek o genç bir adamdı sakalları uzamış saçları kirli gözleri cam gibi parlıyordu bir noktaya bakıyor sessizce ağlıyordu beni görünce belli belirsiz bir gülümseme geçti yüzünden dedi ki sivaslıyım 27 yaşındayım adım bekir sonra durdu ve bağırdı uzun uzun hüsamettin |
Bir kekeme bilirim; dolaşır garip garip
Bu şehrin daracık sokaklarında Kelimeler zincire vurulmuş gibidir Dudaklarında Ne ismini söyliyebilir doğru dürüst Ne sevdiğine ilanı-aşk edebilir. Sormayın neden yalnız yaşadığını Kusurunu bilir O güzelim şiirleri hep içinden okur Bu dert de çekilmez doğrusu Güzel söylenilmiş cümlelerle doludur Bütün uykusu Günahsız harfler onun nazarında Birer siyah heyula gibidir Ay ışığında sevgiliye söylenen sözler Rüya gibidir |
Bir rüya görür gibi
Seninle bulutlara uçtuğumda Bir ateş yakar beni Sevginle tutuştuğumu sanırdım Yağmur olur damla damla Öperdim öperdim dudaklarından Bir nehir gibi çağlar Akardım akardım damarlarından Değer mi hiç değer mi hiç Değer mi değer mi söyle Bir rüya ömür boyu Sürer mi sürer mi böyle Değer mi hiç değer mi hiç Değer canım değer elbet Değer birtanem Aşkı için herşeye Ne hayal ne de gerçek Engel mi kanatlanmadan uçmaya Değer canım değer birtanem |
Kaf Dağı'ndan mı, bilmem, o ses nereden gelir,
Ben, gerçekleri uyur, hep o sesi yaşardım Balkonlardan aşırır ufacık kalbimi sır, Bildik pencerelerden, meçhûle taşınırdım Güneş, çirkin doğardı saf çocuklar üstüne: Yakan top, saklanmaca, seksek neye yarardı? Anlatacaksa bana bu büyülü dâveti, Birkaç ihtiyar yıldız, bir büyükanne vardı ... Bir büyükanne yoktu: 'Ses'e gitti dediler Götürdükleri yerde taşlar dikili bahçe: Ammâ sesten eser yok, mırnav mırnav kediler, Kapısında bir demir |
İstersen mutlu oluruz seninle
Evimiz ve çocuklarımız olur Yemek pişirirsin kendi elinle Kalplerimizde esenlik ve huzur İstersen mutlu oluruz seninle Birbirimiz için yaratılmışız Ruhlarımız düşüncelerimiz bir Bizim gibi olur çocuklarımız Ben şair, sen baştan ayağa şiir Birbirimiz için yaratılmışız Ayrılık olmaz fikirlerimizde Kahkahamız ta uzaklardan duyulur Mutluluk parıldar gözlerimizde Rüyalarımız bile aynı olur Ayrılık olmaz fikirlerimizde Ne hayaller kurarız uzun uzun Üzüntül |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:29 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.