![]() |
Bir Kalem Yeter
Özgürlük kelimelerde saklı Ateş suda,dalga denizde Güneş karanlıkta saklı Yağmur bulutta Buğday toprakta saklı Öğrenci kitapta Hayat,yaşamda saklı Ruh bedende İnsanlık ruh da Sevda hep kalbimde saklı Bir kağıt,bir kalem yeter bana |
Bir Kere
Bir kere aynalara küsmeye gör Ne kadar çabalasan kafi değildir Zaman güzelliğini alır götürür Bir kere solmaya başlamaya gör Ne güneşin olur,ne suyun kalır Çekilir el etek tüm çehrenden Ver yansın eder gözlerin aynada Bir kere solmaya başlamaya gör Aynalarla başlar ilk hesaplaşmalar Sokup elini çıkarmak istersin suretini Ne var ki ayna kırılır vermez sureti Bir kere solmaya başlamaya gör Çekilirsin kabuğuna,dünyan daralır Zindan eylersin kendine üç beş günü Tüm vücudunda bilinmez ağrılar Bir kere solmaya başlamaya gör Şimdi; Küsmeden aynalara yaşama zamanıdır Esirgeme gözünü maviye iyi bak Denize,buluta,semaya,akan bir ırmağa Güneşi çek vücuduna,kollarınla sar “Bir kere solmaya başlamaya gör” |
Bir Şiir
Bir şiire bulaştım ki.. Nefes alamıyorum Gözlerimle boş duvara Hayalini çiziyorum Saçlarına yıldız ekiyorum Bir şiire bulaştım Boş duvara Harf ekiyorum. |
Bitti Eylül
Geçti gitti eylül sessizce Ne sarı yaprak kaldı Ne yeşil bir ağaç Sen gönlümden gidince Yaz da bitti,bahar da Bastırdı kış ansızca Gönlüm şimdi hüzünde Sevmiştim seni gizlice |
Boş Ekran
Boş ekran Yağmur yağıyordu gün batımında Rüzgar dersen Ne tarafa eseceğini bilmiyordu Antenleri ters dönmüştü Kalbimin ekranının Ve hep seni gösteriyordu Hep sen görünüyordun ekranda Düzeltmek için anteni Çıktım dama yağmurda Döndüm,ekran boştu Elektrikçiler şalterleri indirmişlerdi Sarmıştı onları yıldırım korkusu |
Böyle Gidişle
Düşmesen de gece Düşle,hayalle Unuturum seni Belki zamanla Bir türkü tutturmuş Dans ediyorum Yıldızlarla Gönlüm deniz Gönlüm yayla Sevişirim gece ay’ la Sabah aynaya Düşen usla Dalar giderim Mavi ufuklara Ne seni isterim Ne senden vazgeçerim Böyle gidişle |
Bu Şehri
Ve maviydi hayallerim Kızıla boyalı İçinde bu şehrin Çok severdim bu şehri Sevişme sonrası Orgazm sigarası gibi Her sabah uyanışımda Açmaya çalışan çiçek gibi ****** gülüşleri vardı Köşe başı pazarlığından artan Ki her günün sonu Midemi delice ağrıtan Ah bu şehir yok mu Beni uykusuz bırakan |
Bugün Pazar izin verdim kendime
Bugün pazar izin verdim kendime Bıraktım işi gücü tatil eyledim Dolaşacağım Ereğli'yi şöyle bir Tanyeriyle beraber çıkacağım Göztepe' ye Güneşin doğuşunu seyredeceğim Usul usul doğarken,Uyuyan Güzelden Geçeceğim Doruk Tepesi'ne Haykıracağım Bağlık Tepesi'ne Bugün pazar izin verdim kendime Çeştepe'den seyri alem yapacağım Yelkenlerini fora açmış teknelere Erdemir'e yük boşaltan büyük gemilerin Yol alışlarını Karadeniz deryalarına Bakıyorum gözlerimin yeşiliyle Karıştırıyorum Karadeniz in mavisine Yeşillik bulaştırdım maviye Gözlerim de izinli nede olsa bugün Bugün Pazar izin verdim kendime Şiir yazacağım,resim çizer gibi Kaleni fethedip,Karadeniz Ereğli sana İneceğim sahil yoluna Bir tur atıp boydan boya Sahildeki börekçilerden börek alıp Çınar altında ince belli bardaktan Demli bir çay içeceğim Birde sigara yakarım çayın yanında Bugün Pazar izin verdim kendime Cehennem Ağzı'ndan şöyle bir bakıp Ölüler Vadisi'nden geçeceğim Uzun Mehmet in kara elması bulduğu Kestaneci Köyü'ne yol vereceğim kendime Güzel köylü kızlarından Bir avuç Osmanlı çileği alacağım Çileğin,çeliğin dostluğu sembolü olmuş Sevgi,dostluk barış kenti Karadeniz Ereğli Bugün pazar izin verdim kendime İnip tekrar sahil yoluna Çıktım teras kafeye oturdum Elimde bir fincan kahve Gözlerim tümden yolcu Karadenize Vakit tamam,zaman su misali aktı Bir elimde kağıt,bir elimde kalem Karadeniz Ereğli bu akşamüstü Şiir oldu aktı kızıl gün batımında Bugün pazar izin verdim kendime |
Bulutlar
Hüzünlendi yine ah garip gönlüm Bulutlar ağladı,yoksun diye sen Odamda sessizlik,masamda resmin Yalnızlığım benim kor *******im Bulutlar yine benim tek sırdaşım Onlarda ağlamasa,ben neylerim |
Bunun Adı Ekmek Kavgası
Bunun adı ekmek kavgası Bilemediler ki başka bir işi Görmediler ki bir gün,gün yüzü Bunun adı ekmek kavgası İndiler metrelerce yerin altına Ekmeğini çıkardılar yeryüzüne Vurdular kazmayı kayaların beline Bunun adı ekmek kavgası Ellerine aldıkları sefer tası Köyünden getirmiş iki domatesi Karanlıkta açmışlar çilingir sofrası Bunun adı ekmek kavgası Yerin altında bir şehir kazdılar Yıkılmasın diye kütükler sardılar Bir çatırdı duyduklarında kaçıştılar Bunun adı ekmek kavgası Dizlerinin üstünde kazma salladılar Çıkmasın bir kıvılcım istediler Metan gazına lanet okudular Bunun adı ekmek kavgası Sürme çekmiş gözleriyle dışarı çıktılar Sarmış her taraflarını çamurlar, karalar Güzel havada güneşe bile bakamadılar Bunun adı ekmek kavgası Bir dilim katık helva aldılar Onu da çocuklarıyla paylaştılar Madenciler hep böyle yaptılar Bunun adı ekmek kavgası Başlarına yeryüzü göçtü Bir çok arkadaşları şehit oldu Çocukları,eşleri yetim kaldı Bunun adı ekmek kavgası Bizler ısınırken sıcak sobanın yanında Onlar yol aldı,çizmeleriyle çamurlu yollarda Kazma,kürek ellerinde gecenin karanlığında Bunun adı ekmek kavgası |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:45 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.