![]() |
Oluler geciyor tarla kusundan,
gagasindan, kanatlarindan, tarlasindan. Dusunuyor tarla kusu: o"lu"m acaba bir tohum muydu? Dalgalara tukursen bire bin verir deniz, bu kan neleri cogaltacak? |
Seninle benim yani ikimizin aşkı;
Sonu olmayan, Yaşandıkça yeni sayfaların ekleneceği, Üçüncü bir kişinin konu olmadığı Hiçbir zaman da olamayacağı Doyumsuz bir roman gibi. Kim okumak istemez ki Böylesine temiz bir romanı… |
Gökyüzünde bulutlar öfkeli,
Elektrik telleri bugün de gergin Kırlangıçlar yuva yapma telaşında İşçiler yol yapıp yol bozuyor Anlayacağın bu şehirde; Her şey anlattığım gibi Ya sizin şehirde… Yağmur yine zamansız yakaladı şehri Bütün sokaklar,caddeler sel altında İnsanlar şaşkın bakışlarla olanları izlemekte, Trafik az da olsa yine yoğun Güneş birazdan batacak. Anlayacağın bu şehirde; Her şey anlattığım gibi Ya sizin şehirde… |
Hikayedir aslı bu ya !
Aslan ile boğa , bir arada... Dokunmadan sabuna suya , Gezinmiş konuşmuşlar o sırada. Ormanda ne var yok , Anlatmış durmuş aslan ! Boğa da eşi inekten ,köyden bahsetmiş Zaman iyice ilerlemiş... Aslanı sıkıntı basmış. "Yeter bu günlük gezmemiz !" "Eşim şimdi beni arar durur ," "Kızdırırsam başıma pençeyi vurur..." "Artık gitmem lazım " demiş. Boğa emin bir şekilde kendinden ; "Bugün d |
Köye her gidişimizde,
"Kuzularım" diye severdin bizi ! Düşe kalka yürürken, Kırık dökük konuşurken... Nasıl izlerdin yürekten, Ne çok severdin bizi, Dede... Daha Güneş doğmadan , Bizler uyurken... Uzaktaki dağlar eteğinden , Eşeğinle getirdiğin suyu... Bilmediğimizden, Döke saça doldurup içerken, Almazdın elimizden ! Dede... Kalaylı büyük tasla , Taşanaca doldururduk testiden... Dökülen yetmezmiş gibi , Ne kaldıysa tasın dibi , Yerler |
Sene 1915 den 1918 'e,
Koskoca üç sene... Fransız'ı , Avusturalya'lı ve İngiliz'i , Çanakkale'de kuşattılar bizi.. Savaştık, yıllarca yattık siperlerde Yüzbinlerce vatan evladı serildi, Şehit düştü o yerlerde ! Sonuçta dediler ki ; "Çanakkale Geçilmez ! " Şüphesiz , aslanlar gibi savaştık... Çakallar dağıldı geçti gitti.. Hatta büyük bir ders aldılar ! Sandık ki bu iş burada bitti... Çok değil , sene 1919 da Aynı çakallar geri geldile |
Ben ,
Kuzular meleşerek , Çiçekler rengarenk açarak , Pehlivanlar güreşerek.. Bahar gibi gelen , Baharı özledim ! Sen, Yanan bir kamyon lastiğinin başında , Bir elin ateşte , Bir elin kaldırım taşında , Aklını kaybetmişçesine.. Sanki bir halt etmişçesine , Neyi özledin ?!... Ben, Kelebeklerin uçuştuğu , Yavruların düşe kalka koşuştuğu, Suların çağlayarak çoştuğu .. Baharı özledim ! Senin, Ruhunda varsa kırıp döküp yağmalamak , Yürek y |
Mavinin masmavisi bile ,
Her yönüyle girmiş içice... Ne güzel de sıralanmış , İnsan baktıkça anlıyor iyice... Seni gökyüzü ! Yükseklerde sıcaklığın kaybolur , Rengarenk maviliğin gider... Eksi ikiyüzyetmişi desem aybolur ! Kapkara bir zindan olursun, iyiliğin gider... Senin gökyüzü ! Felek felek diye sitemler ettik sana , Çok lekeler sürdük hatırana ! O güzel bağrına duman yolladık, Delik deşik eyledik bakmadık yarana, Senin gökyüzü ! Bize ya |
Kızılırmak kızıllanır gelir doğudan ,
Delicesine , sanki delirmişcesine... Timur gelir atlarıyla filleriyle , Düşman toprağına girercesine... Kızılırmak sel olur basar bahçeyi, Bir sürü emek zayi olur bozar her şeyi ! Timur gelir yakar yıkar her türlü eseri , Yıldırım Hanı alır , gider gerisingeri... Sivas'ım Sivas'ım garip Sivas'ım , Neden böyle herkes sana hasım ?... Soğuklar bastırır gelmeden kasım, Yüreğin sıcak bağrın donar Sivas'ım ! |
Hasret çağlayan bir mihrap .
Bu sızzlıyan benliğimde Yalın ve sade Görülmeyen karmaşa Zamana bıraksak ta geri dönüşü olmayan Bir esaret bedenim Çağlar boyu değişmeyen bir anlamsa hasret İçimde kanıyacak hasretin... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:47 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.