![]() |
Dönen yapraklar
Dönen yapraklar inecekler elbet yere.. Düşer gibi değil güneşi doğurur gibi güne.. Ve küstürecekler karanlığı o sessiz isyanlarıyla Bilmiyorlar ki... karanlık değil güneşi yıldıran Asıl ta kendisi karanlığın güneşten doğan boşluğu batıran. Özkan Özdoğan |
Duvar
Yıkılıyor gözlerimin önünden içimde kaybolan duvarlar. İlk güneş yaprağı suların içinden çavarak geliyor, ufukta açılıyor ve başka bir gün, tüm yeni doğanlar gibi ağlayarak başlıyor ilk nefesine. Saklanan ne varsa görünmeyen yerlerde, yağıyor üzerime günahından arınıp. Omuzlarımda birikiyor her arta kalan damla, boyumu aşıp sözümüz kesiştiğinde bir kere daha ıslanıyorum geçmişim ve bugünümle... Özkan Özdoğan |
Duygu
yaprak titremezken, sabahın altısındaki soğuğu andıran sesiyle hem düşümü böldü, hem kendi düşlerine sövdü. gülmekle ağlamanın yasak olduğu ülkede, yaşattığı umuttu pencere önlerinde yetişen sevgiler. unuttu görünmeyen parmaklıkları şarkıları özgürlüğü söyledi.. gözlerini güneşe çevirdi, bulutları hiç görmedi.. Özkan Özdoğan |
Düş
Gemiler vardı denizde, tek başına, sonsuza akar gibi yakılmış fenerleriyle. Eskiden olsa, gemilerin götürdüğü uzaklar girerdi düşüme. Şimdi tek düşüme, sana ait gece.. Özkan Özdoğan |
Ekinoks
Dönen dünya değil de başım bir hoşlukta salınıyor sanki. Ay,burnumun ucuyla dans ediyor, ayaklarımı gıdıklıyor cüce yıldızlar. Tutanayım diyorum, nefesimi tutuyorum şaşkınlıktan.. Bunca hay-ı huy içinde, yine de yüzüm gözüm gülümseme! Nereye baksam oraya koşuyor, dans ettikçe ay zaman içimde gidip gidip geliyor. En uzun güne, en uzun aylar sahip çıkıyor; en güzelinden yıldızların bir güzel kadın elime uzanıyor... Dönen başım değil de dünya bir loşluğa bürünüyor sanki. Bulutlar rüzgarla bir oluyor, içime yağıyor hüzünsüz yağmurlar. Özkan Özdoğan |
Ellerin
yağmura bak, tıpkı ellerin.. ellerin de yağar böyle, yüzümü ıslatır; ve toprak kokar, onca yıllık tazeliğiyle.. böyle şımarır ellerin de; böyle alımlıdır, sonra ellerin de özlenir yağmur da, ve ikisi de hasretle beklenir. ama hepsinden öte, yani benim gözümde; yağmur da güzel bir kadındır, tek başına ellerin de.. Özkan Özdoğan |
Erika
Yele vuruyor saçların.. Gözümü alıyor ve aydın bir ışık gibi denizden yansıyor sanki adın. Bin asırlık bir ulu çınar, Elea`lı müzisyenler gibi vakur... Ah Erika, benim ebedsiz savaşımım.. Sana adandı geleceğe küskün zamanlarım! Özkan Özdoğan |
Evreka
senin, titreyen sözlerin vardı önce. ağlamaklı,derdini anlatmakla.. titreyen ellerime uzanan ellerin oldu sonra, ellerin, bir sağanak gibi yağan. çok zamandır yerine koyamadığım, Galata`da, saçların vardı, yine titrek bir rüzgar. sonbahara düşmüş bir yaprak gibi, sevdayı düşürdün içime sıcağında üşümekli.. Özkan Özdoğan |
Fırtına
Senle biz, dağı taşı yıkacak kadar huysuz bir fırtına yüküyle, beraber büyüyoruz. Ne ağaç kalıyor yakmadık, ne korkutmadık balıkçı.. Gözüm gözünü görmüyor bazen yağmurdan, sesinin yerine de ardıardına gökgürültüsü.. Bekliyoruz sonra güneş açsa da, kurusa açılmış yaralarımız. Halbuki deniz yeterdi canımı yakmaya, her bir sözün yerine gümüşî tuzuyla. Özkan Özdoğan |
Fundam`a
Gerçekte özgürlük, ne aydınlık, açık havada, ne de başını alıp gitmekte, ya da uzakta. İki dudağının arasında aslında içini sızlatan zincirlerin. Şarkı söyleyebiliyor musun; sesinin yankısıyla havalanıyor mu sazlıklardan kuşlar? Seviyorsun ya, söyledin mi sevdiğine içinden geçenleri alçaltmadan sesini ve sevgiyi? Sensin o zaman şu geçen bulut, gemideki yelken, rüzgarın uğultusundaki o kırmızı renk.. Sensin o uzak ülke, düşlerindeki yalnız uyuyanların.. Özkan Özdoğan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:46 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.