![]() |
Beş Benzemez
1. Sinek Vale Hüznile sevda geçiyor Ömrümün kıyılarından Resimsiz düşlerimi bölerek Yelkovan saplı baltalarla Asılı kalıyor Tüm ceninler Tüm döllenmemiş Meşru rahimlere 2. Kupa Papaz İnme iniyor *******i bu şehre Kedileri fare yemiyor Yürekleri Katransı zehirler kaplıyor Gece olunca Ötesiz metalı rüyalar Dürtüyor Rahattan şişmiş kıçlarımızı Koymayıp almak mahareti Esnetiyor Kalplaşan zihnimizi Gece, bu şehirde her zaman Fahişelik yapıyor Giriyor koynumuza Fasılasız kasılmalarıyla İki bacak arasından 3.Karo As Biz Piç çocuklarıyız Kente uzaklardan gelen Mahmur yolcuların Tutulup zehirsiz ama tuzlu Saçlarımızdan Atılacağımız yakındır Okyanusa nazır Bir sarı sahilden Maviliklere Kapatmaz piçliğimizi Batıklar balıklar Öyle aşina Ve serin yerlerimizde Saklıyoruz ölümü Eyersiz atlara Binersek eğer Korkmayın gelen biziz Elimizde piçliğin Şanlı sancağı 4.Maça Kız Gece şehre Lapa lapa melek yağıyor Çıkartıyor üzerinden dünya Eski, kirli esvaplarını Beyaz, temiz ve settar Bir maske giydiriyor Betondan günahlarımızın Gri suratlarına 5.Kupa Kız Deniz aşırı kalabalık Denizaşırı gelen Yolcularından dolayı Islak, ılık ve kafiyesiz Bir geceye giriliyor. Haziranda Bahardan boşalmış Döller gibi yaz Sıcak yavşaklığını Öneriyor bize sadece Gevşe ve rahatla Gevşe ve rahatla Gevşe Sıkılmış yumruklar Can sıkıyor her zaman Bizse ölebilirdik belki Cendereden Esirgeyen koruyan Direnmenin adıyla Başlamasak Her soğan ekmeğe Kendi kendimize Sıkabildiğimiz tek şeyimiz Canımızdan başka Göndere bayrak gibi Asılı yumruklarımız Hasılı yumruklarımız! .. Aralık 2003 Şükrü Özmen |
Beş Dörtlük (Gitti)
Dağınık çileyim aşk tezgahında Doku ilmek ilmek ör beni sevdam Sızlarım kanarım ol çarmıhında Derdin ne hallere kor beni sevdam Divâne gezerim alemi hergün Derdin dertlerime çare mi hergün Delirttim çıldırttım kalemi hergün Lügâti ağlattım gör beni sevdam Elimden gelmiyor sana darılmak Rengimi soldurur gamla karılmak Tek dileğim vasl'ın ile durulmak Aşkından caydırmak zor beni sevdam Ehline veririm aşkın hasını Ki silip parlatsın kalbin pasını Alsın gam kederi hüznün yasını Elinde yüreğim yor beni sevdam Hasret boş çıkardı gözyaşlarımı Vuslata bağlattım telaşlarımı Erit nâr-ı aşkla kalp taşlarımı Eyle ateşinle kor beni sevdam 3 Mart 2007 Şükrü Özmen |
Beş...
BİR/ gitti, gelirmi bilinmez İKİ/lenen yollara doğru ÜÇ/gen şiirler peşinde koşan şair DÖRT/lükten başka birşey bulmaz BEŞ/ para etmez zekanın küpünde 5 Aralık 2006 Şükrü Özmen |
Beyaz Giyen Periler
Göklerden yerlere İnen melek gölgesi Zamanın tandırında pişirir aklı Kalemler çaresiz şiir zavallı Bacalardan tüten çamur sevdası Oyuyor safderûn bir aymazlıkla Kendirlerle sarılı garip ovayı Kediler sarılar taşlarla kaplı Garâbet konağı şu civar başı Sarıya beyaz giydiren efsun Beyazda sarıyı yıkayan şehir Aşka yol veriyor yakamozsuzluk Geceye ay katıyor hülyalı dalış Bacalardan perilerin geliyor oluşu Çıldırtsa da şairin eksik mısralarını Yetmiyor anlatmaya yetişemiyor Kendini serçelere neden sunar Güneşin sabah mahmurluğu Bir ardıçkuşu neden küflenir Serinliğin iksirsiz zaafiyetinde Neden boşalır kalbe Seller gibi bir hüzün Niye ki akla düşen fir'âk ateşi |
eyaz Ülke
Eskidi kuşların o son şarkılarıda Gönlüme hicran sunan Bir sevgili gibiydi Geçti gitti sonbahar Ülkem şimdi bembeyaz. Şükrü Özmen |
Bırak Yansın
Usül erkan görmeden dağdan şehre inenin İnce hesap bilmeden riyazete girenin Cesedi adam bilip ona kıymet verenin Yuh olsun ervahına bırak yansın mahşerde İnsana insan gerek bunu böyle bilmeyen Rüyasız mahluklara gece gündüz sövmeyen Nefsini adam edip ardından sürümeyen Yuh olsun ervahına bırak yansın mahşerde Şükrü Özmen |
Bir Kente Marşlarla Girmek
Ey külahı ters giydirilmiş Gençliğim Ruhunu çalıyor İşte şu anda Tarifsiz tafralarıyla Zaman Eyvah ki vah o halde Güvertelerdeki sandıksız yolcular Atılmalı denize İksirsiz dualarıyla birlikte Ya Rab! Sonumuzu hayreyle... Eskiyor elimde Fizan’a kadar Taşıyacağımı sandığım Gittikçe ağırlaşan Hazine sandığım Ağırlaşıyor gece Üstüme çökerken Le le yar Li li yar Bir türkü koşup Derinliklere Ya Rab! Aklımızı hıfzeyle... La’l oluyor işte idrakim Aynalar aynalar Her bir yerimde Açılıyor kapattıkça Bakmaya kıyışamadığım Kirli yerlerim Ya Rab! Ayb’ımızı setreyle... Deminsiz,sonralar Dünlü, dinsizler Dinli, dünsüzler Yanlı, yönsüzler Canlı, kansızlar Kanlı, cansızlar Yetim, öksüzler Bekliyor mu hala Geçit resminde Tebessümlerimizle Geçeceğimiz zannıyla Gönlü arsızlar, Ömrü yarsızlar, Kadim hırsızlar Bekliyor mu? Ey külahı ters giydirilmiş Gençliğim Ruhunu çalıyor Kuduz yarasalar İşte şu anda Marşlarla giriyorsan Eğer bir kente Öyle gir ki Çıkışın Depremlerle olsun Ya Rab! Gönlümüzü göl eyle... Şubat 2004 Şükrü Özmen |
Bir Yanlışın Götürdüğü Dört Doğru
birinci doğru... gece örtmeye kâdir mi balçık hüzne bulanık esrarlı cinayetimi kadınlar umurum değil yalnızlık telaşım değil günün canı akşamın cehennemine... ikinci doğru... sanrılarını şiirleyen kalp yoksunu şair güleç yüzünü aya çeviren çirkin yüzün çirkefi vakitleri karartan müsekkin gece sayılı zamanlardan kaçma girişimi ruhumun hangi şarkıyla açıklanabilir şimdi karanlığın şahitlik ettiği bu cinayet üçüncü doğru... zafer çığlıklarıyla üstüme gelen ordu gel de göstereyim sana dünyanın örekesini mağmadan başlayıp atmosferden çıkarayım lök kalbinin dumanını neye yarar sabahın teskinsiz bir irkilmeyle gelişi artık dördüncü doğru... şeytana günah listesi sunacak kadar kibirliyim deminden dumanından efkarından öteyim aşkın gizemi öfkeye yendirdim kasten esini yosuna buladım bilerek sesimi karartan cenklerden çıkıp sözünün cehenneminde yanmaya geldim yanlış... bulmacalar beynimde sessiz sular gibi durgun zindanımın anahtarı şairin cebinde tövbeler ediyorum büyük tövbeler aşkın cehenneminden korkuma istiğfar kabul etmez bir tanrıya düşmüşüm yaktı... 26 Mayıs 2007 Şükrü Özmen |
Bitmezse Güz Biter Gözlerim
Yalnız ay ışığı aydınlatabilir Tenimde tutuşan ezgileri Över durur hüznümü Ay’lığından kalma Eski alışkanlıkla Oysa benim Yürüyüşler tertipleyen Bayraklar sallayıp Marşlar haykıran Bir keskinliğim var Yitik,gömülü olsa da Diri tutar rüyalara karşı Gözlerimin perdelerini Benim lal ama cıvıltılı bir kalbim, Su gibi durgun bir hüznüm, Dünyayı tanımaktan yorgun, Şiirim var. Kelimelerimin takati kesilse de Celladın harmanisinde İçimde beslediğim bir sövgü var Benim şarkım, Benim atımlarım, Savaşım, Aşkım, Coşkum, Soğan-ekmek gibi direnişim, Göndere bayraklar çeken, Sıkılmış yumruklarım, Haziran’sız Eylül’üm Terazisiz dengem var… Ay ay’lığından kalma bir alışkanlıkla Pudralıyor yüzümün çopurluklarını Esrarlı bir cinayet mahalli süsü veriyor Gözlerimin akına Tüm dünya orda vurulmuş Tebeşirle hattı çizilmiş gibi Kusursuz bir cinayet işlenmiş Saçlarımda Katil,maktul,suçlu,suç Eğilip girer Bir mabedin kapısından Yemliyor zaman ay ışığıyla Tufan sonrasını andıran Hatıratımı Tarihçemde küçük suçlar Kırbamda şerbet dolu Benim çünkü Lal ama cıvıltılı bir kalbim Su gibi durgun bir hüznüm var Bitmezse güz Biter gözlerim Yaprakların Sarı salınışlarına Ağlamaktan... 20 Kasım 2006 Şükrü Özmen |
Boş Bakışlar Günahkârı
Kesik parmağımdan akan bir damla kanda Yıkıyorum cesaretin beyaz saltanatını Korkuya kaptırdığım aşkın sızısını geçirmese de Öfkenin sükûtunu aceleyle duymaya çalışmam Dindirmese de akçıl kuşlarımın çığlığını Dilini yarama bandıran vampir Şeklini bozuyor acılarımın Yanyana dizilmiş geçmiş şarkılar Islatıyor ritmimin rengarenk dokusunu Emsin istiyorum kılcallarıma kadar İçime yeni sözler yumurtlayan kurbağa Dünyayı bir ışık saltanatı zannetmeme değsin Gülüşüyle resmimi ışıldatan ferahlık Kara kirli bir kimyaya deney olamıyorsam Bir ağaç resmi olayım bari Ağacı hiç görmemiş Kör bir ressamın tuvalinde İşte İş gücüm düşer diye sildiğim rengimin Kağıtta bıraktığı ısrarcı leke Çekip uzatıyor kulaklarımı Midasın kuyusuna kadar Yerle bir oluyor Yaz günlerinden kalan unutulmuşluğum Beni boş bakışların vebali diye yazacaklar Dünyanın günah defterine Çırpınışlarım sevaba sayılmayacak Sol yanı çökük bir kambur olarak Çook çok geç gireceğim cennete Galiba.... 23 Şubat 2007 Şükrü Özmen |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:36 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.