![]() |
İstanbul - Ankara arasını 3 saatte alan hızlı tren sonunda gerçekleşmiş. İşadamının biri de Ankara'ya gidecek bir toplantı için. Yetişebilmek için atlamış hızlı trene. Fakat yolda Ankaradaki toplantı için hazırladığı evrakları İstanbulda unuttuğunu farkediyor. Kondüktöre gidiyor ve derdini anlatıp mutlaka inmesi gerektiğini söylüyor. Binbir yalvarmadan sonra Kondüktör adama trenin hızlı tren olduğunu hiçbir yerde durmadığını ama Arifiye'de biraz yavaşladığını söylüyor. Ve diyor ki :
- Yalnız trenden atlar atlamaz hızla trenin gidiş yönünde koşman lazım yoksa parçalanırsın. Adamcağız çaresiz "Tamam" diyor. Arifiye'ye geldiklerinde de atlıyor başlıyor koşmaya. Bizim Temel'le Dursun da en arka vagonda seyahat ediyormuş. Camdan bir bakmış adamcağızın biri son hız koşuyor. "Vah adamcağıza. Yazık, herhalde treni kaçırdı yetişmeye çalışıyor" diyor ve adamı tuttuğu gibi tekrar vagona çekiyor |
Temel sporcu, 100 metre engelli koşuda yarışıyor. İlla ki birinci olacağım deyip doping yapmış. Fakat yarışmada sonuncu gelmiş. Neden böyle olduğunu sorduklarında da :
- Doping yaptığımı anlamasunlar diye sonuncu celdum ula... |
Temel turistleri Karadenizin dağlarında gezdiriyor. Turistin biri:
-Bizim orda dağa "Hans" diye bağırırsan dağdan on sefer "Hans... Hans ... Hans..." gelir. Temel: -O da birşey mi, bak şimdi. "Temeeeeeelllll..." Dağdan ses geliyor: - Hangisi... hangisi... hangisi.... hangisi... |
Polise bir ihbar gelir. Temel ile Dursun kaza yapmıştır.
Polis olay yerine geldiğinde görür ki, arabalar sapa sağlam, Temel ile Dursun'un agzı burnu dağılmış. Polis sorar: -Anlat Temel. Olay nasıl oldu? -Komserum. Hava sisli olduğundan kafami pencereden çikarmiş öyle gideydum. Meğersem Tursun da karşidan öyle geleyirmuş. |
Garson Temel'i, lokantanın müşterilerinden biri, yanına çağırıp, azarladı:
-Bana getirdiğin tavuğun bir bacağı diğerinden daha kısa. Bu ne rezalet? Temel, öfkeyle cevap verdi: -Ben sana o tavuğu dans edesin diye değil, yiyesin diye getirdim |
Temel, Cemal ve diğer Karadenizliler açık denizde küçük bir tekne ile fırtınaya tutulmuşlardı. Yanlarında büyük bir gemi geçmekteydi.
Temel: -Uyy, kurtarun pizuuu... imdattt!... diye haykırıyordu. Geminin güvertesinden birisi de yanıt veriyordu: -Biz adam almıyoruz, biz adam almıyoruz. Bunu duyan Temel: -Uyy, haçan piz lazuz laz, alun pizu. |
Yüzme bilmeyen bir turist denize düşmüştü. Suda çırpınırken can havliyle bağırıyordu.
-Help! Help! Yoldan geçen Temel onu gördü. Kızgın bir şekilde bağırdı: -Ula ingilizce ögreneceğine, yüzme ögrenseydin ya!.. |
Karadenizli atlet öğünüyordu:
-Ben 100 metreyi tam 8 saniyede kosayurum. -Ciddi misin, dedi arkadaşı. Bu bir dünya rekorudur. Nasil yapiyorsun bunu? Bizimki hafifçe kasilarak cevap verdi: -Çestirmeden cideyurum daa |
Temel idama mahkum olmuş. Son arzusu doya doya mantar yemekmiş.
-Ne biçim son arzudur bu? -Zehirlidur tiye tiye pağa yedurmetiler. Şimti ağuz taduyla rahat rahat bir mantar ziyafeti çekeceğum. |
Temel ile Dursun Almanya'da okumaya gitmişler. Okulun son haftası Temel Türkiye'ye dönmeye karar vermiş. Dursun'a:
- Dursun, sen benim karneyi al bizim eve telefon et, babamın anlamaması için de bir zayıf varsa bir Muhammed'in, iki zayıf varsa iki Muhammed'in selamı var de. Temel Türkiye'ye döndükten sonra Dursun karneyi alır ve Temel'e telefon açar. Dursun: - Temel, Ümmeti Muhammed'in sana selamı var. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:30 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.