www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Eskiler (Arşiv) (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=188)
-   -   Bedri Rahmi Eyuboglu (https://www.cakal.net/showthread.php?t=82322)

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:49 PM

PUL PUL

yedi tepeye kurulmuş
pul pul
gümüş gümüş balıkları
pul pul
ışıktan sudan örülmüş
canım İstanbul

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:50 PM

SEVGİ ÜSTÜNE



Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.

Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:50 PM

SEVİNSİN

Aldık nasibimizi hüzünden
İşte geldik gidiyoruz sevinsin
Halbuki ne güzel başlamıştı hikaye
Şerbet gibi bir gök üstümüzde.
Ve bütün lezzetleriyle toprak
Gözümüzde nur, dizimizde takat
On parmağımızda on hüner vardı
Biz onun sevgili kulları.
Dünyasını abad eyledik
Bir can verdi bize bin alır
Gideriz gözümüz arkada kalır
Sevinsin.
Açın kapıları açın
Gidin haber verin meleklere
Can çekişip durmasın beyhude yere
Elbet bir tutam ot biter üstümüzde
Mezara göre ayağını uzatır ölülerimiz.

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:50 PM

SOYUN PİLOĞLU PİLOĞLU

gayri dağarcıkta balımız kalmadı
tükendi tadımız tuzumuz
uçup gitmiyor sözümüz
utan Piloğlu Piloğlu

ışıkları söndürmeğe başladılar
sepethavası bu
düğün dağılıyor dernek tamam
davran Piloğlu Piloğlu

meydan geniş yüreğin dar
daha bir atımlık barutun var
şöyle Yaradana sığın
patlat Piloğlu Piloğlu

Allah büyük sandal küçük
ahrete götürmektense
üstünde başında ne varsa
ağır ağır tatlı tatlı
soyun Piloğlu Piloğlu

böyle kurulmuş bu düzen
böyle oynanır bu oyun
şöyle elalem önünde
soyun Piloğlu Piloğlu

ama edebinle soyun
önce şapkanı çıkar sonra donunu
kimsecikler kestirmesin sonunu
meraktan çatlasınlar biraz
kimi kocayemişi çıkacak sansın
kimi çitlenbik kimi muz
umurunda mı kimsenin
aynı çamurdan yoğrulduğumuz
kimi kurt sansın seni kimi kuzu
soyunurken herkes unutsun
topyekun insan olduğumuzu
oyunun püf noktası bu
oyun olmasına oyun
Soyun Piloğlu Piloğlu

edebinle soyunabilmen için
çok iyi giyinmen şart
yüzlerce kıyafet üstüste
yüzlerce kişilik kat kat
seyirci hazretlerini oyalamak lazım
üstünde hakim cübbesi mesela
altında mülazim
daha sonra ahçı önlüğü
sonra deli gömleği
şoför kondüktör falan filan
kulak kirişte
yürek kirişte
bu böyle işte
tempoyu kaçırmadan
ağır ağır tatlı tatlı
Soyun Piloğlu Piloğlu

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:51 PM

SİTEM...



Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.

Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Yar yar
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:51 PM

TAZE TAZE

Dondurma kutusu üstünde
Üç kırmızı çiçek
Canımın içi kadar sıcak
Dilediğim kadar kırmızı
Özlediğim kadar gerçek.
Dondurma kutusu üstünde yaz gelmiş meğer
Neler getirdi kim bilir neler
Neler götürecek.

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:52 PM

TELGRAFIN TELLERİNİ

telgrafın tellerini arşınlamalı
yar üstüne yar seveni kurşunlamalı
tam beş defa
kurşuna dizildi Mernuş
ya kurşunu sıkan YAR değildi
ya kurşun kurşun değildi
ya Mernuş Mernuş değildi.

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:52 PM

TÜRKÜLER DOLUSU

Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.

Yerliyim yerli olmasına
İlmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım.
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
İçerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter
Eğri büğrü, kör topal kabulüm
Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım
Şairim
Şiirin gerçeğini köy türkülerimizde bulmuşum
Türkülerle yunmuş yıkanmış dilim
Onlarla ağlamış, onlarla gülmüşüm.

Hey hey, yine de hey hey
Salınsın türküler bir uçtan bir uca
Evelallah hepsinde varım
Onlar kadar sahici
Onlar kadar gerçek
İnsancasına, erkekçesine
"Bana bir bardak su" dercesine
Bir türkü söylemeden gidersem yanarım.

Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana südü gibi candan
Ana südü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.
Ah bu türküler,
Köy türküleri
Dilimizin tuzu biberi
Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara Yemen'i
Öleni, kalanı, gidip gelmeyeni...
Ben türkülerden aldım haberi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Mis gibi insan kokar, mis gibi toprak
Hilesiz hurdasız, çırılçıplak
Dişisi dişi, erkeği erkek
Kaşı kaş, gözü göz, yarası yara
Biçağı bıçak.
Ah bu türküler, köy türküleri
Karanlık kuyularda açılmış çiçekler gibi
Kiminin reyhasından geçilmez
Kimi zehir, kimi zemberek gibi.

Ah bu türküler, köy türküleri
Olgun bir karpuz gibi yarılır içim
Kan damlar ucundan, mürekkep değil
İşte söz, işte ses, işte biçim:
"Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar"
İliklerine kadar işlemiş sızı
Artık iflah olmaz kavak ağacı
Bu türkünün yüreğinde sancı var.

Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli, ne yazanı
Altlarında imza yok ama
İçlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen...

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:52 PM

YALNIZLIK

yalnızlığın kadarsın
yalnızlığın mis kokmalı
yalnızlık dediğin büyük bir zindan
dünyanın en kalabalık zindanı
dinden imandan çıkarır
ama öyle bir adam eder ki insanı

GooD aNd EvıL 08-19-2007 01:53 PM

YARADANA MEKTUPLAR 1

Yıldızların, çivilediğin yerdeler,
Bulutların, eksik olmasınlar,
Hep ayni minval üzere, senden gelip sana giderler.

Güneşin böler günlerimizi
Bir portakal gibi ortasından ikiye
Yarısını kulların yer, yarısını *******.

Denizlerin senin elinle doldurduğun kasede çalkalanmaktadırlar
Ne bir damla srtmış, ne bir damla eksilmişlerdir.

Dağların bizim ayağımıza çok bol geldi;
Onları bir defa bile giyen olmadı.
Daha dün elinden çıkmış gibi hepsi yepyeni
Şimdilik eskiyen bir şey varsa ömrümüzdür!

Sorup duruyoruz:
Niçin nüfus küütklerinde her gün yeni bir isim,
Kitaplarda yeni bir kahraman?
Biz ölen ağaçları yontup
Gemilerimize direk yapıyoruz
Bizim canlarımızı alan acep onlarla ne yapar?

Saksılarda hep aynı karanfiller açıyor Tanrım.
Niçin, biz bir defa doğuyoruz?


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:10 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.