![]() |
Tohum ve Yaşam
onur duyduğum delice bir sevdanın özlem dolu gözbebeklerinde ışıldayan yakamozlardı gözlediğim geldiler... alabildiğine kıvandım / dünyalar benim sandım... keskin dilli ozan, kurt soylu kaan heybetiyle yanı başımda duran yiğitlerdi özlediğim geldiler sevinçlerle donandım... gündüz ve gecenin yoklukta nicenin bilinmez bilmecenin kaybolurken içinde / bir kadir gecesinde avuçlarımda bulduğum karanfil kokulu şefkatlerdi içinde kaybolduğum... hey gidi kıvamına kurban olduğum hal vardır halden içre bal vardır baldan içre solumda soldan içre yanar gönül har ile kurbandır kuldan içre hoş geldiniz... hoş geldiniz dostlarım suretiyiz Tanrı’ nın; akıl akıldan içre... tohum kardeşlendi bugün toprağa sımsıkı tutundu kök sevdasıyla tanıştı özgürlüğün vuslata tebessüm etti mavi gök geldiler yemyeşil ümitlerle yaşamı muştulayıp... şimdi başak tutacaklar saf tutun ey köslere has vurulsun şenlensin bezgin yürekler tutuşsun ocaklar gayrı toy düğün kurulsun! .. |
Vasiyet
ölüp gidersem eğer ağlamayın ardımdan bir tek karanfil yeter gelsin bir avuç toprak mahzun Kafkas yurdumdan ölüp gidersem eğer ezgilerimden seçin çığırın birer birer tutun ellerinizden inadına birleşin! .. ölüp gidersem eğer toplansın baksılarım birlikte ünlesinler altun su kıyısında kansın berrak sularım ölüp gidersem eğer bir dileğim daha var gitsin de yâre haber örsün kara buduna asaletten bir duvar ölüp gidersem eğer ardından kurultayın pırlanta iki değer taşıyacak ülkümü ülkeme muştulayın ölüp gidersem eğer sevmedim gösterişi bulunmayacak bir yer ve isimsiz bir lâhit bir tek yazı: er kişi! .. |
Vuslat
ne efsunkâr ki bakışın; yâd eller sıla gelir kaybeder kendini gönül, sazsız; fasıl/a gelir... göl yeşili gözler birden ıslanır sicim gibi ardından çil çil umutlar sarkar, asıla gelir... hangi mecnun böyle zulme dayanır da aşk ile eğninde türkuaz libas, yürür; usûle gelir... dudaklarından dökülür dûalar şerha şerha bir çift kömür göz, vecd ile aşka vesile gelir... gurbetten, sızılar yüklü eser de efil efil vuslatın serin rüzgârı yâre pusula gelir... o kadar uzaktasın ki kalmasın ister gönül bırakır da suretini; döner, asıl/a gelir... |
Ya Sabır ve Nasihat
ahlâkı beşikte düşürmüş amma eşikte arıyor bir garip adem... mümkünmüş alemde böyle dilemma sabrım sükût eder, susar iradem... düşünür seslice sırıtkan surat dillenir kulaklar: kirlendik, susun! nesebi ademden kalmış küsurat pusar bir köşeye, sanma ki masun... hangi yöne baksam yazgım sızlanır yüklenmiş üstüne, hayat işte bu! .. arsızlar keyifle Tanrı’ sızlanır şeytandır tapılan en büyük tabu... ey inanç bendesi suret-i Hakk’ ın eşref-i mahlûkat, insan denen sen... âhı yerde kalmaz yenilen hakkın titre, dön kendine o insan sensen! .. |
Zamana Sîtem / 2
içimde titreyen bir serçe yürek telvesin göl yeşil gözde kondurur ruhuma göz kırpar gülümseyerek inceden inceye söz dokundurur bir çift benektir ki bakışı angın vurduğu yürekten yükselir yangın közlenmiş sevdayı şavkılayan gün telveyi maşuka az dokundurur sulanır telveler sızar inceden bir sızı yayılır en derinceden ‘benim bahtsızlığım sen’ der, inceden sırılsıklam olur, naz dokundurur zaman artık benden kopmuş ve ırak adeta uçuyor, bilmez dur durak şu bahtsız ömrümü yıl yıl yutarak sevdamın bahtına göz dokundurur... |
Zürâfanın Zaviyesinden Karıncalara Tepeden Bir Nazar
dostluk çok güzel bir şey / dostlara selâm olsun / üstlerden neler çektim / astlara selâm olsun... kim bırakıp gidiyor sahi? .. oysa, inanç kimliğimizdir yazık! .. yağmadan gürlemek dahi vazgeçemediğimiz geçimliğimizdir(!) şahit mi? .. 'O' her yerde... bilmez mi hiç ilâhî yaşadığımız mekân bir su içimliğimizdir? ! . ne hallere düştüm bir harf yüzünden oysa derdim neydi, hiç düşündün mü? kahrolası anlık şöhret uğruna “a” harfine vurup, yer deşindin mi? derler ki bir beyit ayıp örter mi? bir kelâm edersek şair dürter mi? bir çift de lâf etsek acep kerter mi? gevşetsem mi biraz, har kaşındın mı? çok söze gerek yok, her şey apaçık… gevelemek yasak; sen de yap açık gayret biraz daha; çık ayyuka çık sıcakta donmayı bir kış andın mı? zirvedeki hava biraz sert imiş karıncalar yerde başa dert imiş zürâfâyı gördüm, hemen verdim iş açtı göğü amma dar kuşandın mı? Ahmet Turan Altunsu |
Abaküs
ey sen düztaban, idrakten bakire! .. altun bir su damlasında zehir mi aradın? kızıl dudaklarındaki kurak izler ve kalbine yapışmış bir dolu kire ne yazsam, ayaklarıma dolanır adın! .. sözcükler mi tutsağın, yoksa sen mi sözcüklere? .. dostluğun aşk-ı memnusu yengi sende, desem; aşk-ı memnu yengi nere, Aşkın Nur Yengi nere... hesap mı vereceğim Aşkın Nur Yengi' lere? .. imdi yeni bir şey var: kuyruklaradır sözüm... hani oynardık bir zamanlar 'uzun eşek' oyunu; işte burada çözüm! birdir bir der, bir bir öperim(!) bu kuyruk soyunu! ! ! derler ki 'o şiirin katli vaciptir! ..' /aman efendim, sakın atlamayın; /adamımızın ahlâkı pek de necîptir(!) Türkçe' m bir ay: kırpıp kırpıp yıldız yapar mıyım hiç? ambargo mu? .. vay! ! ! argo mu? .. hay hay! .. hiç yaptığımı gördünüz mü şiirimi ***? .. ey sen düztaban, iz' andan bakire ve ey sen zavallı halayık: benzer bir yanımız mı var hakir/e? .. biz, ezelden ebede şiirin meftunuyuz... dönün, aynadaki çirkin suretinize bir bakın, sonra insanca dalın soylu bir tefekküre... ........ hasılı, sıkılmış canımız az / biraz, sürç-ü lîsan eyledikse affola canlarım... bir söyledik... bilirim, bir az... birdir bir... derken, birden bire çalar çanlarım! var ya! işte o zaman bunları kimse kurtaramaz! |
Abrek Günlüğü’ nden Bir Yaprak
dün, alın yazımdı belki toynaklarındaki kan, atlarımın… terkisindeki umutlarım ülkülerime açılır; haz alırım. taşırım şimdi soylu Adıgeliğimi üzerinde kanatlarımın... bir kartal sessizliğinde bulutların içerisinden süzülürüm. Elbruz dağlarımın zirvesinde konaklarım bir seher vakti; halâ özgür Kafkasya’ yı kucaklayamadıysam, ona üzülürüm! öz yurdumda tarumar edilmiş tarihimdir içimdeki yangın bir özlem kasırgasıyla kıvrım kıvrım ucalara yükselen… yılkılarındaki kutsanmış, “pegasus” taylar kadar angın kabardinlerimle beklerim ki ne zaman gelecek son büyük selen! .. ey sen gözlerini bir akbaba edasıyla halkıma diken soysuz: halkım ki suret-i hak’ tır ve ne acıdır ki vatanından mağdur, kuş uçmaz kervan geçmez dağlarıma sığınırken haysız hanaysız; sen, en kıymetli hazinelerimizle mücehhez insanlığımızı sağ dur! unutma! muhacir kimliğiyle iliştirilmiş tehciredir ilencim; gök girsin / kızıl çıksın hey olamazsam sahibi öz yurdumun! .. hala taşıyor Seteney’ den miras yüreğimi, abrek bilincim. beklemesindeyim gerilmiş bir yay gibi Dudayev’ in hayallerindeki boz/kurdumun! .. |
Abuk Sabuk Bir Umut
hala umurumda olduğunu mu sanıyorsun? bina yıkık, çorap sökük, astar yırtık... yahu, diyorum sana yarınım salkım saçak! .. bulutlar kapkara, bulutlar alçak: yağmur yağdı yağacak... sense henüz daha kaçıncı uykudan uyanıyorsun! .. ah, birazcık kafanı yorsan? ! . dönüşü yok bu yolun artık… sen hala ......söktüğün umutların ............yeşereceğine inanıyorsan, ve mevsimsiz eseceğine inanıyorsan imbatların vallahi aldanıyorsun! |
Acelem Var
Akşamı dört gözle bekledim bugün, Vakit geçmek bilmez, heyecan yoğun! Gönlümde kördüğüm olmuş hislerim; Öyle bir cümbüş ki sanki toy düğün! Gönlümde kördüğüm olmuş hislerim, Gerçekleşecek mi acep düşlerim? Pür telâş içinde adımlar, titrek! Kafesinden pır pır uçar kuşlarım! Vakit geçmek bilmez, heyecan yoğun, Esamesi de yok bir dirhem yağın, Öldüm, bittim… zaman; geçiver gitsin: Bunca birlikteyiz, yok mu kıyağın(?) Acele giderken, ecelin sesi Gelir kulağıma; kim dinler sesi? Dağınık yatağım aklıma yansır, Bir de sevgilinin sıcak nefesi! .. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:33 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.